Merlin Ben-im Dizisi
ŞAUD 7 –Geoffrey Hoppe kanallığı ile ADAMUS SAINT-GERMAIN, tarafından 3. Nisan.2021 tarihinde Kırmızı Çembere sunulmuştur.
Ben O Ben-im, Egemen alandan, Adamus.
Ahh! Yeniden burada olmak ne güzel. Şambra ile beraber olmak ne güzel. Şambranın yazlık köşkünde, Kona'da olmak ne güzel. Hepinizle burada olmak ne büyük sevinç. Ah!
Bugün elimizde bekleyen bir kaç şey var. Herşeyden önce, sevgili Linda, teşekkür ederim. Bugün çok güzel görünüyorsun.
LINDA: Teşekkür ederim.
ADAMUS: Evet. Hepiniz çok hoş görünüyorsunuz. Ben enerjinizi, enerji dengenizi, enerji uyumunuzu kontrol ediyorum ve gün be gün alıştığınızı görüyorum. Oluyor. Her konuşmamızda biraz daha iyi, biraz daha uyumlu oluyor.
Her ay, bildiğiniz gibi Şaud dediğimiz bu güzel toplantıları yapıyoruz. Bu şaudlar enstantane fotoğraflar gibi. Şambra tarihinin ekran görüntüleri. Her birimizin olduğu yerin enstantane fotoğrafları ve biz bunları önceden planlamıyoruz, ne ben ne de siz önceden planlamıyoruz. Gerçekten anında meydana geliyorlar. Bizler haftalar öncesinden, “ Bakın, Şaudda bunları yapacağız.” demiyoruz. Çoğunlukla bir gece önceden, ya da bazan Şaud sabahı bazan da -bugün olduğu gibi- müzik çalarken oluyor. Çünkü herşey hemen şimdi oluyor, her şey Şimdi anında oluyor.
Sonra biz bu Şaudu yapıyoruz. Filmini çekiyoruz. Sizden sonra gelenler için ulaşılabilir olsun diye kayıt yapıyoruz. Bütün bu uyanıştan Gerçekleştirime uzanan inanılmaz yolculuğun ve takiben bedenlenmiş Üstat olarak gezegende kalmanın nasıl bir şey olduğunun ekran görüntüsü ortaya çıkıyor.
Şambranın yolculuğunun ekran görüntüsüne girerken, bu tarihi Şauda girerken, derin bir nefes alalım.
Bilincin Resetlenmesi
Bir kaç hafta önce Bilinç resetlenmesi dediğimiz şeyi yaptık. Bu uzun geçen kıştan, aslında uzun geçen KOVİD'li yıldan sonra, şu sıralarda gezegen resetleniyor. İnsanların böyle evlere kapandıkları bir zaman hiç olmamıştı. İnsanların düşünmeye zamanları oldu. Hayatlarında ki herşeyi gözden geçirmeye zamanları oldu. Bir çokları için bu bunaltıcı oldu. Evet, geriye dönmeyi, yine dışarı yönelmeyi istediler ama bir takım kuvvetler bunun çok daha uzun sürmesine, hatta benim öngördüğümden de çok daha uzun sürmesine neden oldu.
Toplu bilincin bakış açısından değerlendirirsek, bir bakıma insanlar gerçekten bunun uzun sürmesini istediler. Yaşadıklarında kişisel olarak düşündükleri kadar kötü bir şey olmadığını anladılar. Bunun tefekkür etme, yeniden düzenleme zamanı olduğunu, hayatlarını değerlendirmek, geleceklerine bakmak zamanı olduğunu anladılar. Tekrar dışarıya yönelmeye, geriye dönerek eski şeylere karışmaya karşı,neredeyse bir direnç gösterdiler. Evet, bazıları bundan şikayet ettiler ve kesinlikle restoranlara gitmek ve buna benzer şeyler yapmak istediler. Ancak, “ Kendi bireysel benliklerimizin daha derinliklerine inebilmek için bunu gerçekten uzatalım.” diyen bir bilinç hareketi vardı.
Böylelikle, bu çok, çok uzun sürdü ve en sonunda gezegende bilinç resetlenmesine kadar geldik. Resetlenme yaklaşık olarak Mart'ın 14'ü ile 17'si arasında ki zaman zarfında oldu. Ancak o anda gerçekten bir şey olmadı. Bunun gibi şeyler o anda meydana gelmezler. Çoğunlukla, o sırada bilinç nedeniyle enerjilerde bir yeniden yönlenme olur ve aslında bunun ardından olanlar önem taşır.
Sizler çoğunlukla o verilen tarihlerde büyük bir şey olmasını beklersiniz . Ama hayır, hayır öyle olmaz. Bilinç Resetlenmesinde, bireylerde milyonlarca küçük bip-bip oldu ve onlar sadece bana ne oluyor gibi geçici bir şaşkınlık yaşadılar. Zaman kavramını yititrdiler ve kısa bir an için nerde olduklarını hatırlayamadılar. Ama o sırada, gezegendeki milyonlarca insan Bilinç Resetlenmesi yaşıyordu. Bu resetlenmede, herşeyi toplu bilinçte bir araya getirdiniz. Çok muazzamdı. Çok, çok muazzamdı ve önümüzeki zamanlarda bunun sonuçlarını göreceksiniz.
Ancak, insanlar açıkça, “ Belki de farklı şeyler yapmalıyız. Belki de eski kalıplardan çıkmalıyız. Belki de daha iyi bir yol vardır.” diyorlardı. Arkasından da büyük soru ortaya çıktı, “ Daha iyi yol nedir? Sıradan eski günlük hayatımdan nasıl çıkabilirim? Gerçekten yapmak istediklerimi nasıl tezahür ettirebilirim?” Gezegende milyonlarca insan bu soruyu sormalarına rağmen, çoğu sonrasında bir biçimde eski kalıplarına, şeyleri yapmanın eski yollarına kayıverdiler. Ama, “Şeyleri yapmanın farklı bir yolu olmalı.”diye düşündükleri anı unutmadılar. Onlar, bugün yarın bir şeyin ortaya çıkmasını bekliyorlar; ortaya çıkıp da hayatlarını farklı hale getirecek şeyi bekliyorlar.
Bir çokları, bir çokları kendilerine söz verdiler, bir seçim yaptılar ve, “Farklı bir şey yapmalıyım. Geri dönemem. Şeyleri Kovid öncesi yaptığım gibi yapamam. Tam bir tek düzelilik içindeydim. Yıldan yıla, günden güne aynı döngüleri tekrarlayıp duruyordum. Öngörüm neydi, ne için ? Eninde sonunda hastalanmayı, ölmeyi beklemek için mi ? Farklı bir şeyler yapmalıyım.” dediler.
Bütün bunların sonucu olarak muazzam bir baskı birikti. İnsanlar“ Hayatımda farklı bir şey yapmam gerek.” dediler. Akabinde, insanlarda büyük bir boşluk oluştu, şu sıralarda muazzam bir boşluk içindeki insanlar “Ama ne yapacağımı bilmiyorum” diyorlar. Benim ağzımdan bu sözleri duyuyorsunuz “ Ne yapacağımı bilmiyorum.”
Bu boşluk sonunda dolacak, yeni fırsatlar ortaya çıkacak. Bazı fırsatları kaçıracaklar, bazılarını yakalayacaklar. Şeylere yeni yaklaşım biçimleri olacak. Basit gündelik şeylere, işe yeni bir yoldan gitmek gibi- ofise geri dönseler bile- ya da farklı bir yeniden yaratım faaliyeti, farklı bir hobi, farklı bir partner, farklı bir kariyer gibi şeyler. Ama, Bilinç Resetlenmesi sonucu oluşan büyük bir basınç birikimi var. Çok istekliler, ama çok az gerçek anlayış ve gerçek yaratıcılık var. Onlar da olacak.
Evet, şu sıralarda birikmiş gerilim var, “ Farklı bir yol olmalı,” ve bazıları bire bir bu gerilimin içindeler. Bazıları basit olarak işin içinde çıkamıyorlar ve nerdeyse deliye dönüyorlar. Ben şunu diyecek kadar ileri gideceğim, KOVİD sonrası antidepresan cinsi ilaç kullanımında pik yapılacak. Çünkü bazı insanlar kendilerine sordukları “Şimdi Ne? Neyi farklı yapmam lazım” sorusunun içinden çıkamıyorlar ve kendilerini bir hayli güçlerini yitirmiş hissediyorlar. Bir şey yapmak konusunda yetersizlik duygusu içindeler. Somut olarak toplu bilincin içine o kadar çok karışmış, durumdalar ki, kendi hayatları için bir şey yapamadıklarını hissediyorlar. Bu berbat bir duygu.
Çıkmak istediğinizi bildiğiniz, farklı bir şey olması gerektiğini bildiğiniz, şeyleri yapmanın eski yollarının işe yaramadığını içinizde bildiğiniz halde, nasıl çıkacağınızı bilememeniz berbat bir histir. Nasıl ilerleyebileceğinizi bilemiyorsunuz. Hayatınızı yöneten ritm ve kalıpları nasıl değiştirebileceğinizi bilmiyorsunuz. Böylece biriken muazzam miktarda basınç oluşuyor.
Buna ek olarak da, insanlar çok derinlere, derin düşüncelere daldılar, “Hayatımda daha fazla şeyler istiyorum, ama gerçekten nasıl yapacağımı bilmiyorum, ama onun orada olduğunu biliyorum.” dediler. Bu basınç, er ya da geç ortaya çıkar,- ya da kırılır ya da nasıl demek isterseniz- ama basınç oradadır. İlginç olan ise, bildiğiniz gibi insanlar değişikliği sevmezler. Onlar şu sıralarda -aslında istedikleri değişiklikle- uğraşıyorlar. Şu sıralarda hayatlarında bu gerçekleşiyor ve bu onları bir anlamda deliye döndürüyor.
Siz, Şambra bu değişikliği ve içerdiği doğal kaosu anlıyorsunuz. Sizlerin yaşadığı şey ise, bir nevi bilincin daha yüksek bir düzeyine gidiyorsunuz ve bu nihayetinde gezegende daha tatminkar bir insan deneyimi düzeyidir.
Böylece bütün bu Bilinç Resetlenmesi sürüyor. Oh, o oluyor. Bunun bir nevi bir volkan gibi olduğunu söyleyebiliriz. O yüzeyin altında hazırlanıyor, derinlerden yüzeye doğru ilerliyor, ilerliyor, ilerliyor ve sonunda yüzeyde ortaya çıkıyor. İşte Bilinç Resetlenmesinde, şu sıralarda olanlar bunlar. Burada adada olanlarınız deprem ya da yanardağ korkusu içinde olmayın, ama olanlar bunlar.
Evet, Bilinç Resetlenmesi. Siz de, Şambra'da resetlenme var mı? Pek fazla yok. Siz bunu uzun zaman önce yaptınız. Sizin resetlenmeye ihtiyacınız yok. Siz bu Bilinç Resetlenmesi süresinde bir düzenleme yaptınız. Resetlenme ihtiyacınız yoktu. Toplu bilinçle olan linklerinize bazı ayarlamalar yaptınız. Toplu bilnce bağlanmanıza ihtiyacınız olmadığı anlayışına vardınız. Ona bağlı olmakta bir rahatlık vardır, Kocaman, ılık, yumuşacık harika bir battaniye gibidir. Ama onun içinde olduğunuzda, onun at kılından yapıldığını ve o kadar da rahat olmadığını anlarsınız. Daha ziyade rahatsız edicidir. Siz, toplu bilinçle nasıl bağlantı kuracağınıza ilişkin olarak, bağ yollarınıza bazı ayarlamalar yaptınız.
Ben gayet dikkatlice izliyordum. Giderek daha da çoğunuz, toplu bilincin orada olduğunu, onun bir etken olduğunu, insanlarda yerçekimsel bir kuvvet yarattığını ama hayattan gerçekten keyif almak için ona bağlanmak zorunda olmadığınızı anlıyorsunuz. İşin aslı, onu farkında olup da, onun tarafından kontrol edilmemek çok daha fazla zevklidir.
Evet, çoğunuzun bu düzenlemeleri yaptığını gördüm ve bu durum bazı konuları ortaya çıkardı. Geçenlerde sizi çok yakından izliyordum . Bu düzenlemeleri yaparken bazı konular ortaya çıktı. Ortaya çıkan eski ve ilginç konulardan biri de sizin o kadar da farklı olmayı istememenizdi.
Şambra'nın Farklılığı
Siz, diğerlerinden çok da farklı olmayı istemediniz. Bunun kökeni, biraz yetiştirilme biçiminiz, biraz da içinde olduğunuz kültürden dolayı, bir kısmı da Atlantis deneyiminizden geliyor. Hala, zaman zaman diğerleri gibi olabilmeyi, diğerleri gibi davranabilmeyi istiyorsunuz. Martı Jonathan gibi -o kadar da- farklı olup da, tamamen kendi başınıza kalmayı, sürüden uzak kalmayı, diğerlerince görmezden gelinmeyi ya da bazı zamanlar da diğerleri tarafından sürülmeyi istemiyorsunuz. İlginç bir süreç yaşıyorsunuz ve hala bir nevi egemen varlık olmak, enerjinin hizmet etmesine izin vermek yolunda ilerlerken, bir yandan da hala dışlanmak istemeyerek, bir ileri bir geri yapıyorsunuz.
Gerçek şu, “Siz “ farklısınız. Siz, diğer insanlardan çok farklısınız. Tabii, sizin bedeniniz hala diğer insanlarla aynı yapı ve tasarıma sahip. Genel biyolojiniz de aynı, ama o bile değişiyor. İlhamlarınız ve umutlarınız çok farklı. Siz, size göre neyin anlamlı ve önemli olduğu konularında çok, çok farklısınız. Sizler, diğerlerinin sizi kontrol etmesini istememekle ve buna izin vermemekle, çok farklsınız. Bu konuda oldukça kararlısınız. Siz kimsenin kuklası olamazsınız. Bu konuda çok güçlüsünüz. Kırmızı Çemberde kuralların olmamasının nedenlerinden biri de budur. Ne sizler buna izin verirsiniz, ne de aslında bizim gerçekte böyle bir şeye ihtiyacımız var. Ama “ Siz” farklısınız.
Siz bunu anlayıp, kabul etmeye başladığınız zaman, her şey kolaylaşmaya başlar. Şu sıralarda, “ Ben farklıyım.” 'ı hala tam olarak kucaklamamanızdan dolayı, bir sürtüşme var. Ben size daha iyisiniz demiyorum. Bazılarınız ifademi hemen bu anlamda aldı. Ben size, kendinize diğer insanlardan daha iyi olduğunuzu söyleyin, demiyorum. Basit olarak, sizin farklı bir bilinciniz olduğu anlamında söylüyorum. Sizin enerjiye farklı yaklaşımınız var. Hayatı anlayışınızda fark var.
Bütün bunların içinde, belki de en büyük farkınız sizin içeriye dönerken, onların hala dışarıya bakmaları. Bu en büyük fark. Sizi, onlardan ayıran bu. Sizi farklı kılan, zihinsel kapasiteniz, görünümünüz, ne kadar ruhsal olduğunuz ya da ne kadar bilinçli olduğunuz değil. İşin gerçeği, siz hep orada olana, sonunda- içinize- gidiyorsunuz, orada olana- her yanıt, ihtiyacınız olan her şey, tüm mutluluğunuz, tüm sevgi- hepsi orada, içinizde, siz de ona başvuruyorsunuz ve işte sizi onlardan ayıran- farklı kılan- bu.
Bu Şauda bu konuyla başlamak istedim, çünkü bu konu son derece önemli, evet,” Siz” farklısınız ve bu sizi daha iyi ya da daha kötü yapmaz. Ama siz farklısınız. Bakın, insanlık, tüm bireyler yanıtlarını bulmak için dışarı bakıyorlar. Hepsi değil ama çoğunluğu. Yanıtları dışarıda arıyorlar. Siz içe bakıyorsunuz, onlar dışarıya bakıyorlar. Onlar sabahları uyanırlar ve o gün boyunca, onlara olacak olan şeylerden hangisinden tatmin olacakları duygusuyla güne başlarlar; kim kibar bir söz söyleyecek, trafik nasıl olacak, mağaza da nasıl özel bir pazarlık yapacaklar, diğer insanlarla ilişkileri nasıl olacak, işleri sıkıcı ya da bıktırıcı olacak mı, olmayacak mı gibi. Bütün bunlar dışsal şeylerdir ve insanlar yanıtlarını dışarıda ararlar.
Onlar bunu çok uzun, uzun zamandan beridir yapıyorlar. Zamanın sonsuzluğundan beri böyle yapıyorlar, dışarıya bakıyorlar. Gerçekten insanın tarzı bu, yanıtlarını dışarıda arıyorlar. Bir kutsal kitapta ararlar, bir guru da ararlar. Hatta bilim de ararlar. Bilim harikadır. Bilim günün sonunda ne yarattığınızı anlamanıza yardımcı olur. Bu anlayış, bilimin bu önemli anlama şekli, sizin ne yarattığınızı, yaratımınızı -biyoloji,fizik hatta matematik ve benzerleri ile birlikte algıladığınız biçimiyle- anlamanıza yardım eder. Bu güzel bir yoldur, ama yollardan sadece birisidir. Bütün bu dışarıda arananlar nihayetinde kendinizi ve bu gezegende niye olduğunuzu anlama çabasıdır. Ama çoğu insan bunlar üzerine düşünmez ve düşünenler de, evet, onlar da bir biçimde yanıtları dışarıda aramaya meyillidir. Sizi farklı kılan içinize bakmanızdır.
Başlangıçta yanıtlar için içine bakmak, yanıtları dışarıda aramaya oranla bir hayli zordur. Çünkü içinize bakıyorsunuz- hatıralarınıza bakıyorsunuz, tarihinize bakıyorsunuz- ve kendinize güvenmiyorsunuz. Kendinizi sevmiyorsunuz. İçinizde yanıtları hissetmek yerine, bazı hayat deneyimleri, kitaplar ve derslerden öğrendiklerinizde yanıtları arıyosunuz. Ama zaman zaman içinize dönüyor ve ve içinizde yanıtları arayarak, “ Ne? Kim ben mi? Tanrı içimde mi? Ben O Ben' miyim?” diyorsunuz.
Evet, içine dönmek çok zordur. O bir fasetadır, aslında bir illüzyondur, içinize dönüp, bakıyor ve ; “ Ben sadece bir insanım. Hayatımın ilk yıllarında önemli değildim. Ünlü değildim. Zengin değilim. Bunların hiç biri değilim.” diyorsunuz. Sonra bu faseta içinde , tekrar dışarı dönüp yanıtları orada aramaya eğilim gösteriyorsunuz. Bu dışarıda bitmek bilmez bir araştırmadır. Sonsuz bir araştırma. Hiç bir zaman yanıtları dışarıda bulamayacaksınız. Aradığınızı dışarıda asla bulamayacaksınız. Ufak tefek parçacıklar bulabilirsiniz. Geçici tatmin elde edebilirsiniz ama asla gerçekte aradığınızı dışarıda bulamayacaksınız. Çok, çok az kişi içeri dönmeyi sürdürebilir, sürekli olarak içeri dönüp kendilerine bakabilir. Çok, çok az kişi bunu yapabilir ve yapma meyilinde olanlar da çok, çok zihinsel olurlar. Bunun hakkında çok fazla düşünürler. Zihin de işlemden geçirirler. Qualia'ya giderler yani daha önce yaşamış oldukları olaylar ve deneyimlerle ilişkilendirirler.
İnsanlar bununla ilgili olarak, çok fazla düşünürler, çok duygusal olurlar. Kendilerini, kendileri tarafından bunaltılmış hissederler. İçeri dönerler ve bu illüzyonda, bu ilk faseta da bir tren enkazından başka bir şey yoktur. Sonra her şeyi işlemden geçirirler, kötü çocukluklarına bakarlar, kötü ilişkilerine bakarlar, belli yetenek ve becerilerinin eksikliğine bakarlar. Bir çok işlemden geçirmeye girerler ve genellikle bunu yaptıklarında , danışmanlara giderler,- danışmanların çoğunda, hepsinde değil- ve aldıkları bu yardımla içeride olmayana daha fazla odaklanırlar. Yollarında yaptıkları yanlışlara, başarısızlıklara odaklanırlar. Sonra ne yaparlar? Yanıtları dışarıda aramaya geri dönerler.
Dışarısı güzeldir. Dışarısı size kendinizin belli bir meleksi persfektifini verir. Ancak, nihayetinde yanıtın olduğu yer orası değildir ve işte siz bu nedenle farklısınız. Siz içeri bakıyorsunuz. Bu zor bir yolculuk ve hatırlanacak en önemli şeylerden biri de, yanıtlar tabii ki içeride. Yanıtlar kesinlikle orada.
Şunu da unutmayın ki, tarih, zihninizin hatırladığı sizin tarihiniz, gerçekte ne olduğu değildir. Ben bir çok, bir çok kereler söyledim. Gerçekte olan öyle değildi. Ama içeri dönmede bu düzeyde yakalanıp, onun tarafından kandırılabilirsiniz. “ Biliyorsun, bu hikayenin sadece bir parçası ve daha fazlası var. Daha derine dalacağım ve bulacağım.”diyebilmekten, daha derine dalmaktan kaçınmak olasıdır.( Bu içine dönsen dahi, faseta da, illüzyonda kalmak olarak ifade ettiği durumda kalmak. N.B)
Siz farklısınız, çünkü içeri dönüyorsunuz , çünkü siz bu çok, çok biricik yolu, zaman zaman yalnız olan bu yolu ama nihayetinde bütün yolların en muhteşem olanını seçtiniz. Sonra bir noktaya geldiniz, içinizde derine indikçe- derine, derine, derine– zaman zaman sadece diğer yola kaçmak istediniz, geri dönmek, tekrar dışarı bakmak istediniz. İçinizin derinliklerine indiniz ve sonunda neyle karşılaştınız? Dragon. Dragon. İçinizin derinliklerine, derinliklerine indiniz ve birdenbire sizi paramparça eden bu dragon ortaya çıktı. O ortaya çıktığı zaman yanıtlar için dışarıya gitmeniz gerektiğinden emin olursunuz, ancak artık bunun için gerçekten çok geçtir. Çok ileriye gittiniz ve sonunda dragonun, artık son kalan illüzyonları size göstermek için, son suçluluk ve utançları göstermek için orada olduğunu anlarsınız ve o bunun için oradadır; Gerçekleştirime gitmeden önce, dibe derinden dalmak için gelmiştir. Ama önemli olan şey, siz onu içeride hallettiniz. Orası enerjinin olduğu yerdir. Orası bilincin, enerjinin, yanıtların, mutluluğun, huzurun olduğu yerdir. Aradığınız her şey, hepsi oradadır. Gerçekten hepsi oradadır.
Ama, burada önemli olan nokta, sizi farklı kılan içeride halletmenizdir ve siz farklısınız. Bunu yargısızca kabul etmek için güzel bir zaman. Biliyorsunuz, yargılamakla gözlemlemek arasında büyük bir fark var. Onlar bir biçimde birbirlerine yakın, benzer görünürler. Oysa, yargılamada şeylerin üzerine bir olumsuzluk konur, önyargı olur, hemencecik “Oh, negatif,”- demek gibidir. Gözlemlemede ise, “ Ben farklıyım. Bu beni ne daha iyi ne daha kötü yapar. Sadece farklıyım. Ben farklıyım, çünkü ben kendi yolumdayım. Sürünün yolunda değilim, otoritelerin beni götürmek istediği yolda değilim, ama ben içimde ki kendi yolumdayım.” dersiniz.
Bu sizi çok, çok farklı yapar. Ben size fiziksel değil de, enerjetik gözlerle baktığım zaman bu görülebiliyor. Kendi yolunda olanlardan biri olduğunuz, kendi yolunuzda olduğunuz görülüyor. Bu yol, dışarıda sürüp giden, toplu bilinçte kalmanın getirdiği böğürme faktörünü içermiyor. Sürünün böğürmesi. Böğürme yerine siz varsınız. Sadece sizsiniz. Sizi farklı kılan budur ve biz yapacağımız şeyde daha daha ileri gitmeden önce bunu hatırlamanızın gerçekten zamanıdır. Farklı olduğunuzu hatırlamanın zamanıdır.
Süper Duyumsallık
Böyle farklı olmakla, içeri dönerek, bazı oldukça nadide karakteristikler ve tutumlar geliştirdiniz. Şimdi bunların en önemlilerinden biri ortaya çıkıyor, giderek daha da farkında olarak, süper duyumsal oluyorsunuz. Süper duyumsal, süper hassas.
Şimdi, evet, bu daha da sezgisel olmayı içerebilir. Büyük ölçüde böyle oluyor, ama siz giderek her şeye karşı daha hassas ve duyumsal oluyorsunuz. Bunun çetin yanı, insanlara, toplu bilince, kaba davranışlara karşı daha hassaslaşıyorsunuz. Zamana hassaslaşıyorsunuz. Gidalara ve alerjilere hassaslaşıyorsunuz. Fiziksel bedeninizde daha hassaslaşıyorsunuz, hatta zihninizdeki düşüncelere karşı daha hassaslaşıyorsunuz, sizi rahatsız eden şeylere giderek tahammülünüz kalmıyor. Sonra da kendinizi tuhaf buluyorsunuz, her bir küçük kendine özgü şey şimdilerde ortaya çıkmaya başlıyor. – Bu niye böyle? Neden aniden yüksek motor gürültüsüne dayanamıyorsunuz? Neden diğer insanların saçlarından artık hoşlanmamaya başladınız? (Adamus kıkırdar) Evet, bazılarınız bu durumda. Neden bu kdar süper hassas oldunuz? Beliki de bir şeyleri yanlış yaptığınız hissi var, ama yanlış yapmıyorsunuz. Bu sadece süper duyumsallığın bir yan etkisi gibi bir şey.
Buna olumlu diyebileceğiniz yandan bakarsak, siz sadece her şeyi daha farkında oluyorsunuz, herşeyde ki güzelliği daha farkında oluyorsunuz. Siz, çoğu insanın hiç de farkında olmadığı, kalıpları ve akışı daha farkında oluyorsunuz. Doğa da bir akış ve bir kalıp var. Müzikte müziğin içinde olmayan kulağın işitmeyeceği akışlar ve kalıplar var. Bir akış var. Burada Şaudlarda yaptıklarımızda bir ritm var ve siz buna giriyorsunuz. Siz buna ne isim vereceğinizi bilemesiniz de, ne olduğunu bilmeseniz de, bir akış olduğunun farkındasınız, şeylerin oluş biçiminde bir ritm olduğunu farkındasınız, çünkü siz süper duyumsalsınız.
Siz daha akut olarak enerjinin farkında oluyorsunuz. Nihayetinde, sizin enerjiniz. Siz sadece onun mevcudiyetini daha farkındasınız. O dışarıda bir yerde değil, o tam burada. Siz kuşların cıvıltılarını, köpek havlamalarını havayı ve yüzünüzde esen meltemi daha farkında oluyorsunuz. Bunlar sizin giderek süper duyumsal olduğunuzun mükemmel göstergeleri. Başlangıçta bu biraz zor, çünkü sizi kızdıran şeyleri bloke etmek istiyorsunuz. Ama nihayetinde, izin vermeyi öğreneceksiniz. Sizi kızdıran rahatsız eden şeyleri bile bütünlemeyi öğreneceksiniz.
Evet, önemli olan derin bir nefes alarak, izin vermeniz. İzin verin. Yakalanıp, içine girmeyin.
Süper duyumsallık içinde, temelde kendiniz için daha çok zamana ihtiyacınız olacak. Eğer sadece zamana sahip olmayı istiyorsanız, tam da bunun zamanı. Doğada kendinizle olma zamanı- hep önerdiğim gibi- yada yüzmek, bir okyanusta ya da gölde. Bu her şeyin yeniden dengelenmesi ve bütünlenmesi için bir eğilim taşır ve sizin hassaslaşmanız arttıkça, siz süper hassas oldukça, yeniden ayarlama olmasına izin verir.
Şimdi, bu sizi hisssizleştirmez. Siz giderek gerçekten çok daha da süper duyumsal olmaya devam edeceksiniz, ama bu sizi illa da rahatsız etmeyecek. Siz bunların sadece ritm ve kalıplar olduğunu biliyorsunuz. Sadece enerji akışı.
Evet, siz gerçekten, giderek daha da fazlasıyla bilişinize, sezginize doğru ilerleyeceksiniz. Daha şeyleri olmadan bileceksiniz. Ben şimdi bizim psişik,medyum ya da benzerlerine indirgenmemizi istemiyorum. Bunlarla bir ilgisi yok. Bunun geleceği öngörmek ile ilgisi yok çünkü geleceği öngörmek bir Yükselmiş Üstat için bile çok zordur. Ben Kovid konusunda bile gerçekten doğru tahmin tutturamadım. Ben yıl sonuna kadar biteceğini düşünüyordum. Ama , biliyorsunuz, insanlar seçim yapıyorlar ve bunun için kendi zamanları var ve onlar bunu uzatarak gerçekten derinleşmeyi istediler.
Cauldre bunun benim yönümden bir mazeret olduğunu söylüyor. Bu bir gözlem. Ben, şimdi bunun gibi bir bilgiyi aktardığım güzel bir konuşmanın ortasındayken, benim sözümü kesmemesi gerektiğini de gözlemliyorum. (Adamus kıkırdar). Hayır, bizim gerçekten güzel bir ilişkimiz var. O süper duyumsal.
Evet, psişik olmak gibi bir yanlışa kapılmayalım. Bu geleceği görmekle ilgili değil, çünkü geleceği görmek, dışarıya bakmak gibidir. Temelde gelecek de görülecek bir şey olmadığı için , bu dışarıya bakmak olur. Halbuki her şey şimdi oluyor. Şimdi sizin içinizdedir. Siz geleceği görmeye çalışırsanız, yine yanıtları dışarıda arıyorsunuzdur ve orada yanıtlar yoktur. Bir zamanlar orada bir parça yanıt olduğuna dair bir illüzyon vardı, ama gerçekten dışarıda yanıtlar yoktur.
Siz bilişinizle, süper duyumsal oluyorsunuz. Benim gözlemlediğim şeylerden biri de, siz bu bilişinizle ilerliyorsunuz. Daha önce analiz ediyordunuz. Onun hakkında düşünüyordunuz ve sonra onu baskılıyordunuz. Bu sanki büyük bir risk almak gibiydi, ama aslında hiç bir risk yoktur.
Ona güvenmeyi öğrenmeye başladınız. Bu zihne anlamlı gelmese de ve “ Böyle yapma. Yeterli bilgi toplamadık. Yeterli datamız yok.” ya da “ Bunu daha önce böyle yaptın ve yanlış oldu.” dese de, -Bilme- (Knowingness) ile rezonans yapan kalıbı hissediyorsunuz. Rezone olan bir şey olduğunu öğreniyorsunuz. Bunu tanımlaması çok zor. Ama bu kendi -Bilme-nizden aldığınız altınsı bir kucaklama ve siz sadece “Bunu yapacağım.Ben Bilme-m ile ilerleyeceğim,”diyorsunuz ve bu gerçekten enerjinizin zekası. O budur.
Süper duyumsal, süper hassas olarak, siz şimdi kendi ritm ve kalıplarınızın da farkına varıyorsunuz. İçinize dönüp de sağlığınız gibi şeyleri sorgulamak yerine, örneğin, “ Sağlıklı mıyım? Bugün iyi mıyim? Bedenim dağılacak mı? Henüz bilmediğim bir kanserim mi var?” gibi sorular yerine, sahip olmakta olduğunuz süper hassas doğanız ile bedeninizi nasıl dinlemeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Onun kendine özgü kalıpları olduğunu ve size gerekeni ileteceğini biliyorsunuz. Dengesinin bozulduğunu size söyleyecektir. Onun için kaygılanmak ya da strese girmek zorunda değilsiniz. Kaygı ve stres yoluna girerseniz, deyim yerindeyse, bu karanlık ve çamurlu bir enerjidir ve muazzam miktarda enerji tüketir.
Şimdilerde daha ziyade bedeninizin ahengini dinliyorsunuz ve siz bunu yaptığınızda, biyolojik bedeninizin rezonansını dinlediğinizde, artık kaygılanmak zorunda kalmıyorsunuz “Hasta mıyım? Yarın hasta mı olacağım? Beklenmedik bir şey mi olacak? KOVİD'e yakalanacak mıyım?” Aklıma gelmişken, Şambra olağanüstü derecede düşük korona virüs oranlarına sahip, olağanüstü oranda düşük.
Evet, bedeninizi dinliyorsunuz ve onunla ahenk içindesiniz. Böylece beden ile ilgili olarak, daha sonra kaygı enerjileri getirecek olan, kaygı mesajları ve enerjileri göndermek yerine, şimdilerde daha temiz bir akış var ve bu ışık bedene yer açıyor. Ben“ Özgür Enerji Bedeni” demeyi tercih ediyorum. Onun gelmesi için yer açılıyor.
Şimdi, Özgür Enerji Bedeni ile ilgili olarak, önemli olan, siz insan- bunun yapmayacaksınız. Bunun çabası içindeydiniz. Dışarı bakıyordunuz. Biliyorum, bazılarınız hile yapıyordunuz, dışarıda arıyordunuz ve belkide derslere gidip, kitaplar okuyor ya da benzeri şeyler yapıyordunuz. Ama -insan-, Özgür Enerji Bedenini yapamaz. Bu sizin işiniz değil, manasında söylüyorum. Sizin işiniz, o size geldiği zaman, onu deneyimlemektir.
Özgür Enerji Bedeni sizin bilincinizin doğal sonucu olarak , sizin izin vermenizle, sizin Gerçekleştirime olan istekliliğinizle ve insan olarak gezegende kalışınızla, size gelir. Özgür Enerji Bedeniniz doğal olarak gelir. O, siz yalvarıp yakardığınız için size gelmez. Dolunayda havladığınız ya da vegan olduğunuz için ya da benzeri şeylerle size gelmez. Bunların hiç biri bir fark yaratmaz. Bunlar yine dışarı dönmeyi getiren şeylerdir. Bunlar, yeniden -insan-ın durumu manipüle etmesini düşünmesidir ve insan bunu yapamaz.
Sizin işiniz, sevgili insan, ister aydınlanma olsun, ister Özgür Enerji Bedeni olsun ya da başka bir şey, sizin işiniz onu deneyimlemek. Onu oldurmak zorunda değilsiniz.
O başlangıçta bir seçim yapmaktır, ama bu hayli geniş bir seçimdir. Bir sonra ki düzeye geçmek için, geniş bir seçimdir. Öyle küçük ayrıntılar ile ilgili değil, çünkü siz onları bilmiyorsunuz, üstelik önemli de değiller. Siz farklı bir hayat için büyük bir seçim yaptınız, siz kendi hayatınız için çok, çok yıllar önce, aslında bir çok yaşam önce büyük bir seçim yaptınız. İşte şimdi bunu deneyimleme zamanı. Onun için çabalamak zamanı değil. Siz Özgür Enerji Bedeninizi yapamazsınız. Çünkü böyle olursa, o sadece biyolojik bedeninizin zihinsel versiyonu olur. Başka bir anlatımla zihnininiz sizi aldatır. Zihin işi yapmaya çalışıp, sizi kandırır ve , “Oh, evet, şimdi Özgür Enerji Bedenine ya da ışık bedenine sahipsin.” der. Hayır, siz onu yapamazsınız, ne yapmak istersiniz ne de sorumluluğunu almak istersiniz. Hayır. Şimdi bu sadece ve basitçe VE bedeninde ve de biyolojik beden de olup, ayni zamanda Özgür Enerji Bedeninin entegrasyonunu deneyimlemek meselesidir.
Bütün bunlar derinden içinize dalmak sonucu ortaya çıkar. Olanların nedeni budur ve sizin onu planlamanız gerekmiyor. Onun mimarı olmak zorunda değilsiniz. Onu inşa etmek zorunda değilsiniz. O, sizin onu sadece deneyimlemeniz içindir. Bu çok önemli bir nokta. Bu ister aydınlanmanız olsun, ister Özgür Enerji Bedeniniz , hatta isterse gerçekten bolluğunuz ya da benzeri şeylerle ile ilgili olsun, onunla ilgili olarak çalışmanız gerekmez. Zeka, kendi enerjinizin içindedir. O sizin onu deneyimlemeniz içindir. İşte
o kadar. O sizin önce izin vermeniz, sonra da deneyimlemeniz içindir.
Şu sıralarda, içsel yolculuğunuzu sürdürürken izin vermeniz- Özgür Enerjiye izin vermeniz, bolluğunuza izin vermeniz, Gerçekleştiiriminize izin vermeniz- ve takiben onu deneyimlemeniz, kendiniz için yapacağınız en önemli şeydir. Siz, ruhunuzun size seslendiğini ve “Hey, onu sadece deneyimle. Basitçe deneyimle. Onu düşünmeyi bırak. Kahretsin! Sadece deneyimle.” dediğini söyleyebilirsiniz. Siz o zaman gerçekten enerjinizle uyum içindesinizdir.
Şimdi insanların zaman zaman “ Pekala, ben sadece bir kukla mıyım?” dediğini, biliyorum. Hiç de öyle değil. Sizin bir armağanınız var ve bu armağan Ben-im'inizin, ruhunuzun -insan -parçası ve bu parça -insan- ruhun deneyimsel parçasıdır.
Evet, siz aynı zamanda ruhsunuz, ama ruh kahrolası insan gibi düşünmez. İnsan gibi davranmaz. Ruh gelecek için kaygılanmaz, Ruh enerji için kaygılanmaz. Demek istediğim, evet, siz şimdi insan olarak deneyimdesiniz. İnsan parçasının deneyimi ile (-yeniden-)Gerçekleştirim yapıyorsunuz. Böylece aynı zamanda ruh olduğunuzu da idrak ediyorsunuz. Siz enerjisiniz, siz bilgeliksiniz, siz potansiyelllersiniz ve aynı anda burada gezegende bunu deneyimleyen insansınız.
Bugün konuştuğumuz, çok önemli bir konu ve biz bununla ilerleyeceğiz. Gerçekten size kalmış, iki temel şey var. izin vermek- kapıyı açmak anlamına geliyor. Tüm olanınıza kapıyı açın ve sonra onu deneyimleyin. O kadar da zor değil. Evet, biliyorum bazı günler çetin geçiyor ama, asıl konu şu- kapıyı aç ve izin ver- bu bir, ikicisi -onu deneyimle. Orada ondan saklanarak, oturma. Çık dışarı ve onu deneyimle. Onun içinde ol. Akabinde ruhun kahkahasını ve sevincini, alkışını duyacaksınız ve şeyler tekrar uyumlanacak, eş zamanlılığa geri dönecek.
Evet, bununla derin bir nefes alalım.
Evet, sevgili Linda, izleyicilerimi ne kadar çok özlediğimi biliyorsun. Tabii, seni çok seviyorum ve sen tüm Şambrayı temsil ediyorsun, ama biz izleyicilerimizle tekrar beraber olmaya ne zaman döneceğiz?
LINDA: Yakında, Pek yakında.
ADAMUS: Şimdi aranızda dolaşmak, bir aşağı bir yukarı gezinmek isterdim ve– merhaba, Belle. Aranızda bir aşağı bir yukarı dolaşmak ve Şambra ile konuşmak isterdim ve kafalarına bir şaplak atmak ve.…
LINDA: Yasal olur olmaz, yapacağız.
ADAMUS: Evet, şimdi yasal. Haydi yapalım!
LINDA: Şansını zorlama. ( kıkırdarlar).
ADAMUS: Çok özlüyorum.
LINDA: Hepimiz özlüyoruz.
ADAMUS: Ben geçenlerde ki canli izleyicili toplantılarımızdan birinde, bir parçada olsa, Şambra'nın tadını aldım. Ne kadar mutlu olduğumu, sen gördün.
LINDA: Evet. Evet.
ADAMUS: Çok canlanmıştım.
LINDA: Evet!
ADAMUS: Eğlenceliydi!
LINDA: Evet!
ADAMUS: Teklifsizce şakalaşacağım birileri vardı.
LINDA: Evet!
ADAMUS: Bazan şakayı fazla mı kaçırdım diye kaygılanıyorum, yüksek dozda şaka yapabiliyorum ve…
LINDA: Sorun yok, çünkü ben tüm Şambrayı seviyorum ve senin rol yapmana izin vermek benim işim, ben bunu biliyorum.
ADAMUS: Tamam. Evet, Şambrayla beraber olmayı dört gözle bekliyorum.
LINDA: Okey.
ADAMUS: Sizinle yüzyüze olmayı.
Pekala, nerede kalmıştık? Deneyim hakkında konuşuyordum.
Şimdi ruha hitap ediyorum. İnsana ne harika bir iş verdiğinizi, biliyorsunuz. “Hey, insan – bak ben, ama insan rolü yapan ben– diyor,ruh. “Bütün yapman gereken git ve deneyimle. Biz bilgelik kısmını, enerji kısmını hallederiz. Senin enerji hakkında kaygılanman gerekmiyor. Bunları biz yaparız. Sen sadece git ve nasıl bir şey olduğunu deneyimle ” Sadece deneyimde olmak, ne kadar güzel bir özgürlük. Öyle değil mi?
LINDA: Kesinlikle.
ADAMUS: Evet. Aynı fikirde olmasaydın söylerdin, değil mi?
LINDA: Evet, söylerdim.
ADAMUS: Söylerdin. Ne derdin?
LINDA: “ Senin perspektifin umurumda değil” derdim. (Adamus güler).
ADAMUS: Ben de o zaman, “ Pekala, öyleyse sen kendi perspektifini paylaş.” derdim ve sen ne söylersin?
LINDA: Benim paylaşacak bir perspektifim yok çünkü ben…
ADAMUS: Sen Şambra olsaydın ve ben sana, “ Pekala, senin perspektifin nedir?” deseydim.
LINDA: Ben, “Onu hissedeyim” derdim.
ADAMUS: “ Bilmiyorum.” 'a ne dersin?
LINDA: Öyle demezdim. Daha iyisini biliyorum!
ADAMUS: Sen değil! Ben Şambraya söylüyorum. Sana değil. Genel olarak Şambraya.
LINDA: Ben Şambra değil miyim?
ADAMUS: Tamam. Haydi, tartışmamızın sonraki bölümüne geçelim.
LINDA: Tamam. Tamam. Bu aptallaşmaya başlıyor.....Gereken şey...
ADAMUS: Bu bir dikkat dağıtmaydı.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Bu kasıtlı,ve herşey etkilensin diye tasarlanmış bir dikkat dağıtmaydı, yani, tüm Şambra- oradalar- onları görebiliyorum ( kameraya bakmak için yaklaşır), orada ki tüm Şambra (Adamus kıkırdar) – oh, güzel, güzel. Bırakalım onları ve- bir an için bunu hissedin – …
LINDA: Bu doğru.
ADAMUS: “Oh! Tühh! Ben de bütün bu şeylerin peşine düşmek zorundayım, sanıyordum.” Hayır, hayır, hayır. Bu sadece sizin deneyimlemeniz için. Hepsi bu. Ne kadar harika değil mi? Ve siz böyle yaptığınızda, bilgeliğin girmesine izin verirsiniz, akabinde doğru zamanda ne yapacağınızı bilirsiniz ve deneyimsel yanlışlar yapmak hususunda kaygılanmazsınız ve de enerji orada, hazırdır. Bu kadar basit. Gerçekten geçirdiğiniz kötü günler dışında, oldukça basit. (Linda homurdanır).
Diğer Yükselmiş Üstatlarla Karşılaşma
Evet, geçen gece Yükselmiş Üstatlar Klübüdeydim.Toplantımız için notlarımı hazırlıyordum, daha önce de söylediğim gibi, bunların hiç biri yaşamlar, yıllar ya da haftalar öncesinden hazırlanmıyor. Hepsi de tam olarak Şimdi' de oluyor.
Şambrayı hissediyordum, tüm Şambra'nın potansiyellerini birlikte yaptığımız işte,nerede olduğumuzu hissediyor ve bir nevi bugüne getireceğim önemli şeylerin neler olduğuna odaklanıyordum.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Baktığım şeylerin içinde, önemli olanlardan biri sizin gerçekten farklı oluşunuzdu. Şöyle söyleyeyim – “Siz gerçekten farklısınız” (iltifat eder tarzda)) . Öyle ( eleştirel tarzda ) “Siz gerçekten farklısınız” değil. Gerçekten öylesiniz. Bunu kabul edin. Bundan onur duyun. O'nu hissedin. Şiz içe yönelenlersiniz- dışa bakanlardan ziyade, içe bakanlar- Bunu hızlıca üç kere söyleyebilir misin ?
LINDA: İçe bakanlar! İçe bakanlar! İçe Bakanlar!
ADAMUS: Nee?! Bana ne dediğinden emin değilim.(kıkırdarlar). Evet. Sizler içe yönelenler ya da içe bakanlarsınız, tekraren, burada sadece bir an için dikkat dağıtıyoruz. Sizler içe bakanlarsınız ve bu sizi ayrı kılıyor, çok farklı yapıyor.
Evet, bugün konuşacaklarımıza bakıyordum ve Yükselmiş Üstatlardan biri gelip, konuşmaya başladı. Nasıl oldu bilmiyorum, etrafımda izleyici toplamaya meylim vardır ama ne yapacağımızı planladığım zamanlarda sessiz bir zaman geçirmeye gayret ederim. Bu Yükselmiş Üstadın adı “Kamanawanahugu.”
LINDA: Püffft! (Linda güler)
ADAMUS: Son yaşamında Hawai'liydi. (Linda gülmeyi sürdürür) Kamanawanahugu, değil mi, evet ? Çok hoş, güzel bir Yükselmiş Üstat ve bir kız kardeşi var. Onu ismi de, neydi? Kız kardeşi Yükselmiş bir Üstat değil. O, hala dünyada bazı şeylerden geçiyor.Evet,onun da adı Kamanawanalayu.
Her neyse, Kamanawanahugu geldi ve, “Şey, bugün Şambra ile ne konuşacağını bana açıklayabilir misin Adamus, ” dedi. Ben oyunu ve neden geldiğini biliyorum.– Üstatların bir çoğu insanlarla çalışıyor – gelirler ve kendi gruplarına sunmak için içerden ipuçları ve tüyolar almaya çalışırlar, bir çeşit bizim materyellerimizi …
LINDA: Oh, ağız arıyorlar.
ADAMUS: Evet, materyellerimizi soruşturuyorlar.
LINDA: Oh, ilginç.
ADAMUS: Ben de, “ Biz, derin olarak enerji hakkında konuşacağız.” dedim. O da,, “Ohh, okey,” dedi ve biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Evet, arkasından Jubak geldi, tartışmaya katıldı. Jubak, çok uzun zaman önce dünyada bir yaşamı olmuş biri. Çok uzun zaman olmuş.
LINDA: Jubaker?
ADAMUS: Jubak. Jubak.
LINDA: Chewbacca gibi?
ADAMUS: Dalga geçme. O insandan öcünü alır. (Linda kıkırdar). Ben almam, ama o alır. Evet, Jubak geldi, “Oh. Oh. Enerji. İşte yine başlıyoruz, sen hep enerjiden söz ediyorsun.” dedi. Jubah, “ Evet, ara sıra kulak misafiri olyorum ve sen hep , ‘Enerji şöyle, enerji böyle, “ diyorsun. Şimdi yine enerjiden konuşacaksın.
Sonra başka bir Yükselmiş Üstat geldi, onun da adı Oooopps. Gerçekten, onun Yükselmiş Üstatlar Klübündeki adı bu. – Oooopps. Bu ismin nedeninin, son yaşamında geçirdiği tüm deneyimlerin insan perspektifine göre hiç de doğru gitmediği kanısıyla, daima yaşadığı şeylere “Oops!- ne oluyoruz!- diye , yanlış bir yaptığı gibi yaklaşımı, olduğunu zannediyorum. Ama sonunda Gerçekleştirimini yapıp, Yükselmiş üstatlar Klübüne geldiğinde , yaşadığı tüm “oops” - ne oluyorum- ların aslında “ups.” -yükselişler- olduğunu anladı. Aslında insan zihnine göre yanlış olduğunu düşündüğü şeylerin, gerçekte”oops” -ne oluyorrr-olmadığını ve onlardan çok şey öğrendiğini anladı.
LINDA: Onlar,“ çıkıyoruz, hoop.” lardı.
ADAMUS: Onlar “ yükselişler.” di. Onlar, “yükselişler “ di.
LINDA: Yükseliş hooop.
ADAMUS: Hooop yükseliş.
LINDA: Hooop yükseliş.
ADAMUS: Evet, yani ben onun çekici kişiliğini hep sevmişimdir ama hayatını yanlışlar yaptığını düşünerek harcadığını anladı ve son yaptığı yanlışta ise, yanlış yapmadığını anladı. Bu büyük bir “Oops!”-ne oluyorrr- oldu.(Linda kıkırdar) Ve bu onu gerçekleştirimine ulaştırdı ve sonra da Yükselmiş Üstatlar Klübüne geldi.(Linda gülmeye devam eder.). Gerçek hikaye. Bir damla bile abartmıyorum. (İkisi birden kıkırdarlar).
LINDA: Şirin miydi??
ADAMUS: Eskiden mi, hala mı şirin diye soruyorsun?
LINDA: Hala şirin mi?
ADAMUS: Evet, her Yükselmiş Üstat sözcüklerin ötesinde muhteşemdir.
LINDA: Oh, bunu bilmek güzel.
ADAMUS: İnsanların bu konuda müşkül zamanlar yaşadığını biliyorum. Sizler muhteşem, güzel ya da bunun gibi olmaktan söz ediyorsunuz, sonra da böyle güzel, muhteşem olunca da, bundan dolayı kolayca alınıyorsunuz. Nerdeyse toplum olarak, sosyal bir durumda sıkıcı, durgun gri ya da benzeri görünümde olunmasını bekliyorsunuz ve aksi halde, sapık mış ya da politika olarak hatalı olacakmış gibi bir algınız var. Ama ben herhangi bir insana gitsem ve dürüstçe “ Bir sonra ki yaşamında neye benzemek isterdin?” desem, verecekleri yanıtın “Kurbağa gibi olmak.” olacağını sanmıyorum. Orada kurbağa gibi olan insanlardan özür diliyorum. Duygularınızı incittiğim için özür dilerim ama çoğu insanın kurbağaya benzemeyi isteyeceğini, sanmıyorum. Zannederim, insanlar kendi içsel …
LINDA: Kim kurbağa gibi? (kıkırdar)
ADAMUS: İnsanların kendi içsel güzelliklerine benzemek isteyeceklerini, düşünüyorum.
LINDA: Evet.
ADAMUS: Kendi içsel güzellikleri. Şimdi, insanların içsel güzellikleri ile ilgili ilginç bir şey var.İnsan kendi içsel güzelliği ile bir kez ışımaya görsün, insanlar sizi güzel görmeye başlarlar. Ve bu deyim yerindeyse dış güzellikle ilgili değildir ya da makyajınızı nasıl yaptığınız, nasıl giyindiğiniz, biçiminiz ve de bunun gibi şeylerle ilgili değildir. İnsanlar sizi sizi güzel göreceklerdir, çünkü bu bir enerji oyunudur ve onlar sizin ne kadar harika göründüğünüzü ifade ederler. Böylece her Yükselmiş Üstat muhteşem görünür, çünkü onlar sadece kendi mevcudiyetlerindedirler.
Şimdi, yükselmiş bir Üstadın fiziksel bir yaşam için dünyaya geri gelmesi halinde, bu durumu yorumlarsak, onlar muhtemel ki içsel güzellklerini yayacaklar ama diğer insanlar bunu dışsal güzellik olarak göreceklerdir, çünkü insanlar dışa bakma eğilimlidir. Güzel görünmelerinin nedeni gerçekten, boylarının uzunluğu ya da kiloları ya da gözlerinin iriliği ya da küçüklüğünden veya benzer şeylerden dolayı değildir, güzellikleri ışıma etkisindendir.
LINDA: Oh.
ADAMUS: Bu güzelliği yayarlar.
LINDA: Okey.
ADAMUS: Bu yüzden insanlar onları güzellik olarak göreceklerdir. Bu izleyene göre bir şeydir. İzleyen neyi güzel görür ? Demek istediğim, siz bir kurbağayı güzel görürmüsünüz? Çoğu insan görmez. Hayır, görmezler. Böylece, insanlar açıkça onlarda ki iç güzelliğin sosyal olarak kabul edilmiş olan insan versiyonunun güzelliğini göreceklerdir.
LINDA: Okey.
ADAMUS: Üstatlar aslında bunu yaratmaya çabalamasalar bile, insanlar onları güzel algılayacaklardır. Evet.
LINDA: Okey.
ADAMUS: Bazan Şambra bile sinirden zıvanadan çıkıyor, önyargılar, politik olmak, ruhsal olmak gibi yani... …
LINDA: Sen bir şeye mi üzüldün?
ADAMUS: Evet. Geçen ay. Duygularım incindi. (Linda kıkıkırdar). Aslında, ben buna güldüm ve dedim ki, “İşte yine başlıyoruz..” Ama konuyu değiştirdim.
Evet, ben “Oooopps” dedim, “Evet, enerji ile ilgili konuşacağız, dedim. O da, “ Biliyorsun, grubumla çetin bir zaman geçiriyorum” dedi. Birlikte çalıştığı grup için,” Onlarla zorluk yaşıyorum, çünkü neredeyse hepsi kristal terapileri, portal açılışları gibi şeyler istiyorlar. Ne zaman onları içlerine yönlendirmeye gayret etsem, – oops! – ne oluyorrr- gibi bir şey yapıyorlar. Tekrar dışarı yöneliyorlar, başka bir guruya geri dönüyorlar, eski metinlere…” – kadim metinlere. Bildiğin gibi, kadim metinlerde yanıtlar yok.
LINDA: Doğru.
ADAMUS: Yani, onlar kadim metinler ve bu nedenle onlar.....
LINDA: Bir nedenle.
ADAMUS: … bazı hususlarda oldukça ilginçler, ama yanıt veremiyorlar ve birdenbire kayboluyorsun gibi değil. Onlar gayet güzel kadim metinler ve bazan bugünün insanlarının pek de kullanmadıkları söyleme biçimleri var. Ama onlar hala kadim metinler.
Sonra Oooopps, “ Bildiğin gibi, benim grubu içeri yönlendirmeye çabalıyorum ama dışarı yönelme arzusunu sürdürüyorlar. Neredeyse hepsinden vaz geçiyordum. Ben de, ‘ Mesele yok. Dışarı gidin. Eğlenin. Orada yanıtları bulamadığınız zaman bana geri gelin ve o zaman içeri yönelmeye başlayabiliriz.’ diyecektim. Onlara bu Şambra isimli gruptan söz edeceğim. Bu gezegende Şambra diye bir grup var ve onlar içlerine bakıyorlar ve bu çok daha zor bir yolculuk. Ama tüm yanıtlar orada. Ben onlara bu müthiş Şambra grubundan, ve tabii Adamus'un rehberliğinden söz edeceğim. Sizleri örnek göstereceğim.”
Evet, orada kendimi tam da onur duyan bir baba gibi hissettim, çünkü Şambraya, bana, çalışmamıza iltifat ediyordu.
“Evet, biz enerji hakkında daha da konuşacağız.” dedim. Evet, tam da şimdi bunu yapacağız. İşin aslı, biraz müzik koyacağız.
LINDA: Ahh.
ADAMUS: Biz bütün bunları bir merabh şemsiyesi altında yapacağız.
LINDA: Ah.
ADAMUS: Evet. Aklımdayken, biz merabh'a hazırlanırken, gerçekten o Üstadın adı Oooopps. Bilmiyorum eğer…
LINDA: Sanki reklamlar gibi, “Oops! İşte o ! Oops! İşte o!” (şarkı söyler gibi, tekrarlar.)
ADAMUS: Bunu bırakabilir miyiz lütfen? (Linda güler) Bu reklamı bilmiyorum. Ben reklamları izlemem, sevgili Linda. Benim bütün bildiğim, onun ismini O-o-o-o-p-p-s – diye hecelediği “Oooopps” – işte böyle. Ve bununla eğleniyor. Yükselmiş Üstatlar Klübünde etrafta gezinirken, kasten güm diye bir iskemleye oturur ya da bir bardağı düşürür – “Oooopps işte burada!” – yapar ve biz de onun orada olduğunu biliriz. Çünkü gerçekten böyle komik bir şey yapar. Yükselmiş Üstatlar Klübünde bir bardak düşürdüğünüzde kaygılanmanız gerekmez. O anında temizlenir.
LINDA: Ohh. Kesin öyledir.
ADAMUS: Evet, böylece bir çok “oops” larınız olabilir, istediğiniz kadar. Okey, başlıyoruz.
LINDA: Evet, bunun için bir merabh. Güzel.
ADAMUS: Evet. Ama bu bir“oops” merabh'ı değil. Hayır, bu biraz farklı.
LINDA: Oh, okey.
ADAMUS: Evet, Şimdi ciddi olacağım.
(müzik başlar.)
LINDA: Okey.
ADAMUS: Ben hikayelerimi anlatmayı pek severim.
LINDA: Senin hikayelerini severiz.
ADAMUS: Teşekkür ederim. Daha fazlasını dinlemek ister misiniz?
LINDA: Kesinlikle.
ADAMUS: Hayır, hayır. Bizim …
LINDA: Sonra, daha sonra.
ADAMUS: Biz merabh'ımıza başlayacağız.
Evet, benim sevgili arkadaşlarım, bugünkü toplantımızın gerçekten ana noktaları, enerjilerimizi yerleştirmek, biraz eğlenmek, bir kaç hikaye anlatmaktı ve şimdi önemli bölüme geliyoruz
Enerjiden söz edeceğiz. Çünkü şu sırada bu çok önemli.
Anlamanızın önemli olduğu nokta, eğer bu gezegende idrak etmiş insan olarak, idrak etmiş Üstat olarak kalacaksınız, şimdilerde her şeyin enerji ile ilgili olduğudur. Tamamen enerji ile ilgili. Ve tabii bilgelik- sizin şimdi kucakladığınız bilgelik. Bu beni sevinç dolduruyor. Kucakladığınız bu bilgelik.
Potansiyellernizi keşfetmeye başlıyorsunuz- ruhunuzun sahip olduğu; bilgelik, potansiyeller. Sizler bir çok, bir çok seçimlere sahip olduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz. Tek bir kalıba bağlı olmadığınızı, aslında potansiyellerinize girebileceğinizi ve kalbinize şarkı söyleteni seçebileceğinizi anlıyorsunuz.
Ama hala szin bir türlü anlayamadığınız bir şey var. , Kafanızı kaşıyıp, merak içinde olmanıza neden olan “ Nerede enerji? Onunla ne yapacağım?”
Hala onun için dışarı bakıyorsunuz. Biliyorum,zor, çok zor. Bir çok hayatlar boyu, enerjinin dışarıda olduğu illüzyonu içindeydiniz ve birdenbire hayat yolunda aşağı düşüyor ve aniden keskin, keskin bir sağ dönüşle, nerdeyse 180 derece dönerek” Oh, hayır. Aslında hepsi benim enerjim” diyorsunuz. Bunu anlıyorum. Bunu sindirmeniz biraz zaman alır.
Şimdi ne olacak benim gördüğüm bir çoklarınızın gerçekten yapmaya başladığını,- her sefer biraz, biraz- kendi enerjinizle uyumlandığınızı görüyorum.
Bu ne demek ? “ Kendi enerjinizle uyumlu olmak?”
Bu, anlamak demektir- bütünüyle bir anlayış olmasa da, küçük bir anlayış bile- hepsi sizin. Hepsi sizin .Gözlerinizle, kulaklarınızla algıladığınız her şey sizin, fiziksel duyularınızla algıladığınız her şey aslında sizin enerjiniz.
Biliyorum, gözleriniz sizin inanmanızı istiyor – siz gözleriniz onlara sahip olsun istiyorsunuz – her şeyin dışarıda olması, ama bu sadece gözlerin perspektifi. Hepsi gerçekte içinizde. Gözlerinizi bir an için kapatın ve hepsi orada.
Hepsi içeriden geliyor. Onların hiç biri dışarıdan gelmiyor.
Kulaklarınız için de aynı durum. Szi sadece dışarıyı dinlemeyi durdurun ve bir an için içeriyi dinleyin. Hepsi orada.
İnsan perspektifi onun dışarıda olduğunu düşünüyor ve asla benim değil diyor ve hiç bir zaman tatmin olmuyor.
Ama şimdi olan şey, ben bunu söylemekten onur duyuyorum, siz şimdi hepsinin içeride olduğunu anlıyorsunuz ve kendi enerjinizle uyuma giriyorsunuz. Bu enerji uyumluluğu. Bu enerji akışı. Bu enerji ile olan lutuf. Bu sanki, hepsi orada sizin için bulunuyor. Ben buna “Ensynch,” e-n-s-y-c-h – s-y-n-c-h, diyorum. Enerji uyumu- uyum-eşzamanlılık, Cauldre. EN-uyumu (Ensynch).
Ben her şeyin önüne -EN koymayı seviyorum. (Entelligence) Enerji zekası ve (Ensynch) Enerji Uyumu. Steve Jobs bunu iPhone, iPods, iPads, iCars, iGo, benzerleri ile yaptı. Benim ön ekim “EN” – Ensynch, Entelligence. Evet, sizin enerjiniz olduğunun bir hatırlatması “ EN,” . Hepsi içinizde.
EN-uyumu, meydana geliyor. O sizinle ve sizin enerjinizle doğal bir ahenk içinde. O bir ahenk ve onun orada aktığını ve hepsinin orada size hizmete hazır olduğunu anlıyorsunuz.
Siz onun için çalışmak zorunda değilsiniz. Hiç bir şeyi sahiplenmiyorsunuz. Belli bir biçimde bile davranmak zorunda değilsiniz. Hepsi orada. Hepsi sizin.
EN-uyumu, enerjinizle olan uyumunuz, eş zamanlılığınız.
Bu olmaya başlarken, her şey daha yumuşuyor ve kolaylaşıyor. Ardından siz aksi halde riskli olduğunu düşünebileceğiniz, deneyimlere girmeye daha fazla istekli hale geliyorsunuz.
Kendi enerjinizle, EN-uyumu içindesiniz –uyumluluk, akış – ve sonra diğer bazı şeyleri de yapabileceğinizi anlıyorsunuz. Diğer potansiyelleri keşfedebilirsiniz. Hayatınızı değiştirebilirsiniz veya hayatınızı genişletebilirsiniz, hayatınızı yeniden düzenleyebilirsiniz. Ne isterseniz onu yapabilirsiniz. Artık sizin” yeni bir şeyi denemek” ve sonra “Oops, ne oluyor, bu felaketti .”' leriniz olmaz.
Şimdi, siz birdenbire onun sadece aktığını ve her hangi bir anda şu anda yapmakta olduğunuz şeyi dahi değiştirebileceğiniz anlıyorsunuz. Diyelim bazı yeni potansiyellerden çıkıyorsunuz, kolayca potansiyellerinizi değiştirebilirsiniz, onlar gayet akışkan ve lutuf doludur.
Enerjinin bütünüyle hiç de katı olmadığını anlıyorsunuz. O yapılanmış halde değil. O tekil yada sınırlı değil.
Daha önce söylediğim gibi, bilim ve matematik bile, harikalar. Bunlar, şeylere bakmanın bir yolu. Bilimsel yöntemin, matematiğin çok, çok fazla versiyonları var. Şimdi bir matematikçi buna uygun bir açıklama getirebilir ve onlar bir nevi enerji uygunluğu içindeler,” Bu şekilde olmalı.” der.
Siz bunun için çalışmak zorunda bile değilsiniz. Ben bunu çoktan görüyorum, enerji uyumu, enerji ahengi.
Siz daha önce olduğu gibi, mücadele etmiyorsunuz
Ara sıra olan umutsuzluğu hissetmiyorsunuz.
Şimdi, sadece derin bir nefes alıyorsunuz ve kendi enerjinizin, onun doğal zekasını bilerek, size hizmet etmesinin muhteşemliğini hissediyorsunuz. İnsan zihni gibi değil ama onun içinde zeka var. Siz onun içinde zaten bilgeliğe sahip olduğunu biliyorsunuz.
Bilge olma çabası içinde bile değilsiniz. Hepsi, akışta hazır, enerji uyumu.
Ben bunu şimdi Şambra'da görüyorum. Ben Yükselmiş Üstatlar Klübünde otururken ve Şaudumuza, Şambra tarihinin bir sonraki enstantane fotoğrafı olarak baktığım zaman – “Ne konuşacağız?” – dediğim zaman, gördüm bunu. Geçen gece gördüm. Şambra, Enerji uyumuna başlıyor .” Fyuuuu!
Siz bir kez, en azından biraz olsun enerjinin size ait olduğunu ve orada size hizmette olduğunu anlarsınız ve siz biraz olsun izin vermeye başlarsınız ve sonra deneyime girersiniz. Bu çok önemli.
Bu çok, çok önemli çünkü, giderek onunla daha rahat olursunuz. Kendi enerjinizle daha fazla eş zamanlılık ( EN-uyumu) içinde oluyorsunuz ve o size daha da güzel bir şekilde yanıt vermeye başlıyor.
Böylece, siz daha fazla deneyimliyor ve daha az kaygılanıyorsunuz ve bu size daha da fazla eş zamanlılık getiriyor, enerjinizle akış ve ahenk getiriyor.
Bu meydana geldiğinde, siz daha da iyi hissediyorsunuz ve giderek daha çok açılıyorsunuz ve yeni şeyler deniyorsunuz, yeni deneyimler ve yeni potansiyellere açılıyorsunuz ve birdenbire hayat daha tatminkar hale geliyor.
Hayat oldukça muhteşemdir ve siz bunun sadece bir Enerji eş zamanlılığı,- EN-uyumu- meselesi olduğunu anlıyorsunuz.
Sonra kendi kendinize düşünmeye başlıyorsunuz, “Oh, ben gerçekten farklıyım. Ben diğerlerinden farklıyım. Daha iyi ya da daha kötü değil, sadece farklı çünkü diğerleri hala uyum çabası içindeler, toplu bilinç içinde yürüme çabası içindeler. Onlar hala enerjilerini dışarıdan alma çabası içindeler. Onlar hala tanrılar ya da doğal yasalar yada dışarıda her ne varsa onunla uyum sağlama çabası içindeler,” ve siz bunun ne kadar yararsız olduğunu anlamaya başlıyorsunuz , ne kadar kasvetli ve gri olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.
Sonra, yüzünüzde kocaman bir gülümseme beliriyor ve derin bir nefes alıyorsunuz ve “ Ben enerji uyumuyum(EN-uyumu) diyorsunuz. Ben bununla ilgili olarak düşünmek zorunda bile değilim, onlar doğal olarak uyum içindeler, çünkü onların hepsi benim.”diyorsunuz.
Ardından eş zamanlılıklar olmaya başlıyor böylece onlar artık ara sıra yada olağan dışı ya da beklenmedik değil. Onlar sadece günlük hayatın bir parçası. Eş zamanlılıklar.
İnsanlar doğru yer ve zamanda hizalanıyorlar.
Ya da trafik de gecikme oluyor, önce küfür ediyorsunuz ama sonra anlıyorsunuz, “Oh, hayır. Heh! Bu da enerji uyumunun bir parçası. “Ben doğru zamanda doğru yerdeyim,” ve sonra oraya o ya da bu nedenle biraz geç kaldığınızı anlıyorsunuz. Belki de bir kazadan kurtuldunuz. Belki de sadece bir diğer insanla karşılaşmak için daha iyi bir fırsat içindi. Belki de sizin sadece kendiniz ile olmanız için bir andı. Sorun değil, siz kendiniz ile uyum içindesiniz. Bunun için bir alıştırma yok. Bunun için bir ev ödevi ya da benzeri bir şey yok. O sadece anlamak, ohh, uyumdasınız ve o olmaya devam ediyor.
Derin bir nefes alalım.
Bunların hiç biri -bir gün olacak- gibi değil. Ben şu sıralarda olduğunu görüyorum.
O atın önündeki havuç değil. Onun çoğunuzda olmakta olduğunu görüyorum ve sonra hepinize yayılmaya devam edecek ve enerji eş zamanlılığı(-EN-uyumu) bir hayat biçimi olacak.
EN-uyumu, sabah uyanmanızla başlayıp, gece yatana kadar an be an sizin doğal akışınız olur ve akabinde o rüyanızda bile sürer. Siz sadece kendi enerjinizle uyum içindesinizdir. O sizin tahmininizin ötesinde ki en iyi dans partnerinizdir – enerji eş zamanlılığında olmak.EN-uyumda olmak.
Evet, biz enerji hakkında çok konuştuk. Çünkü şu sıralarda çok önemli. Gezegende kaldığınız için, mücadeleye devam etmemek, onun için dışarı gitmemek ama derin bir nefes alarak gülümsemek dışında yapacak bir şey olmadığını anlamanız, şu sıralarda çok önemli.
Siz, “ izin verin” diyeceğimi düşündünüz, değil mi? Hayır. Sadece derin bir nefes alın ve gülümseyin.
Bunu yaptığınızda, sadece enerjiyi hissedin, işte bu eş zamanlılıktır, uyumdur.
Ve biliyor musunuz ki? O hep oradaydı.
Ama siz onun için dışarı baktığınızda, onu bulamayacaksınız ; siz onunla uyum içinde olmak için gezegenlere, yıldızlara, takım yıldızlara, burçlara ya da belli günlerin numerolojisine baktığınızda onu bulamayacaksınız. Aslında ben, 4.3.2.1 Başlama günü, demeyi sevsem bile, öyle olmaz.
Siz, bunun ne kadar iyi ya da ne kötü, ne kadar akıllı olduğunuzla, ne kadar güzel göründüğünüzle ilgili olmadığını anlayacaksınız. Siz, EN-uyumu hep oradaydı ve sizi bekliyordu, anlayacaksınız.
Şimdi ve burada sizin ulaşmanızı beklemekteydi.
Sadece sizin izin vermenizi ve güvenmenizi beklemekteydi. İşte bu kadar.
Evet, derin güzel bir nefes alalım. Enerjiniz ile eşzamanlılığa, uyuma,ahenge giriyorsunuz.
(duraklama)
Hepsi sizin enerjiniz.
Hepsi burada size hizmete hazır.
Siz, şimdi sadece derin bir nefes alarak, onunla uyumlanmanıza izin veriyorsunuz.
Ensynch – e-n-s-y-n-c-h. EN-uyumu.
(duraklama)
Siz EN-uyumu içinde olduğunuzda, çok fazla “oops” -ne oluyorrrr- olmaz, sizin bir sürü yanlış dediğiniz şeyler olmaz.. Olsa bile, çabucak kendini düzeltirler. Çabucak yeniden ayarlanıverirler ve siz” Aslında hiç biri de yanlış değilmiş” diye idrak edersiniz. “ oops”- ne oluyorrr- lar yoktur. Hepsi sadece EN-uyumu ile ilgilidir.
Bazan enerji akışınız, enerji uyumunuz-eş zamanlılığınız sizi sizin hala sınırlı çalışan ve enerjinin gerçek anlayışına sahip olmayan insan zihninizin ummayacağı yerlere götürür, bazı şeylerle karşılaştırır. Ama siz çabucak yanlış sapak, hata , olumsuzluk, kötü bir şey olmadığını anlarsınız. Siz sadece kendi enerjinizle EN-uyumu içindesinizdir.
Evet, sevgili Şambra, ben sizden izin vermenizden ve akabinde onu deneyimlemenizden başka bir şey istemeyeceğim.
Deneyimleyin onu. Bu ne demek? Ne isterseniz o..
EN-uyumu, sadece bir müzik dinlemek olabilir.
EN-uyumu, sadece kendinize, kimliğinize,düşüncelerinize yaklaşma yolu ile ilgili olabilir. Kendinizle ilgili olarak ne düşündüğünüz, -nasıl da o eleştirel, düzeltici ses vardı ve artık ona ihtiyacınız yok- ile ilgili olabilir. Siz EN-uyumu içinde olduğunuzda, düzeltici iç sese ihtiyacınız yoktur.
Ayrıca, sizi dışarıdan ayarlacak, daha iyi ya da daha farklı yapacak şeylere ihtiyacınız yoktur. Hayır yoktur, çünkü siz EN-uyumu içindesinizdir.
Haydi, bugünün güzelliğine ve enerjilerinize, her adımda, her adımda, EN-uyumunda olmaya nefes alalım.
Her nefeste. Her düşüncede.
Girdiğiniz her deneyimde, bunun “Oh, tanrım” anlarından biri olduğunu, “ Ben sadece enerjimle akıyorum. Kendimle EN-uyumu içindeyim ve onun için bir şey yapmam, çalışmam gerekmiyor” olduğunu anlamaya başlarsınız.
Bugün için, o güzel derin nefesi alalım.
Oldukça kolay olduğunu görüyor musunuz. Gerçekten hayli kolay.
(müzik biter)
Evet, tarihin enstantane fotoğrafını ortaya koyduğumuz Şaudu kapatırken; bugün benimle olup, bana biraz olsun komikleşmeye, belki de biraz ilginçliğe yardımı olan Kamanawanahugu'ya, Jubak'a ve özellikle de Oooopps' a en özel teşekkürlerimi sunarım.
Evet, sevgili Şambra, burada her birinizle olmak her zaman benim için bir kıvanç ve ben en kısa zamanda sizinle yüzyüze beraber olmayı dört gözle bekliyorum. Hayatınızda ne kadar çok” oopss”-ne oluyorrr- lar oursa olsun, önemi yok ve unutmayın ki tüm yaratımda her şey yolunda.
Ben size hizmette olan Adamus.
Çeviren: Nilgün Börükanlar