KIRMIZI ÇEMBER MATERYELLERi
İlerlemek - Güçsüz Yaşam Dizisi, " ŞAUD:1"
Adamus mesajı Geoffrey Hoppe kanallığı ile 5 Eylül 2015'te Kırmızı Çember'e sunulmuştur.
VİDEO İZLE DİNLE
Ben Ben'im Kutsal Germanus. Evet. Kutsal kardeş. Kutsal kardeş. (Adamus kıkırdar)
Ben Ben'im Adamus Saint-Germain.
Lütfen, lütfen (Sandra kahvesini getirir), ben kahveyi alacağım; köpek sende kalacak (Sandra'nın yeni aldığı yavru köpeği kasteder). Teşekkürler. Sana çok teşekkür ederim. Görüyorsun istemen bile gerekmiyor. İhtiyacın olduğu zaman o sadece orada olur - köpek, kahve değil (kahkahalar).
İlerlemek - Güçsüz Yaşam
O halde sevgili dostlarım toplantımıza hoş geldiniz. Ah! Bizim yeni Şaud dizimizin ilkine hoş geldiniz. Ben her zaman yeni bir Şaud'a başlamayı severim, bu önümüzdeki yıl öyle heyecan verici şeyler gelecek ki bize.
Bu, İlerlemek Şaud'u, Güçsüz Yaşam. Ben onu böyle adlandırıyorum çünkü size daha fazla hizmet etmeyen şeyleri artık terk edip ilerleme vakti. Sizin eski hikayenizi terk edip ilerleme zamanı. O biyolojiyi terk edip ilerleme zamanı. O zihni terk edip ilerleme zamanı. Hayalini kurduğunuza girin, orada olduğunu bildiğiniz ama muhtemelen mevcut zihniniz ile, mevcut bedeniniz ile anlayamadığınıza girin. Artık sadece ilerleme vakti ve biz de tam olarak bunu yapacağız.
Bu noktaya gelmemiz ilginç çünkü ben altı yıldır sizinleyim ve yedinciye doğru ilerliyoruz ve ben sizin çoğunuzun zaman zaman, "Ama biz ne zaman gerçekten ona gireceğiz? Biz ne zaman sihirli numaralar yapmaya başlayacağız ve ince havadan altın tezahür ettireceğiz ve tüm diğer şeyler?" diye sorduğunu biliyorum. Evet, evet (izleyiciler onaylayarak alkışlar). Ah. Ama ben bunların sizin için küçük şeyler olduğunu biliyorum. Bunlar o kadar da önemli değil (kıkırdamalar artar). Ben gerçekten önemli olanı biliyorum- neyin gerçekten, gerçekten önemli olduğunu- o, sadece kendiniz ile olan bağlantı. Bu kadar. Bunun yanında her şey önemsiz kalır.
Evet, siz aslında istediğiniz zaman ince havadan şeyler tezahür ettirebilirsiniz ama sizde bunu gerçekleştirmek için yoğun bir arzu yok. Siz insan-özünün hapishanesinden kaçmaya çalışmıyorsunuz çünkü siz zaten özgürsünüz. Siz zaten çıktınız.
Ben şambra ile çalışmayı seviyorum, ben kendimi Özgürlüğün Profesörü diye adlandırmaktan hoşlanıyorum. Orada uyumana neden olduğum için özür dilerim. O nasıl bir esneme. O (kadın), sanki "Altın ile devam edelim. Diğer her şeyi unut" der gibi duruyor (bazı kıkırdamalar). Daha az ders, daha çok altın. Evet. Tişörtleri şimdiden görebiliyorum.
Ben kendimi Özgürlüğün profesörü diye adlandırmaktan hoşlanıyorum çünkü aydınlanmanın nihai anlamı budur. Bu kadar. Aydınlanma, yükseliş: bunlar özgürlük için kullanılan süslü terimler. Neden özgürleşmek? Tüm o eski engellerden özgürleşmek, tüm o eski kimlikten, sizi geri tutan tüm o şeylerden. Herhangi bir şeyi yapma özgürlüğüdür o ve o, "ve"yi de içeriyor.
Ben "ve"yi seviyorum çünkü o, sizin bir insan olabileceğiniz anlamına geliyor, kendinize ait meseleleriniz olabilir, sorunlarınız olabilir ve hiç olmayabilir. Eğer seçerseniz gerçek özgürlük sizin her alanda, her boyutta oynayabilmeniz analamına gelir. Siz kısmen bilinçli olan insanı bırakıp sıvışarak, dağın tepesinde oturup zikir ve meditasyon yapan yüce yükselmiş bir varlık haline gelmeyeceksiniz. Hayır. Bu "ve"dir. O, bütün bunların tamamıdır ve o, gerçek özgürlüktür. Gerçek özgürlük.
Ama bu, beni zaman zaman üzüyor, zaman zaman da güldürüyor. Ben Şambra'ya yönelttiğim orijinal sorulardan birine döneceğim: İnsanlar, siz, özgürlük için gerçekten hazır mısınız? Çoğu hazır değil ama bu da iyidir. Bu, onlar özgürlük konusunda konuşana kadar iyi bir şeydir. Onlar arzu ediyorlar, özgürlüğü istiyorlar, onlar özgürlük için mücadele ediyorlar ama onlar onun için henüz hazır değiller. Onlar gerçekten hazır değiller. Onlar gelişmiş bir insan deneyimi istiyorlar ama gerçek özgürlüğü değil.
İşte biz burada yedinci yılımıza girerken benim sizin hepinizi ve herbirinizi burada olduğunuz için onurlandırmam gerekiyor. Çoğu ayrıldı ve böylesi doğru oldu, böylesi memnuniyet verici oldu çünkü hepimiz için bu işi dağılmış bir bilinç ve arzularla yapmak zor. Bunu yapmak daha iyi bir insan kimliği oluşturmak isteyenler için zordur, onlar ruh varlıkları olarak, tanrılar olarak, kendilerine karşı sorumluluğu olmayanlardır; onlar sadece amatörce uğraşanlar veya henüz daha da kötü durumda olanlar, onlar gerçekten sadece enerji almaya çalışıyorlar. Biz bunu yaşadık. Tobias toplantılara sadece enerji almak için gelenlerin bir bölümünü gördü; onlar gerçekten tek bir sözcüğü işitmediler, gerçekten bir bağlantı hissetmediler ama onlar burasının enerji çalmak için harika bir yer olduğunu hissettiler.
Yıllar geçtikçe onlar gittiler. Onlar ayrıldılar çünkü burası enerji çalmak için artık uygun bir yer değildi. Siz buna izin vermiyorsunuz. Siz o eski oyunu artık oynamıyorsunuz, onlar da bu nedenle başka yerlere gittiler veya yeterince cazibeli şeyler, sihirli numaralar bulamadıkları, burada yeterince yaratık olmadığı için.
Yaratıklar. Şimdi, biz uzaylı varlıklar ve diğer realiteler konusunda konuşacak olsak ben yaratıklar sayesinde bilet satabilirdim. Fakat bu hiç önemli değil. Onlar insan formunda değiller. Onlar deneyimlerden geçmediler. Onlar hiçbir şekilde sizin kadar bilinçli veya aydınlanmış değiller. Hiç değiller. Onların yeşil pulsu tene sahip olmaları ve bir yerlerde başka bir gezegende yaşıyor olmaları sizin gibi bilge veya sizin gibi seviyor oldukları anlamına gelmez. Ve onların sadece uzak bir galaksiden veya boyuttan geliyor olmaları onları sizden daha bilgili, daha zeki, daha sezgisel kılmaz.
Yani biz onları uzaklaştırmaya muktedir olduk. Ben abartmasız onları ayrılmaları için davet ettim ve geriye bu gezegenden, kendi özgürlüklerine izin veren bu çekirdek grup kaldı. Biz şimdi bir yerlere gidebiliriz.
Şimdi, siz birlikte geçirdiğimiz yıllarda bunu gördünüz, siz programın ne olduğunu gördünüz. Ben size büyük, rüya gibi sözler vermeyeceğim. Bunu yapamam. Ben size sadece biraz sizin şu anda deneyimlediklerinizi ve sizin potansiyel olarak gidebileceğiniz yeri anlatabilirim. Konuştuğumuz zaman benim kelimelerin ötesinde yaptığım şey, sizin içinizde bulunan ve o zaten bilen yeri gıdıklamak, etkin hale getirmek. Ama onu size ben veremem. Ben size belki yalnızca ilham verebilirim veya onu tanımlamanız için size yardım etmeye çalışırım, ben bütün bunların gerçekten ne ile alakalı olduğunu anlamanız için size yardım etmeye çalışırım.
Çevrede dolaşıp alışkın spritüel yenilik aramaya alışkın olanlar gideli çok oldu ve o hızlı fiziksel şifa arayanlar gideli de çok oldu. Biz burada şifa işleri yapmıyoruz. Ben yapmıyorum. Siz yapıyorsunuz. O zaman onlar başka yerlere gidiyorlar çünkü onlar gerçekten şifalanmak istemiyorlar, onlar bunu gerçekten istemiyorlar. Aksi halde onlar şifalanırlardı. Bu, benim daha önce yaptığım ama şimdi hepinizin ve herbirinizin anlamaya başladığı zor gelen bir açıklama.
Onlar şifalanma ile birlikte gelmesi mümkün olan gerçek özgürlüğü gerçekten istemiyorlar. Onlar biraz ilgi istiyorlar. Onlar biraz geçici rahatlama istiyorlar. Ama bilirsiniz işte, siz onları gördünüz; onlar doğrudan geriye döneceklerdir. Onlar bir hastalığı ötekisi ile takas edeceklerdir. Onlar duygusal dramatik bir sorunu ötekisi ile değiştireceklerdir.
Şimdi, ben sizin çoğunuzun kendi sorunlarından geçtiğini biliyorum - fiziksel ve zihinsel - ancak siz bunu dramatik, dikkatli ve enerjisel bir beslenme şeklinde yapmıyorsunuz. Sizin sorunlarınız oluyor çünkü sizin bedeniniz, psikolojiniz, bilinciniz muazzam bir dönüşüm geçiriyor ve bazen bu dönüşümler büyük çapta olabiliyor. Onlar bir hastalığı açığa çıkaracaktır; onlar bir dengesizliği ortaya çıkaracaktır ki siz onu serbest bırakabilesiniz. Öyle biri gelip onu sizin için şifalandıramaz. Siz onları ortaya çıkarıyorsunuz ki böylece onları salıverebilesiniz ve siz tam olarak bunu yaptınız, bazılarınız ona mucize diyor, bazılarınız da şaşırıyor. Kanser gibi veya doktorların neredeyse imkansız olduğunu söylediği bir hastalığı nasıl salıverirsiniz? Siz bunun mümkün olduğunu öğreniyorsunuz. İstek ile değil, olumlamalar ile değil, herhangi bir çaba ile değil ama basitçe bilinçle, seçim yaparak.
Yani siz yaşamınıza bu sorunları getiriyorsunuz ve ben bunlar duygusal, psikolojik, dramatik sağlık sorunları olsa da bunların denge sorunu, zihinsel denge ile ilgili olduğunu biliyorum. Siz onları serbest bırakabilmek için yüzeye çıkarıyorsunuz; aslında siz böylece ondaki bilgeliği ve sevinci görüyorsunuz ve siz böylece onu çaba harcamadan serbest bırakabiliyorsunuz.
Bunu anlamak birçok insan için zordur, bu çabasız kısmı, çünkü insanlar iş görmesi için bir şeye baskı uygulamaya, bir şeyi değiştirmek için bir sürü enerji ve kuvvet, güç kullanmaya alıştırıldı ve programlandı. Ancak gerçek bir Magi (Ç.n: bebek İsa'yı karşılayan 3 bilge kişi) o güce veya kuvvete veya herhangi bir şeye ihtiyaç olmadığını anlar. Bir Magi bunun basitçe bir seçim yapma ve insanın yoldan çekilmesi meselesi olduğunu anlar.
Cauldre aslında başlangıçta, "Şeyler insanın anlamadığı ve anlaması da gerekmediği bir düzeyde gerçekleşiyor. Ama iş, o insanı yoldan çekmek ki bu sayede Ben'im senin zihninden veya senin hayal gücünün hayal edebileceğinden daha büyüğünü getirebilsin." diyerek bir şekilde gerçekten tüm Şaud'u özetlemiş oldu.
Bunun içinde o kadar çok şey var ki Şambra. Siz zaman zaman mücadele ediyorsunuz ve sınırlı hapsedilmiş insandan kaynaklanan düşüncelerinizin isteğine uygun bir şekilde zorlukla ilerliyorsunuz ve onun olması için güç kullanmaya çalışıyorsunuz. Siz ona güç uygulamaya çalışıyorsunuz ve o, insanın istediği şekilde iş görmediği zaman kendinize karşı çok sert oluyorsunuz. Siz kendinizi dövüyorsunuz. Siz şimdi sadece kendinizi yoldan çekmeyi deneyin. Biz bu konuda ilerlerken sizin insan arzularınız, insan sorunlarınız ve endişeleriniz de olabileceğini fark etmeyi deneyin; siz aynı zamanda "ve"ye sahip olacaksınız. Siz aynı zamanda, nasıl denir, tanrısal perspektife, çok özgür ve açık bir perspektife sahip olacaksınız.
Lütfen yapılmış olan seçimin - sadece hayatta kalmaya çalışan insan halinden kaynaklanan değil, Ben'im halinin erdeminden gelen seçimin - basitçe çaba olmadan tezahür edeceğini anlayın. Bu meydan okuyucu olacaktır. meydan okuyucu olacaktır çünkü siz, insan, bir şey yapmıyormuş gibi hissedeceksiniz ve insanın çaba harcaması, baskı yapması ve güç kullanması gerekir. Biz burada önümüzdeki 11 Şaud'umuzda baskı uygulamaya gerek olmadığını öğreneceğiz. O, sıkıntılı hissettirecek. O, siz sanki dışarıda halka açık kalabalık bir sokakta tamamen çıplak bir şekilde yürüyormuşsunuz gibi hissettirecek. Gerçekten çünkü o sıkıntılı hissettirecek ve siz unuttuğunuz şeyi hissetmeye başlayacaksınız. İnsanlar ne diyecek?
Her şeyden önce onlar sizi görmeyecekler. Bu, kral çıplak gibi bir şey değil; onlar sizi basitçe görmeyecek çünkü onlar güç adı verilen tamamen başka bir alanda oynuyor olacaklar. Onlar sizi görmeyecekler; siz aksini seçmiş olsanız dahi onlar sizin ile ilgilenmeyeceklerdir.
Siz çıplak hissedeceksiniz çünkü siz dışarıda herkesin üzerinde taşıdığı gücün zırhlı elbisesini giymiyor olacaksınız. Siz bir anlığına savunmasız hissedeceksiniz ama siz daha sonra o zırha ihtiyaç olmadığını idrak edeceksiniz. Sizin hayatınızda o güce artık ihtiyaç yok. Ve siz daha sonra şeylerin size insan zihninin rüyada bile göremeyeceği, hayal bile edemeyeceği bir şekilde geldiğini fark edeceksiniz. Bu da başka bir meydan okuyan durum olacak.
Siz istediğiniz şeyi düşünmeye o kadar alışıksınız ki ama düşünme sizin gerçek düşüncelerinizden kaynaklanmaz. Onlar gerçekte size ait değiller; onlar sizin atalarınıza ait. Onlar kitle bilincine ait. Onlar gerçekte size ait değiller. Siz o kadar temel şeyleri düşünmeye alışıksınız ki - bir maaş, çalışan bir otomobil, içinde uyuyabileceğiniz bir ev ve bu tip şeyler - ve bunlar gerçekten önemli değil. Gerçekten değil. Ben insanı biliyorum, "Oh ama ben önce şunlara sahip olmalıyım." Hayır, aslında siz bunların önemsiz olduğunu fark edeceksiniz.
Ve siz bu yıl bir noktayı tam on ikiden vurup önce kendinize, sonra da bana kızacaksınız ve diyeceksiniz ki "Ben bu kadar çok zamanı ve ömürleri, gerçekten önemli olan şeyleri kesinlikle unutarak veya görmeyerek, neden insanla ilgili şeylerin peşinde koşarak israf ettim? Ben kendime bilincin bir sonraki düzeyine geçme izni verdiğimde bir şekilde orada olacak şeyler için neden bu kadar zaman israf ettim? Ben neden sadece faturaları ödemeye, kendimi beslemeye, meslek sahibi olmaya, bunun gibi şeylere odaklanarak bu kadar öngörüsüz oldum, ben özgür olduğumda onlar zaten doğal olarak orada olacaklar?"
Bunlar...bir açıdan mizahi diğer açıdan üzücü şeyler; tüm çabanın bu dünyevi şeylere gittiğini görmek mizahi, bunlar gerçekten dünyevi şeyler. Hayatta kalmak- oldukça dünyevi. Bunlar sıkıcı şeyler ve siz bu neden ile buradasınız. Siz bunların sıkıcı olduğunu kabul ettiniz. Bir açıdan bunlar halledilebilecekken kişinin bu kadar çok ömrünün ve potansiyelinin israf olması üzücü. Ben bunun altını çizmek ve buna vurgu yapmak zorundayım. Sizin bu temel ihtiyaçlar için endişelenmeniz konusunda Tobias yıllar önce konuşmuştu; bolluk, sağlık, ilişkiler ve bir dereceye kadar öz-değer ama bu temel şeyler güçsüz yaşamda otomatik olarak halloluyor. Bu tip şeyler sizin hayal bile edemeyeceğiniz şekillerde tamamlanıyor.
Oh, biliyorum. Ben sizin zaman zaman zihnin lineer yollarından aşağı doğru yürüdüğünüzü görüyorum. Siz bir ömrü planlıyorsunuz. "Meslek konusunda ne yapmalıyım? Benim her gün insan fiziğine bakmam gerek. Bedenim için ne yapmalıyım ve yediklerim konusu ve kimyasallar ve tüm geriye kalan şeyler?" Ve sonra burada durulur. Tam olarak burada sınırlanır. Ve her şey insanın hayatta kalması için gereken temel ihtiyaçlar çerçevesinde tasarlanır.
Siz fark edeceksiniz ve ben bunu ukalalık olsun diye söylemiyorum, siz bu ölüm denilen büyük bariyerin gerçekten o kadar önemli olmadığını idrak edeceksiniz. Ölüm gerçekten, gerçekten kötü veya korkunç değil. Sanki hepiniz bir ölüm oturuşunda saatin dolmasını bekliyorsunuz - "Ne zaman olacak?" Ve sizin 150 yaşına kadar yaşamak gibi arzularınız var ama siz muhtemelen biliyorsunuz. Siz, "Eh, ben muhtemelen 80 veya 90'ı geçmem." der gibisiniz. Bazılarınız ırsi nedenler ile bir sağlık sorunu sizi şimdi veya gelecek yıl alacak diye endişelisiniz. İşte ölüm hakkında bu koskocaman şey söz konusu ve o aslında gerçekten o kadar kötü değil.
Ben şimdi zihnin bağırdığını duyuyorum, "O kadar kötü değil derken ne demek istiyorsun?!" Peki bir anlığına benim ile kalın. Acıyı alın - acı hastalık veya trafik kazası veya bunun gibi şeylerden kaynaklanabilir - ve diyelim ki o, gecenin ortasında barış dolu bir şekilde ve aniden bir sürü travma veya saçmalık olmadan meydana geliyor, siz farkındasınız, "Oh, ben öldüm." Siz aşağıya bakıyorsunuz, tıpkı şu kameranın size baktığı gibi; siz aşağıya bakıyorsunuz, "Oh, tanrım! Bedenim orada yatakta ve ah! Ben özgürüm. Ben özgürüm."
O, aslında...burada çok fazla kahkaha sesleri yok (şimdi bazı kahkahalar ve Adamus kıkırdar). Ama o, büyük bir bariyer, tüm o ölüm korkusu. O, sizi sanki bir kapana kıstırıyor. Ölüm o kadar da kötü değil. O, aslında eğlenceli. Ben size onu bu gece denemenizi tavsiye etmiyorum. Söylediğim şey tıbbi takılan Cauldre'ye özgü bir şey- burada sorumluluk kimde? Bunu evde denemeyin.
LİNDA: Bu, sadece eğlence amaçlı.
ADAMUS: Doğru, doğru, doğru, doğru (bazı kıkırdamalar). Ama ben konuyu dağıttım. Asıl noktaya döneyim tabii asıl konuyu hatırlayabilirsem. (Adamus kıkıdar).
Sizin şu anda endişelendiğiniz şeylerin bir önemi yok ve siz zaman gelecek, ki o da muhtemelen şu andan itibaren altı ay sonra olacaktır, önce kendinize sonra da bana bozulacaksınız ve "Ben neden kendiliğinden hallolan bu şeyler için endişelenerek bu kadar zaman harcadım?" diyeceksiniz. "Ben neden dünyevi şeyler için endişelendim?"
Biliyor musunuz, biz güçsüz hayata girdiğimizde şaşırtıcı şeyler meydana gelecek. Sizin hayatınız birçok açıdan altüst olacak ve bu iyidir. Bu "ve"dir. Siz hala burada olmayı sürdüreceksiniz ve siz hala devam ediyor olacaksınız ve sizin hayatınız altüst olacak ve o çok şaşırtıcı ve eğlenceli olacak çünkü o tekil bir perspektifte meydana gelmeyecek. O, şu şekilde olmayacak, "Oh, tüm hayatım altüst oldu." O, şu şekilde olacak, "Oh, hayatım burada altüst oldu ve ben müthiş özgür bir varlığım. Bir önemi yok!" Siz onun ile ilgili her şeyi deneyimleyeceksiniz.
Ve siz, sizin hayatınızda insanın hayal edebileceğinin ötesinde şeyler meydana gelmeye başladığını fark edeceksiniz ve biz bu yeni diziye başlarken benim size tam da şimdi anlatmam gereken şeyler var, siz kendiniz için imgeleme yaparken gerçekten sınırlı oluyorsunuz. Bu, şöyle bir şey; siz büyük bir sanatçısınız ve size tuvaller, boya fıçaları, akrilik boyalar, yağlar, kaynak araç gereçleri ve bir sanat eseri için gereken her şey ile dolu bir atölye veriliyor ama siz sadece bir paket boya kalemi, çocukların okulda kullandığı boya kalemlerinden ve küçük bir parça kağıt alıp israf olmasın diye onu ikiye bölüp onun üzerine resim yapıyorsunuz. (bazı kahkahalar)
Ve siz şimdi insanın rüyalarının ne kadar sınırlı olduğunu, çok, çok sınırlı olduğunu fark etmeye başlayacaksınız. Ben insanın neden hayal ettiğini anlıyorum ama onlar yanlış rüyalar. Onlar gerçekten yanlış. Siz yanlış bir şeyin rüyasını kuruyorsunuz demek istemiyorum ama yanlış yapıyorsunuz. Siz o kadar insan gibi hayal ediyorsunuz ki sonra olmuyor ve siz yavaş yavaş, zamanla hayal kurmayı bırakıyorsunuz. Siz yavaş yavaş hayal etmekten kendinizi alıkoyuyorsunuz çünkü siz "Oh, işe yaramadı. Ben sanki bir aptal gibiydim." diyorsunuz. Hayır. Siz aptal olduğunuz için değil. Aslında sebep sizin insanın ötesinde hayal kurmamış olmanız. Siz Ben'imin hayallerine açılmadınız. Ve biz bunu bir kez gerçekleştirdiğimizde, biz bir kez insan sınırlamalarının ve hayallerinin ötesine geçtiğimizde güçsüz hayata giriyor olacağız, her şey orada olacak - işler, para- ve siz büyük bir gülümseme ile "Ben neden zaten burada olan şeylere odaklanmıştım ki? Bu, sihir değil. Biz onun neden sihir olmadığını anlatmak için bu yıl fizik işleyeceğiz. O, sadece bilinç. Bu kadar. Bu kadar.
O halde hadi İlerlemek'e başlarken güzel, derin bir nefes alalım.
Önce Ne Var?
Bu, büyük bir yıl olacak. Ben şimdiden bunun bizim en büyük yılımız olacağını söyleyebiliirim, bu güne kadarki en büyük yıl, bu güne kadar. Ben en kolay demedim, ben en büyük dedim (Adamus kıkırdar). Bizim şimdiye kadar olan en büyük yılımız çünkü biz bugün olduğu gibi deneyim yaşayacağız, ben sizin ile birkaç şey yapacağım ama biz özellikle bir tür - eh - Rüya Yürüyüşü yapacağız. Ben daha az ders yapacağım ve biz daha çok deneyim yaşayacağız, onlar sizin kişisel deneyimleriniz, en azından bugün böyle olacak belki yılın geri kalanında değil.
LİNDA: "En büyük" ne demek?
ADAMUS: Oraya geleceğim.
Yani biz bugün bir takım şeyler yapacağız. İlk önce, biz onu yapacağız, eh, sadece bir yürüyüş - bir Rüya Yürüyüşü bile değil; güçsüz hayata girilen o yürüyüşü. Biz bunu Keahak'ta zaten başlattık ve Keahakçılar size onun şeyleri değiştirdiğini anlatabilirler. Biz onun ile birlikte bugün başka bir düzeye geçmeye başlayacağız, güçsüz hayata. Yani bu öyle bir şey ki...Ben sizden, sizin bir seçim yaptığınızı bilerek kendinizden emin olmanızı isteyeceğim çünkü eğer siz "Ben güçsüzlüğün sularında yüzmek nasıl bir şey onu test edeceğim" derseniz olmaz. Siz biraz test edemezsiniz çünkü siz bu şekilde doğrudan güce geri çekilirsiniz.
Güç şu anda güçsüzlükten daha büyük bir mıknatıs. Öyle olmasa bile, o, bugün daha büyük bir mıknatıs. O neden ile siz, "Ben biraz güçsüz olacağım" deyip o bebek adımını atmaya çalışırsanız, mıknatısın gücü ile çok sert - çok, çok sert -bir şekilde geri çekilirsiniz ve hayal kırıklığına uğrarsınız. Siz, "Bu çok işe yaramadı" deyip önce spritüel bir saftorik olduğunuz için kendinize daha sonra da bana kızıp, "Adamus tüm bu şeyleri bize anlattı ama bunlar işe yaramıyor." dersiniz.
İşte ben size tam da şu anda söylüyorum, sizin kavgaya ihtiyacınızın olmadığı güçsüz bir yaşama girmek için fırsatınız var. Sizin baskıya ihtiyacınız yok. Sizin güçlendirilmiş dünyanın sürtüşmesine ihtiyacınız yok ama buna tamamen girin. Buna tamamen girin, bir parça değil. Bir parça işe yaramaz. Öylesi aslında yaralar.
O halde en büyük ne anlama geliyor? En büyük yıl? En büyük yıl, siz en büyük dönüşümleri göreceksiniz demek. Siz bilinçteki değişimin en büyüğünü göreceksiniz ve o kesinlikle zihnin tam da şu anda düşündüğü gibi bir şey olmayacak. Eğer siz, "Aman iyi, Ben suyun üzerinde yürüyebileceğim ve ben her şeyi bilmeye muktedir olacağım ve..." diyorsanız öyle olmayacak. Hayır, hayır, hayır, hayır. Hayır, hayır, hayır (bazı kıkırdamalar). Onların çok ötesinde bir şey var.
Bilirsiniz, bilinç ilginç bir şey çünkü siz gerçekten bilincin öncülerisiniz veya bilincin korsanlarısınız ve bilinç eğlencelidir çünkü siz onu yakalamadığınızda veya siz sınırlanmış olduğunuzda onun ne yaptığını fark etmezsiniz. Siz bilincin inanılmaz bir biçimde çok, çok kısa bir zaman diliminde tarihi nasıl değiştirdiğini fark etmezsiniz.
Sadece 1500 yıl önce bilinç o kadar farklıydı ki. Bunu bir anlığına düşünün veya hissedin. Sizlerden çoğunuz 1000, 1500, 2000 bin yıl önce enkarne olmuştunuz. Sizin insan zihniniz şimdi, "Oh, o bendim ama benim bir otomobilim veya internetim yoktu, ben komik kıyafetler giyiyordum." Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır. Sizin neredeyse bilinciniz yoktu.
Siz 1500 yıl önce, hatta 1000 yıl öncesine kadar bile çoğu insanın köle olduğunu idrak edebiliyor musunuz? Sadece birkaç kişi değil. Çoğu insanın sahibi kraliyetlerdi. Sahibi! Bundan daha da garibi onların bunu sorgulamamasıydı. Onların köleleri köle olarak muhafaza etmek için çok fazla korumaya ve ordulara ve polise ihtiyacı yoktu çünkü köleler sorgulamıyordu. Bu, sizin yaşamınızda çok oldu.
Şimdi, sizi belli bir çizgide tutan bir tür katman-örtü vardı orada ve benim hakkında konuşmayı sevmediğim en favori konum ise Roma Katolik Kilisesi'dir. O, çok büyük bir...o geçmişe sahip olanlarınız için. Herhangi bir kiliseyi alın ve bir yere koyun, aynı makyodur. Kilise sizi yerinizde tutuyordu. Gerçekte varolmayan bazı tanrılara olan bilinçsiz inanç - bunun için Tanrı'ya şükür olsun (bazı kıkırdamalar) - ama size bir kul olmanız söylenmişti. Sizin Tanrı'ya hizmet etmeniz gerekiyordu. Sizin efendilerinize hizmet etmeniz gerekiyordu. Sizin zor ve acı içinde bir yaşam geçirmeniz gerekiyordu çünkü Tanrı'nın isteği böyleydi. Ve biliyor musunuz siz de buna inanıyordunuz! Siz bunu dönüp sorgulamıyordunuz. Bu sürekli devam ediyordu.
Kendi sırtımı okşamayacağım çünkü bunu burada Linda'ya yaptıracağım.
LİNDA: (sırtını kaşır) Ooooh.
ADAMUS: Sırta bir sıvazlama.
LİNDA: (sırtını sıvazlar) Ooh.
ADAMUS: Ben ve şimdi Yükselmiş Büyük Üstat olan birkaç saygın kişi özgürlük konusunu açıkça konuşan ilk kişilerdik. Açıkça. Siz 500 yıl önce özgürlük hakkında açıkça konuşmanın ne demek olduğunu idrak edebiliyor musunuz...(Adamus elini boğazına koyar) Evet. Özgürlük konusunda açıkça, siz gözaltına alınırdınız, siz 10 dakika sonra mahkemeye çıkarılır ve derhal asılır, yakılır veya giyotinden geçirilirdiniz. Biz şimdi böyle konuşabiliyoruz ama bilinç çok farklıydı.
Bilinç bilinçti ve ben buna çok, çok, çok örnekler vererek devam edebilirim. Siz bu dünyada ilk gerçek demokrasinin 100 yıl öncesine kadar var olmadığını idrak ediyor musunuz? Ve siz, "Ama Yunanlılar" diyorsunuz. Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır dostlarım. Yunanlılar ve Ro-... Romalılar o kadar değil ama Yunanlılar, hayır, onlar demokrasi hakkında düşündüler. Onlar o konuda kafa yordular ve onların elitler ile belli demokratik etkinlikleri vardı. Elitler ile birlikte ama bu herkese açık değildi. Ben açık olmayan bir demokrasiyi gerçekten düşünemem. Sadece on zengin adamın toplanıp imparatorluğun nasıl devam edeceğini oylamaları demokrasi değildir.
Ve siz, "Tamam ama Amerika'nın ilk demokrasi uygulaması 1776'ya dayanıyor." diyorsunuz. Yoh. Bana göre 40-50 yıl öncesine kadar burada gerçek demokrasi yoktu ve bu hala gerçek özgürlük değil. Hala diğerleri kadar yetkisi olmayanlar var. Durum bizim 300, 500 yıl öncemizden çok daha iyi ama dostlarım hala özgürlük yok. Kendinizi kandırmayın. Kendinizi asla kandırmayın.
Asıl konuma döneyim, asıl konum her ne idiyse (bazı kıkırdamalar). Bilinç. Sizin çok daha bilinçli hale gelmek için önümüzdeki yıl fırsatınız olacak, farkında, bilgili olmak konusunda ve siz yıl boyunca zaman zaman sürprizler ile karşılaşacak ve şaşıracaksınız. Bunu bir yere yazın, isterseniz tabii lütfen, kendiniz için veya paylaşın bunu; daha önceden ne kadar bilinçsiz olduğunuzu, ne kadar spritüel bir yolculuk yaptığınızı düşündüğünüzü ama siz gerçekten bilinçsizdiniz.
Ruh yolculuğu benim için insanın içtenliğini ifade ediyor, iyi tasarlanmış ama özgür olmak için eksik bir girişim. Spritüel yolculuklar makyo ile doludur, liderler ve gurular ve kendi dışında her şey. Spritüel yolculuklar en iyi dikkat dağıtıcılardır. Spritüel yolculuklar genellikle birini devamlı ve devamlı ve devamlı olarak enkarne olmaya yönlendiren büyük gizli tuzaklardır. Ve onlar ne yapıyorlar? Onlar doğrudan spritüel yola geri dönüyorlar.
Şimdi ben biliyorum ki dışarıdan belki bir ya da ikinci kez katılanlar, "Ohh! Adamus her şeye bir kusur buluyor." diyeceklerdir. Kesinlikle (bazı kıkırdamalar). Neden olmasın?! Ben kendimi sanki elimde bir tüfek varmış ve burada içi balık dolu bir varilin içinde oturuyormuş gibi hissediyorum (Adamus kıkırdar). Bu kolaydır. Her şeye kusur bulmak kolaydır. Hayatınızdaki her şeye gerçekten, gerçekten mizah anlayışıyla - büyük bir mizah anlayışıyla - bakmak ve onun sınırlı bilincin olduğu bir yerden doğduğunu fark etmek kolaydır.
Ve biliyorsunuz ki biz sınırlı bilinci onarmaya çalışmaya devam etmeyeceğiz. Biz onu düzeltmeye çabalamayı sürdürmeyeceğiz, onu daha iyi hissettiren bir hale getirmeyi ve ona ne kadar zor bir hayat geçirdiğini anlatmayı sürdürmeyeceğiz. Hayır böyle yapmayacağız. Biz burada, olmuş olanı onarmayacağız. Biz burada kendimizi tamamen, tamamen özgür ve yeni bir şeye açacağız. Özgürlükte olduğu kadar 'özgür', daha önce yaşamınıza getirmemiş olduğunuz kadar 'yeni'; daima orada ama siz onu içeri getirmediniz.
O halde lütfen anlayın, biz güçsüz yaşamda geriye dönüp bedenleri, beyinleri onarmayacağız. Biz geri dönüp eski şeyleri tamir etmeye çalışmayacağız. Neden? Neden olduğunu biliyor musunuz? Bunu yapmamamızın nedeni öncelikle onun bir "ve" olmasından, o, hala orada ve o, hala varolabilir. Siz bu yıl içerisinde bazı günler geriye dönüp bakacak ve tekil ve çoğul yaşam bu zamana kadar nasıldı onu fark edeceksiniz. "Ben neden o lineer insan çizgisinde ilerlemem gerektiğini sanarak kendimi geçici olarak tedavi etmeye çalıştım, kendimi düzeltmeye çalıştım, kendimi şifalandırmaya çalıştım? Offf! Neden?
Neden şifalandırmak - duygusal, fiziksel, spritüel olarak demek istiyorum - neden ve olabilecek iken şifalanmak? Siz hala kırık, acınacak, sınırlı, inatçı insan özüne sahip olabilirsiniz (bazı kahkahalar). Aynı anda "ve"ye sahip olabilecek iken. Neden olmasın? Ve güçsüz yaşam "ve"ye girmek ile ilgili olacak, salağı düzeltmek ile ilgili değil. Biz onun öyle devam etmesine izin vereceğiz.
Mucize bu, kutsama, güzellik. Bu, sanki şey gibi, hadi hepsini yapalım. Hadi hepsini yapalım. Hadi Ben'imin ve onun getirebileceği bütün farklı karakterlerin farkında olalım. Bu, insan özünü düzeltmeye çabalamaktan çok daha az emek ister John Kardeş. Bırakın John Kardeş John Kardeşliğini yapsın ama hadi biz de orada başka neler var onu keşfedelim.
Keşfedelim diyorum. Bizim bir şey üretmemiz gerekmiyor. Bizim bir şey inşa etmemiz gerekmiyor. Biz yeni kimlikler yaratmaya çalışmayacağız. Onlar zaten burada ve bilinciniz bir gün uyandığında siz, "Hah! Ben neden kendimi olduğum her şeye açmak yerine kırık olduğunu zannettiğim şeyleri onarmaya çalışarak bu kadar zaman harcadım? Hayret. Ben neden bunlar zaten halledilmiş iken kariyer yapmak, faturalarımı ödemek, bir otomobil sahibi olmak için bu kadar zaman harcadım, ben neden o kadar bilinçsizdim? İşte biz bu yıl oraya gideceğiz.
Nasıl Açıklamalı?
Devam etmeden önce benim bir sorum var. Cep telefonlarınız yanınızda ise onları şimdi kapatmak istersiniz (kıkırdar), eğer açık durumdalarsa tabii. Ama benim soracak önemli bir sorum var çünkü o, cep telefonları ile alakalı.
Hadi burada küçük bir yolculuk yapalım. Bu, tam anlamı ile bir merabh ya da bir Rüya Yürüyüşü değil. Bu, bir ön yolculuk. Hadi bir yolculuk yapalım çünkü siz buna muktedirsiniz. "Ve"yi hatırlayın? Yani siz o insanı 100 yıl öncesine, 1915 zamanına götürüp tıkmaya çalışmayacaksınız, siz onu sadece "ve-mek" (ç.n: -mek burada İngilizcede ing takısı) yapacaksınız, tamam mı? Kapatın çenenizi. Düşünmeyi bırakın (Adamus kıkırdar). Bu, o kadar kolay ki. Biz sadece 1915'e geri döndük. "Evet, ama..." kapat çeneni! O bakan, eski insanın gözleri. Biz 1915'e geri döndük tamam mı? (izleyiciler "Tamam" der) Tamam. Vay!
Peki. Biz 1915'e geri döndük ve biz burada küçük bir oyun oynayacağız. Sizin iPhone'unuz veya İPad'iniz var. Siz iPhone'un, ne zamandı, 2007'de geliştirilmeye başlayacağını fark ediyorsunuz. Biz 1915'e geri döndük. O, 2007'de geliştirilecek, iPad 2010'da. Evet. Bu arada benim yaptığım iş için övgü almam gerekir. Evet çünkü Steve Job ona Cool phone adını vermek istedi veya aslında Door Pad ve...(izleyiciler sızlanır) O, bütün bu korkunç isimleri bulmuştu. O, şeylere isim vermek konusunda berbattı ve ben de dedim ki, "Steve, Steve" ben, "O telefon gerçekte ne yapıyor? Ne yapıyor? diye sordum. O da, "İşte o bana bir tür özgürlük veriyor. O benim için, o, ben." Ben dedim ki "İşte budur! iPhone (ben telefon). Ben'im telefon." (I am Phone) (ç.n: İngilizce I am: Ben'im)
O neden ile ben sizden...bu, gerçek bir hikaye! Bu, gerçek bir hikaye (bazı alkışlar) ve bu çok emek istedi ama...(kahkahalar artar, biri "Evet, evet" der)
Yani biz 1915'e geri döndük ve siz de beraberinizde bu cihazı getirdiniz. Sizde bu cihaz var. Biz şimdi 100 yıl geriye dönüyoruz. Sizde bu iPhone denilen cihaz var veya bazılarınızda onun ucuz bir taklidi olan Android var. Ben Apple'ın tasarlanmasına yardımcı oldum. Evet, ben onun küçük bir parçasıyım.
LİNDA: Elinde stok var mı?
ADAMUS: Benim stok yapmaya ihtiyacım yok. Ben enerjisel olarak, kozmetik olarak ona sahibim...veya kozmik olarak! (kahkahalar) Veya kozmetik olarak.
Yani ben Bill Gates ile çalışmayı denedim. Peki siz hiç, bir mühendis ile çalıştınız mı? (Adamus kıkırdar) Çok iyi gitmedi. "Windows?" mu dedim? "Windows?! Offf!"
Her neyse biz 1915'e geri döndük. Şimdi bunu imgeleyin. Bilincinizi oraya getirin - pat! - böyle. Onun hakkında düşünmeyin; siz sadece oradasınız. Sizde beraberinizde getirdiğiniz iPhone var - siz yanınızda fazladan getirdiniz - ve siz onları dağıtacaksınız, bilmiyorum, bir düzine ya da birkaç düzine iPhone 1915'e döndü.
Hatırlayın, 1915, otomobiller yeni çıkmıştı. Çok fazla insan ona sahip değildi ama onlar o günlerin arzusu haline geldi. Elektrik - birkaç evde, iş yerinde vardı ama kesinlikle bütün evlerde veya şehirlerde yoktu. Telefonlar - bazı insanlarda vardı, çoğunda yoktu. Ve ortak telefon hattı, değişen bilinç konusunda bir şeyler söylüyor. Ortak telefon hatlarını hayal edebiliyor musunuz? Bazılarınızın yaşı onlarla konuşmuş olacak kadar var? (bazıları "Evet" der) Evet, evet. Veya onun ile konuşacak kadar fakirdiniz (Adamus güler).
Şimdi, sizde bu iPhone var ve siz dışarı çıkıp bazılarını dağıtacaksınız ve siz onun hakkında açıklayıcı bilgi vereceksiniz. Siz gelecek hakkında konuşmayacaksınız. Siz andasınız, 1915, siz bu telefonun neler yapabildiğine dair açıklayıcı bilgi vereceksiniz ama siz hangi sözcükleri kullanacağınızı bilemeyeceksiniz çünkü onlar çok fazla bir şey anlamıyor. O nedenle sizin bunu 1915'in terimleri ile anlatmanız gerekecek. Ve benim size iki sorum olacak ve Linda mikrofonu dolaştıracak.
İlk soru telefonun neler yapabildiğini nasıl açıklarsınız? Ve insanlar onun ile ne yapacak? İnsanlar onun ile ne yapacak?
Ah, işte ellerinde bir parça sihir var. 1915'in terimleri ile düşünün, 1915 insan terimleri. Onlar bu telefon ile ne yapmak isteyeceklerdir? Siz onun ne yaptığını biliyorsunuz. onlar hala anlamıyorlar.
O halde Linda hadi ilk adayımızı yakalayalım.
LİNDA: Tamam. Birini mi yakalayalım?
ADAMUS: Evet.
LİNDA: Peki. Bunu yapabilirim.
ADAMUS: 1915. Herşeyden önce, çok kolay, sevgili, onlara onun neler yaptığını nasıl anlatacaksın?
SUE: Gerçekten bir fikrim yok.
ADAMUS: Aslında iyi cevap.
SUE: Evet.
ADAMUS: Evet. Ama işte sen onu elinde tutuyorsun ve o, tamam biliyorsun, "O nedir?" diye soruyor. "O nedir tatlım?"
SUE: Evet, ama, onun gelecekten olduğunu anlatamıyorsak.
ADAMUS: Hayır, hayır.
SUE: Tamam. Bu...
ADAMUS: Aksi halde seni öldürürlerdi.
SUE: Evet (bazı kahkahalar). Ben öyle yaptım, evet (kıkırdar).
ADAMUS: Onlar yapar. Onlar yapar. Evet. Yani sen onu tanıtıyorsun. Benim kullanabileceğim bir cihaz var mı? Bir iPhone. Ben ucuz bir korsan taklit android istemiyorum.
KERRİ: Bende gerçeği var.
ADAMUS: Gerçeği, evet. Bu son model mi?
KERRİ: Kesinlikle.
ADAMUS: Teşekkür ederim. Aksi halde...peki, o halde sen elinde bu cihazı tutuyorsun ve arzu edersen tut ve şimdi onlara ne anlatacaksın? Önce onun neler yapabildiğini.
PETE: Orada pek işe yaramaz çünkü orada baz istasyonu yok! (kahkahalar)
ADAMUS: Belki ben birkaç tane inşa etmişimdir.
SUE: Oh.
PETE: Oh, sen değişiklik yaptın.
ADAMUS: Onun adına yaratıcı imgeleme denir dostum.
SUE: Tamam.
PETE: Hey, ben...(belli belirsiz yorumlar; yoğun kahkahalar)
ADAMUS: Ah! Ah! Ve sizin iPhone'unuz var mı bayım?
PETE: Lanet olsun hayır! Bende Android var.
ADAMUS: Aha! Dediğime geldin! (kahkahalar) Dediğime!
SUE: Evet!
ADAMUS: Sizi seviyorum çocuklar. Peki, her şeyden önce...
SUE: Tamam, benim oğlum bir mühendis, o nedenle ben de bir mühendis gibi düşünüyorum.
ADAMUS: Oh, tamam. o halde anlat bana, 1915; üç kolay şey açıkla. Bu cihaz ne yapar?
SUE: O size bir potansiyel sunar. Bunu hemen anlamayacaklardır (Adamus komiklik yapar). Evet (Sue kıkırdar).
ADAMUS: Ve onlar onu almak isteyeceklerdir ve onlar...
SUE: Onun ile oynamak isteyeceklerdir.
ADAMUS: ...ona bak, tabii. Ve onlar daha sonra onu atmak isteyeceklerdir.
SUE: Hayır, atmayın. Hayır.
ADAMUS: Tamam ama onlar öyle yapacaktır.
SUE: Evet.
ADAMUS: Hızlıca, hızlıca. Bugün yapacak çok işimiz var.
SUE: Evet, acele etmeliyiz.
ADAMUS: Burada işimiz bitmediği için pizza soğuyacak (Sue kıkırdar). Bunın onlara ne faydası olacak? Ben sana bir ipucu vereceğim.
SUE: Peki.
ADAMUS: Fotoğraflara bakabilirsiniz.
SUE: Fotoğraflar.
ADAMUS: Evet.
SUE: Tamam. Siz...
ADAMUS: Burada güzel fotoğrafların var mı?
Kerri: Onlar video izleyebilirler.
ADAMUS: Onlar videonun ne demek olduğunu bilmiyorlar.
SUE: Hayır, 1915.
KERRİ: Oh, evet.
ADAMUS: Peki.
SUE: O yüzden fotoğraf. Onlar fotoğraflara bakabilirler.
ADAMUS: Evet. Tamam. Onlar başka neler yapabilirler?
SUE: Onlar ondaki sesleri dinleyebilirler.
ADAMUS: Onlar ses dinleyebilirler. Güzel. Hayır, hoşuma gitti (Sue güler). Dinleyebilirler - tabii onlar bunu zaten yapabiliyorlar. Ama onlar sesleri dinleyebilirler, fotoğraflara bakabilirler, başka?
SUE: Müzik. Onlar oradan müzik dinleyebilirler.
ADAMUS: Ve müzik dinleyebilirler. Şimdi, onlar kesinlikle şaşıracaklardır. Tabii sizin onlara bir sunum yapmanız gerekir. Onlar kesinlikle hayret edeceklerdir.
Şimdi siz bu şeyin neler yapabileceğine dair potansiyelini biliyorsunuz ve evet bizim baz istasyonlarımız var ve bununla ilgili her şey. Biz 1915'te bu işi yapmak için bazı şeyler yapılandırdık. Onlar bu en şaşırtıcı cihaz ile neler yapacaklar?
SUE: Onların bununla ne yapacaklarına dair bir fikirleri olmayacaktır.
ADAMUS: Evet ama diyelim onlara birkaç şey gösterdin. Onlar ne yapmaya çalışacaklardır?
SUE: Beni öldürmek (güler).
ADAMUS: Evet. Evet. Ama onun ile oynayacaklardır. Sonra ne yaparlar?
SUE: Çalacaklardır?
ADAMUS: Kesinlikle. Peki. Ve çalarlar ise bunun onlar için nasıl bir getirisi olur?
SUE: Hiç çünkü onlar onu anlamayaklardır.
ADAMUS: Çünkü kullanmasını bilmiyorlar. Güzel nokta. Olağanüstü. Tamam. iyi.
SUE: Güzel.
ADAMUS. Hadi devam edelim. Evet, bu, iyiydi.
Sıradaki. Aynı soru. Siz onlara bu cihaz ile ilgili neler anlatacaksınız ve onlar daha sonra onun ile neler yapacak? (Linda mikrofonu Lara'ya verir, o da Marty'ye iletir)
MARTY (MOFO): iPhone eksperi sensin.
LARA: Ben onlara dünyadaki tüm insanlar ile bağlantı kurabileceklerini anlatırdım, yeni şeyler öğrenebilecklerini, oyun oynayabileceklerini...
ADAMUS: Onlar hangi yeni şeyleri öğrenirlerdi?
LARA: Onlar viyolonsel çalmasını öğrenebilirler. Onlar viyolonseli nasıl çalacaklarını öğrenebilirler.
ADAMUS: Tamam. O küçük kutu sayesinde mi?
LARA: Of, ah.
ADAMUS: Peki. Güzel, güzel.
LARA: Evet.
ADAMUS: Başka bir şey daha ne olabilir? Sen viyolonsel çalmayı onun ile mi öğrendin?
LARA: Üzerinde çalışıyoum (gülerler).
ADAMUS: Gelecek ay seni burada sahneye davet ediyorum.
LARA: Oh, vay.
ADAMUS: Viyolensel ile birlikte.
LARA: Gitsem daha iyi olur.
ADAMUS: Evet (gülerler).
LARA: Onlar insanlar ile oyun oynayabilirler. Ben oynamıyorum ama ben oyun oynayabileceğinizi ve o şekilde bağlantı kurabileceğinizi anlıyorum.
ADAMUS: Peki, güzel. Onlar onunla şimdi ne yapacaklar?
LARA: Ben onların bununla muhtemelen hokey oynayacaklarını düşünüyorum, kumanda kolu ile.
ADAMUS: Hokey oynamak.
LARA: Evet.
ADAMUS: Hokey. 1915'te büyük bir şey miydi o?
LARA: Bilmiyorum (kıkırdar).
ADAMUS: Ben bilmiyo...arıyorum...hayır. Sadece Kanada'da, evet.
LARA: Oh. tamam. Evet.
ADAMUS: Dünya'nın geri kalanı tarafından bilinmiyordu. Evet. Peki, güzel. İki tane daha yapalım.
LİNDA: Tamam.
ADAMUS: Ben burada birazdan bir şey ispatlayacağım. Hepiniz ahh! diyeceksiniz.
EDİTH: Oh!
ADAMUS: Edith! Edith! Peki sen onlara bunun hangi işleri yaptığını anlatacaksın?
EDİTH: Bütün hikmetinin ötesinde onların hayatını zorlaştırır (yoğun kahkaha ve alkış).
ADAMUS: Bunda bir gerçek payı var sevgili. Peki sen bunu bir kez onlara verdiğinde onlar ne yapacak?
EDİTH: Ekrana basacaklar.
ADAMUS: Hayır fiziksel anlamda değil ama...
EDİTH: Oh.
ADAMUS: Sen onlara, "Şunu yapın, bunu yapın" diye hızlı bir sunum yapacağın için demek istiyorum, onlar ondan yaşamlarında nasıl faydalanacaklar?
EDİTH: Çoğunlukla herkesin verdiği yanıtlar aklıma geliyor. Bilmiyorum, oyun oynayabilirler. Fotoğraflara bakabilirler, müzik dinleyebilirler.
ADAMUS: Tamam.
EDİTH: Onların Ben Ben'im olduklarının farkına varacaklarını sanmıyorum (kahkahalar).
ADAMUS: Muhtemelen varmayacaklardır. İyi. Ben burada bir şey kanıtlıyorum. Bir tane daha, çok hızlı.
LİNDA: Peki, bir tane daha. Ohh.
ADAMUS: Bir tane daha. Hızlıca. Zor, meydan okuyucu. O, sizin telefonunuz.
KERRİ: Onlar ondan korkup bir yere saklayacaklar. Ve onlar ona gece geç saatte kimse onları görmeden gizlice bakacaklar.
ADAMUS: Sen böyle mi yapıyorsun? (kahkahalar)
KERRİ: Eh, hayır. Onlar porno yükleyebilseydi iddia ediyorum onu da yaparlardı! (kahkahalar artar) Fakat ben öyle yapmıyorum. Cık.
ADAMUS: 1915'te porno var mıydı?
KERRİ: Hım, evet. Oh, evet.
ADAMUS: Evet, evet, evet. Peki. Ama unuttun sen, sen onlara bunun marifeti ile ilgili ne anlatacaksın?
KERRİ: Hı?
ADAMUS: Bu cihazın neler yaptığını anlatacaksın?
KERRİ: Hım, ben boş giderdim (Adamus kıkırdar). O, senin en iyi kişisel arkadaşın. Herkes gittiğinde telefonun hala oradadır ve Facebook'a bakabilirsin.
ADAMUS: Hey, bu fazla kişisel! (kahkahalar)
KERRİ: Facebook'a girip tatile giden insanları görebilirsin (kahkahalar).
ADAMUS: Bu, üzücü oldu (Adamus kıkırdar).
KERRİ: Üzücü. Biraz.
ADAMUS: Peki, teşekkürler. Sana çok teşekkür ederim.
Yani bu bağlamda, sizi 100 yıl öncesine götürdüğümde - ki bu aslında çok uzun bir zaman önce değil ama o zaman her şey tamamen farklıydı - birinci nokta: Bilinç hızla gelişiyor ve siz onu gerçekleştirmeden onun bilincinde bile olmaya başlayamazsınız.
Siz 100 yıl öncesine gidiyorsunuz - o zaman o kadar farklıydı ki. Sadece teknoloji değil. Dostlarım bilinç çok farklıydı. Siz şimdi bildiğiniz bir şeyi açıklamaya çalışıyorsunuz, siz şimdi sorgulamadan kabul ediyorsunuz; bunlar sadece 2007 civarında oluşturuldu. Sekiz yıl dostlarım. Siz 2006'ya gidip bu cihazın ne olduğunu açıklamaya çalışsanız zorluk çekerdiniz.
Ben size bunları anlatıyorum çünkü önümüzdeki yıl size, bize benzer ölçekte şeyler olacak, daha da fazlası. Bunu hayal etmek zor, bunu kelimelere dökmek zor, o halde lütfen denemeyin. Siz lütfen neler olacağını planlamaya çalışmayın çünkü ben size her şeyin çok farklı olacağını garanti edebilirim. Ama siz lütfen bunların olmasına izin verin.
Bu cihaz size 2006'da verilseydi - hadi 2005 diyelim, bir 10 yıl kadar önce- ve "Bu cihazın senin için ne yapmasını isterdin?" denilseydi. Siz şimdi onun, bundan 10 yıl kadar sonra neler yapacağını hayal edemezsiniz. Edemezsiniz. Siz sınırlı olmalısınız. Bu benim konum, bugünkü ilk konum. Siz gelmekte olanın yolundan çekilip izin verir misiniz lütfen? İnsanın bunu planlaması gerekmiyor ve planlayamaz da zaten. Siz 10 yıl önce onun sizin için neler yapabileceğini hayal edemezken, 100 yıl öncesinde hiç hayal edemezsiniz.
Buradaki ikinci konu, onlar onun ile ne yapacaklar? Siz küçük bir zaman yolculuğu yaptınız, siz geri gittiniz ve onlara bu cihazı verdiniz, alışsınlar diye bunu onlara verdiniz; onlar ne yapacaklar? Ne yazık ki insan doğası onların birkaç şey yapacağını söylüyor. Onlar sizi otoriteye teslim ederler. Gerçekten. Onlar o kadar korku dolu ki - o kadar korkulu - onlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Onlar o nedenle sizi yüzüstü bırakacaklar. Ya da onlar bu cihazı çalıştırmanın yolunu bulacaklar ve kendilerini, özel yaşamlarını imha edecekler. Bu, onların başa çıkması için çok fazla. Bu, onlara çok aşırı gelecektir. Onlar o küçük telefonda mevcut olan teknoloji ve özgürlük ile başa çıkamayan 1915'teki o insan kimliğini yapılandırmaya çalışmak için özel yaşamlarında bir yol bulacaklardır. Onlar kendi hayatlarını tahrip edeceklerdir. İnsanlarda bu o kadar çok oluyor ki, onlar kendi kendilerine zarar veriyorlar. Onlar bununla başa çıkamıyorlar. Sizin her biriniz - her biriniz - kişisel deneyimleriniz sayesinde biliyor bu konuyu.
Veya onlar onu dünyayı havaya uçurmak için kullanacaklardır. Birisi, "Bu cihaz sayesinde biz yeni silahlar geliştirebiliriz. Biz kötü çocukları ispiyonlayabiliriz. Biz zenginliği ve gücü ve gücü ve gücü ve gücü artırabiliriz." diyecektir. Eğer bu 1915'te çıksaydı, siz geri dönseydiniz size teminat veririm ki onlar bunu bir şekilde güç elde etmek için kullanacaklardır. Arkadaşlarını manipüle etmek için, meslektaşlarını, hükümet görevlilerini, dünyayı - bunun bir önemi yok. Onlar onu güç için kullanacaklardır.
O nedenle buradaki ikinci konu: bu yıla başlarken güç yok. Ve size yeni şeyler gelirse onlar asla güç için kullanılmayacaklar. Onları güç için kullanmayın. Siz cezbedileceksiniz. Siz baştan çıkarılacaksınız. Siz bana ve diğer Şambra'lara bahaneler öne süreceksiniz. "Bunu yapma. Senin onu kendin dışında bir yerden elde etmeye ihtiyacın yok. Senin öğrendiklerimizi insan kimliğine daha çok şey kazandırmak amacı ile kullanmana ihtiyacın yok." diyen Şambralar olacaktır. Ve siz onlar ile tartışacaksınız ve onlara Adamus'ın nasıl yanıldığını ve onların nasıl yanıldıklarını ve Adamus'ın herkesi nasıl kontrol ettiğini anlatmaya koyulacaksınız.
Dostlarım ben size şimdi söylüyorum tıpkı 1915'teki birine iPhone verilmesi gibi onlar da bunu güç ve sonunda yıkım için kullanacaklardır. Biz güce girmeyeceğiz. Bizim ona ihtiyacımız yok. Sizin ona ihtiyacınız yok. Bunu bir anlığına nefesle içinize çekin ve güçsüz yaşamın sizin için doğru olup olmadığını hissedin. Sizin ona hiçbir şekilde ihtiyacınız yok.
Sırada Ne Var?
O halde ikinci soru. Onu hazırlamama izin verin. Sıradaki soru. İşte biz 2015 yılındayız ve size bir cihaz verildi. Size enerjiyi basit bir şekilde seçim ile çeken bir cihaz verildi. Ben cihazın nasıl bir şeye benzediğini söylemeyeceğim ama diyelim biraz buna benziyor (küçük bir kumanda gösterir). Bu, gerçekten basit. Bu, ne zaman ihtiyacınız olursa olsun seçim yolu ile enerjiyi çekiyor. Ve bu cihaz aynı zamanda duyguları nötralize ediyor, sizin duygularınızı. Başka insanların duygularını değil, sizin duygularınızı. Duyguların nötralize olması, biraz korkutucu. Vay. Ben tam da şu anda bunu deneyeceğim. (Adamus kırmızı lazeri kendisine tutar ve komik mimikler yapar; kahkahalar) O, duyguları nötralize eder.
Bu cihaz aynı zamanda siz nerede olmayı seçiyorsanız orada olmanızı sağlar. Şimdi, ben 'seçtiğiniz her yere' diyorum; o, dünyanın öteki tarafında sizin bedeninizin görünmez ve yeniden görünür olmasını sağlamaz. Biz "ve"deyiz şimdi. Biz "ve"deyiz. Sizin bedeniniz tam da orada kalacak ama bilinciniz birden fazla yerde bulunabilir. Ve siz, "Peki ben bedenimi götüremiyoram bunun ne değeri var?" diyorsunuz.
İki şey. Siz ona ihtiyacınız olmadığını idrak edeceksiniz. Siz bedene o kadar bağlısınız ki - başka evrenlere ve boyutlara yolculuk yaptığınızda onu götürmek istiyor musunuz? Gerçekten mi? Siz bu nedenle şikayet ediyorsunuz, o, hastalanıyor, siz osuruyorsunuz ve bunun gibi şeyler (kahkahalar) ve siz onu götürmek mi istiyorsunuz?? Gerçek bilokasyon (birden fazla yerde bulunma) bilinç ile ilgili bir durumdur, fiziksel beden ile ilgili değil (lazeri yeniden kendisine çevirir; bazı kıkırdamalar). Evet. Sizin buna ihtiyacınız yok.
Şimdi, realitede, gerçekçi uygulamalarda bilince sizin istediğiniz yerde olma izni verdiğinizde siz - ve siz götürme konusunda çok daha fazla ustalaşacaksınız- fiziksel olanın özelliklerini de beraberinizde götüreceksiniz; mevcut fizikseli değil ama fizikselin özelliklerini. Tıpkı enerjisel bir parmak izi gibi. Sanki bir beden içinde olmak nasıl bir şey onun zekiliği bilincin doğasında varmış gibi, bu nedenle onu götürmüş oluyorsunuz.
Ama şu düşünceden uzak kalın, "Oh benim bu bedeni yanımda götürmem lazım" Star Trek'te (Uzay Yolu) ne yapıyorlar? Onlar buharlaşıyorlar veya maddesel olmaktan çıkıyorlar (biri "teleportasyon ile gönder beni" der). Beni gönder...ama süreç nasıl işliyor? Oh, sen modası geçmiş Star Trek grubundansın. Siz hepiniz yanıtı biliyorsunuz (Adamus güler). Öyle değil...(biri "teleportasyon" der). Hayır. Beden atomlarına ayrıştırılıp başka bir yere konulmuyor. Beden olduğu yerde kalıyor ve hiç güç olmadan - beni dinleyin garip olacak ama güç yok, efor yok - basitçe üç kez topuklarınıza vuruyorsunuz ve bir de bakmışsınız Kansas'tasınız (bazı kıkırdamalar). Bir dahaki sefere topuklarınıza da vurmuyorsunuz. Bir dahaki sefere kafa atıyorsunuz ve istediğiniz yerde oluyorsunuz.
Bedeni beraberinizde götürmeye ihtiyaç yok, tamam mı? Siz şimdi "ve"desiniz. Siz aniden tekillikten çıkıp Tüm Olana giriyorsunuz ve bedenin tüm zekiliğine sahipsiniz. Yani bu biraz da sanki beden ruhun içinde gibi bir şey - bu benim hoşuma gidiyor; beden ruhun içinde - ama onun fizikselde olması gerekmiyor. Siz tüm zekiliğe sahipsiniz, siz bedenin bütün motiflerine sahipsiniz. Siz bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuz. O halde gerçek beden neden beraberinde götürülsün? Neden bedenin en iyi tarafı götürülmesin? Ve siz o nedenle oradasınız. O nedenle başkaları eğer siz de istiyorsanız sizi görebiliyorlar ve siz onları görmek istemediğinizde, onlar da sizi görmüyor.
Bununla birlikte şimdiden burada bir sorunumuz olduğunu görüyorum...sizin insan zihinleriniz gidiyor. Burnuma güç kokusu geliyor ve o, köpek boku gibi kokuyor veya o bizim yeni Dottiemiz miydi? (Joe&Sandra'nın köpek yavrusu). Hayır, hayır. Peki (bazı kahkahalar). Çünkü ben bu konuda konuşurken siz aniden onu yapıyor oluyorsunuz. Siz güce gidiyorsunuz. "Oooh! Ben istediğim yerde belireceğim ve ben bir şeyler yapacağım" ve bunun içinde güç var. Bunu geçin. Eğer bunu iktidar sahibi olmak için yaparsanız o, gerçekten canınızı yakar.
Benim verdiğim örneği hatırlayın. Siz 1915'te birine iPhone verdiniz. Dostlarım onlar ya kendilerini ya sizi ya da dünyayı yıkacaklardır. O halde oraya gitmeyin. Bunu hatırlayın. Siz her yere gidebileceğinizi düşündüğünüz zaman bunu bilincinize koyun.
Yani siz duyguları nötralize eden o cihaza sahipsiniz. Ben bunu neden söylemiş olabilirim? Eğer şimdiye kadar keşfetmediyseniz,siz duyguların duyusallığa kıyasla ne kadar ince ve ucuz ve sahte olduklarını ve güç yüklü olduklarını keşfedeceksiniz. Kim gerçek duyusallığa, hissetme yeteneğine - gerçekten hissetme yeteneğine - fiziksel duyuların ötesindeki her farklı düzeye sahip olup da duygulara ihtiyaç duyar?
Siz bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuz, başka birisi ile veya tek başına duygusallaşmak ile size dokunan gerçekten güzel bir şarkı dinlediğinizdeki hissediş - ama bu duygu değil, değil mi? Ve siz onun gerçek olduğunu bilirsiniz ve "Oh!" dersiniz. O size kulaklar aracılığı ile duyusal olarak dokunur ama sizin bedeniniz ve her şey o anlığına canlanır. Hislere veya duyusallığa sahip olan kim duygulara ihtiyaç duyar ki?
İşte bu küçük cihaz talep edildiği zaman nötralize ediyor. Sadece o düğmeye basın. (Adamus cihazı yüzüne çevirir) Oh, hayır! (bazı kahkahalar) Ben uçakta bir pilotum...(kahkahalar artar) O halde, tamam. O, size çabasızca bilincinizi istediğiniz yere koyma imkanı verir.
Şimdi, soru - Linda mikrofon ile, ben vaktimi aştım ama umurumda değil - soru şu: siz onun ile ne yapacaksınız? O, tıpkı bir mıknatıs gibi enerjiyi çekiyor ve o tamamen sizin, ne ihtiyacınız varsa veya ne istiyorsanız veya ne arzuluyorsanız. O, enerjiyi çeker. O, duyguları nötralize eder ve o, size, bilincinizi, farkındalığınızı istediğiniz yere koyma olanağı sağlar. Mikrofon Linda'da, siz ne yapardınız?
Ben bunun adına iYammer diyeceğim. (ç.n: iYammer okunduğunda Türkçe Ben'imleyici anlamına gelir, İngilizce'de böyle bir kelime yoktur). Peki. Birisi lütfen benim için bu ismin patentini alır mı - iYammer. İ-y-a-m-m-e-r, iYammer (yanlışlıkla "Why (neden)-yammer" diye telaffuz edilir), iYammer. (kıkırdar)
Arzu edersen ayağa kalk sevgili. Al onu işte, onu hisset.
JULİE: Peki.
ADAMUS: Onu hisset. Evet.
JULİE: Ben ilk önce bir yere gittim ve okyanusta oynadım.
ADAMUS: Kesinlikle.
JULİE: Ve daha sonra kendime zarar vermeyi düşündüm. Evet, ben sadece oynuyordum. Sadece bir yerlerde oyunuyordum.
ADAMUS: Evet, yıkıcılık. Tamam. kendine zarar vermek, evet.
JULİE: Yüzmek, dalmak ve oynamak.
ADAMUS: Yani sen yunuslar ile yüzerken kendine zarar vermeye geldin.
JULİE: Sen demedin mi- 1915 diye?
ADAMUS: Hayır. hayır. (bazı kahkahalar). Hayır. Biz buradayız. Biz buradayız.
JULİE: Peki.
ADAMUS: Hayır, biz buradayız. O, bir deneyimdi. Biz şimdi bu andayız. Biz stüdyodayız. Evet ve biz şimdi buradayız ama ben yanımda bir cihaz getirdim, hadi buna gelecekten geldi diyelim. Ben onu tam da şimdi Şambra için getirdim. Ben beraberimde iYammer ile onu bazı Şambralara vermek için 100 demeyeceğim ama gelecekten 27 yıl sonrasından geliyorum. Onun birçok özelliği var. O kadar çok ki, basit bir iPhone'dan çok daha fazla ama onun en önemli özelliği duyguları nötralize etmesi, seçtiğin kadar çok enerjiyi çekmesi - o enerjiyi içeri alır - ve o, bilincinize herhangi bir yerde olma imkanı verir. Fiziksel bedende değil ama bir şekilde fizikselde. Sen bu cihaz ile ne yapacaksın? Tıpkı bizim 1915'te insanlara iPhone verdiğimiz gibi ben de şimdi bunu sana veriyorum. Sen onun ile ne yapacaksın?
JULİE: Ben hala oynamak istiyorum. Bir sürü yere gitmek istiyorum, birçok şey deneyimlemek istiyorum.
ADAMUS: Peki. bana bir örnek ver.
JULİE: Yolculuk yapmaya başlamak ve...
ADAMUS: Bana nereye gideceğine dair bir örnek ver.
JULİE: O halde Avrupa'ya yolculuk.
ADAMUS: Sen bir uçağa binip bunu gerçekleştirebilirsin.
JULİE: Biliyorum ama...
ADAMUS: Diğer boyutlar konusunda ne düşünüyorsun?
JULİE: Kesin.
ADAMUS: Tamam.
JULİE: Ben onu zaten yapıyorum.
ADAMUS: Bana iYammer'ımı geri ver (kahkahalar). O, benim. Anlaşıldı.
JULİE: Bilmiyorum.
ADAMUS: Anlaşıldı. Avrupa'ya gitmek mi? Senin iYammer'ın var ve sen Avrupa'ya gidiyorsun ha? Başka bir boyuta git! Cehenneme git (kahkahalar). Önce neye benzediğine bak ve daha sonra gideceğin yeri seç. Cennete git. Keşfetmeye git. İnsan Avrupa'ya giderdi. Senin ruhun nereye gitmek istiyor? Senin ruhun nereye gitmek istiyor? Ohh!
Peki, sıradaki (onu birine fırlatır). iYammer'ı yok etme denemesi. Evet. O, yok edilemez. Peki.
Sen onunla ne yapacaksın Scott? Ayağa kalkar mısın lütfen?
SCOTT: Evet. Biliyorum çünkü ben de yolculuk yapmayı düşünüyordum. Kardeşim her yere seyahat ediyor.
ADAMUS: Nereye yolculuk yapmak istedin?
SCOTT: Oh, o, her yere gidiyor. Ben denizin altına gitmek isterdim. Ben bunu daha önce hiç yapmadım, o nedenle bunu keşfetmek isterdim...
ADAMUS: Denizin altına.
SCOTT: Okyanusun altında, okyanusun içine.
ADAMUS: Altına mı demek istiyorsun?
SCOTT: Evet, keşfetmek için, bilmiyorum, gemi enkazları. Plan yapsam bile bunlar benim normalde yapmayacağım şeyler.
ADAMUS: iYammer'ımı bana geri ver (kahkahalar).
Pete! Yardım et Pete! Pete'ın hatırına! iYammer sende, onun ile ne yapacaksın?
PETE: (Pete yanlışlıkla mikrofonun yerine iYammer'a konuşur) Belki...
LİNDA: Vay, vay, vay!
ADAMUS: Oh, evet, evet (kahkahalar). Peki, sende bir iMic ve bir İyammer var (kahkahalar artar). Onunla ne yapacaksın?
PETE: Onu fırlatıp atacağım.
ADAMUS: Neden?
PETE: Çünkü benim ona ihtiyacım yok.
ADAMUS: Bu doğru.
PETE: Ben tüm o şeyleri yapabiliyorum. Ben şimdi tüm o şeyleri yapmayı öğreniyorum.
ADAMUS: Doğru, doğru, doğru.
PETE: Yükselişimin bir parçası olarak.
ADAMUS: Ama bu benden sana bir hediye. Benim hediyemi fırlatıp atamazsın.
PETE: Peki, onu bir yere koyarım (kahkahalar).
ADAMUS: Seni severim Pete biliyorsun ama ben lanet hediyemi geri alıyorum.
PETE: Peki!
ADAMUS: Ben onu başka birine vereceğim. Ohh Sart! Bana yardım et. Peki, Sart iYammer'ı aldı. Sen onunla ne yapacaksın?
SART: Ben onu benim buradaki varoluşum için sihirli bir hale getireceğim.
ADAMUS: Bana bir örnek ver. İlerleyen saatlerde bunun ile ne yapacaksın?
SART: Pizza alacağım. (yoğun kahkahalar)
ADAMUS: Bana onu geri ver! David! David, hayal et - mikrofonu aldıktan sonra hayal et! Oh, neden ben (Adamus hıçkırır; bazı kıkırdamalar). Neden!
DAVİD: Evet, hım...
ADAMUS: David.
DAVİD: Bilinçli yaratıcı olurdum...
ADAMUS: Evet, evet, evet, evet.
DAVİD: Ben Bildiğimi Biliyorum durumu. (bazı kıkırdamalar)
ADAMUS: Nasıl?! Ne yapacaksın?
DAVİD: İşte, örnek olarak...
ADAMUS: Sen bu akşam üzeri saat 5'te ne yaratacaksın?
DAVİD: Diskball diye bir oyun var.
ADAMUS: Tamam.
DAVİD: O, aslında bedeni dengeye sokan, enerjiyi hareket ettiren ve yaşama neşe katan bir aerobik oyunu.
ADAMUS: Bu fikir ne kadar eski?
DAVİD: Ben bununla çok uzun zamandır uğraşıyorum.
ADAMUS: Onu bırak ve başka bir şey ile uğraş.
DAVİD: Evet, yani...
ADAMUS: İşe yaramıyorsa bırak, başka bir şey yap lütfen.
DAVİD: Teşekkür ederim.
ADAMUS: Kesinlikle. Onu geride bırak. Şimdi, sen iYammer ile ne yapacaksın?
DAVİD: Peki. Kendimden gerçekten keyif alacağım.
ADAMUS: Hadi! Bana bir örnek ver!
DAVİD: Evet, hım...
ADAMUS: O, duyguları nötralize eder. Başka kelimelerle söylersek, senin gerçek duyusal hislerin olur, ne demek istediğimi anlıyorsan tabii.
DAVİD: 7/24 orgazm nasıl olurdu? (kahkahalar ve bazı alkışlar)
ADAMUS: Tamam. Sonunda!
DAVİD: Evet. Hı?
ADAMUS:Sonunda bariyeri yıktık.
DAVİD: Evet.
ADAMUS: Bu, bir başlangıç, İsa'nın hatırına.
DAVİD: Bu, iyi bir başlangıç.
ADAMUS: Sen değil İsa (yukarıya bakar) ama...hayır, değil...İsa (kahkahalar). Yani bu, bir başlangıç.
Şimdi o duyguları nötralize ediyor. o, enerjiyi çekiyor ve siz istediğiniz yere basitçe Ben'imleyici ile gidebilirsiniz. Herhangi bir yere. Sen ne yapacaksın? Bana başka bir şey ver. Sen o büyük orgazmı yaşadın. Başka?
DAVİD: Doğru. Ben'imleyicinin potansiyelini paylaşarak başka boyutları keşfederim...(Adamus inanmıyormuş gibi bir ifade takınır) Hayır. (David kıkırdar)
ADAMUS: Benim kıçımı paylaş! Onlar ilk önce seni öldürürlerdi.
DAVİD: Evet ama bunun için önce beni bulmaları gerekirdi.
ADAMUS: Hadi! Ahh!
DAVİD: Ben teleportasyon yapardım. Ben sadece...
ADAMUS: Onu bana ver! O lanet iYammer'ımı bana geri ver! (kahkahalar) Peki, son kişi.
ADAMUS: Sen bence, sen bence. Tam bu ön tarafa gel.
EDİTH: Git, Tad.
ADAMUS: Peki. evet.
TAD: (içini çeker) Ben her yere giderdim. Ben ok gibi fırlardım...o yıldızda hangi cehennem şeyler oluyor? Ben bunu görebiliyorum. Ben kendimi hayal bile edemeyeceğim yerlere projekte ederdim ama onlar orada ve belki ben hani şu 1.80 boyunda fidan gibi ince olan birisi gibi olurum, bilirsiniz işte, harikulade bir kadın ve ben oralarda dolaşıyorum ve sadece...ben lanet olası istediğim her şeyi yapardım.
ADAMUS: O dolaşmayı nasıl yapardın?
TAD: (biraz caka satarak yürür) Buna benzer. Bilmiyorum. (Adamus mimik yapar; kahkahalar).
ADAMUS: Evet. Ben o durumda iYammer'ın en lüks versiyonunu satın alırdım! (kahkahalar artar)
TAD: Belki o 1.80 boyundaki fidan gibi olmaya çalışan benimdir... her neyse, ben varlığından bile haberdar olmadığım her yere giderim, ben giderdim ve deneyimleyebilirim, insan...
ADAMUS: Bana bir örnek ver. Hadi! Sen net değilsin. Nereye...
TAD: Net değilim? Başka bir bulutsu yıldıza giderim (kahkahalar).
ADAMUS: Tabii. Benim orada arkadaşlarım var. Sana onların ismini veririm.
TAD: Teşekkür ederim. Ben başka bir yerde bira içerim.
ADAMUS: Sen onları önce iPhone'undan arayabilirsin.
TAD: Kendime izin vereceğim şeyleri deneyimlemek isterdim - benim şu anda beynim konuşuyor. Dışarıda öyle şeyler...
ADAMUS: Onu bana ver! Onu bana ver. Mikrofonu ona ver (Linda'ya).
TAD: Ona.
ADAMUS: Ona.
İşte tam olarak benim kastettiğim konu. Siz insan perspektifi ile geliyorsunuz. Sizin elinizde bu sihirli cihaz var, tıpkı onlara 1915'te şaşırtıcı şeyler yapan iPhone verildiği gibi, şimdi de o sihirli cihaz, iYammer size veriliyor ve siz Avrupa'ya mı gidiyorsunuz?! Sizin...hayaliniz bu mu??! Ve siz su altında yüzeceksiniz, batık gemiler bulacaksınız? Ben ne...?! Bunun içindeki mizahı görebiliyor musunuz? Ve siz ne, yolculuğa mı çıkacaksınız? İstediğiniz bu mu? Bir yerlere yolculuk yapmak aydınlanma mı?
Her şeyi unutun. Muhtemelen 7/24 orgazm diyerek sonuç düdüğüne en çok yaklaşan David oldu. Biz onun nereden geldiğini biliyoruz (kahkahalar) ve biz onun çok arkadaşı olacağını biliyoruz (kahkahalar artar). Sen en iyisi rehberde yer almayan bir telefon numarası al (Kahkahalar artar).
İstesem de bu günü bundan daha iyi senaryolaştıramazdım. Bunu benim yerime siz yaptınız. Siz bu dahice klasik senaryoyu yazdınız. Bu bir klasik. Birisi bir iPhone ile ne yapar? Siz onu 1915'te olsa bile nasıl açıklarsınız. Onlar onun ile ne yapacaklardır? Ve siz kelime bulmakta zorlandınız. Siz onu açıklayamadınız. Açıklamalar cılız oldu. Cılız. Ve ben de size kendi konumu ispatlamaya çalıştım, ben size bir iYammer veriyordum, onunla ilgili her şeyin yolunda olduğunu bilerek, o tam da şimdi size gönderildi. Size bir iYammer gelecek ve siz onun için gerçekten hazır mısınız?
Avrupa'ya gidin, suyun altında yüzün, orgazm olun (kahkahalar ve bazı alkışlar). Gelmemiz gereken nokta burası mı? (Adamus güler) Burada mı yolları ayırıyoruz? (kahkahalar artar)
Benim bakış açıma göre, insan özü sırada ne olduğunu bilemez veya hatta hayal bile edemez ve sırada bu iYammer var. O sizin e-postanızda demek istiyorum. O sizin yolunuza çıkacak. O benden size bir hediye bile değil; o sizden size. Ve siz onu aldığınızda o lanet yoldan çekilin, o insan özünüzü yoldan çekin.
Siz çok, çok, çok gördünüz....(kahkahalar) Bu, bundan daha iyi senaryolaştırılamazdı. İnsan durup sınırlı olduğunu düşündüğünde biz sınırlamaların olmadığı yere gidiyoruz. Benim oraya insanın gitmesine ihtiyacım yok ama Ben'imin gitmesine ihtiyacım var.
Siz Ben'imin armağanlarını aldığınızda...ve ben onun duyguları nötralize ettiği konusunda son derece ciddiyim. O enerjileri çekiyor. O size istediğiniz her yerde olma olanağı sağlıyor, onun hakkına düşünmeden, hokkabazlık yapmadan veya hayal etmeden çünkü edemezsiniz. İnsan edemez. O zaman bırakın Ben'im gerçek Sen'in öne çıksın. O ne yapacağını biliyor. O, geri tutmadan, enerji için güç kullanmadan, kusurlu, sınırlı insan arzuları olmadan kesinlikle ne yapacağını bilir. o, tüm o enerji ile ne yapacağını bilir.
O, Sen, insandan daha fazlası olan parça herhangi bir zamanda herhangi bir yere gidebilir. Bu o kadar kolay ki. Bunu nasıl yapacağınız öğrenmek için Gizem Okulları'na gitmenize gerek yok, bilinci herhangi bir yere koyun. Ama çabalayan ve güç veren insan olursa siz hayal kırıklığından başka bir şey yaşamazsınız çünkü bu örnekte de gördüğünüz gibi insan gerçekten anlamıyor, bilmiyor, imgelemeyi kıramıyor. Ve onun arzuladıkları o kadar insani ki. Ve ben insanın kapısını çalmıyorum. Ben aynı zamanda birim, ben bir Yükselmiş Üstadım. O, en ihtişamlı deneyim ama o, eğer siz o kadarına izin veriyorsanız sizi aynı zamanda geri tutabilir.
Siz, sınırlama, korku, makyo, ilham eksikliği ile ilgili güzel örneklerde bunu gördünüz - istesem bundan iyisi olmazdı. O halde, insan, lütfen, İYammer sana geldiğinde yoldan çekil ki hepiniz sıradaki düzeye geçebilesiniz.
Burada güç yok. O güç için kullanıldığında darmadağın edecektir. O halde lütfen yolunuzdan çekilin. Güzel.
Bunun ile birlikte güzel, derin bir nefes alalım. Oh! Ahhh! Ah, ahhh.
Gücün Ötesinde
Ben şimdi iki şey yapmak istiyorum. Fazla vaktimiz kalmadı ama biz dünyanın bütün vaktine sahibiz. İkisi birden. O, bir ve. Asla, asla bir daha biri ya da öteki olmayacak. Daima ve olacak ve sizi diğer insanlardan farklı kılacak olan şey de bu. Ve size dediğim gibi şu andan itibaren 6 ay içerisinde siz çıldırarak, "Sen bize bunu neden daha önce anlatmadın" diyeceksiniz.
O halde ben hemen şimdi ışıkların azaltılmasını istiyorum. Biz iki deneyim yaşayacağız. İlkini ben sizinle yapmak istiyorum - hangisi önce olsun diye karar vermeye çalışıyorum - o halde, çok fazla zamana ihtiyaç duyulmayan ile çok kısa olanla başlayalım. Biz gücün ötesine geçeceğiz. Gücün ötesine, o halde John, biz diğer parçayı istiyoruz, ilk parça değil, o, sadece bu gün içindi.
Ben bir mektup deneyimi gerçekleştirmek istiyorum. Bir tür Rüya Yürüyüşü ama burada siz, siz ile yürüyorsunuz.
O halde güzel derin bir nefes alın ve iYammer'ı hatırlayın. O size seçtiğiniz her yerde olma olanağı veriyor, belki fiziksel beden ile değil, belki beyin ile değil ama iYammer sayesinde istediğiniz yerde olabilirsiniz. İstek yok, güç yok.
(müzik başlar)
Biz şimdi tamamen yeni bir alana doğru hareket ediyoruz. Onun adı; Güç Olmadan. Ve benim daha önce söylediğim gibi güç yok...sizin bir ayağınız güçte öteki dışarıda olmayacak. Siz basitçe onun ötesine geçeceksiniz.
Güç, her zaman, her şey için ihtiyaç duyulan enerjiyi kendi bilinçlerinin yarattığını anlamayanlar için bir illüzyon.
Hiçbir şeyin dışarıdan alınmasına ihtiyaç yok. Hiçbir şeyin başkalarından alınmasına ihtiyaç yok.
Tüm enerji zaten içeride.
Biz gücün ötesine geçerken siz çok farklı bir dünyaya adım atmış oluyorsunuz, çok farklı bir dünyaya. O, çok özgürleştiren ve serbest bırakan bir dünya. Ve siz doğal olaral enerjiyi çektiğinizi fark ediyorsunuz. Siz bunu hep böyle yaptığınızı fark ediyorsunuz ama belki bunu bilinçli seçimler şeklinde yapmadınız.
Siz size doğal olarak çekilen enerji için bir daha asla bir başkasını aramayacaksınız - kendi alanınızdan, evrensel alandan, her nereden olursa olsun fark etmez - siz onu doğal olarak çekiyorsunuz. O, size geliyor.
Biraz benzetme, klişe kullanırsak aradaki fark sabah kalkmak, aç hissetmek, dışarıya çıkma gerekliliği ve beslenmek için bir hayvan avlamak, onu yüzmek ve pişirmek ve sonunda yemek gibi. Mevcut durum buna benziyor, birçok insan böyle her şeyin peşine düşüp kovalıyor.
Buradaki fark, güçsüz yaşamda siz sabah uyanıp biraz aç olmanın ne kadar güzel olduğunu hissedersiniz. Siz onun çok duyusal olduğunu bilirsiniz. Oh! Bedeni besle; o, öyle iyi hissediyor. Ve siz ön kapıyı açarsınız ve öğününüz oradadır, pişmiş ve hazır vaziyette. Sizin istediğiniz her ne ise.
Ve insan zihni aniden devreye girip, "Bu, buraya nasıl geldi?" der ve "Şüpheli bir durum mu var? Bu, bir numara mı?" Ve siz şöyle dersiniz, "İnsan kapa çeneni. Ye. Bunu sen çektin. O, sana geldi." Güçsüz yaşam böyledir.
Yıllarca, yıllarca önce Adamus veya Tobias sanırım - ben Adamus'ım (bazı kıkırdamalar) - Tobias dedi ki " O, sana gelir. O, sana gelir" ve böyle olur. Gücün ötesine geçin o, size gelir. O, çok, çok farklı bir realite ve siz onu kontrol edip yönetemezsiniz. Güçsüz yaşam her şeyin orada olduğuna ve orada olacağına dair olan farkındalık anlamını taşır. Ve sizin insanlığınıza ait olan bir parçanız çıkıp, "Ama sen anlamıyorsun; eğer? Ben bunu daha önce denedim ama olmadı." diye bağırır.
Dostlarım bu, bir 'şimdi veya asla' meselesi. Bu, bir 'güven ya da geri dön' meselesi.
Yani biz güçsüz yaşamın bu alanına, bu boyutuna, bu bilincine giriyoruz.
Şimdi herhangi bir şey yapmayın lütfen. "Ne yapmam gerekir? Bunun üzerinde ne kadar çalışmam gerek" diye düşünüyorsanız yapmayın. Siz zaten oradasınız.
Bunu anlıyor musunuz? Siz zaten oradasınız.
Bu sihir değil. Bu, sadece bilinç.
Onun içerisinde çaba yok. Çabalamak ya da onu çözmek yok. Analiz etmek yok. Odaklanmak bile yok. Siz zaten oradasınız.
Şaşırtıcı olan da; o, güç olmadan meydana geldi.
Şimdi insanın yapması gereken tek şey izin vermek. O kadar.
O halde derin bir nefes alın. Siz şimdi güçsüz yaşamdasınız.
Siz insan özünüzü, "Evet, ama, eğer" diye söylenirken bulursanız sadece 'şşşşt' deyin. Siz güçsüz yaşamdasınız. Sizin onun üzerinde çalışmanıza ihtiyaç yok. Siz basitçe oradasınız. Şimdi bunu deneyimlemek için kendinize izin verin.
Biliyorum Biliyorum, şu anda sizin zihniniz uçuyor, "Ama, eğer?" ve "Ben bunu nasıl yaparım? Ne...?" Şşşşt. O, sadece insanın sesi. Siz onun "ve" olduğunu hatırlayın, bilincin, Ben'imin ihtiyacı olan her enerjiyi çektiği bir yaşam. O, onu çeker.
Hadi benim bugün sizinle yapmak istediğim sıradaki bölüme geçerken derin bir nefes alalım.
Hadi derin bir nefes alalım.
(müzik sona erer)
İlerleme Merabh'ı
Şimdi, biz bir tür merabh-yürüyüş, Rüya Yürüyüşü yapacağız. Ben daha önce normalde böyle yapmazdım ama şimdi peş peşe yapıyorum. Ama şimdi yapabiliriz.
O halde derin bir nefes alalım ve müzik başlasın.
(müzik başlar)
Ve lütfen bu deneyimde bana katılın, önce derin bir nefes alın ve kendinize basitçe deneyime girme izni verin. Sizin burada çok fazla bir şey düşünmeniz gerekmiyor. Her şey size gelecek.
Sizin burada herhangi bir şeyin üzerinde çalışmanız gerekmiyor. O, size gelir. Ben size bir rehber gibi hizmet verirken beni takip edin.
O halde derin bir nefes alın.
Ve eğer arzu ederseniz bir sürü, bir sürü, bir sürü odası ile bir konak hayal edin. Çağdaş olabilir; eski bir klasik olabilir ama gerçek bir konak. Ve ben çevresinde biraz su olan konaklardan hoşlanırım, bir kaç göl, belki akarsu, doğa. Siz konağınızı nasıl istiyorsanız öyle olsun.
Ve onu görmekten daha ötesini, ben sizden onu hissetmenizi istiyorum.
Ve iYammer'ı hatırlayın, siz onun ile çaba olmadan istediğiniz her yerde olabilirsiniz. Siz basitçe oradasınızdır.
Şimdi, ben size, biz yolculuğumuza devam ederken deneyimleyeceğimiz başka bir şey anlatmak istiyorum, şeyler değişebilir ve bu geçerlidir. Başka sözcüklerle, siz bir konak imgeleyebilirsiniz ama manzara veya tarz değişir. Ve bu insan zihnini hayal kırıklığına uğratır ama "ve" ye göre o, uygundur. İnsan zihni sabit ve durağan şeyler ister, her tuğlanın yerinde durmasını ister. Ama "ve"de bu değişebilir.
O nedenle biz deneyime başlarken siz kendinizi fazla zorlamaya çalışmayın, şeyler dönüşürken, değişirken, katı bir fiziksel 3B durumunda kalmayın.
O halde, biz şimdi sizin konağınıza giriyoruz ama ben size onun hakkında bir şey anlatacağım. Orada bir sürü oda var ama koridor veya hol yok. Siz holleri olan evlere veya yapılara alışkınsınız, odalara çıkan koridorlar ama burada öyle değil. burada değil.
Biz odadan odaya koridor olmadan geçeceğiz. odalar değişebilir, bu da geçerlidir. O halde hadi girelim ve biz ilk odaya giriyoruz. Bu odada şimdi ölmüş olsalar da orada hayatta olan sizin bu yaşamınızdaki biyolojik aileniz var. Orası sizin aileniz ile dolu - erkek kardeşler, kız kardeşler, ebeveynler, teyzeler, amcalar, kuzenler, erkek yeğenler, kız yeğenler, hepsi. Ve ben sizin, bilincinizin odada çok mevcut olmanızı istiyorum. Sizin.
Şimdi odanın içini hissedin. Siz yüzleri görebilirsiniz, ailenizin bedenlerini.
(duraklama)
Onlar sizi görüyorlar mı? Onlar sizin farkınızda mı? Onlar sizinle etkileşime giriyorlar mı?
(duraklama)
Siz burada kendinizi rahat hissediyor musunuz, yoksa burası rahat etmediğiniz bir oda mı?
(duraklama)
Şimdi ileri gitme zamanı.
O halde derin bir nefes alın ve şimdi ilerleyin. Hadi ilerleyerek diğer odaya gidelim. Hatırlayın holler ve koridorlar yok. Biz sadece diğer odaya ilerliyoruz. ve bu odada sizin arkadaş olduklarınız var.
Çevreyi hissedin. Çocukluk arkadaşlarının, okul arkadaşlarının yüzü nasıl? Oda dolu mu yoksa orada sadece birkaç kişi mi var? Onlar sizi fark ediyorlar mı yoksa siz görünmez misiniz? Siz onları görebiliyor musunuz yoksa onlar yüzleri yokmuş gibi mi?
(duraklama)
Orada sevgi hisleri, arkadaşlık veya ihanet hisleri var mı?
(duraklama)
Sizin beklentinizin - yüzlerin, öne çıkanların, sizin fark ettiklerinizin - yerine gelmesinin bazen gerekmediğini fark edin.
Bu oda rahat mı? Burası sizin uzun, uzun bir zaman geçirebileceğiniz bir yer mi? Yoksa burası size belki boğucu ya da sınırlandırıcı veya sadece rahatsız mı hissettiriyor?
(duraklama)
Onlar sizin farkınızdalar mı? Onlar ne yapıyorlar?
(duraklama)
Sizin düşünceleriniz, bilinciniz aslında bu odadan bile başka bir yere mi gidiyor?
(duraklama)
Hadi güzel, derin bir nefes alalım. Şimdi ilerleme zamanı. Ziyaret edeceğimiz başka odalar var. Şimdi bizim diğer odamıza ilerleme vakti.
Ve bu odada sizin bu ömrünüzde yaşadığınız sevgi ve sevgililer var. Ne kadar sürdüğü önemli değil. Bir gün de olabilir, 10 yıl da olabilir, 30, 50 de. Fark etmez ama onlar sizin kalbinize gerçekten dokunanlar.
(duraklama)
Sizin tüm aşklarınız ve aşıklarınız.
(duraklama)
Orada çok mu yoksa az mı kişi var?
(duraklama)
Burası rahat mı yoksa rahatsızlık verici mi?
(duraklama)
Onlar sizi fark ediyorlar mı yoksa siz burada görünmez misiniz?
Burası berrak bir yer mi yoksa karışık bir yer mi?
(duraklama)
O halde bu aşk ve aşıklar odasında derin bir nefes alın. İlerleme vakti. Bizim diğer odamıza ilerleme zamanı.
Bu oda sizin iş yerlerinizden iş arkadaşları diye tabir ettikleriniz ile dolu, bir işiniz olduğu zamanlardan. Patronlarınız olabilir, sizinle eş düzeyde olanlar olabilir, astlarınız, tüm o yıllardakiler olabilir. Bilirsiniz insanlar aynı iş yerine gittiklerinde aralarında özel - özel ama garip - bir bağ olur. Onlar, sizin ile aynı temel şeylere sahiptir; sizin hedefler, kalıplar dediğiniz şeylere. Onlar, sanki yaptıkları meslek ve iş konusunda bir misyonları olan yabancılar ile birlikte bu çevreye fırlatılmışlardır.
Şimdi bu iş arkadaşları, yoldaşlar, ortaklar ile dolu odada onlar sizi görüyorlar mı yoksa siz görünmez misiniz?
(duraklama)
Burası rahat bir yer mi? Buraya dönmek size iyi hissettirdi mi? Yoksa burası sadece sizin tüm yaşam enerjinizi aldığını hissettiğiniz bir yer mi?
(duraklama)
Biliyorsunuz sizin hayatınızın büyük bir bölümü işte, ofislerde veya fabrikalarda veya dükkanlarda geçti. Hayatınızın büyük bir bölümü ama yine de eğlenceli idi; birçok insan buna dikkat etmiyor. Sanırım onlar, bunun, onların yapmaları gereken bir şey olduğunu düşünüyorlar ve bunu çoğunlukla gerçekte bağları olmayan insanlar ile yapıyorlar ama iş yerinde çok şey meydana geliyor. Karşılaştığınız karakterleri düşünün veya onlar sizin nasıl bir karakter olduğunuzu düşünüyorlar.
O halde siz ortaklarınızın, iş arkadaşlarınızın bulunduğu bu odada güzel, derin bir nefes alın. Sizin burada aslında şaşırtıcı öyküleriniz var. Oradan geçerken görmekten hoşlandığınız insanlar, aynı şey bir iş için de geçerli, ama oh unutmak istediğiniz insanlar ve hayatınızda gerçekten fark yaratan insanlar
Fakat, işte, şimdi ilerleme vakti, yani kendinizi toplayın. Ziyaret edecek daha çok odamız var.
Biz sıradaki odaya giderken siz kendinizi toplayın. Bu oda en ilginç olanı çünkü bu odada size rehberlik etmiş olanlar var; sizin spritüel rehber diye adlandırdıklarınız, bu ömrünüzde ve bazı ömürlerinizde size yardım eden sizin melek arkadaşlarınız. Onlar buradalar.
Fiziksel beden içerisinde değil, siz belki onları hatırlamıyor veya tanımıyorsunuz ama onlar buradalar.
Bu nedenle ben sizden bunu gerçekten hissetmeniz için bir an durmanızı istiyorum ve ben size burada küçük bir ipucu vereceğim. Ben sizin hissedebildiğinizi biliyorum, siz duyusal olabilirsiniz ama siz noktalara bağlanmaya çalışıyorsunuz. Onlar çoğu zaman size geliyorlar, özellikle de siz gençken, bir oyuncak aracılığı ile, bazen bir ev hayvanı aracılığı ile - onlar ev hayvanı değildi ama ev hayvanı aracılığı ile size geldiler - ve çoğu zaman ebeveynlerinizin dediği gibi hayali arkadaşlar şeklinde. Onlar şu anda bu odada.
(duraklama)
Onlar sizin farkınızda mı?
(duraklama)
Bu oda nasıl hissettiriyor? Rahat mı? Burada uzun bir zaman kalabilir misiniz?
(duraklama)
Onları fiziksel bir hale veya insan haline getirmek için çok mücadele etmeyin. Sadece kendinize onların enerjisini hissetme izni verin. Onlar nasıl bir his uyandırıyorlar ve iş yeri arkadaşları veya biyolojik ailenin bulunduğu odaya kıyasla farklı hissettiriyorlar mı?
(duraklama)
Siz yakın hissedeceksiniz, arkadaşlardan daha yakın, aşıklardan daha yakın hatta biyolojik ailenizden bile daha yakın.
(duraklama)
Ama onlar buruk da hissettirebilirler, terk edilmişlik işte. Onlar neden ayrıldılar?
(duraklama)
Onlar neden gece bir not veya bir açıklama bile bırakmadan gittiler?
(duraklama)
Ama hadi burada daha fazla oyalanmayalım. İlerleme vakti dostlarım. İlerleme vakti.
Biz diğer odamıza giriyoruz, çok ilginç bir oda, gerçekten çünkü bu oda sizin geçmiş insan ömürleriniz ile dolu; geçmiş yaşamı olan her veçhe, sizin Dünya'da oluşunuzdan bu yana olan, her ömrün dışavurumu, hepsi burada.
(duraklama)
Orada yüzler var mı yoksa sadece büyük bir karmaşa mı hakim?
Bu odadaki gerçek hisler ne? Bu bir his mi yoksa bir tanımlama mı? Bir aldırmazlık hissi mi? Belki biraz biyolojik aile odasındaki gibi bir hissediş mi?
Geçmiş yaşamlar odası rahat mı?
Yüzleri görüyor musunuz?
Onlar sizi görüyorlar mı?
(duraklama)
Burası sizin kalmak istediğiniz bir yer mi?
(duraklama)
Siz burada geçmiş yaşamlarınız ile yaşamak ister misiniz?
Burada berraklık mı var yoksa bir tür yoğunluk ve karışıklık mı?
Ve ben size küçük bir ipucu vereceğim. Hepsi olabilir, ve.
Ama şimdi derin bir nefes alma vakti ve hadi ilerleyelim. Hadi ilerleyelim.
Hadi şimdi de dışarıya doğru ilerleyelim. Konaktan çıkalım şahane topraklara, doğaya doğru ilerleyelim.
Ah, doğa. Hadi tam da burada duralım. Doğayı hissedin.
Ben Şambra ile çalışırken, Şambra için, insan için en değerli şeyin doğa olduğunu keşfettim. Tanrı'dan daha değerli, aileden daha değerli, en çok özlenen şey olduğunu.
Çevredeki doğayı hissedin. Nasıl hissettiriyor?
(duraklama)
Ziyaret ettiğimiz odalardan farkı ne?
(duraklama)
Burada, doğadaki farkı hissedin - gökyüzünü, ağaçları, toprağı, şahane hayvanları. Burasının evdeki odalardan ne farkı var?
(duraklama)
Burası sizin kalabileceğiniz bir yer mi? Bunun bir önemi yok. Bizim ilerlememiz gerekiyor dostlarım. Bizim ilerlememiz gerekiyor. Ziyaret edecek daha çok yer var.
(duraklama)
Ben sizi şimdi çok ilginç bir yere götürmek istiyorum. Orası bedenin ve zihnin ötesinde bir yer. Orası sizin bedeninizin olmadığı, zihninizin olmadığı bir yer. Bunu imgelemek gerçekten o kadar zor değil, belki insan için olabilir ama siz çok daha fazlasısınız.
Burada nasıl hissediyorsunuz?
(duraklama)
Burası berrak mı yoksa karışık mı?
(duraklama)
Beden yok, zihin yok. Rahat mı? burası sizin kalmak istediğiniz bir yer mi yoksa siz yeniden bedene ve zihne mi dönmek istiyorsunuz?
(duraklama)
Bunun bir önemi yok. Şimdi sıradakine ilerleme zamanı. Şimdi Tanrı'ya ilerleme vakti, Tanrı'ya. Nasıl hissettiriyor?
(duraklama)
Tanrı'nın mevcudiyeti nasıl hissettiriyor?
(duraklama)
Orada berraklık var mı? Bu odanın biyolojik ailenizin veya aşıklarınızın veya arkadaşlarınızın olduğu odadan farkı var mı? Varsa nasıl bir fark var?
(duraklama)
Orada kabul ve sevgi var mı? Yoksa herhangi bir şekilde sınırlı mı hissettiriyor?
(duraklama)
Tanrı dediğiniz o şeyi hissedin.
(duraklama)
Güzel, derin bir nefes alın çünkü biz Tanrı'nın ötesine ilerliyoruz. Tanrı'nın ötesine, evet. "Tanrı'nın ötesinde bir şey var mı?" diye sorulacaktır. Ve ben de, "Bunu keşfedeceğiz" diyorum.
O halde derin bir nefes alın ve hadi ilerleyelim.
Ve biz şimdi hiçliğe gidiyoruz.
(müzik durur)
Hiçlik. Mutlak hiçlik.
(duraklama)
Orada beden yok. Orada zihin yok. Orada aile yok. Orada ruhsal rehberler yok. Aşıklar yok, geçmiş yaşamlar yok. Doğa yok. Hiçbir şey yok.
(duraklama)
Hiçlik.
(daha uzun ara)
Nasıl hissettiriyor?
Çevrenizde hiçbir şey olmadan, sadece siz. Dikkat dağıtıcılar yok, kıyaslayacak bir şey yok. Tarih yok, gelecek yok.
Sizden başka hiçbir şey yok.
Orada hatalar ve başarılar yok.
Orada özle veya başkaları ile olan savaşlar yok. Orada sizin haricinizde hiçbir şey yok. Uğraşacak kimse yok. Güç yok. Duygular yok.
Sadece siz.
Orada ölüm yok.
Orada acı yok.
Orada hedefler, planlar, savaşlar yok. Hiçlik.
(duraklama)
Hiçlik. Karanlık bile değil. Sessiz bile değil. O, hiçlik.
(duraklama)
O, Ben'im. Ben Varım.
(duraklama)
"Bir ailem olursa varolabilirim" şeklinde değil veya "Melekler varsa ben varım" değil veya "Geçmiş yaşamlar varsa ben varım" değil. Orada hiçbir şey yok, sadece "Ben Varım."
Orada üstesinden gelinecek bir geçmiş yok. Planlanması gereken ve endişelenilmesi gereken bir gelecek yok.
Orada sadece Ben Varım var. Ben'im.
Burada güç yok. Burada bedenin veya zihnin veya ruhun (soul) açlığı yok. Sadece Ben varım.
(duraklama)
Bu yeri asla terk etmeyin.
Burada olmaya asla bir son vermeyin.
Bu, sizsiniz. Tanrı yok. Enerji yok. Sizden başka hiçbir şey yok. Ben'im.
Burada olmaya asla bir son vermeyin.
Siz hala diğer odalarda olabilirsiniz. Aile ile olabilirsiniz. Siz arkadaşlarınız ve aşıklarınız ve melekleriniz ve doğa ve diğer her şey ile birlikte olabilirsiniz. Siz tüm o diğer şeyler ile olabilirsiniz ama asla burada olmaya bir son vermeyin.
Asla Öz'ünüz ile olmaya bir son vermeyin, Ben'ime.
Geriye kalan her şey bilincin bir hareketi. Bu, bilinç.
Geriye kalan her şey bir dışavurum ve bir deneyim ama bu, bilinç.
Onun herhangi bir şeye ihtiyacı yok. Gıdaya, paraya, güce, insanlara, tanrılara, meleklere, hiçbir şeye. Geçmiş veya gelecek yok. Olan sadece Ben Varım.
Daima burada olun ve olmak istediğiniz her yerde olun ama burada daima olun.
Güzel, derin bir nefes alın ve o nefesin içinde şimdi Ben Varım'ın olduğu yerden bilinci, farkındalığı, konağınızın içindeki yaşamınızı genişletin. Siz o odaları olmasını seçtiğiniz hale getirin. O odalarda kiminle olmak istediğinizi seçin. Sizin konağınızı çevreleyen doğa ile olun. Ancak siz daima sizden başka kimsenin olmadığı bu odada olun.
Güzel, derin bir nefes alın, sevgili dostlarım, biz güçsüz yaşama, yeni boyutlara, yeni deneyimlere doğru ilerlerleyerek size geri dönelim. Ben Varım'a geri dönelim.
Güzel, derin bir nefes alın.
Sevgili Lindam ben bu değerli anı benim Ben Varım'ıma, benim Ben'imime dönmek için kullanırken sizin ile yavaşça, yavaşça biraz nefes yapacak.
Hızlıca bir hatırlatma sadece, hepiniz yakında ücretsiz hediye olarak verilen iYammer'larınızı teslim alacaksınız. Onları güzel bir şekilde kullanın ama asla güç için değil.
Ve bunun ile birlikte sevgili dostlarım, bildiğiniz gibi, tüm yaratımda ve hiçlikte her şey yolunda. Size teşekkür ederim. Benim için bir zevkti. Teşekkürler.
Çeviren: Meltem Taban