Adamus mesajı Geoffrey Hoppe kanallığı ile
2 Ocak 2015'te
Kırmızı Çember'e sunulmuştur.
Ben Ben'im St. Germain'in Adamus'ı.
LINDA: Doğal bir kadın mı? (biraz önce gösterilen müzik videosuna işaret edilmesi üzerine kahkahalar)
ADAMUS: Oldum. Oldum. Olabilirim de.
Hoş geldiniz sevgili Şambra. (Sandra kahvesini getirir) Ahh! Onu düşünmek zorunda bile olmadan. Ahhh! Ve keçi sütü?
SANDRA: Hoşuna gitmemişti.
ADAMUS: Haklısın. Ben de o neden ile sordum. (kahvesinden bir yudum alırken güler). Mmm. Ah! İnsan olmanın bazı yönleri o kadar iyi ki. Ah, meleksi realitelerde bu şekilde kahve içemezsiniz. Siz şu anda sahip olduğunuz böylesi bir keyif ve tutkuya meleksi realitelerde sahip olamazsınız. Sadece burada. Sadece burada. Bunun benzeri yok. Bunun benzeri hiç yok.
Ama öte yandan hepiniz de buradan çıkmaya hazırsınız. (kahkahalar) Ve bu her ne kadar bir çelişki gibi gözükse de öyle değil. (kahkahalar) Siz her yerde daha fazlası olduğunu biliyorsunuz. Siz bundan daha fazlasının olduğunu biliyorsunuz. Siz bir şekilde bir hayvanat bahçesinin tuzağına düşmüş olduğunuzu biliyorsunuz, biz bugün suyunu çıkaracağımız bu benzerliğe yeniden değineceğiz. (Adamus kıkırdar) Siz başka bir yere gitmek için hazır olduğunuzu biliyorsunuz ve bunun güzel kısmı - bu sizin asla hayal bile edemediğiniz kısım, bu dinlerin ve spritüel grupların ve New Age (yeni çağ akımı) grupların galiba asla tam olarak anlamayacağı kısım - sizin her ikisini de yapıyor olmanız. Siz "ve"de duruyorsunuz. Siz bir insan olarak kalıyorsunuz, güzellikten keyif alıyorsunuz, biraz önce ekranda izlediğiniz esin kaynağı; daha önce yaptığınız gibi bir doğum günü pastası yemenin güzelliği. Çevirim içi izleyenlerin hepsi tıka basa şeker yemiş. Bu kadar mutlu olduklarına şaşırmamak lazım. (kahkahalar) Sır bu - onları şekerle doldurmak.
İşte Şambra, biz 2016'nın ilk Şaud'u için buraya geldik. Yıllar gerçekte pek fark yaratmıyor ama yaratıyor. İnsan için bir ölçüm onlar. Onlar insan için bir hareket, bir şeylerin olması, geçmişe bakmanın bir yolu, ne kadar ilerleyip ilerlemediğimize bakmanın bir yolu. Ve ben size şimdi 2016'nın çok değişik bir yıl olacağını söyleyebilirim. Hım.
İşte biz 2016'nın ilk Şaud'unda buradayız. İşte biz Şaud diye adlandırılan bu toplantıdayız. Şaud hepimizin , hepinizin enerjilerinizi birleştirdiğiniz, umutlarınızı ve korkularınızı ona getirdiğiniz şey; siz ilham getiriyorsunuz; siz hayatınızın patlamış lastiklerini getiriyorsunuz buraya. Ama o (şaud) bizim onların açılmasına ve genişlemesine izin vermemiz için var. O hepinizden bir parça ile anında bir mesaj yaratmak için var, önceden hazırlanmış değil; sizin yaşamlarınızdaki anların içinden mesaj yaratmak için.
Sizin zaten sizin içinizde var olanı, zaten bildiklerinizi ve hatta düşündüklerinizi işitmek sizin için sadece umut dolu bir yardım olmuyor, o, aynı zamanda kitabı, çoğu insanın asla hayal bile edemediği, rüyasında bile görmediği Yeni Enerjiye bir şekilde giren bu korsanların ve öncülerin tarihini yaratıyor.
Ve tabii, dememe bile gerek yok çünkü siz bunu zaten biliyorsunuz, bazı zamanlar zor geliyor, insan bedeninde kalarak realitenin bir formundan, realitenin diğer birçok formuna girmek tabii ki zor. Tobias'ın çok önceki öğrettiklerine dönecek olursak, onların bedende kalmak ile ilgili olduğunu görürüz. Yaşamınızın giderek azalan saatleri veya günlerinde kendini bu aydınlanma veya farkındalık denilen şeye açmak ve izin vermek.
Diğer Üstatların bunu yapma şekli göreceli olarak daha kolaydı. O büyük ilhama sahip olmak kolay, ölüm döşeği farkındalığı göreceli olarak daha kolay. Ama bunu siz hala diğerlerinin arasında yürüyorken yapmak, siz hala dünyanın çeşitli halleri ve insanlık ve Eski Enerji ile uğraşırken? Zor olan bu ve sizin yaptığınız da bu.
O halde biz 2016'da ilerleyeceğiz. Bu olacak ama ben bunu açıklamak istemiyorum çünkü ben birazdan sizden bunu açıklamanızı isteyeceğim. Bu bir yıl olacak. Bu aynı zamanda, böyle yapmakla bilinen biri olduğum üzere, bazılarını kaçırtma yılı olacak çünkü gideceğimiz yerde makyoya batmış olanlar için alan yok.
LINDA: "Kaçırtma" ile ne kastediyorsun?
ADAMUS: Ayrılmak, terk etmek, başka bir yere gitmek. Başka bir yere gitmek, belki de daha uyumlu olunan başka bir gruba gitmek. Söylemiş olduğum gibi ve ben buna biraz üzüldüm, yoksunluğu deneyimlemekte ısrar edenler için, cehaleti deneyimlemekte ısrar edenler için, sınırlamaları deneyimlemekte ısrar edenler için alan yok. Alan yok sadece. Ve kulağa ne kadar garip gelse de bunu yapmayı tercih eden birçok, birçok insan var. Onlar gerçekten öyle yapıyor. Onlar metafiziği, spritüel olanı öğrenmekten hoşlanıyorlar. Bu onlara geçici bir dikkat dağıtma sağlıyor. Ama bizim yapacağımız şey ise onun gerçeği. Biz daha önce çok çok az kişinin ulaştığı bir yere gideceğiz. Evet. (Adamus kıkırdar; Star Trek Tv dizisindekine benzerliği olan açıklaması üzerine bazı kahkahalar ve alkışlar)
LINDA: Vaaay!
ADAMUS: Evet, evet, derin.
LINDA: Vay.
ADAMUS: Yaptım - daha önce söylediğim gibi - senaryonun yazılmasına yardımcı oldum.
O halde sevgili Şambra hadi derin bir nefes alalım. Derin bir nefes. Ah!
Burada sizin ile birlikte olmak iyi, nelerden geçtiğinizi bilerek burada hepiniz ile birlikte olmak, en zor kısmın geçtiğini bilmek. Gerçekten geçti. Evet. Evet! (bazı tezahüratlar ve bazı alkışlar) Ama...ve, ve, meydan okumalar olmaya devam edecek ama elimizde bu var. Şaud denilen bu şey var. Birlikte gerçekleştirdiğimiz toplantılar var. Biz bunu burada kişiler olarak, insanlar olarak yapıyoruz; biz bunu başka realitelerde de yapıyoruz.
Kendinize Güvenin
Soru ve cevaplara geçmeden önce bir açıklama yapacağım: Gerçekten kendinize güvenin. Ben Şambra'da çoğunlukla gerçekten en büyük sorunun kendinizi sorgulamanız olduğunu biliyorum. Soruyorsunuz, "Ben doğru şeyi mi yapıyorum? Ben doğru yere mi gidiyorum? Ben doğru mu düşünüyorum? Ben doğru besinleri mi yiyorum? Korkunç derecede bir sorgulama ve şüphe var.
Bir anlığına hayal edebilir misiniz, kendinizi sorgulamak için harcadığınız bütün farkındalık ve enerjiyi alıp kendinize şükretmek için kullansaydınız ne olurdu? Evet, tüm o enerjiyi - "Bugün yatağın doğru tarafından mı kalktım? Doğru kitabı mı okudum? Ben belki de başka kitaplar okumalıyım. Şeyleri doğru bir şekilde söyledim mi?" Ve çoğunlukla, "Ben şeyleri doğru bir şekilde mi düşündüm? Biz bugün düşünce konusunu iyice açacağız. Biz o yolun ötesine geçeceğiz çünkü bu durum sizi çok fazla yakalıyor, kıstırıyor, o düşünme ve siz yine de düşünüyor olacaksınız. (bazı kıkırdamalar) ama sizin yeni bir aracınız olacak. Sorgulamaya harcadığınız tüm o vakit - "Bu ömrümde doğru şeyi yaptım mı? Doğru mesleği seçtim mi? Tatilimi doğru zamanda mı kullandım?" - tüm bu şeyler, bırakın onları. Bırakın onları. Yanıt çok çok basit: Siz hata yapamazsınız. Yapamazsınız.
LINDA: Hmm.
ADAMUS: Yapamazsınız. Deneyebilirsiniz ve bazen duygusal veya fiziksel acı içinde olabilirsiniz ama siz aslında bir hata yapamazsınız. Ve bu sadece güzel metaforik, metafizik bir söylem değil. Ciddiyim. Yapamazsınız. Siz doğru kitapları okuyamazsınız veya doğru yerlere gidemezsiniz ya da bunun gibi şeyler. Sizin içinizde öyle kökleşmiş bir şey var ki o sizin bütün insan yeteneklerinizin, insan özü yeteneklerinizin ötesinde, içinizde o çok derinde olan şey insana rağmen size rehberlik edecek ve sıklıkla da meydan okuyan şey bu oluyor. İnsan düşüncesi genellikle şöyle oluyor, "Şu şekilde olmalı sanırım." Ama tanrısal rehberlik sistemi sizi oraya götürecek.
Eğer siz hata yapamayacak olduğunuzu sadece idrak ederseniz çok daha az yorgun olduğunuzu, çok daha az stresli olduğunuzu, aklınızın çok daha az karıştığını keşfedeceksiniz. Yapamazsınız.
O halde siz hata yapmamayı bile denemeyin. (bazı kıkırdamalar) Hayattan zevk alın. O size gelir. O size gelir. O halde sorgulamayı bırakın. Şüphe etmeyi bırakın. Siz hata yapamazsınız. Gerçekten yapamazsınız. (bazı alkışlar) İşte bu kadar, bu kadar basit. Bu sizi aslında hayattan keyif almanız, hayatın içinde olmanız için özgürleştirir.
İki Soru
İşte, şimdi, hadi sorulara başlayalım. Şimdi yazı tahtasına ihtiyacımız var. Linda mikrofonda olsun ve bir gönüllü de tahtaya yazsın.
LINDA: Mary Sue tahtaya yazmak istiyor.
ADAMUS: (Mary Sue gönülsüzdür) Oh, evet, istemiyor. (kıkırdarlar)
LINDA: Hayır, ben onun yetenekli olduğunu biliyorum.
ADAMUS: Hatırla, yanlış bir şey yapamazsın ama diğer insanlar suçu senin üzerine atabilir. (kahkahalar)
LINDA: (Mary Sue'e) Hazır mısın?
MARY SUE: Evet.
ADAMUS: Bu kesinlikle uygun çünkü bugün hedeflerimden biri sensin.
LINDA: Ohhh!
ADAMUS: Yani mükemmel oldu. (izleyiciler de “Ohh!” der)
LINDA: Ohhh!
ADAMUS: Mükemmeldi.
LINDA: Ve o mor giyinmiş.
ADAMUS: Ben de!
LINDA: Evet, ben de. (Adamus kıkırdar)
ADAMUS: Güzel. Yazı tahtası geldi, Linda mikrofon ile hazır.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Mary Sue tahtaya yazarak yeni bir tür üne sahip olacak.
LINDA: Uh oh.
ADAMUS: Uh oh. Ahh!
~ Soru: Bölüm 1
O halde soru...şimdi 2016'nın başı; biz geri dönüp ona bir bakacağız çünkü Jean her şeyi bize hatırlatacak. Biz yıl sonunda dönüp onu değerlendireceğiz. Ben size beş kelime veya daha azı ile insanlık açısından, global açıdan bu yılı tarif etmenizi isteyeceğim - beş kelime veya daha azı ile bu yıl; bir kelime olabilir, iki, üç, dört, beş, hayır mikrfonu kaybettin - bu yıl gezegene neler getirecek.
LINDA: 2016.
ADAMUS: 2016, evet.
LINDA: Anladın.
ADAMUS: 2016.
Şimdi hatırlayın, siz çok fazla tespit yapmayacaksınız. Bu, bu gezegende neler meydana geleceğini hissetmeye dair bir şey. Bu yıl nasıl bir yıl olacak? 2016'yı siz yapmak durumunda olsaydınız, o bir kitap olsaydı "2016" sizin başlığınız - bilirsiniz başlıklar üç, dört belki beş kelime uzunluğunda olmalı - 2016 ve insanlık ile ilgili kitabın başlığı ne olurdu?
O halde başla Linda ve seni de yazı tahtasına alabilirsek ama ben senden tam ortaya bir çizgi çekmeni ve şimdi sadece sol tarafa yazmanı rica ediyorum.
LINDA: Daha çok kağıda ihtiyaçları var. Yeni bir paket getiriyorlar.
ADAMUS: Daha çok kağıda ihtiyacımız var.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Ve kağıt bize gelmeli.
LINDA: Ve öyle olacak. Peki.
ADAMUS: Olma şekli öyle.
Yani 2016, beş kelime veya daha azı ile. Ne oldu? Başla.
LINDA: Ben Nash ailesi çocuklarından yardım isteyeceğim. Onlar böylece Nash ailesinin sözcüsü kim olacak karar verebilirler.
ADAMUS: Nash çocukları. Oh, evet.
LINDA: Nash çocuklarının üçü.
ADAMUS: Bana çocuk gibi gelmiyorlar.
LINDA: Öyleler ama. Onların büyük ağabeyleri ve o diğer hepsini dahil etti.
ADAMUS: Ve onlar seni konuşturacaklar Scott.
SCOTT: Oh.
LADONNA (Scott’ın ablası): Ortanca çocuk.
ADAMUS: Ortanca çocuk. (kahkahalar) Orta koltukta oturuyor, hayatının ortasında, orta...
SCOTT: Göz açma farkındalığı. Göz açma farkındalığı.
ADAMUS: Tarif göz açma farkıdalığı...peki, güzel. Şimdi, çoğu insanın gözünün açık olduğunu söylemen iddialı bir şey.
SCOTT: Onlar eninde sonunda açmak zorunda diye düşünüyorum.
ADAMUS: Sonunda, zorunda… oh! Ah! Ahh! Veya onlar sadece daha derine gömülmezler mi?
SCOTT: Evet.
ADAMUS: Ben sadece söylüyorum. Olasılık.
SCOTT: Evet.
ADAMUS: Evet. Veya şöyle olabilir mi, bazıları bir tür uyanış sonucu gözlerini açacaklardır, bazıları da kesinlikle kapatacaktır. Onlar kapatacaklardır. Mümkün olduğunca. İyi.
SCOTT: Bu bile onlar için bir göz açma farkındalığıdır.
ADAMUS: Gözlerini kapatmaları mı?
SCOTT: Evet.
ADAMUS: Bence onların gözleri şimdi her anlamda kapalı ama evet. Güzel. Ama senin bu yıl olacak şeyleri söylemen hoşuma gitti. Evet. Güzel.
LINDA: Peki. Bakalım nereye gidiyoruz. Da, da, da, da na, da. Da, da, da na (mırıldanır).
ADAMUS: Abla'yı almak için ikna edelim (izleyiciler "Ohhh!" diye bağırır. Sen kardeşine paslamıştın ama sen ne diyorsun? Beş kelime. Sen zaten biliyorsun. Ben senin ne düşündüğünü zaten gördüm ama sen özellikle söylemek istemedin.
LADONNA: Hayır. (kıkırdar)
LINDA: Devam et. Harikulade gözüküyorsun. Ayağa kalk! Fes kırmızısı giyinmiş. Merhaba.
LADONNA: Umm. Sanırım biz bu yıl eski korkuların devamını yaşayacağız. Geçen yıl o kadar korku meydana geldi ki.
ADAMUS: Biz, sen, ben ve şambra mı?
LADONNA: Şambra.
ADAMUS: Yoksa gezegen mi?
LADONNA: Oh.
ADAMUS: Gezegen.
LADONNA: Eh, bence biz eski korkuları aşmaya çalışacağız.
ADAMUS: Gezegen için mi diyorsun?
LADONNA: Evet.
ADAMUS: Peki.
LADONNA: Benim istediğim de bu.
ADAMUS: Aralık'ta buna yeniden değineceğiz. (Adamus kıkırdar)
LADONNA: Ben bunu istiyorum. Ben bunu istiyorum.
ADAMUS: Sen bunu istiyorsun. Ah!
LADONNA: Evet.
ADAMUS: Ahh! Duydun mu? "Benim istediğim bu." diyor. Ben bunu sormadım.
LINDA: Ohhh.
ADAMUS: Ne hissediyorsun? Hadi realiteye girelim - evet, bu benim de istediğim bir şey - ama sadece bu gezegeni hisset, bütün insanları; bu yıl neye yöneliyorlar?
LADONNA: (duraklar) Hım.
ADAMUS: Oh, daha önce biliyordun. Ben seninle bağlantı kurdum ve bu dudaklarının ucundaydı.
LADONNA: (içini çeker) Hımm. (bazı kıkırdamalar) Mmm.
(duraklama)
Bence hepimiz sadece biraz daha az korku dolu olmaya çalışıyoruz.
ADAMUS: Daha az korku dolu. Peki. Bunu oraya yazacağız, "Daha az korku dolu"
LADONNA: Evet.
ADAMUS: Toplum için geçerli.
LADONNA: Geçen yıldan beri veya iki yıldır çok korku oldu...
ADAMUS: Oh, evet! Evet.
LADONNA: Bunun ilerleme kaydetmesi gerekiyor.
ADAMUS: Ve aniden batıdan bir rüzgar eser ve gezegenden korkuyu alıp götürür. (kahkahalar) Evet, evet, Olabilir. Olabilir. Evet, evet. Evet. Ben yargıda bulunmuyorum. (bazı kıkırdamalar) Gezegende daha az korku. Evet, biz buna geri döneceğiz.
LINDA: Hadi bir psikoloğa soralım.
ADAMUS: Tamam. Bu bir şov olabilirdi - "Hadi bir psikoloğa soralım!" (bazı kıkırdamalar) Evet.
CHERYL (kadın): Ben şiddete devam edeceğimizi söyleyebilirim.
ADAMUS: Şiddetin devam edeceğini. Daha fazla şiddet mi yoksa daha az mı?
CHERYL: Hemen hemen aynı.
ADAMUS: Daha yaratıcı şiddet mi yoksa o eski aynı şiddet mi?
CHERYL: Ee, teknoloji ile daha ilgili.
ADAMUS: Evet. Daha teknik şiddet?
CHERYL: Mm hmm.
ADAMUS: Bunu ekleyeceğiz (Mary Sue'e). Sen bir yaratım...
LINDA: Doğrusunu mu söylüyorsun?
ADAMUS: Sen orada çok büyük bir iş yapıyorsun.
CHERYL: İyi cevaptı.
ADAMUS: Sen şimdi bir yazı tahtasına yazmaya çalışmak nasıl bir şey biliyorsun, tamamen bu enerjinin içinde ol ve yaz. (bazı kıkırdamalar) Normalde her şeyi kolaylıkla yazabilirsin. Düşünmen bile gerekmez. Ama şimdi oradasın ve "ama" nasıl yazılır diyorsun. (bazı kahkahalar) (İnglizce'de 'but')
MARY SUE: İki t ile.
ADAMUS: B-u-t-t.
MARY SUE: İki t ile (kıkırdarlar).
ADAMUS: İki t. Peki. Harike, teşekkür ederim.
CHERYL: Teşekkürler.
ADAMUS: Teşekkürler.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Peki. Burada enerji var. Hadi…
LINDA: Oh, bekle, bekle. Oh! Bir Nash daha. (kahkahalar)
LADONNA: Bir Nash daha!
CHAD (Scott’ın kardeşi): Tamam. Ben…
ADAMUS: Oh, belki de hissettiğim sendin, o değil. Oh, sen o kadar berraksın ki.
CHAD: Oh!
ADAMUS: Peki.
CHAD: Ben bilinçli olarak cahilliği seçmek derdim. Ben, bilirsin, sanki dünyanın bir seçim yapması gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ve zaman zaman tüm alanlarda genişleme oluyor ama onlar sanki...korkuya ve teröre ve bir şeylere odaklanan insanlar ve lokalize olmuş olanlar - bu silahlar ile ya da herhangi bir şey ile olabilir, lokalizedir - ve ben bilinçli cehaleti seçmenin o şekilde ayrılmayı seçmek olduğunu düşünüyorum.
ADAMUS: Güzel. Evet. Bir, iki veya üç numaralı kapının ardında ne var: Cahillik, Aptallık ve Bir Aptal Olmak. (Adamus şov taklidi yapar) Evet. (kahkahalar) Siz hangisini isterseniz onu seçersiniz çünkü hepsi aynıdır. Güzel.
LINDA: Peki.
ADAMUS: Aslında bu benim hoşuma gidiyor. Bu çoğunlukla böyle çünkü çoğu insan böyle yapıyor. Seçim aslında tam da onların önünde gerçekleşiyor ve onlar çoğunlukla cehaleti, aptallığı seçiyorlar veya 'bilinç yoksunluğunu' bunu ifade etmenin hoş bir yolu bu ama aptalca da. Onlar onu seçiyorlar bazen korkudan, bazen de onlar bilinç yoksunluğuna bağımlı oluyorlar. Onlar buna gerçekten bağımlılar ve ben gün sona ermeden bunun nedenini anlatacağım. Gün sona ermeden ama belki burada değil. (Adamus kıkırdar) Birine, belki size değil ama açıklayacağım. Hadi devam edelim.
LINDA: Genç bir Şambra dinleyelim.
ADAMUS: Genç Şambra. Benim kitabımda sizin hepiniz genç Şambra.
LINDA: Hayır, o gerçekten genç.
ADAMUS: Yoh, gerçekten. Yaşlı bir şambra 900 yaşında olur; sizler gençsiniz. Sizler gerçekten gençsiniz. (kahkahalar)
WYATT: Evet öyleyim.
ADAMUS: Evet.
WYATT: Fikir ayrılığı.
ADAMUS: Fikir ayrılığı, peki.
WYATT: Fikir ayrılığı. Yani, sanki, burada zaten tarif edildiği gibi ama aynı zamanda tek düzelikten keyif almayı sürdüren insanlar arasında da ayrılık var, sanki onların devam ettirdikleri şey bir enerji sınırlaması ve sınırlamaya karşı savaşanlar savaşmanın onu terk etmekten daha iyi olduğunu hissediyorlar.
ADAMUS: Evet, güzel.
WYATT: Ve bunu çok arkada bırakanlar, dönüş noktasını çoktan arkada bırakmış olanlar arasında belirgin bir ayrılık var.
ADAMUS: Bu kadar genç, bu kadar bilge.
LINDA: Ah!
ADAMUS: Vay. Vay.
LINDA: Öyle bilge ki. (bazı alkışlar)
ADAMUS: Evet, evet. Güzel. Bu iyi bir gözlem. Ayrılık; ayırımdan daha fazlası. Biz geçen Şaudumuz'da Düşünenler ve Bilenlerden konuşmuştuk ve bunu başka bir sürü şekilde tanımlayabilirsiniz. Ama evet, gezegende daha fazla ayrılık, daha fazla uçurum olacak ve bu onun üzerinde yaşamayı daha meydan okuyucu hale getirecek. Güzel. İki tane daha.
LINDA: Peki.
ADAMUS: Gezegende neler oluyor?
ŞAMBRA 1 (kadın): Ben mi?
ADAMUS: Evet, evet.
LINDA: Sen daha önce el kaldırmıştın. Ben seni gördüm.
ŞAMBRA 1: Oh, öyle mi?
ADAMUS: Evet.
LINDA: Belki de o ruhundu. Bilmiyorum. (kahkahalar)
ŞAMBRA 1: Başını kuma gömen insanlar artacak çünkü onlar neler olduğunu anlamıyorlar.
ADAMUS: Doğru.
ŞAMBRA 1: Sonra benim "Yeter: devrim yükseliyor" dediğim şey olur.
ADAMUS: Doğru. Bunun için gösterecek daha fazla tolerans yok.
ŞAMBRA 1: Çoğu insan gerçekten hastalanıyor ve yoruluyor, nihayetinde ben böyle şeyler duyacağımızı düşünüyorum, bununla daha çok karşılaşacağız. Ve daha sonra, bilirsin, bununla başa çıkamayan insanlar olacak.
ADAMUS: İyi bir gözlem ve sen çok haklısın ve daha sonra arada kalma var. Başka sözcükler ile söylersek, kafasını kuma gömen insanlar bunun böyle olmaması gerektiğini biliyorlar ve çekilmez ve hoşgörüsüz oluyorlar - her ikisi de aslında - ve gezegende olanlar da bunun gibi şeyler. İnsanlar - sanırım senin kullandığın bir sözcük - koza oluşturuyor, geri çekiliyor, birçok şekilde kapanıyor ve aynı zamanda da o şekilde duramıyor. Sen öyle duramazsın. O kadar içine kapanmak, evet, kafanı kuma sokmak doğal değil. Güzel. Teşekkür ederim.
LINDA: Peki.
ADAMUS: Bir tane daha.
LINDA: Bekle, bele, bekle. Sanki bir güç beni salonun şu tarafına doğru gitmem için itiyor. (Adamus kıkırdar) Bakış, bazen o bakış. Linda seni seviyor. Elinden gelse gelip sana sıkı sıkı sarılırdı. Sarılabilir. Sandalyeden kalkabilir. O gelip sana sıkıca sarılabilir. Evet, evet. Evet.
ŞAMBRA 2 (kadın): Farklı, heyecan verici. (mikrofonu Linda'ya geri vermeye çalışır)
ADAMUS: Farklı ve heyecan verici.
LINDA: Daha senin ile işi bitmedi.
ADAMUS: (kıkırdar) Evet, evet. Asla o kadar kolay değil.
LINDA: Senin ile işi bitmedi.
ADAMUS: Farklı ve heyecan verici. Hangi açıdan farklı?
ŞAMBRA 2: Bilmiyorum. Farklı olacak. (kıkırdar)
ADAMUS: Farklı, peki.
ŞAMBRA 2: Oh, evet.
ADAMUS: Bir anlığına bunu duyumsa. Farklı. Düşünme. Düşünüyorsun.
ŞAMBRA 2: Oh.
ADAMUS: Düşünme. Düşünüyorsun. Düşünme. Evet, telefonun çalacak. Hayır! Bu senin dikkatini dağıtmak içindi. O halde, peki, düşünmeyi bıraktığına göre, sen zaten ne olduğunu biliyordun. Farklı çünkü?
ŞAMBRA 2: Bu daha önce olmadı. Bu daha önce olmadı.
ADAMUS: Tamam. Güzel. Peki diğeri neydi?
ŞAMBRA 2: Heyecan verici olması.
ADAMUS: Heyecan verici. Kim? Donald Trump (bazı kahkahalar) O bir sonraki Şaud'da buraya gelip konuşma yapacak, sen neden bahsediyorsun? Oh, şaka yapıyorum! (kıkırdamalar artar) O ne getiriyor? Hadi ama. Biraz değişim. Biraz eski yollardan kurtulmak. Evet. (birisi “Bernie Sanders” der) Bernie Sanders, onlardan biri. Amerika'da olmayanlar için, sizin sosyalist ve deli...eh, sizin sosyalist...(kahkahalar) O öyle! Ve bu onun umurunda değil. Onun umurunda değil. Peki, biz burada politikaya girmeyeceğiz. Bunu daha sonra yaparız.
Peki, sıradaki. Oh, hayır. Bu kadar. Tamam. Sıradaki soru.
LINDA: İki tane daha demiştin.
ADAMUS: Haklısın.
İşte burada bir listemiz var. Biz yıl sonu dönüp ona bakacağız. Liste iyi ama muhteşem değil.
LINDA: Ohh.
ADAMUS: Biliyorsunuz, bunlar B sınıfı yanıtlar. Ben gelecekte Şambra'dan daha fazlasını istiyorum. Tamam mı? Bunu yapın çünkü sizin kendinizden daha çok beklentiniz var. Hadi ama! Oldukça eksik. Daha iyi şeyler var... (Linda boğulur gibi olur) Kapa çeneni! Oldukça eksik işte. (kahkahalar; Linda yeniden boğulur gibi olur) Aahhh! Bunu bana hep söylüyor (Linda kahkaha atar) özellikle de gece saat ikide. Ben Şambra ile bir tartışma yürütmeye çalışıyorum -"Kapa çeneni! Kapa çeneni! Adamus çık buradan."
Peki, işte, gerçekten o kadar iyi değil. Gerçekten? Burada yeni bir buluş mu var? Harhangi bir... hayır, hayır, hayır.
EDITH: Senin cevabın nasıl?
ADAMUS: Ben bunu bir dakikaya kadar söyleyeceğim. (Adamus kıkırdar) Emin olabilirsiniz. Edith...(kahkahalar) Edith, ben sana Üstat hakkında bir şey söyleyeyim. Bir Üstat asla cevabını bilmediği bir soru sormaz.
LINDA: Ohhh!
ADAMUS: Aksi halde siz kendinizi kendiniz için yaptığınız o güzel kürsüye oturtuyor olursunuz. Siz daima cevaba sahip olmak zorundasınız.
EDITH: Oldukça haklısın. (Linda boğulur gibi olur)
ADAMUS: Ben bunu yeniden duymak istiyorum.
EDITH: Sen oldukça haklısın sevgili Adamus.
ADAMUS: Mikrofonu açar mısın? (kahkahalar artar)
EDITH: Sen o kadar akıllı ve etkileyicisin ki.
ADAMUS: Ve ben seni seviyorum.
ADAMUS AND EDITH: Muah! (bazı alkışlar)
ADAMUS: Güzel. Peki. İkinci bölüm. Şimdi siz hepiniz...aslında sosyal medyanıza bakın, siz bunların gerçekten iyi cevaplar olduğunu düşünüyor musunuz? Çünkü evdeki cevaplarınız, sizin de bildiğiniz gibi, gerçekten iyiydi. Ama orada biri burnunuza mikrofon sokmamıştı...
LINDA: Ohh.
ADAMUS: … ve herkes seyreder.
Soru: Bölüm 2
O halde sorunun ikinci bölümü geliyor. Temelde aynı soru ama küresel anlamda yerine bu yıl sizin için nasıl olacak?
LINDA: Oh.
ADAMUS: Evet, sizin yılınız.
Bunu bir anlığına hissedin. Bunu düşünmeyin. Siz Bilenlersiniz hatırladınız mı? Siz Düşünenler değilsiniz. Bu yıl sizin için nasıl bir yıl olacak? Sadece dilekleriniz ve umut ettikleriniz değil ama sizin hayat geminiz şu anda ne tarafa gidiyor? Tüm bu şeyler ile birlikte siz nereye gidiyorsunuz? Bu nasıl bir yıl olacak?
Peki, hadi başlayalım, beş kelime ya da daha azı, bu yıl. Ah! Güzel. Kerri, Kerri, Kerri.
KERRI: Merhaba herkes.
ADAMUS: Merhaba.
KERRI: Ben de sizi özledim.
ADAMUS: Ayağa kalkar mısın lütfen?
KERRI: Tabii!
ADAMUS: Güzel.
KERRI: Hım, benim için, bu yıl, sadece benim için.
ADAMUS: Eh, sen beş kelimeyi geçtin bile ama neyse. (Adamus kıkırdar)
KERRI: Oh, kahretsin. Ben yeniden başlayacağım. Tüm bağları kesmek.
ADAMUS: Bağları kesmek.
KERRI: Evet.
ADAMUS: Bu hoşuma gitti.
KERRI: Çoğunlukla eskiye dair olanları ve ben bunun gerçekte zaten sona erdiğine inanıyorum.
ADAMUS: Zaten sona erdi.
KERRI: Evet, evet.
ADAMUS: Yani…
KERRI: Ama ben bağları keserken “Aaaahhhh! Ohhh!” yapıyordum (kollarını döver) ve şimdi böye, oh, oh. (daha sakin bir biçimde)
ADAMUS: Bunu yeniden yapar mısın?
KERRI: Aaahhhhhh!
ADAMUS: Evet, evet.
KERRI: Buna benzer.
ADAMUS: Peki. Güzel. Bağları kesmenin en zor kısmı ne? Bu fiziksel mi yoksa duygusal bir şey mi?
KERRI: Eh, işte aşırı duygusal bir şeydi ama şimdi giderek azaldı ve sona erdi. Sanki iYammer devreye girdi.
ADAMUS: Evet, evet.
KERRI: Ve ben şimdi… oh, bu benim en sevdiğim bölüm - ve sen bunu uygun bulmayacaksın (Linda'ya) - ama ben bunları son kez sikledim! Ben sadece "siktir et" dedim ve verecek bir şey kakmadı.
ADAMUS: Gördüğünüz gibi bu eksik bir şey değil. Biz yeni bir alana doğru gidiyoruz!
KERRI: Son siklemeniz olsun Şambra! (Adamus kıkırdar) Daha fazla siklemek yok. Özür dilerim Linda (kıkırdar). Utanmayın.
ADAMUS: En azından enerjiyi hareket ettirdi.
SART: Evet!
KERRI: Evet, işte gidiyorsunuz.
ADAMUS: Bu, enerjiyi hareket ettirdi.
KERRI: Evet.
ADAMUS: Evet, evet.
KERRI: Bu çok gerçek. Ben bunu bıraktım.
ADAMUS: Evet, peki.
KERRI: Başka yok.
ADAMUS: Evet.
KERRI: Bunun için özür dilerim.
ADAMUS: Evet (Adamus kıkırdar).
KERRI: Senin saçına gelmedi. (önündeki kadın saçına dokunuyordur)
LINDA: Saçı yanıyor ama bunun bir önemi yok!
ADAMUS: “Dokunma…” dedi. “Bana dokunma” Bunu bilmek gerçekten iyi bir şey.
KERRI: Teşekkürler.
ADAMUS: Evet. Bunun özünde ne var? Neden? Yani…
KERRI: Neden ben son kez – aslında bipli konuşmalıydım. Bu benim son kez bipledim zaman oldu çünkü onlar acı veriyordu!
ADAMUS: Evet, evet. Ama benim demek istediğim…
KERRI: Ben son kez biplemiş olduğum tüm bu şeylere tutunuyordum sadece.
ADAMUS: Belki bu biraz öz-saygı kazanmanı sağlamıştır?
KERRI: Eh, evet! (Adamus kıkırdar)
ADAMUS: Güzel!
KERRI: Bir Üstadın önünde iken kalkıp, ""Seni S.k.m" dedim biliyor musun?
ADAMUS: Eminim.
KERRI: Bu benim için bir dönüm noktası oldu.
ADAMUS: Üstatlar bu tip şeyleri takmazlar.
KERRI: Evet.
ADAMUS: Bu tip şeyler sadece diğer insanların canını sıkar, bilirsin.
KERRI: Evet onlar "s" harfinden hoşlanmıyorlar. Şikayetler gelecektir.
ADAMUS: Kesinlikle, kesinlikle. Oh, geldi bile zaten.
KERRI: Kesin. Sizi de s..m. Umurumda değil.
ADAMUS: Hayır, sen konuşurken demek istedim. Facebook hareketlendi.
KERRI: Eh, Facebook seni de s...çünkü siz de bir şikayet edenler sürüsüsünüz! (Adamus güler) Bunlar için para ödemek ile ilgili tüm o tartışmalar. Hadi ama.
ADAMUS: Evet. Tamam, eh…
KERRI: Bu kötü bir şey.
ADAMUS: … teşekkür ederim. O halde elimizde ne var? Bağları kesmek. Evet, bu benim düşündüğüm bir şeydi.
KERRI: Oh, evet!
ADAMUS: Ben bunu yazdığımızı düşünmüştüm. (kahkahalar) Peki, güzel. Yani bu bağları kestiğimiz bir yıl olacak.
KERRI: Özensiz, kötü bir şekilde değil, psikiyatri servisinde değil ama zarafetle kesmek.
ADAMUS: Çok hoşuma gitti.
KERRI: Zarif.
ADAMUS: Güzel. Biz bunu yıl sonu teyit edeceğiz.
KERRI: Evet.
ADAMUS: Bağ kesmenin nasıl gittiğini ve senin kendini verme konusunda hangi aşamada olduğunu.
KERRI: Sanki benim hakkımda emin değilsin gibi geldi.
ADAMUS: Eminim... Ben bunun zaten gerçekleşmiş olduğunu biliyorum.
KERRI: Ama güzel bir şekilde.
ADAMUS: Ama neler olduğunu ben bu noktada açıklamayacağım. (Adamus kıkırdar)
KERRI: (içini çeker) Oh, teşekkürler.
ADAMUS: Kerri, ben zaten biliyorum ki...
KERRI: Adamus.
ADAMUS: Ben dimdik senin gözlerinin içine bakacağım...
KERRI: Gel.
ADAMUS: …ve gidecek başka yerin yok diyeceğim.
KERRI: Ne?!
ADAMUS: Senin gidecek başka yerin yok.
KERRI: Sen benim buraya gelmeme hala izin veriyorsun.
ADAMUS: Hayır, bunun anlamı… (kahkahalar) Biz bu akşam Kırmızı Çember'de toplanıyoruz...
KERRI: Ben de bazen merak etmişimdir.
ADAMUS: … ve bunu tartışacağız! (Adamus güler)
KERRI: Evet, evet. Ben buraya gelirken, "Acaba beni içeri alacaklar mı?" diye merak ediyorum.
ADAMUS: Kerri.
KERRI: Efendim?
ADAMUS: Tıpkı diğerleri gibi, gidecek başka hiçbir yer yok.
KERRI: Hadi ciddi olalım. Sen haklısın.
ADAMUS: O halde hadi sen gerçekten nereye gitmek istiyorsan oraya gidelim ve olan da bu.
KERRI: Benim Ben'imliğime.
ADAMUS: Sen her şeyi denedin ve diğer her şey boş çıktı veya çöktü veya sen tolarans göstermedin. O nedenle sen şimdi diğer adımı atacaksın.
KERRI: Tamam.
ADAMUS: Güzel.
KERRI: Teşekkür ederim.
ADAMUS: Güzel, derin bir nefes al. (kadın derin bir nefes alır) Paylaştığın için teşekkür ederim. Teşekkür...
KERRI: Teşekkürler.
ADAMUS: … bu güne biraz heyecan kattığın için.
KERRI: Teşekkür ederim.
ADAMUS: Evet, her zaman biraz renk olmalı.
KERRI: Teşekkür ederim.
ADAMUS: Güzel. Birkaç tane daha, beş ya da daha az kelime ile. Bu yıl nasıl bir yıl olacak?
CAROLINE: Kendimi seveceğim bir yıl.
ADAMUS: Bu hoşuma gitti. Güzel. Kendini sevmek için yapacağın şeylerden birisi nedir?
CAROLINE: Sadece ben olmanın yeterli olduğunu fark etmek.
ADAMUS: Aynen. Kendini düzeltmeye çalışmayarak.
CAROLINE: Başkalarını düzeltmek.
ADAMUS: Tamam mı?
CAROLINE: Evet.
ADAMUS: Düzeltecek hiçbir şey yok. O zaman buna bir son verirsin, bilirsin işte, bu bir köpeğin kendi kuyruğunu kovalaması gibidir. Asla yakalayamazsınız. Düzeltilecek hiçbir şey yok - sağlık, zihin, değerler, kalp, ruh - hiçbir şey. Bu öyle bir yanlış algı ki, öyle bir bilinç noksanlığı ki -"Ben içimde bir şeyleri düzelteceğim." Temelde herkes bir şeyleri düzeltmek ve başkalarına bakmak için hipnotize olmuştur, bu ikisi hipnotik örtü-katmanlardan en büyükleri -"Sizin bir şeyleri düzeltmeniz gerekiyor. Sen de yanlış bir şeyler var. Tamamen doğru değilsin." Eh... (Adamus kıkırdar) Eski doğru ve yanlış tanımına göre doğru değilsin. O halde senin bir şeyleri düzeltmen gerekir. Aslında bunu yapmazsın, her ne kadar bunu yapmadığına inansan da sen bir yandan başka bir şeyi düzeltmeye çalışmayı sürdürken başka bir şey bozularak düzeltmen için senin önüne gelir. Düzeltecek hiç bir şey yok. O halde hadi bunun ile birlikte topraklanacağımız güzel, derin bir nefes alalım. Düzeltecek hiçbir şey yok. Tek bir şey bile.
Bir anlığına durun. Hayatınızın ne kadarı sadece kendinizi sorgulayarak değil bir şeyi düzeltmeye çalışarak geçti? "Eh, ama ben bugün haberlerde filnca şeyden op kadar içilmemesi..." Neydi Linda? Sen tepki vermiştin. Neden çok fazla içilmemeliydi? Günde yarım kadeh şaraptan fazlası...
LINDA: Hayır, erkek. Hayır, hayır, Erkeklere iki, kadınlara ise sadece bir tane.
ADAMUS: Ah, görün, evet.
LINDA: Ama kanseri yenmek için gaz soluman gerekiyor. (birisi, "Ne?!" diye bağırır ve bazı kıkırdamalar)
ADAMUS: Sen…
LINDA: Haberlerde vardı!
ADAMUS: Senin ve Kerri'nin oturmaya ihtiyacınız var.
LINDA: (bağırır) Haberlerde vardı! (kahkahalar)
ADAMUS: Sizin birlikte oturmaya ihtiyacınız var.
LINDA: Gazlardaki sülfür dioksit kanseri iyileştirecek. Haberlerde vardı!
ADAMUS: (birisi su almak için kalkar) O burayı terk ediyor! Daha fazla kaldıramadı. “Ben buradam koptum" der gibi.
LINDA: Ben gerçekte bunu haberlerde gördüm!
ADAMUS: Peki.
LINDA: Ben hadi be demek istiyorum!
ADAMUS: Hepiniz benim fikrimi açıklamama yardımcı oluyorsunuz. (Linda kıkırdar)
O halde hadi... nerede kalmıştık? Tamam, düzeltilecek hiç bir şey yok. Düzeltmeye çabalamayı bırakın ve düzeltmek için tuhaf şeyler yapmayı bırakın çünkü siz böyle yaparak sadece kendinize düzeltmeyi sevdiğiniz ve daha çok düzeltmelisiniz mesajı veriyorsunuz ve böylece sizn düzeltmek için bir şeyi bozmanız ya da bir şeyin bozulması gerekiyor. O halde düzeltmeye çalışmayı bırakın tamam mı?
LINDA: Bugün oldukça yakışıklı gözüküyorsun. (kıkırdar)
ADAMUS: O birkaç dakika önce yapılan ve aslında bir dereceye kadar bilimsel bir değeri olan bir açıklama nedeniyle benim ve sizin dikkatimizi dağıtmaya çalışıyor ama çoğu insan kanser tedavisi için gaz çekme sanatını deneyimlemeyecektir. Yapmayacaklar, umurumda değil. Başka bir şey yapacaklar. Gerçekten öyle ve ben oraya gitmek dahi istemiyorum.
Şimdi bir yerlere ulaşıyoruz. Tamam mı? Hüzünden çıktık ve biz...buna ve şuna sahibiz. Şimdi beden fonksiyonlarımız var. Birkaç cevap daha. Bu yıl nasıl bir yıl... Kathleen?
LINDA: Hayır, hayır, David. David.
ADAMUS: Oh, David. Oh.
LINDA: Mikrofon onda.
ADAMUS: Ama o, o kadar hazır ki.
LINDA: Hayır, mikrofon onda. Sen onlara…
ADAMUS: Umurumda değil.
LINDA: … o zaman Kathleen.
ADAMUS: Evet, sonra David.
LINDA: İyi.
ADAMUS: Evet. Burada enerjisel bir bağlanma var. Yıl nasıl olacak?
KATHLEEN: Yaşamdan keyif almayı seçme yılı.
ADAMUS: Peki.
KATHLEEN: Kendimi seçmek.
ADAMUS: Tamam.
KATHLEEN: Bir yerlere gitmek, konserler izlemek.
ADAMUS: Harika.
KATHLEEN: Benim şimdiden Jesse Cook'a bir biletim var.
ADAMUS: Tamam.
LINDA: Ooh.
ADAMUS: Vay. Evet.
KATHLEEN: Ve o Boulder'a geliyor.
LINDA: Bilet nerede? Cüzdanında mı?
KATHLEEN: Hım, bir e-biletim var (Linda kıkırdar). Bir e-bilet. Benim onu sadece basmam gerekiyor.
ADAMUS: O zaman, beş kelime ya da daha azı ile (sayar), Jesse Cooke, konserler, seyahat…
KATHLEEN: Daha çok dans etmek.
ADAMUS: Evet. Peki.
KATHLEEN: Dışarı çıkmak.
ADAMUS: Tadını çıkar. Tadını çıkar. Bu ne kadar zamandır böyle? Yani kaç ömürdür demek…
KATHLEEN: Çok uzun zamandır.
ADAMUS: Kaç ömür? Yaklaşık. Yirmi?
KATHLEEN: Bin.
ADAMUS: Belki bin, evet, sen yaşamdan bu kadar zamandır gerçekten keyif alıyorsun. Peki. Bir tane daha, ondan sonra benim asıl konuya girmem gerekiyor. Bizim bugün burada yapacak daha çok işimiz var ve ben anlıyorum ki...
LINDA: İki tane daha.
ADAMUS: … pizza geliyor. İki tane daha. David.
DAVID: Ben'imliğimi hissetmek, benim Ben Varım'ımı.
ADAMUS: Peki. Bunu özetle…
DAVID: Farkındalık.
ADAMUS: … beş ya da daha az.
DAVID: Ortaya çıkması.
ADAMUS: Ortaya çıkması. Bu hoşuma gitti. Güzel. Ortaya çıkması. Güzel. Bu hoşuma gitti.
LINDA: Son kişi.
ADAMUS: Peki, son kişi ve daha sonra senin için bir tane daha alacağız sevgili. Bugün o kadar hoş gözüküyorsun ki mmm! Güzel. Evet.
ELIZABETH: Kendini sevmek ile ilgili, ben sana Yaralar Bulut Çalışması için ya da adı her neyse teşekkür etmek istiyorum. (Duygusal yaralar ile ilgili Rüya Yürüyüşü çalışmasına istinaden) Bir yıl kadar falan önceydi, çok iyiydi.
ADAMUS: Evet.
ELIZABETH: Ama ben şöyle hissettim, tüm bu yenileyen "yaralar"dan yola çıkınca en önemli şey, neden öyle veya değil veya ne kadar diye sorgulayarak kendini sevmek için kendine izin vermekti.
ADAMUS: O halde bunu bu yıl için beş kelimeye nasıl sığdırırdın?
ELIZABETH: Oh, pardon! Tamam.
ADAMUS: Biz oraya küçük bir promosyon kuponu sıkıştırdık. (bazı kahkahalar)
ELIZABETH: Evet, biliyorum. Bunu senin için yapmama izin ver.
ADAMUS: Bulut çalışması, Duygusal Yaralar. Onlar olmadan yaşayamamak. Devam et. (kıkırdamalar artar)
ELIZABETH: Ne olursa olsun, başkalarından ya da senden kaynaklansın her yarada daima bir sevgi unsuru bulunuyor.
ADAMUS: Evet. Sen muhasececi değilsin değil mi? (bazı kıkırdamalar)
ELIZABETH: Hayır, ben bilinen en kötü muhasebeciyim.
ADAMUS: Bu açık. Beş kelime ya da daha azı. (kahkahalar)
ELIZABETH: Teşekkür ederim. Benim işim bitti mi?
ADAMUS: Evet. Evet. sana çok teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Güzel. Evet, bir tane daha. Şimdi.
ŞAMBRA 3: Barışa dönüştürmek.
ADAMUS: Barışa dönüştürmek, uh …
ŞAMBRA 3: Ve dengeleme.
ADAMUS: Hangi parçayı dönüştürmek? Parça, yani veçhe olarak mı yoksa barış...
ŞAMBRA 3: Ben'im de olduğu gibi.
ADAMUS: Peki.
ŞAMBRA 3: Ben barışım.
ADAMUS: Sen barışsın, peki.
ŞAMBRA 3: Barış nasıl bir şey?
ADAMUS: Ne işe yarar... evet.
ŞAMBRA 3: Ve barış… ben dikkate değer bir dönüşüm geçirebildim...
ADAMUS: Güzel.
ŞAMBRA 3: … geçen ay ve ben Ben'imde, bu yeni yerde, bir ışık nokktası olduğumu biliyorum ve bunun çok büyük bir etkisi var.
ADAMUS: Güzel. Evet, öyledir. Ve ben senden bunu doğru bir zamanda eğer sen de istersen paylaşmanı rica ediyorum - şimdi değil - ama gerçekten olanı paylaş.
ŞAMBRA 3: Bu bana onur verir.
ADAMUS: Güzel.
ŞAMBRA 3: Teşekkür ederim.
ADAMUS: İyi. Güzel bir hikaye.
ŞAMBRA 3: Evet. Teşekkür ederim.
ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim. Herkese katkılarından dolayı teşekkürler. (kahkahalar ve biri "Vay" der) Vay. Yaralıyor. Ve yazı işi için sana da teşekkürler.
İşte tahtada bir sürü şeyimiz var. Buraya geri döneceğiz. Buradan bir tablo çıkarmak için emin olmak istiyoruz. Dediğim gibi, o, bir anda anladı. Bu nasıl oldu bilmiyorum. O nedenle biz buna yıl sonunda geri dönüp bir bakacağız ve sen, "Oh! Ama ben gerçekten de, 'Falan, filan' demek istedim ama demedim. Ben bunu biraz sulandırdım. Ben biraz bla bla laflar ettim." diyeceksin. Peki.
Adamus'ın Cevabı
Bunlar için benim kelimem - sizin için, dünya için, her şey için, tek kelime - çünkü ben bir Üstadım; ben şeyleri basit tek bir kelimeye sığdırırım.
LINDA: Mmm. (Linda zırrrrr sesi çıkarır)
ADAMUS: Telefon mu çalıyor? (Adamus kıkırdar)
LINDA: Bateri çalıyordu. İnceden bir bateri sesi vardı. Ben heyecanlandım!
ADAMUS: Tek bir basit kelime…
LINDA: Fazla şeker aldım.
ADAMUS: Yıkıcı.
LINDA: Ohh.
ADAMUS: Tamamen yıkıcı.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Tamamen yıkıcı. Gezegen için yıkıcı.
LINDA: Vay.
ADAMUS: Bu yıl aman Tanrım yıllarından biri olacak.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Ve bu korku olmalı anlamında değil ama olacak. Bu, kaos olacak anlamında değil ama olacak; veya şiddet; cehalet, bundan çok miktarda olacak. Bu yıl tamamen yıkıcı bir yıl olacak, her şey kafayı üşütecek.
LINDA: Hoş.
ADAMUS: Tepetaklak. Hayır, aslında bu gerçekten hoş. Linda oradan küçük haber yorumları katıyor." Hoş" Bu aslında gerçekten hoş ve şeylerin tamda bu noktada olmaya ihtiyacı var. Hiçbir şey artık eski, sıkıcı, eksik, güç kaynaklı bir şekilde devam edemez. Hiç biriniz bunu istemiyorsunuz.
Şimdi, ben sizin birisinin gelip gezegenin üzerine sihirli peri tozu serpmesini ve her şeyi iyileştirmesiniş istediğinizi biliyorum. Bu olmayacak. Bu kargaşanın hakim olduğu bir yıl olacak ve bu bazı insanların kafasını kuma veya buldukları bir şeye gömmesine neden olacak. Bu bazı insanların kesinlikle uyanmalarına neden olacak. Bu uçurumlara ve ayrılıklara neden olacak ve bu aslında uygun bir şey.
Bilirsiniz işte, bu gezegenin 1980'lerin sonunda yeni bir çağa girdiği söyleniyor. Bazılarınız bunu ki bu kısmen de doğru, Uyumlu Birleşme ya da Uyumlu Mutabakat ile bağdaştırıyor. Bu enerjinin ulaştrılması için kurulmuş bir mekanizmaydı. O şeylerin hizalanması nedeni ile oluşmuyordu; hizalanma enerjileri içeri getirdi ve bu hep böyle olur. Hizalanmalar olur ve enerjiler daima gelir ama genellikle geçip giderler. İnsanlar hazır değil. O nedenle çabucak geçip giderler. O daha sonra başka bir zamanda başka bir formda gelir. Ama o zamanlar insanların o enerji için gerçekten hazır olduklarını söyleyebiliriz - bilincin bir sonucu olan enerji için.
O nedenle şeyler çok değişti. Siz teknolojik gelişmelerden tutun, ilaç buluşlarından, sağlık, politika ve her şeyde bunu görebilirsiniz. Siz, "1980'lerden bu yana çok şey değişti" diye bir tahlil yapmaya başlayabilirsiniz.
Bunun büyük bölümü ayarlandı, düzenlendi, hazır hale geldi, ince ayarlar yapıldı ve değişti. Tıpkı büyük depremden önce bir dizi öncü depremin olması gibi ve sonra büyük olan gelir, yıkıcı olan vurur. Gezegende şimdi buna benzer şeylerin olduğunu söyleyebiliriz. Her şey sanki değişti, her şey bir çeşit yıkımı, Dünya'ya kargaşayı getirecek şekilde hizalandı...
LINDA: Oooohh.
ADAMUS: Ben sadece sizin uyanışta olup olmadığınızı görüyorum. Değişim için uygun olacak olan yıkıcı kalıpları Dünya'ya getirin. Bazı insanlar bundan hoşlanmayacaklardır. Bazı insanlar bunun için kalmayacaklardır. Diğerleri kafalarını kuma sokacaktır ama o oluyor. Ve bu hiç de korkutucu bir şey değil. Ve ben bazılarınızın örnek olmak için hazır olduğunu görüyorum. Hiçbir şekilde korku yok. Hiçbir şekilde.
Siz başka bir eve taşındığınızda veya mevcut evinize tadilat yaptırdığınızda da yıkım olur çünkü daha iyi bir yere, daha keyif alınabilen bir yere gidiyorsunuzdur. Bu yolda yıkımlar var. Bunlar bu yıl olacak.
Ben sizden hemen şimdi global ve kişisel anlamda bu yıkımları kutlamanızı istiyorum. Kişisel anlamda yıkımlar olacak ama bunlar sizin eskiden alışık olduğunuz şekilde olmayacak, bilirsiniz işte, bedensel sorunlar veya hatta duygusal sorunlar şeklinde değil. Bunlar yaşamınızdaki kalıplar ile ilgili sorunlar olacak - bolluğun gelmesi için yıkım durumları, gece gördüğünüz rüyalarınızda yıkım, enerjinizin yönlendirilme şekline göre yıkım. Bunların hiçbirisi kötü değil. O halde kendinizi sorgulamayın. Yanlış bir şey yaptığınızı düşünmeyin.
Sizi aniden hastalandırabilecek bir yıkım olacak ve siz neredeyseniz oradan ayrılmanız gerekecek ama bunların hepsinin amacı tamamen, gerçekten bilinç için, sizin için, uyanmış bir insan varlığı için.
İşlerde yıkımlar, aile ilişkilerinde yıkımlar ve geriye kalan her şeyde yıkım. Siz hemen şimdi bu yıkımların sizin için getirildiklerini kabul edebilir misiniz, başka biri tarafından değil, sizin tarafınızdan, sizin uğurunuza? Sizin için. Sistemlerin çoğunun yıkılması gerekiyor çünkü aksi durumda siz onları takip edecektiniz ve hiçbir yere ulaşamayacaktınız ve hayat değişmeyecekti. Ve siz o zaman gerçekten, gerçekten hayal kırıklığına uğrayacaktınız. Bilirsiniz işte, hayat değişmediğinde - her gün aynı eziyet, kafanızda aynı değersiz şeyler ve yaşamınızda aynı sorunlar - bu sefilce bir şey. Bu dehşet verici bir şey. Ama sizin bu gezegende gerçek bir Üstat olmanız için siz yaşamınızın değişmesi için değişecek olan kalıpları değiştiren bu yıkımları yaşayacaksınız.
O halde, hadi bunun ile birlikte derin bir nefes alalım. Kendinizi daha fazla sorgulamak yok. Daha fazla şüpheye düşmek yok. Bunlar için o kadar çok zaman ve enerji harcanıyor ki.
Hadi bunun ile birlikte güzel, derin bir nefes alalım.
Bu O
Bu yıl yaşayan Üstat yılı. Bu o ve biz buna Aralık'ta yeniden döneceğiz ve biz bunu dikkatlice izleyeceğiz. Biz hala burada olanlar için büyük bir parti vereceğiz. (bazı kıkırdamalar) Siz hala burada olacaksınız.
SART: Kostüm giyin!
ADAMUS: Siz hala burada olacaksınız. Evet, kostüm giyinin. Biz büyük bir parti vereceğiz ve biz duruma bakacağız ama bu yıl Üstat yılı. Bu o benim sevgili Şambra dostlarım. Bu o. Biz onun hakkında çok konuştuk, çok hazırlandık; bu o. Bu şimdi, bu çok, çok uzun zaman sonra meydana gelmeyecek.
Siz bunu tolere etmeyeceksiniz. Ben sizi biliyorum. Ben, size, siz geri gelebilirsiniz ve bunu bir sonraki ömrünüzde veya ondan sonraki ömrünüzde yapabilirsiniz deseydim siz bunu tolere etmeyecektiniz. Tolere etmeyecektiniz. O neden ile siz bunun olması için o dinamiği oluşturdunuz ve bu takvim yılından dolayı böyle değil; bu bizim o takvimde nerede olduğumuz ile ilgili. Bu o.
O halde birçok yıkımın olacak olması doğal değil mi ve yıkımlar kötü değildir. Onlar gerçekten çok, çok iyi olabilirler. Ama bu o Kerri. Bu o.
Sizin duvara çarptığınız zamanlar olacak. Yere kapanıp ağladığınız zamanlar olacak. ben sizden o anda hemen durmanız istiyorum, derin bir nefes almanızı ve bunun kesinlikle mükemmel olduğunu kabul etmenizi. Evet. Siz, size artık gerçekten hizmet etmeyen şeyleri bırakıyorsunuz.
Şimdi...
KERRI: Ben kutsal değilim. (Ç.n: sacred: kutsal, scared: korkmuş, kelime oyunu yapıyorlar)
ADAMUS: Sen korkmuyorsun. (kahkahalar) Karanlıktan bir ses - "Ben korkmuyorum! Lütfen biri bir ip sallar, ışık tutar ve biraz yiyecek verir mi ve ben korkmuyorum."
Üstat Duyusu (ve ona dair tamamlayıcı unsurlar)
Biz şimdi çok önemli bir konuya gireceğiz, çok önemli bir konu çünkü biz şimdi Üstatlarız, siz buradasınız; bu çok önemli bir nokta. Ona Üstat Duyusu deniliyor. Üstat Duyusu.
Siz ona izin vereceksiniz. O zaman sizin kafanız karma karışık olacak ve siz ondan sonra nihayet anlayacaksınız. Çok azınızın hayatında oluyor bunlar ama ne olduğundan emin değilsiniz. Üstat Duyusu'nu anlatmama izin verin, isterseniz tabii. Linda bunu tahtaya yazar mısın lütfen? Ben Linda'dan yazmasını isteyeceğim. En yukarıya, büyük harflar ile, Üstat Duyusu.
Duyumsanacak herhangi bir şey için - biz burada bazı temel şeylere geri döneceğiz - duyumsanacak herhangi bir şey için sizin belli niteliklerinizin olması gerekiyor. İlki - ve bunu tam ortaya yaz ve biz aşağıya beş şey yazacağız, beş ya da altı, ortaya - ilki farkındalık. Sizin farkındalığınızın olması gerekiyor.
Şimdi, çoğu insan bir farkındalığa sahip olması gerektiğinin farkında değil. Hayır, gerçekten. Bazılarınız insanların daha bilinçsiz hale bile geldiğinden bahsediyordu, kapandıklarından, kafalarını kuma sokmalarından ve onlarda farkındalık duyusu yok. Onlar hiç farkında değil.
İki numara, buraya bir ok çiz sadece ve daha sonra sıradaki kelimeyi yaz. İki numara, herhangi bir şeyi duyumsamaya muktedir olmak için meydana gelen ikinci şey sizin ışığa sahip olmanızın gerekmesi. Işık. I -Ş- I- K. Ortaya hizalayarak yaz, tam altına. Sizin ışığınız olması gerekiyor.
Işık doğal olarak ortaya çıkar. Bilinç olduğunda, Ben'im farkındalığı olduğunda - zihinsel olarak değil ama bir Ben'im farkındalığı, temelde ışığı yayan, saçan Ben Varım türü farkındalıktır. Bu tür ışık değil (ampül) ama ona tutkunun ışığı, aydınlık denir. Yani sizin ışığınız var. Işık sizin ruh dediğinizden, farkındalıktan gelir. Işık farkındalık olduğunda ortaya çıkar.
En temel düzeyde bile farkında olan insan - burada, Ben'im düzeyinde - herkese ışık yayar, saçar. O neden ile insanlar sizde farklı bir şeyler hissediyorlar. Onlar bunun ne olduğunu bilmiyorlar; bu onların kafasını karıştırıyor. Bu aslında onları sinirlendiriyor. Onlar bununla mücadele ediyorlar ve onlar bunu başlarından atacak bir yol buluyorlar çünkü bu onların hoş hipnotik kafeslerinin içine sığmıyor. O nedenle onu çıkarıyorlar. Ama sizin ışığınız var.
Keahak'a katılanlarınız 101. şekli inceleyebilirler.
Buradan, ışıktan enerji geliyor. Enerji, biz bu konu hakkında konuştuk - ama enerji temelde ruhun (soul) bu şekilde yoğunlaştırılmış olan, getirilmiş olan şefkatidir ki aslında, o, enerjiye dönüşürken bir kristalleşme sürecinden geçer.
Enerji konuşmalarımızdan da bildiğiniz gibi nötrdür, tutku ve arzu tarafından etkinleştirilene kadar kesinlikle nötrdür, düşünce tarafından değil; etkinleştirilene kadar. Enerji o zaman Üstada hizmet etmeye gelir. Enerji size hizmet etmek için var. O asla size karşı işlemek için var değildir, o asla sizin tarafınızdan veya başka biri tarafından biriktirilmek için var değildir. Ve buradaki senaryoya göre, alanımız olsaydı - buraya küçücük yazabilirsin - güç dinamiklerinin devreye girdiği yer burası. Bu yaratım için uzun bir zamandır sorun teşkil etti çünkü bu gezegende ve her yerde güç ile gerçek enerjiyi karıştıran birçok, birçok varlık var.
Güç bir sakarindir. O yapaydır. O varolmaz ama kendi enerjilerinde olacak kadar kendilerini sevmeyen, onurlandırmayan çok insan var. Onlar kendi yaratımları için kendi enerjilerine sahip olacak kadar kendilerini değerli bulmuyorlar. Onlar gücün olmadığı gerçeğine karşın ya bilinçsiz ya da körler. Sizin bir başkasının enerjisine ihtiyacınız yok. Orada sizin için her şey var, sınırsız miktarlarda olduğu söylenebilir. Orada çok var.
Buradaki bu küçük komik şey - güç dinamiği - yaratım konusunda ilginç şeylerin meydana gelmesine yol açtı. Siz çok uzun bir zamandır güç emziğini emdiniz (bazı kahkahalar) ve, ve...hey dinleyin, eğer Kerri teslim olmak konusunda konuşabilirse... (kahkahalar artar) Siz uzun zamandır güç tarafından ayartıldınız - bu daha mı iyi? - uzun zamandır güç tarafından ayartıldınız ve sonunda ona ihtiyacınız olmadığını fark ettiniz. Ama komik bir şey oldu, siz, "Tamam, ben güçten kurtulacağım" demeden önce sizde o küçük boşluk oluştu, ama ohhh! Daha sonra o büyük boşluk oluşur ama aniden, "Artık hiç enerjim yok ve ben sahip olduğum her şeyi kaybediyorum" olur. Ben uçurumdan düşüyorum çünkü gücüm, eski güç enerjim yok."
Komik bir şey olur. Rüyada hiç düştünüz mü, derin karanlık bir çukura düşmek, düşmek, düşmek, düşmek, düşmek -"Tanrım ne olacak? Öleceğim. Ben çarpıp dibe vuracağım" - ve aniden siz çarpmadan önce, yani yere çarpmadan bir milimetre önce siz aniden bir dönüşüm geçirirsiniz. Siz yere çarpmazsınız veya siz büyük bir kuşa dönüşürsünüz ve uçup gidersiniz veya siz aniden durur ve daha sonra yükselirsiniz.
İşte çoğunuza olan da buydu. Siz o eski güç oyununu oynadınız ve aniden ondan kurtuldunuz ama siz düşüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz çünkü siz artık o eski dinamiğe sahip değilsiniz. Ama siz tam dibe vurmadan aniden farkına varırsınız, "Ben Ben'im. Bu benim ışığım, başka hiç kimsenin değil. Bu benim enerjim, başka hiç kimsenin değil. Ama ben asıl konunun dışına çıktım.
Buradaki listede sırada son konuştuklarımız var. Sizin, ben ona böyle diyeceğim, hareketiniz var. Hareket. Sıradaki.
Hareket. Ben bu sözcüğü kullanıyorum ve o zaman ve uzayı temsil ediyor. Geçmiş ve geleceği ve her şeyi çünkü siz aslında birkaç Şaud önce konuştuğumuz gibi hareket etmiyorsunuz. Siz hareket etmiyorsunuz. Her şey sizin içinizde hareket ediyor. Ama şurada (zihin) ve eğitilmiş, programlanmış, hipnotize edilmiş insan duyularınızın hepsi sizin hareket ettiğinizi zanneder.
Şöyle düşünürseniz çok küçülmüş olursunuz; "benim bu koca evrene karşı hareket etmem lazım." Ama siz perspektifinizi değiştirirsiniz ve bir anda her şeyin sizin için hareket ettiğini fark edersiniz. Herşeyin. O size gelir. Eğer siz bilinçli değilseniz, eğer siz farkında değilseniz ya da değilseniz siz hala onun içinde olduğunuzu söylersiniz çünkü siz bağlantının onu kullanacak noktasında değilsinizdir. O geçip gidecektir ama sonra yeniden dönecektir. Siz yanlış yapamazsınız.
O halde herhangi bir şey duyumsamak için sizin bir farkındalık aşamasında olmanız lazım; Siz otomatikman yaratırsınız ve ışık denilen o şeyi saçarsınız; siz güç olmadan enerjiden faydalanırsınız ve orada o zaman hareket oluşur. Siz şimdi yaşayan bir deneyime sahipsinizdir ve siz buradan itibaren - bir sonrakinde ulaşmış olarak- siz algılamaya muktedirsinizdir. Algılamak veya duyumsamak.
Şimdi, ben daha önce Mary Sue ile açıklamıştım ve ben...
LINDA: I-e veya e-i mi? (bazıları “E-i” der)
ADAMUS: E-i-e-i-o. (kahkahalar)
Yani Mary Sue daha önce tahtaya yazmıştı ve Linda'nın zorluklarından haberdardı. Bir saniyeliğine buraya gelir misin lütfen?
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Harika. Linda’nın koltuğuna.
Walter Russell
Şimdi, ben sonraki adıma geçmeden önce size bir örnek vermek istiyorum. Mary Sue - Mary Sue Dickerson – güzel, zeki, çok zeki ve utangaç kadın. (Adamus kıkırdar). Buraya çıkmak nasıl bir şey?
MARY SUE: İyi.
ADAMUS: Güzel. Yani o araştırıyor ve hissediyor ve gerçekten de çok fazla insan ile paylaşmadığı bazı heyecan verici kişisel deneyimlerden geçiyor ve tabii ki, tabii ki kendisini sorguluyor çünkü Şambra'nın yaptığı şey bu. Ama o, uzun zaman önce, araştırmaları sırasında, aslında onunla ne kadar yakından ilgili olduğunu bile henüz fark etmemiş olduğu bir şeye rastlıyor.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Şimdi senin sandığından çok daha fazla alaka var.
Yani o birisini araştırdı. Mikrofonu ona uzatır mısınız lütfen? Kimi araştırdın sen ya da neyi araştırdın?
MARY SUE: Walter Russell.
ADAMUS: Walter Russell. Bunu öbür tabakaya yazar mısın (Linda'ya) Ve bize biraz Walter Russell'ı anlat.
MARY SUE: O, 39 gün ve gece boyunca tanrısal hale girdi ve çıktığında...
ADAMUS: Delirdi. Peki. Evet. (bazı kıkırdamalar)
MARY SUE: (kıkırdar) Doğru.
ADAMUS: İşte öyle yaptı.
MARY SUE: O, evrene dair farklı bir görüşe sahip oldu.
ADAMUS: Evrene dair farklı bir görüş. Ve bu ne zaman olmuş?
MARY SUE: 1921'de.
ADAMUS: 1921. Tahminen ne zaman yaşadı o? Hangi yıllar arasında?
MARY SUE: 1870'de doğdu, 1962'de öldü.
ADAMUS: Yaklaşık kaç yaşında?
MARY SUE: Doksan iki.
ADAMUS: Doksan iki. Kötü değil. Kötü değil. Peki nereliydi?
MARY SUE: Boston'da doğdu.
ADAMUS: Boston. Peki arkadaşları kimdi?
MARY SUE: Mary Twain.
ADAMUS: Oh, Mary Twain (kadın Şambra kıkırdar; izleyiciler “Ooh!” der). Hayır, eğer bana sorarsan bu güzel bir arkadaş çevresi. Başka kim?
MARY SUE: Thomas Watson.
ADAMUS: Thomas Watson.
MARY SUE: IBM.
ADAMUS: IBM, evet. Başka kim?
MARY SUE: Eh … (Adamus fısıldar “Tesla”) Tesla. Nikola Tesla.
ADAMUS: Nikola Tesla.
MARY SUE: Ve o Einstein'ı da tanıyordu.
ADAMUS: Einstein'ı da tanıyordu. Her an göz göze olmasalar da...Yani o iyi bir arkadaş çevresinin içinde. Şimdi bu çoğuna çok yeni gelen bir isim. (biri "Neden" diye sorar) Neden? Peki o ne yaptı - bunu belki bilmiyor olabilirsin - ama Tesla ona işi konusunda ne anlattı?
MARY SUE: O dedi ki…
ADAMUS: Sen bunu biliyorsun!
MARY SUE: O bunu bin yıl boyunca gizlemesini istedi çünkü dünya buna o zaman hazır olacaktı.
ADAMUS: Çok doğru bir hikaye. Çok, çok doğru bir hikaye. Ve onun bunlar ile ilgili oynadığı rol neydi?
MARY SUE: Ben onun bir röportajını biliyorum.
ADAMUS: Hayır, oynadığı rol.
MARY SUE: Oh.
ADAMUS: Senin Walter ile ilgin neydi?
MARY SUE: Ohh! Hiçbir fikrim yok! (kıkırdarlar)
ADAMUS: Bizim bu sınıfta söylemediğimiz şey ne? Biz söylemedik. Sen tamamla.
MARY SUE: Hımm, onu tanıyordum?
ADAMUS: Evet, işte, bu çok açık. Nasıl? Sen tamamla.
MARY SUE: Hımm.
ADAMUS: Sadece tamamla!
EDITH: Sen onun ikinci karısıydın.
MARY SUE: Ben onun ikinci karısı mıydım? (kıkırdar) Bilmiyorum.
ADAMUS: Hayır, hayır. İkinci karısı değil ama...yakın. Peki.
MARY SUE: İlk karısı?
ADAMUS: Yakın. Karısı gibi bir şey ama…
MARY SUE: Ohhhh! (izleyiciden kahkahalar ve “Ohhhh!” sesleri)
ADAMUS: Bana ‘oh’ demeyin. Ona ‘Oh’ deyin! İşte…işte…
MARY SUE: Ben onun hakkında bir şey bilmiyorum. Senin bana onu anlatman gerekecek.
ADAMUS: Sonra. Sonra. (kadın güler) Yani ona ilham gelmesine çok yardımcı oluyordun.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Tamam. Ve bizim onun eşlerini anlatmamıza gerek yok, onlar bir şekilde öldüler. (kıkırdar) Ve o ilk karısı ile ne kadar evli kalmıştı?
MARY SUE: Elli beş yıl.
ADAMUS: Elli beş yıl. Çok uzun bir süre. Daha sonra ne oldu?
MARY SUE: Başka bir kadın geldi ve onu telefon ile aradı, o da ona, "Ben senin sesini on yıllardır duyuyorum." dedi.
ADAMUS: şimdi, burada durmamız lazım. Bu akıllı bir adam mıydı, neydi? Oh, evet. Ben senin sesini on yıllardır duyuyorum. (kahkahalar) Peki. Yani kadın da oldukça yaşlı olmuş olmalı.
MARY SUE: Kadın ondan biraz gençti.
ADAMUS: Evet, 35 yıl kadar, o kadar az. Peki. O halde, şimdi, ben senden bahsediyorum, bunu sana soruyorum. Sen bir işler yaptın ve bunları yaparken ne fark ettin? Kenarda o küçük işi yaparken ne fark ettin?
MARY SUE: Bu benim maddesel olmayan evren kavramını anlamama yardımcı oldu.
ADAMUS: Evet. Peki. Bu kocaman bir hiçbir şey. (bazı kahkahalar) Bu bir şaka.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Bu bir şaka. Tamam. Yani ben bu bir eleştiri değil demek istiyorum. Bu bir şaka. Maddesel olmayan evren. Ama hayır, bu daha çok Russel ile benim aramda kişisel düzeyde bir şey.
MARY SUE: Ben seni tanıyor muydum?
ADAMUS: Onu uzun bir zaman, uzun bir zaman önce tanıyordun ama biz...hayır...biz tanışmıyorduk. (kahkahalar)
MARY SUE: (kıkırdar) Oh, peki.
ADAMUS: Hayır, senin yolda iken keşfettiğin şey - lafı ağızına tıkamak için değil ama - "Oh, Adamus bu kadar çok ne anlattı..." idi.
MARY SUE: Peki. Peki. Ben…
ADAMUS: Sen hayretler içindeydin. Şaşkına dönmüştün.
MARY SUE: Eh, ben…
ADAMUS: Sen öyle heyecanlıydın ki.
LINDA: (bağırır) Bırak o konuşsun! (Adamus kıkırdar)
MARY SUE: Bana yardımı...senin... peki. Bu benim bilinç olduğumu anlamama ve kendim için ve başıma gelenler konusunda sorumluluk almama yardım etti.
ADAMUS: Doğru.
MARY SUE: Ve senin bu konuda oynadığını hissettiğim ki o çok büyük bir parçasıy...
ADAMUS: Evet, peki.
MARY SUE: … …
ADAMUS: Bir saniye bekle. Sen gitmeden... (Adamus bir mendil çıkarıp gözlerindeki yaşı siliyormuş gibi yapar; kahkahalar)
MARY SUE: … bana insan özümün her şeyi bilmesi gerekmediğini anlamama yardımcı oluyor.
ADAMUS: Evet.
MARY SUE: Güvenebileceğimi...
ADAMUS: Hayır, benim hakkımda. (kahkahalar)
MARY SUE: Oh. Dalga mı geçiyorsun?
ADAMUS: Evet, peki. Bu iyi. Bu benim spritüel mzar taşımda yer alacak: "O dalga geçti." Peki.
Seni burada çıkarmamın birkaç nedeni var: sen biraz araştırma yaptın, sen (a) salıvermek, (b) bir sonraki adımı atmak konularında kuşkulu olduğuna dair sayfalarca yazı yazdın.
MARY SUE: Evet.
ADAMUS: Peki. kendini sorgulamaktan vazgeç.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Peki. Çünkü sen uzun bir zaman önce Walter ile işi senin sürdüreceğine dair bir anlaşma yaptın.
MARY SUE: Vay.
ADAMUS: Evet, vay.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Serseri. O nedenle sen bunu yapmazsan delirirsin. O halde neden tüm bu hayal kırıklığı ve şüphe? Senin bahsettiğin bir tür anlaşma vardı, "peki, biz bunu bin yıl boyunca saklamayacağız ama biz bunu doğru zamanda, yeni bir enerji türü ile birlikte geri getireceğiz." çünkü onların çoğunu okumak çok zor.
MARY SUE: Evet.
ADAMUS: Çok, çok zor ve uyutucu gibi ama bazı çok iyi, çok iyi noktalar var. O eğlenceli bir adam değildi.
MARY SUE: Evet.
ADAMUS: Benim tanıdığım başka insanlar gibi değildi.
MARY SUE: Ve sen bugün enerjiyi açıklayarak bana yardımcı oldun.
ADAMUS: Evet, gördün mü?
MARY SUE: Çünkü bu benim her zaman kafamı karıştırıyordu.
ADAMUS: Kesinlikle. Ve walter o kadar doğru şeyler yakalamıştı ki. O 40 gün boyunca kozmik bilince sahip oldu. Zaten yaptı ama İsa dedi ki, "Hayır. 40 olan tek kişi benim. Sen bundan dört saat eksiksin." Ama o kadar çok prensip vardı ki. O öyle bir anlayışa sahipti ki. Benim onunla aynı fikirde olmadığım konusu var ama biz buna girmeyelim ama çok yoğun bir duyu ve o kendi zamanının çok ötesindeydi. O ve Tesla kendi zamanlaının çok ötesindeydiler.
Peki şu anda neler oluyor? Onlar geri dönüyorlar. Reenkarne olmuyorlar ama onlar sizin gibiler aracılığıyla, sizin hepiniz aracılığıyla geri dönüyorlar, bunlar sır değil. Bunlar aslında karmaşık konular değil ama Walter gibiler kafalarındaydılar ve fazlasıyla akademiktiler. Ama onlar şimdi geri dönüyorlar.
O halde (a) Seni buraya çıkarmamın nedeni sana bunu hatırlatmak içindi; (b) kendinden şüphe etmeyi bırak; (c) o senden bunu yapmanı istiyor ve sen de onu geliştirmek istiyorsun. Temel materyalleri al ve yazmayı sürdür. O halde onları ne zaman yayımlayacaksın?
MARY SUE: İyi soru.
ADAMUS: İyi soru olduğunu biliyorum ama bir tarih belirle. Herhangi bir tarih ama yap. Sen ne zaman...onlar ölüyorlar. Hepiniz ölüyor musunuz şimdi? (izleyici coşmuştur) İlk bölümü ister misiniz? (izleyicler "Evet!" der) Tamam. Bunun için bir ücret istiyor musun yoksa bedava mı?
MARY SUE: Henüz bunu düşünmedim.
ADAMUS: O halde hızlıca düşün.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: İki seçeneğin var, o kadar zor değil, biri ya da ötekisi.
MARY SUE: Ücret.
ADAMUS: Ücret. Tamam. Güzel. Güzel. Teşekkür ederim.
MARY SUE: Tamam. (bazı alkışlar)
ADAMUS: Ve sonraki adımı atmak da senin yükümlülüğün olacak.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Çıktığını ne zaman görebileceğiz?
MARY SUE: En az bir yıl.
ADAMUS: Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır. İlki - senin halihazırda yazdığın ve biraz düzeltmesini yapmış olduğun.
MARY SUE: Peki. Hımm…
ADAMUS: Tanıtım için o olabilir, bilirsin işte, bedava.
MARY SUE: Tamam, o bedava olabilir.
ADAMUS: Evet, o bedava olabilir. Peki.
LINDA: Dergide olabilir mi?
ADAMUS: Fazla uzun ama pasajlar olabilir ve geri kalanı çevirim içi indirilebilir.
MARY SUE: Tamam, kısa yapabilirim.
ADAMUS: Evet, peki. Güzel.
MARY SUE: Tamam.
ADAMUS: Peki, teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
MARY SUE: Teşekküe ederim.
ADAMUS: O zaman kendinden şüphe etme (izleyiciler alkışlar) Evet. Harik. harika.
Güzel iş. Zamanlama doğru ve sizin hepinizde bi şey var. Hepinizin bir şey var - anlatacak bir öyküsü, paylaşacak bir deneyimi, haikakatler - ve siz gülüyorsunuz ama bunun bir önemi yok. Russell'a bütün varlıklar gülüyordu. 4
Akademik ve felsefe çevreleri, bilirsiniz işte, ondan hep uzak durmuşlardı. O öldü - siz onun adını bu nedenle bilmiyorsunuz, o, herhangi bir şekilde kabul görmeden öldü. O, bunu sonunda gerçekte umursamadı ama yaptıkları için onay görmemesi onu biraz yıprattı. Evrenin nasıl çalıştığına dair olan heyecan verici, basit ve burada konuştuklarımız ile örtüşen bilgi çünkü bizim burada konuştuğumuz şeyler sizin gerçeğiniz ve bunlar evrensel gerçekler. Ve bu siz sadece beyninize girdiğinde ve çok fazla düşündüğünüzde ve çok fazla şüphe duyduğunuzda ve karmakarışık olduğunuzda olur, siz böylece yavaşça amacınızdan şaşarsınız.
O halde asıl noktaya geri dönelim: O, bir ışık yayan bir farkındalık istiyor, o, o zaman harekete çevrilen enerjiye dönüyor - hareket halindeki etkinleştirilmiş enerji - bir realite algısı yaratır. Bunun bir bir önemi var mı? Bu göreceli olarak daha mı basit? Walter olsaydı şöyle akademik teorileri olurdu; Ben gerçekten basit tutacağım. Herhangi bir şeyi duyumsamak için bu basit adımlar var. Bu algı ile sona erer. Sizin şu anda bulunduğunuz nokta burası. Siz algınızın tam ortasındasınız.
Ama siz ve ben biliyoruz ki algı tamamen gerçek değildir. Algı fazlasıyla sınırlıdır ve siz oradan çıkmak için bağırıyorsunuz. Siz daha fazlası olduğunu biliyorsunuz. Siz daha iyi, daha mutlu, diye adlandırdığınız şeylerin olduğunu biliyorsunuz. Bunların hepsi, "başka bir şey var" demenin farklı yolları ve var da. Bu iyi haber.
İnsan Duyuları
Peki, hadi şimdi sizin beş insan duyunuza bakalım. Bunlar sizin sensör mekanizmalarınız. Ben sizden bunu bir anlığına imgelemenizi istiyorum...işte, devam edin ve... sizin durmaksızın çalışan beş insan duyunuz var - hadi devam edin ve gözlerinizi bir anlığına kapatın. Siz bir anda ileriyi görme duyunuzu kaybediyorsunuz. Zihniniz kendi görüntüsünü yaratıyor çünkü gözleriniz sayesinde görme gerçekleşiyor ve o böylece kafanızda yeniden resimler yaratabiliyor. Fakat bu kafanızdaki resimler - bu o kadar önemli bir nokta ki - o kafanızdaki resimler sadece gözlerinizden geçen resimlerin yapay sureti. Yani ben elma dediğimde bir elma görürsünüz o halde zihniniz bir elma görseli yaratıyordur ama o yine de sınırlıdır.
Bir anlğına hayal edin, şimdi, siz tamamen görme duyunuzu kaybediyorsunuz, dış vizyonunuzu, gözlerinizi açma yeteneğinizi ve çevrenizdeki şeyleri görme ve içsel ileri görüş yeteneğinizi. Sizin beyninize gelen görsellerin yapay suretleri yok. Siz hepsini kaybedersiniz. Bunu bir anlığına hayal edin. Onunla mücadele etmeyin; sadece olmasına izin verin. Hayat aniden değişir. hayat çok, çok vizyonsuz olur.
(duraklama)
Ve tat. Aniden tat duygusunu kaybettiniz. Puff! Camdan uçup gitti. Siz ona artık sahip değilsiniz. Sizin tat alma dokularınız duruyor. Siz bir daha yiyeceklerden tatmıyorsunuz. Sizin tattığınız kurabiyelerden ve brokolilerden ve hamburgerlerden veya bu siz veganlar için tofudan bir hafızanız olacaktır. Siz onların hafızasına sahip olacak ama asla yeniden onların tadına bakmayacaksınız. O duyu sizin ileriyi görme yeteneğiniz ile birlikte gitti.
Ve aniden o koku duyusunu kaybedersiniz. O, tat ile hemen hemen aynı zamanda yok oldu. Artık koklamak yok. Bir daha bir gülü koklamak yok. Linda'nın bahsettiği gazı asla koklamayacaksınız (bazı kahkahakar) o nedenle de o kanser tedavisi sizde etkili olmayacaktır. Hiçbir zaman bir bahar gününü, havadaki o tazeliği koklamamak. Sevgilini, o diğer kişinin kokusunu asla koklamamak. Siz şimdi tadı görme ile birlikte kaybediyorsunuz.
Siz daha sonra dokunma duyunuzu kaybedersiniz. Teninizdeki sinir uçları size bedeni hissetme olanağı, bir köpeği severken hissetme olanağı, elinizi sudayken hissetme olanağı verir, heyecan ve biraz baskıdan, asla bir daha başka bir insanın kucaklamasını hissetmeme. Siz onu kaybettiniz. O gitti.
Ve siz sonunda işitme duyunuzu kaybedersiniz.
(Uzun duraklama)
Beş temel duyusunu kaybeden bir kişiye ne olur? Onlar delirir. Zihin bunun ile başa çıkamaz.
Zihin yeni duyular yaratmaya çalışacaktır. Her şeyden önce o eski olanları çalıştırmayı deneyecektir. Bu olmaz işte, o yenilerini yaratmaya çalışacaktır ama artık çok geçtir. Siz duyusal mekanizmanızı kaybederseniz delirirsiniz. Siz zihninizden çıkacaksınızdır.
Duyular sizin zihninizin bir uzantısı. Zihin, veri toplamak, veri yorumlamak ve veri ölçmek ve realitenizi yaratmak için bu beş şeyi kullanır. Sizin çevrenizdeki her şeyi, her şeyi, her şeyi algılama şekliniz böyle.
Zihin geriye kalan her şeyi bloke eder. Zihin diğer bütün temel hareketleri, ışıkları, enerjileri, bloke eder çünkü o, onları bu beş duyu ile veya kendisiyle algılamaya muktedir değildir. Bu çok önemli, çok önrmli bir nokta.
Siz gözlerinizi herhangi bir zamanda açabilirsiniz. Görme yeteneğiniz geri geldi - yuhu! - mucizeler oluyor.
İşte, çok önemli bir nokta: realite beş duyudan kaynaklanır. Herkes onları kullanıyor. Herkes - spritüel yolda olanlar bile, dini yolda olanlar, herkes bir tip öz-gelişime, kişisel gelişime girmiş - kendi realitelerini anlamak için bu beş duyuyu kullanıyor.
Hadi hayvanat bahçesi benzetmemize geri dönelim. Eğer siz hayvanat bahçesinde iseniz, hayvanat bahçesinde sıkışıp kaldıysanız ve tıpkı bir hayvan gibi düşünmeye ve duyumsamaya devam ediyorsanız hayvanat bahçesinden asla çıkamazsınız. Asla çıkamazsınız çünkü siz hayvanat bahçesinde hayatta kalmak için, yaşamak için, belki bazen hayvanat bahçesinden çıkmak için düşünmek için duyularınızı kullanıyorsunuz ama siz hayvanat bahçesinden hoşnut hale geliyorsunuz. Ve siz duyularınızı kullanıyorsunuz, hayvansal duyularınızı, şimdi, tamamen böyleyse onlar kapıları açsa bile siz daima hayvanat bahçesinde kalırsınız. İşte insanlara tam olarak böyle oluyor. Beş duyu, oldukça eski, oldukça ilkel duyular sizin realitenizi çeviriyorlar ama çevrede çok daha fazlası var.
Üstat Duyusu Üzerine Daha fazlası
Üstat duyusu denilen bir şey var ve onun diğer duyular ile bir alakası yok. İzin verin onun nasıl çalıştığını bazı örnekler ile açıklayayayım.
Üstat duyusu diğer duyulara bağımlı değildir ve hemen hemen hiç bağlantılı değildir. Üstat Duyusu yeni dünyalar açar ama David sen asla o dünyayı tatmaya muktedir olamayacaksın veya hatta o dünyayı düşünemeyeceksin bile veya o dünyayı duyamayacaksın çünkü senin bu küçük realitenin dışında bir Üstat Duyusuna ihtiyacın var. İnsan duyularına değil. Onlar orada iş görmüyor ne de iş görmeliler.
Sizin insan duyularınız bu realitede, bu ortamda iş görmeye devam edecekler ama siz diğerlerine gireceksiniz - sizin adlandırdığınız gibi - boyutlara, realitelere, olasılıklara ve potansiyellere ve onlar artık iş görmüyorlar ve zor olan kısım da bu.
Bu benim şimdiye kadar yakında veya hemen Üstat olacaklara öğretmeye çalıştığım bütün bilgiler arasında en zor, en meydan okuyucu olanı çünkü siz umutsuzca beş insan duyunuzu kullanacaksınız ve zaten burada olan bir şeyi çevirmek için zihninizi ama duyumsanamaz.
Hadi bir anlığına duralım ve bunu dikkate almayı bırakalım. Siz duyumsal bir araçsınız - tat, görme, ses, koku ve dokunma. Biraz önce yaptığımızı hatırlayın, ben bunları çekmiştim. Ne olur? Siz delirirsiniz çünkü siz...siz realitenizi çevirmeye muktedir olamazsınız o nedenle delirirsiniz; iyi bir şey de olur. Siz zihinden çıkarsınız. Siz zihnin ötesine geçersiniz ama sizin bedeniniz muhtemelen ölür çünkü onun kesintisiz geri beslenmeye ihtiyacı vardır.
O halde bir örnek çizmeme izin verin. İnsanlar genellikle lineer bir realitede beş duyuları ile yaşarlar ki ben bunu buraya sadece beş olarak yazacağım, insanların hepsi bu çok lineer realiteye alışmıştır. Bu realite gerçek. O var. O burada ama bu realite çizgisi ile ilgili her şey sizin duyularınız ve zihniniz aracılığı ile çevriliyor. Her şey. (Not: Çizimler için Şaud videosunu izleyin ya da PDF dosyaya bakın)
Yani bundan kurtulması çok zordur ve dinlerde ve kişisel gelişim programlarındaki yanlışlık, sorun sizin daha iyi bir yaşam için hala beş duyunuzu ve zihninizi kullanmanız. Ama yaptığınız tek şey hayvanat bahçesinde daha iyi bir hayvan haline gelmek. O kadar. Siz realiteyi hala o sınırlı insan duyuları ile duyumsuyorsunuz. Onlar lineer. Onlar çok lineer. Siz hala yaşamı onlar vasıtası ile çevirmeye çalışıyorsunuz.
Üstat Duyusu bunların hepsinin dışındadır. Üstat duyusu beyine veya insana veya bedeni niteliklere bağlı değildir. Ama insanlar hala böyle yapmaya çalışıyor ve onlar her ikisini de yapıyor. Onlar geçmiş ve geleceği çevirmeye çalışıyor ve bu çok lineer. Onlar, birisi - Walter Russel gibi, sizin hepiniz gibi birisi - onlara gelip, "Hayır. Daha farklı bir şey var. Ben biliyorum. Ben daha farklı bir şeyin olduğunu biliyorum ama kahretsin ki ben her seferinde bunu çözmeye çalıştığımda, ben her seferinde bunu duyumsamaya çalıştığımda orada bir şey olmuyor." diyene kadar aynı şekilde kalıyor. Görün işte hayal kırıklığı burada yatıyor. Siz onun orada olduğunu biliyorsunuz ama siz onu çözmek için beş, aksi, kaba duyularınızı ve beyninizi kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu işe yaramıyor.
Ne yapmalı? Bu o kadar sinir bozucu ki - "Peki ama o zaman nasıl yapabilirim ki?? Bende bu var. Benim beş duyum var. Benim zihnim var. Ne yapmalı?"
Biz buna girmeden önce ben sizden bir şeyi fark etmenizi istiyorum; bunun lineer olduğunu. Bu bir hareket - zaman, uzay ve diğer her şeyi içeren bir hareket - hareket - ve duyular tarafından çevrilen zaman temelli realite. Ama tıpkı şimdi konuştuğumuz gibi başka devinimler de var, başka boyutlar, başka şeyler oluyor. Lineer değil onlar; sadece sizin orada ne olduğunu anlayacak duyunuz yok.
Madalyonun diğer tarafında matematiğiniz var. Bu güzel bir örnek, matematik. (o ortasında sıfır olan yatay bir çizgi çizer) Ve 0, 1, 2, 3, 4 ve -1, -2, -3, -4 diye gider. Ne!? Sen yaz. (Linda'ya)
Bu arada, tarihte sıfırın bulunması çok uzun bir zaman önce değildi fark ediyor musunuz? Hayır gerçekten. Çok büyük bir keşifti demek istiyorum. "Vay! Sıfır var." Ve bir de gelip onun ertesi gün kellesinin uçurulduğunu söyleyen adam vardı. (hafif duraklama) Buu güzel bir hikaye. (Adamus güler) Peki, tamam iki gün sonra. (kıkırdar) Neden? Çünkü o mevcut düşünüşü parçaladı. "Nasıl bir sıfır olabilir? Biz birden başlarız." Ve onların bunu çözmesi için uzun zaman geçmedi, "Oh, evet, bir sıfır var." Ve o negatif sayılar ile gelen o zavallı adam - "Negatif sayılar nasıl olabilir?" - onlar hapsedilip işkence edilmiş. Ve daha sonra da, "Oh, evet. Negatif sayılar var."
Eh, bu tarafa doğru giden sayılar da var (dikey) ve ve sizden gerçekten akıllı olanlarınız, "Sanmıyorum Adamus." diyeceklerdir. Evet, var. O tarafa (dikey) giden 1, 2, 3, 4 var ve bu tarafa giden sayılar ve bu tarafa. (çarpraz v.s) Ama siz sadece lineer, sadece lokal ve sadece zihinsel duyumsadığınızda onu göremeyeceksiniz. Siz onu göremeyeceksinşz ve siz siz mevcut duyularınızı şuraya buraya ulaşmak için kullanmaya çalıştığınızda...
Bilirsiniz işte, bir 4 var. Ne zaman...oh, geleceğimiz konu nedeniyle ben o kadar heyecanlıyım ki! Fizikçiler ve bilim insanları ne zaman bu (dikey) 4'ü bu (yatay) 4 ile buradaki 4'ü kombine edinceburada tamamen farklı bir realite, duyumsanamayan tamamen farklı bir boyut oluşur ama o orada - onlar bunu çözdüklerinde, bu onlar için gerçek kuantum fiziğinin anlaşılması için bir köprü ya da geçiş yolu sağlayacak.
Şu anda kuatum fiziğinde kafaları karışık geziyorlar. Onlar mevcur duyuları ile anlamaya çalışıyorlar. Onlar bir kez buradaki 4'ü ve buradaki'ü ve bu arkadaki 4'ü ve şurada aşağıdaki 4'ü çözdüklerinde, siz bunları birbirleri ile bağlantılayacaksınız, şimdi sizin gerçek giderek hızlanan, genişleyen, evrim.
Bizim şu andaki evrimimiz biraz zahmetli sürüyor, lineer ve beş duyudan kaynaklanıyor. O yavaş ve o bundan sonra işe yaramayacak. O bu yıl parçalanacak ve parçalanma bir sürü cehanneme yol açacak. Başka boyutlardaki matematik teorileri ile kim ortaya çıkacak olursa ona tıpkı Walter Russell'ın birçok şeyine gülündüğü gibi gülüncek. Ama biz daha sonra bunların gerçek olduğunu keşfettik.
Yani beş duyu ve bir zihin; siz ulaşmaya çalıştığınız yere - aydınlamaya, farkındalığa - bunları kullanarak ulaşamayacaksınız. Peki oraya nasıl gidilir? Bu, sizlerden çoğunun son zamanlarda merak ettiği bir şey. "Oraya nasıl ulaşırız?" - hüsran ve tutku bu.
Çok basit. Biz çok, çok temel bir şeye geri dönüyoruz. Bu...oh, Linda bunu eleştirecek. Bu - yazarsan lütfen - Farkındalık 101. Bunu yukarıda öbür tarafa arkındalık 101. Bu nedir?
Ben Varım. Ben Varım.
Ben sizden yıllardır bunu hissetmenizi istiyorum. Düşünmenizi değil ama "Ben varım"ı hissetmenizi. Çoğunuz sıkılıyor çünkü siz onu düşünmeye devam ediyorsunuz. Siz onu ihtiyaç olmayan bir şeye çevirmeye çalışıyorsunuz. Siz onu zihniniz ile duyumsamaya çalışıyorsunuz ve bekliyorsunuz - "Eh, ben tüm bedenimde hissetmedim" veya "ben görmedim. Ben..." hayır. Görmeyeceksiniz. Bunu anlayan Üstat Duyusu. Bunun beş insan duyusu ile ilgisi yok.
Walter sırra vakıf olduğunda onu yazmak istedi. O bu konuda çok az yazdı ama o aslında çok zihinseldi ve onun kitapları bile bunu dışavuramadı ve o kitaplarında bundan feragat ettiğini yazdı ve "Zihnin basitçe anlamadığı bir konu hakkında nasıl yazılır? Ben deneyimlediğim için biliyorum." dedi ve şöyle devam etti, "Ama ben onu tarif edemem." Çünkü o, onu duyumsal terimler ve çok, çok sınırlı olan zihinsel terimler ile tarif etmeye çalışıyordu. O, o neden ile bu konuda yazamadı.
Siz buna karşın ne yaparsınız? Üstat Duyusu. Oraya nasıl ulaşılır. Farkındalık 101'e geri dönün. Alta "Ben Varım" yaz. O bir düşünce değil; o bir biliş. O, bir mantra ya da meditasyon değil; o, farkındalık.
Ben size daha önce bu konuda konuşmamdan sizin hastalanıp yorgun düşeceğinizi söyledim çünkü siz biraz keramet veya sihir istiyorsunuz. Siz sizin insan beş duyunuzu okşayacak bir şeyler istiyorsunuz, sizin şu anda bildiğinizi sandığınız tek şey bu.
Siz "Ben Varım" a geri dönüyorsunuz, Ben'im farkındalığına ve öğretmesi çok zor ama deneyimlemesi çok kolay olan Üstat Duyusu'na ve siz aniden hızlanmaya başlıyorsunuz. Sizin, bilmediğiniz veya neden sahip olduğunuzu bilmediğiniz bilişleriniz var.
Siz aniden uzay ve zamanın ötesine geçersiniz ve siz aniden benim yıllardır hakkında konuştuğum konuyu idrak edersiniz, gelecek şimdi aniden buradaır. Bu zaten hep öyleydi, siz bunu fark edeceksiniz ama siz onu ıskaladınız çünkü siz sadece o beş duyunuz ve zihniniz ile duyumsadınız.
Birisi Üstat Duyusuna kendisini açtığında ki o tekil değildir ama biz şimdi bunları zihinsel terimlere indirgemeyeceğiz; biz bunun grafiğini çıkarmaya çalışmayacağız - bunu asla yapmayın, asla bunu yapmaya kalkmayın. Üstat Duyusu bir kez açıldığında, o kabul edilmiş ve ona izin verilmiştir ve siz o lanet ellerinizi ve kulaklarınızı ve gözlerinizi ve geriye kalan her şeyi ondan uzak tutarsınız çünkü - onu insan duyularına çevirmeye çalışmayın - siz ona bir kez izin verdiğinizde; siz bir kere kendinize onun orada olduğunu idrak etmek için yeterince çılgınlık yapma izni verdiğinizde; bir kere de onu düşünmediğinizde ve onu beyninizde yapılandırmaya veya gözleriniz ile görmeye çalışmadığınızda; siz onun orada olduğunu bir kez idrak ettiğinizde, her şey değişir. Oyun değişir. İşte 2016 bunu getirecek ve parçalanma bu ve hepsinin güzelliği bu.
Öğretilecekler arasında öğretilmesi en meydan okuyan şey bu çünkü birinin buraya ulaşması uzun zaman alıyor. Gerçekten alıyor. normal, düzenli, göreceli olarak daha bilinçsiz bir yaşam süren sokaktaki insanı alıyorsunuz; tıpkı Cauldre ve Linda'nın röportajları konusunda duyduğum öyküdeki gibi onları alıyorsunuz ve onları basitçe bu noktaya getiremiyorsunuz. Ve size o kadar açık ve sezilir gelen bir şey bir başkasını - baaaaaam! - başkasını havaya uçururdu. Onların bedenini, onların zihnin, her şeyi demek istiyorum.
Bu noktaya gelmek uzun zaman alıyor - yıllarca süren bir sürü sözcükler ve bu noktaya gelebilmek için bir sürü kanallık - ve biz buradayız ve ben size bunu hiçbir şekilde öğretemem. Ben size onun burada olduğunu söyleyebilirim. Ben size Üstat Duyusu'nu anlatabilirim, zihin o zaman, "Ama o nedir? O nereden geliyor? O hangi büyüklükte? Ben onu nasıl daha iyi hale getiririm? Ben onu hemen şimdi hayatımda istiyorum. Ben bir şey hissetmiyorum. Ben bir şey hissetmiyorum." Püffff. peki. Ben size bu yüzden gün başında demiştim, siz ne yapana kadar duvara çarpacaktınız? (izleyiciler "izin vermek" der) izin vermek, kesinlikle ve siz hazırsınız ve siz onu yanlış yapamazsınız. Aslında siz ondan kaçmaya da muktedir olamazsınız. Eğlenceli olan da bu. O, her biriniz ve hepiniz için burada olacak.
Ben bir anlamda kendi kurallarımı yıkacağım. Bilirsiniz işte, kural koyuyorsanız kuralları yıkabilirsiniz de denir. (bazı kıkırdamalar) Ve ben biraz merabh müziği çalacağım ve biz basitçe Üstat Duyusu'na izin vereceğiz ve zihniniz diyecek ki, "Ama bu nedir? O nerede?" Duyularınız onu hissetmeye çalışacak ama hissedemeyecek. Ve siz daha sonra gerçek anlamda sessizleşeceksiniz.
Gürültü, Sessizlik v.s.
Bu arada benim önce birkaç şey açıklamam gerekiyor. Sessiz. İnsanlar çok konuşuyor. Devamlı bir gürültü geliyor ve bu lineer. Bu çeşitli duyular sayesinde algılanıyor, sadece kulaklarınız değil ama dokunmanız da; siz sesi hissedebilirsiniz. Ama o bu şekilde gider. (yatay bir çizgi çeker)
Sizin hayatınızdaki her şeyin - ben buna karşıtlık demek istemiyorum - ama her şeyin farklı bir parçası vardır. Hadi bu şimdi gürültü olsun. Daima... yer çekiminin karşıtı vardır veya yer çekiminde bir fark vardır. Karşıtı doğru sözcük değil. Orada... biz ona sadece anti diyeceğiz. karşıtı demek değil, sadece farklı demek. Yani her şey genellikle insan duyularınız tarafından duyumsanmayan o diğer parçaya sahiptir.
Sessizlik çok lineer bir planda basitçe gürültünün diğer yönüdür. Sessizlik çünkü tipik düşünme şekline göre siz sessizliği duyumsadığınız düşünürsünüz; siz sadece biraz daha sessizliği duyumsuyorsunuzdur. Aslında asla sessizlik yoktur.
Ama sessizlik varoluyor. Varolmalı. Gürültü yoksa sessizlik vardır. Yerçekimi varsa yerçekimi yoktur. Siz yerçekimi gücüne alıştınız, her şeyi aşağı çeken o güce; onun karşıtı olan güç şeyleri yukarı itecektir. Ancak bunların ikisi de aslında lineer, insan, duyusal nitelikler. Gerçek sessizlik şuna benzer. (düz açılı bir çizgi çizer) O şurada ortaya çıkar ve daha sonra buraya geçerek burada ortaya çıkar ve buraya gelerek burada ortaya çıkar. (daha çok açı çizer) Ama siz onun farkında değilsiniz çünkü siz sessizliği insan duyularınız aracılığı ile arıyorsunuz. Siz onu bulamayacaksınızdır. Siz sadece birazcık daha sessizlik bulacaksınız.
Aynısı... bu realitedeki dinamik bir İtme-zorlama, bunu lütfen yazar mısın. (Linda'ya)Onu burada uyanık tutmamız gerekiyor. İtme-Zorlama.
LINDA: Yeni sayfa?
ADAMUS: Tabii, neden olmasın? Biraz kağıt israf et. Hayattaki sorunlar çevresel değil, bu gezegendeki açlık ile ilgili değil, hatta bu gezegendeki enerji ile bile alakalı değil. Bunlar büyük dikkat dağıtıcılar. Asıl sorun siz Ben'im olabilir misiniz? Sorun...kağıt, kart fark etmez. İnsan bilinci belli bir noktaya yükseldiğinde siz bunca zamandır onu devenin yanlış tarafında aradığınızı ve yanlış tarafı üzerinde çalıştığınızı fark edeceksiniz. (kahkahalar ve birisi "Kanseri tedavi edebilir mi?" diye sorar) Evet ama develer değil. Hayır, hayır. Ama bunlar büyük dikkat dağıtıcılar. Bunların hepsi lineer. Hepsi beş duyuya bağlı.
Bunlar için o kadar çok çaba harcanıyor ki ve bunların yol açtığı tek şey... bunlar güç oyunları ve sadece Eski enerjinin ve güç oyunlarının canlandırmaları ama ben oraya girmeyeceğim.
İtme-Zorlama Realitesi
Siz bir İtme-Zorlama realitesinde yaşıyorsunuz. Her şey bir itiş, zorlama dinamiği talep ediyor ya da şeyler size doğru geri zorlanıyor. Siz yaşamınıza bir şey katmak istediğinizde onun için çaba göstermeniz ve onun için mücadele etmeniz ve onu zorlamanız gerekiyor. Siz o vazoyu hareket ettirmek istediğinizde, o kaidenin üzerindeki St. Germain vazosunu hareket ettirmek istediğinizde, siz - ve siz artık onu düşünmezsiniz bile - siz sadece gidip onu kaldırır ve onu zorlarsınız. Bu, realitenin sadece bir parçası.
Ben o vazoyu biraz önce hareket ettirdim; o başka bir yere gitti. Benim ona dokunmam gerekmedi. ben bunun için herhangi bir çaba harcamadım. Benim ışığım onun hareket etmesini sağlayan boyutlararası enerjiyi getirdi. Edith arkasına bakıyor, "Ben görmüyorum, o hala burada duruyor." Peki. (kahkahalar)
Ancak mesele, siz İtme-Zorlama realitesine, enerji sarfetmeye o kadar aşina oldunuz ki ve siz başka bir şey duyumsamıyorsunuz çünkü sizin insan duyularınızın her biri realitenin sadece o ince parçasına koşullandırılmış ve hipnotize olmuştur. Ama daha o kadar çok şey var ki. Fiziğin bütün niteliklerine karşın çok daha başka nitelikler de var. Ancak siz onları görmeyeceksiniz, duymayacaksınız, dokunmayacaksınız, koklamayacaksınız, tatmayacaksınız veya zihniniz ile anlamaya muktedir olmayacaksınız. O halde zihşnden çıkarsınız. Siz zihnin ötesine geçersiniz.
Ben özete ve merabha geçmeden önce çabucak başka bir şey daha açıklayacağım, pizza geliyor çünkü.
Siz fizik olgusu için zihninizi kullanıyorsunuz - ben bazılarınızın zihnini kullanmaya çalıştığını görüyorum. "O topu hareket ettir - mmmm - kürsüden düşür. Mmmm." Hala İtme-Zorlama. Kesinlikle İtme-Zorlama. Tamamen baskı. Tamamen izin vermek yerine bir şeyin olmasını sağlama dinamiği.
Siz yaşamınız boyunca şeylerin olmasını sağladınız, zaman zaman mücadele ettiniz ama siz hep çaba gerektirmeyen o doksan drecelik açının olduğunu unuttunuz. Onun meydana gelmesini sağlamak yerine ona izin verirsiniz. Olmasını sağlamak hala gerçek. Ben bunun ana hatlarını çıkaracağım. Bazılarınız hangi lanet şey hakkında konuştuğumu merak ediyor.
Yani siz burada güç sarfediyor ve bir şeyin olmasını zorluyorsunuz. Siz hayatınızda öğrenmek ve bir dereceye ulaşmak ve bir meslek sahibi olmak veya sadece garajınızı temizlemek için olsa da şeyleri hareket ettirdiğiniz sanıyorsunuz. Siz bir şeyi hareket ettirdiğinizi zannediyorsunuz. Oh, el yazısı berbat. Siz hayatınızda bir şeyleri hareket ettirdiğiniz sanıyorsunuz. Siz, size rağmen her şeyin hareket ettiği çok temel bir unsuru yadsıyorsunuz. Her şey zaten sizin ışığınızdan dolayı hareket halinde. Siz o neden ile yaşamınızda bir şeyler olması için fiziksel enerji gibi güç harcamanız, şeyleri zorlamanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Ben hepinizin bunu daha önce denediğini biliyorum. Siz dokunmadan bir nesneyi hareket ettirmeye çalıştınız. Siz bunu bok ettiniz çünkü siz beş insan duyusunu ve çabayı kullanıyorsunuz.
Bunuyapmanın başka bir yolu var. Bunun yerine geçirmek için değil, aniden lineer bir şekilde yükselmek için değil. Bunu yapmazsınız. O "ve" dir. Siz aniden kesinlikle çaba olmadığını, zorlama olmadığını, çabalama olmadığını idrak edersiniz.
Zihniniz bunu kavrayamaz. O, "Eh, kahretsin, ben o şeylerin hareket ettirilmesine dair düşünmeliyim değil mi? Ben onu hareket ederken imgelemeliyim." Hayır, öyle değil. Bu Üstat Duyusu. Onlar anlarlar. Sizin hkus pokus yapmanıza gerek yok çünkü siz sadece İtme-Zorlama realitesi ile iş görüyorsunuz. Siz zihin ile duyular ile iş görüyorsunuz. Siz aniden Üstat Duyusunun zaten hareket ettiğini idrak edersiniz. Bu herhangi bir çaba gerektirmedi. Bu izin vermekti.
"Eh, benim yapmam gereken... peki ya yanlış yaparsam? Benim seçim yapmam gerekmiyor mu? Hayır. Aslında gerekmiyor.
"Peki benim yapmam gereken... peki ya yanlış yaparsam? Ya o top odada oraya buraya çarpmaya başlarsa ve birilerini öldürürse? Siz yeniden insan gibi düşünmeye döndünüz. Siz yeniden hayvanat bahçesindesiniz. Siz hayvanat bahçesindeki hayvansınız. Siz zaten mükemmel olduğunu biliyorsunuz. Üstat Duyusu bu.Bu, hayranlık uyandırıcı.
Bu arada, merabh'a geçmeden önce size birşey daha anlatacağım çünkü pizza şu anda sıcak. Hangisi daha önemli pizza mı yoksa idrak mi? (izleyiciler "İdrak!" diye bağırır) İkisi de! İkisi de! (Adamus güler) İkisi de! Hadi ama! Hadi yaşayalım. Kahretsin! Kim dedi...görüyor musunuz? Görün, siz, bilirsiniz işte, "Oh, bizim filanca şey için harekete geç..." Hayır, hayır. Pizza, idrak, hepsi birlikte.
Hipnoz
Bir şey daha. Ben daha önce hipnoz ve tüm insanların, hatta sizin bile çeşitli derecelerde hipnotize ediliğiniz konusunda konuştum. Sizin beş duyunuz iş başında olduğu sürece ve bunlar sizin kullandığınız tek şeyler, siz hipnoza karşı savunmasız, açık halde olacaksınız. Biliyorum bazılarınız endişelendi, "Oh, telefonum çalacak ve ben aniden makineli tüfeğim ile alışveriş merkezinde mi olacağım?" (birisi "oh, tabii" der) Oh tabii, sadece başka bir gün. Hayır! Ben size yanlış yapamazsınız dedim.
Siz çeşitli derecelerde hipnoz altındasınız çünkü bu beş duyu ve sizin zihniniz hipnoz için elverişli. Elverişli. Siz bu neden ile gerçekte size ait olmayan şeyler yapıyorsunuz; siz neden hoşunuza gitmeyen şeyler yapıyorsunuz; siz neden irade adı altında güç kullanarak ve çabalayarak kırmaya çalıştığınız kalıpları tekrarlıyorsunuz ve bu işe yaramıyor. İşe yaramıyor. Siz onun ile hipnotize oldunuz. Ve siz sonra çıkmaya çalışıyorsunuz. Siz oradan nasıl çıkmaya çalışıyorsunuz? Zihniniz ile, hipnotik olarak, hayvanat bahçesindeki hayvan duyularınız vasıtası ile.
Siz hiptotize edilemezsiniz...ya da hipnotize edilemez olan parçanız Üstat Duyusu, o fantezi, o, hayal. Biri sizin hayalinizi hipnotize edemez; onlar bunu yapamazlar veya fantezinizi. Birkaç Şaud önce ben bir kilit sözcük kullandım, fantezi. Kendini özgür bırakmak. Bu asla, asla hipnotize edilemez.
Ben iyi bir hipnoz öznesi aramış olsaydım gideceğim yer - ben doğru politik sözcüğü bulmaya çalışıyorum. Hey, hadi bunu 2016 için yapalım - artık doğru politik sözcükler yok. Bu çok zahmetli. Ben tımarhaneyi boylardım. Ben akıl hastanesine yatardım. Ben adı her neyse tımarhaneye girerdim. Ben oraya hipnotize etmeye çalışmak için gitmezdim. Siz bu harika insanları hipnotize edemezsiniz. Edemezsiniz. Onlar zaten zihinlerinin dışındalar! Orada olmayan bir şeyi hipnotize edemezsiniz. Onlar zaten oradan çıktılar. Onlar sadece herkes ile uyum sağlayamıyor. Hayır, hayır, hayır. Ben oraya gitmezdim. Ben çarşıya giderdim... ben... Cauldre bana söylüyor - ben Walmart'a giderdim. (izleyiciler sızlanır) Orada çok insan var. Alışveriş edenler çok orada. Orası birini hipnotize etmek için harika bir yer - "Siz o abur cuburu alacaksınız." Eh, onlar herhangi bir yöne doğru gidiyordu, o neden ile bu iyi bir örnek değil. (bazı kahkahalar)
Ben bir hastanenin psikiyatri bölümüne gitmezdim. Hayır, gitmezdim. Aslında, en kolay olanlar antidepresan kullananlar. Onlar gerçekten kolay. Onlar birçok açıdan kendilerinden başka her şeye o kadar açıklar ki. O neden ile ben aynı şekilde onlardan da uzak dururdum. Fantezi, imgeleme veya Üstat Duyusu hipnotize edilemez.
Sizin insan duyularınız hipnotize edilmiştir. Bu tamamen kötü değil. Bunun ile eğlenebilirsiniz demek istiyorum. Sizin zihniniz kesin olarak hipnotize edildi. Ancak öteki parça, bu Üstat Duyusu hipnotize edilemez. O sizin kurtuluşunuz. Aranızdan birçok kişi ben telefonun çalması ile ilgili konuştuktan sonra endişeye kapıldı. Bazılarınızda telefon fobisi oluştu. Siz bir daha telefona cevap vermeyeceksiniz. (Adamus kıkırdar) Kimin aradığının bir önemi yok, "Ben ona cevap veremem. Onlar beni hipnotize edebilirler." Biliyor musunuz ne? Onlar başka bir şey yapacaklardır, bilirsiniz işte, zilleri çalmak ya da kameranın denklanşörüne basmak gibi. (kahkahalar çünkü David fotoğraf çekmektedir) Peki.
Hadi Master Duyusu için güzel, derin bir nefes alalım. Bizim gittiğimiz yer orası.
Sizin bei insan duyunuz var; biz ötesine geçeceğiz. Biz doksan derecelik keskin bir dönüş yapacağız, yolda doksan derecelik bir dönüş, eğer beş insan duyusu varsa, 5, 15 veya 1000 veya sadece bir tane de duyu olmayan vardır.
Üstat Duyusu Merabh'ı
Hai biraz merabh türü müzik çalaım John.
(müzik başlar)
Salonun ışıklarını azaltalım. Pizzacı gelirse onu bizimle oturması için davet edin. Ona güzel bir bahşiş verin.
Ahh! Güzel, derin bir nefes alın. Muah! Hepinizi seviyorum. Gerçekten öyle.
Ben bu noktaya gelmek için bekledim, ürktüm. "Ürktüm" diyor, "Neden ürktün?" Oh, bu öğretmesi zor bir şey. Zihniniz ile veya parmaklarınız ile duyumsayamayacağınız veya koklayamayacağınız bir şey. Hayır, görülemez. Duyulamaz. Eh, müzik var ama...
Hadi güzel, derin bir nefes alın.
Ben bundan bir şekilded ürktüm, kendime, "Ben bunu öğretmek için yeterince iyi miyim?" dedim. (yoğun kahkaha ve "Ohhhs")
SART: Bu onun bu sabah söylediği ilk şey.
ADAMUS: Ben bunu öğretecek kadar Yükselmiş Üstatlar arasında yeterli bir Üstat mıyım? Kuthumi bu işi daha mı iyi yapardı? (üzgün bir ses tonu) Belki de Tobias bu kadar erken ayrılmamalıydı. (kıkırdamalar artar) Belki de bunu o öğretmeliydi. El Morya, oh, o, o kadar yetenekli ki. Onu dinlemeliler."
Ve ben sonra o bok rüyadan uyandım ve dedim ki, "Ben tabii ki bunu öğretebilirim!" Tıpkı sizlerden biri gibi. O bok rüyadan uyanın tamam mı?
LINDA: Vay!
ADAMUS: Bu doğru. Ben politik olarak doğru olamayacağım. Bu çok zahmetli. Sizin çalışmaya alışık olduğunuz şeyler ile duyumsamayacağınız daha o kadar fazla şey var ki ve siz bunu düşünemiyorsunuz bile. Bu sevgili walter'ın sorunuydu. O düşünerek yolunu bulmaya çalışıyordu. O, o kadar güzel bilgi sahibiydi ki ama bir o kadar da zihinsel ve ben ona, "Walter, kapa çeneni. İzin ver. İzin ver." dedim.
Üstat Duyusu, sanırım bunun sezgisel olduğu söylenebilir. O, biliş. Bu kadar basit. Siz, tıpkı diğer insan duyuları gibi, sözcüklerin sınırlı bir duyu olduğunu fark edeceksiniz. Öyle sınırlı ki.
İşte bu noktaya geldik. Hepsi izin vermek ile ilgili. Şimdi, düşünmek iyi. Gerçekte bu böyle çünkü siz bunun için bir şey yapamazsınız. Sonra da doğru mu yaptınız diye merak ediyorsunuz. Siz daha sonra da, "Onu nasıl geri getiririm?" diye merak edeceksiniz. Getirmeyeceksiniz.
Daha önce konuştuklarımızı hatırlayın. Yaratım hareket halinde; siz değilsiniz. Sadece bırakın o size gelsin.
Siz sadece onun size gelmesine izin verirsiniz.
Hadi hatta bir adım ya da iki adım geri gidelim. Hatırladınız mı? Ben size idrakin doğal bir şekilde ortaya çıktığını söylemiştim. O keskin dönüşü çaba gerektirmeyene yapın. O lineer yoldan çıkıp, mutlak çabasıza girin.
(duraklama)
Ben burada küçük bir karar almaktan memnun olurum, biz bu yıla girerken, siz her seferinde farkındalığınız için, üstatlığınız için çaba harcamanız gerektiğini düşündüğünüzde- mental, fiziksel, duygusal çaba - biz eş zamanlı bir şekilde çabasızlığa doksan derecelik bir dönüş yaparız. Siz her ikisini de yapabilirsiniz.
Siz o zaman o çabasızlığı hissedersiniz. Siz bir şekilde bu Üstat Duyusu'nu hissedersiniz - hayır, ben buna altıncı duyu demeyeceğim ve siz de demeyin çünkü o lineer kalmaktır - ama siz aniden onun hep burada olmuş olduğunu fark edersiniz.
O sadece duyumsanmamıştı.
Onun farkında olunmamıştı, eğer sözcük buysa; idrak edilmiş.
Ben bir süre önce hadi yükseliş kelimesini aydınlanma ile değiştirelim demiştim, ben daha sonra hadi aydınlanma kelimesini idrak ile değiştirelim dedim. İdrak nedir? O sadece, işte, duyumsamak ama beş insan duyusunun ötesinde duyumsamak, alışkın olduğunuzun ötesinde.
Hatırlayın ben bu yılın gerçekten yıkıcı olacağını söyledim, yıkıcı demek, biz beş insan duyusuna karşı olan o bağımlılığı ya da o baştan çıkaran şeyi parçalayacağız anlamına geliyor. duyma duyunuz biraz tuhaf olacak veya gözleriniz daha önce gördüğü gibi değil sanki. Her neyse. Benim dediğim tek şey bibim eski kalpları yıkıyor olmamız. Siz mevcut insan vizyonunuzu süper vizyon ile biyonik vizyon ile değiştirmeyeceksiniz. Bunlar ile ilgili bir şey değil çünkü o zaman siz hala lineer olandasınızdır.
Biz benim bu Üstat Duyusu diye adlandırdığım şeye izin vereceğiz, bu idrakin farklı bir yolu. O aynı zamanda zihinsel de değil. Onun güzelliği bu. Onun en iyi yanı bu. Üstat Duyusu zihinsel değil. O, düşünmenin yeni bir şekli değil. Üstat Duyusu eski çizelgelerin tamamen dışında.
Herhangi bir şekilde çaba yok. Çaba yok. Çağırmak ya da yalvarmak yok. Hatırlayın sizin ışığınız enerjinin harekete geçip size gelmesine yol açıyor. Onu alıp almamak size kalmış.
(duraklama)
Bu ilk başta biraz tuhaf geliyor. Onu çözmek için duyularınızı, zihninizi kullanma arzusu oluşması çok anlaşılabilir bir şey. Sadece çabasız olmak, izin vermek tuhaf bir şey.Siz, oh, genişlemek için bile zihinsel egzersizler yapmaya çalışıyorsunuz. Siz kendinizi itip çıkardığınızı, zihninizi daha büyük hale getirdiğinizi hayal ediyorsunuz. Bunlar da işe yaramıyor.
Biz mevcut duyuların realitesinin tamamen dışına çıkacağız ve ben aklı bir duyu olarak dahil ediyorum; tamamen o realitenin dışında ve o izin vermeniz için, almanıziçin sadece sizin.
Ben sizin ne kadar iyi ya da kötü olmuş olduğunuz ile ilgilenmiyorum; ne kadar akıllı, ne kadar aptal, erkek mi, kadın mı, beş ömür mü yoksa yüz ömür mü. Bunların bir önemi yok.
Çaba yok, lütfen. Biliyorum tuhaf geliyor ama burada İtme-Zorlama yok.
(duraklama)
Üstat Duyusu neredeyse tarifsizdir. O, mevcut fiziğin ve bilimin ve matematiğin ötesindedir. Onlar oraya ulaşacaklar.
(duraklama)
Başkaları bunun için farklı adlar kullandılar. Benim hoşuma Üstat Duyusu gidiyor. Başkaları farklı şekilde söylemeye çalıştılar. Fark etmez. O sizin şu anda tuttuğunuz yolun ötesinde, çevrenizdeki yaşamı ölçün ve değerlendirin.
O, Üstat Duyusu.
O sizin hayatınız değiştirecek. O sizi o hayvanat bahçesinden özgürleştirecek. Ve sizin asla, asla, asla geri dönersiniz diye endişelenmeniz gerekmez.
Kendiniz için bu çabasız anda olun.
Güzel, derin bir nefes alın.
(duraklama)
Benim Üstat Duyum daimi olarak bana geldiğinde ben o kadar şaşırmıştım ki. Bilirsiniz işte, bende ondan biraz biraz, küçük parçalar, bazı farkındalıklar oldu. Ama o orada olduğunda ben gerçekten de onu her şeyle uyumlu hale getirmeye çalıştım. Ben onu zihnim ile uyumlu hale getirmeye çalıştım ama olmadı. Ben onu insan duyularım ile uyumlu hale getirmeye çalıştım ki aslında o anda bildiğim tek şey buydu. Ama olmadı. O neden ile ben çabalamayı bıraktım. Ve dada sonra ve sadece o zaman benim Üstat Duyusu ışığım gerçekten parladı. O zaman sadece o zaman, ben çabalamayı bıraktığım zaman.
Üstat Duyusu güç içermez. Herhangi bir güç.
(duraklama)
O, enerjiyi kendisine çok farklı bir şekilde çeker. O, enerjiyi çeker, size zerafetle, kolaylıkla çeker. Ama ben gücümü kullanmaya çalıştığımı hatırlıyorum, baskımı, lineer realitenin bir parçası olarak o neden sonuç dinamiğini.
(duraklama)
Bu normal. Sizin zihninizin gevezelik yapması ya da sizin onu görmeye çalışmanız sizin yanlış şekilde yaptığınızı göstermez. Siz yanlış bir şekilde yapmıyorsunuz ama hadi aynı zamanda o doksan derecelik dönüşü de yapalım.
Bunlar anti-İtme-Zorlama, anti-yerçekimi, anti-duyular. Bizim izin verdiğimiz şeyler bunlar.
Üstat Duyusu insan değil.
(duraklama)
Biz artık hayvanat bahçesindeki hayvanlar değiliz.
(uzun duraklama)
Güzel, derin bir nefes alın.
Ne kadar kolay gördünüz mü? İşin eğlenceli kısmı bazılarınızın, "Bir şey olmuyor." demesi. Hayır, insan duyularınız ile değil, onlar değil. bunu siz de istemezsiniz. Siz, "Peki o zaman ben bir şeylerin meydana gelip gelmediğini nereden bileceğim?" diyorsunuz. Çünkü siz ona izin veriyorsunuz.
Siz eski yöntem ile hissedemezsiniz veya eski yöntem ile düşünemezsiniz. Bu o Zen şeyindeki gibi bir şey. "Burada olduğumu nereden bileceğim?" "Çünkü Ben'im."
"Ben Üstat Duyusunun burada olup olmadığını nasıl bileceğim?" "Çünkü orada." Bundan daha basit olamazdı.
"Eh, peki benim bunun için çalışmam gerekmez mi?" Yalnızca siz isterseniz.
(duraklama)
"Ben bu Üstat Duyusu'nun ne olduğunu nasıl bileceğim?" diyebilirsiniz. Çünkü siz ona daima sahip oldunuz.
"Uydurmadığımı nereden bileceğim?" diye sorabilirsiniz. Siz her şeyi uyduruyorsunuz. siz sadece yaşamınızı diğerleri gibi yapmak üzere hipnotize edildiniz ve sizin bir tane kocaman s... bir uydurmanız var. Hepsi uydurulmuş.
O halde neden uydurulmasın, işte, gerçekte olduğunuz şeye izin verin, siz gerçekten ne istiyorsunuz?
(duraklama)
Ben çok acıkmaya başladım! (adamus kıkırdar)
O çabasızdır, Üstat duyusu. O, burada. Kimse ondan yoksun değil. Sizin bu konuda - "O nerede? Ben onu hissedemiyorum" diye - kafanız karışıksa, bu da geçerlidir. Siz derin bir nefes alırsınız ve izin verirsiniz.
Lineer Bulvar'dan Fantezi Bulvarı'na yapılan o doksan derecelik dönüşü hatırlayın. Bu, nihayetinde farkındalığa götürecek olan Aydınlanma Otobanı'na kestirme bir yoldur.
Peki. Güzel, derin bir nefes alın.
Güzel, derin bir nefes alın sevgili Şambra.
Güzel, derin bir nefes alın. Ah! Ooh! Sanırım öğrettim. (Adamus kıkırdar)
Evet, ben bu gece Yükselmiş Üstatlar Kulübüne gideceğim ve " kahretsin, tamam!" diyeceğim. (kahkahalar) "Biliyordum, başaracaklardı. Ben zamanı olduğunu biliyordum."
Yani sevgili dostlarım biz bunun ile devam edeceğiz. Bu yıl bizim için çok şey olacak, peh! Açıkça. Yapacak o kadar çok şeyimiz var ki ama biz şimdi diğer yönde gidiyoruz. tuhaf gelecek, bazen gerçek değil gibi. Gerçekten var mı? Gerçekten hissedilir mi? Ama hatırlayın, o artık sadece o beş duyulu lineer yaşam ile ilgili değil. Siz Aydınlanma Bulvarı'na asla o yoldan ulaşamayacaksınız. asla.
Biz o neden ile başka perspektiflere izin veriyoruz. Sadece fiziksel perspektife değil. Biz gelmeye başlamaları için bütün diğer perspektiflere izin veriyoruz.
Bu tuhaf gelecek. bunu size temin ederim. Bu kesinlikle tuhaf hissettirecek. Ama siz daha sonra bunun ne kadar doğal olduğunu kavradığınız bir anlayışa sahip olacaksınız ve aslında hayvanat bahçesinde o kadar süre o hayvan olmak aslında doğal olmayan durumdu.
O halde, hadi bunun ile birlikte derin bir nefes allalım ve siz buna nasıl bir son vereceğimizi biliyorsunuz. Biz birlikte derin bir nefes alacağız ve Mutlu Yıllar! diyeceğiz. (izleyiciler, "Mutlu yıllar!" der)
Ve tüm yaratımda her şey yolunda.
Teşekkür ederim sevgili dostlarım. Üstat Duyusu sizin ile olsun. (izleyiciler alkışlar)
İngilizce'den çeviren: Meltem Taban