Merlin Ben-im Dizisi
SHOUD 4 – Geoffrey Hoppe kanallığı ile 9 Ocak 2021 tarihinde ADAMUS SAINT-GERMAIN tarafından Kırmızı Çembere sunulmuştur.
Ben O Benim, Adamus St. Germain.
Ahh! İnsan müziğini seviyorum. İnsan müziğini ne kadar özlediğimi unutmuşum. Bizim melek müziğimiz var. Yukarıda yükselmiş Üstatlar Kulübümüzde bizim caz gruplarımız var. Ama insan müziği, nasıl bir enerji şarkısı! Nasıl bir iletişim! Onun gibi bir şey yok. Biraz önce dinlediğiniz gibi bir müzik, yüreğinizden ve ruhumuzdan çaldığı zaman o insan yolculuğunun, insan tutkusunun ifadesidir. Müzik, benim için enerjinin iletişimde olmasının en güzel örneklerinden biridir. İşte enerji budur. O sadece iletişimdir. O zorlamasızdır, bunun gibi bir müzik çaldığı zaman ruhu hareket ettirir. Hım. ( bu video.'yu kasteder.)
Bir çok müzik çeşidi var, bazılarını gerçekten beğenmem. Linda sen bunu bilirsin, bazılarından pek de hoşlanmam. Sizin formüllerle yaptığınız, zırva müzikler -ona ne diyorsunuz- fabrikasyon müzikler. Sonra sizin – neydi, Cauldre? – Amerikan folk dediğiniz, çaresizlik ve şanssızlık müziğiniz var. Bu müzikte bir hayli ruh vardır. Ama yine de o benim favorim değil. Ben Klasik müziği severim.Ben bir çok senfoni yazdım. Bunu biliyorsunuz, değil mi?
LINDA: Kesinlikle yapmışsındır.
ADAMUS: Size anlatmamı istemiydiniz …
LINDA: Oh, mutlaka!
ADAMUS: … hepsini yeniden?
LINDA: Listeni gözden geçir, haydi bakalım.
ADAMUS: Ben çok fazla klasik müzik yazdım ve hala klasik müzik dinlemeyi çok seviyorum. Ama arada sırada gelen başka bir insan müziği var ki – oh! –bu müzik bende neredeyse insan formunda dünyaya geri gelmek isteği uyandırıyor, ama hayır o kadar da ileri gitmeyeceğim.
2020'ye Dönüp Bakmak
Hepiniz tekrar hoş geldiniz. Tekrar hoş geldiniz. Bunu bir çok açıdan söylüyorum. Anlayacaksınız– Cauldre de anlayacak– şaudun sonunda neden böyle dediğimi anlayacaksınız, yine yeniden hoş geldiniz. 2020 boyunca yaptığınızla, hepiniz takacağınız özel bir rozet …
LINDA: Şaka yapmıyorsun.
ADAMUS: ... ya da tişört veya benzeri bir şey kazandınız. Tekrar hoşgeldiniz. Bu sert yılın üstesinden geldiniz.
LINDA: Çılgın.
ADAMUS: Ne yıldı ! Kovid'iyle, Baş Melekler Düzeninin Kapanması ile, bütün sınırlamaları ve kısıtlamaları ile, yüz maskeleriyle. Oof! Yüz maskeleri, nasıl bir şey bunlar ! Yüz maskelerinin en berbat tarafı gün boyunca kendi nefesinizi koklamak zorunda kalmanız.
LINDA: Oh! (Linda güler)
ADAMUS: Ben, bazı insanların bu maskelere nasıl dayandıklarını tasavvur bile edemiyorum. İnsanların koku alma duyusunu öldürüyor. Koku alma duyusunun kaybolmasına maskelerin neden olduğunu düşünüyorum. Korona virüsü kaptığınızda bu yüzden koklama duyusu köreliyor. Koklama duyusunun kaybolmasının, gün boyunca soluduğunuz yüz maskeleri yüzünden olduğunu, düşünüyorum.
Ne yıldı ama. Melek aileleri gerçekten ilk defa geri çağrıldılar – çağrı yapıldı – ve arkasından dağılmaları, gruplaşmayı bitirmeleri söylendi. Grupların dağılması konusu. Hatırlarsanız, meleksi ailelerin gruplarının dağıtılmasından önce, biz grupların dağılmasını konuşmuştuk.
Toplumsal kargaşa. Herşey kaynama noktasında. Çok şey oluyor, sadece geçen hafta Amerika 'da olanlar oh. Büyük bir kargaşa yaşadınız. Aslında bu kargaşa, yüreklere ve ruhlara verdiğinin dışında çok fazla zarar vermedi. Olanları görmek bir çoğunuz için çok rahatsız ediciydi. Yükselmiş Üstatlar Klübünde izliyordum. Biz, şimdi Tvlerimizi yükledik. İnsanların Tvleri olduğu için, bizim de olsa iyi olur diye düşündük. Ama bizimkiler gerçekten yüksek teknoloji. Aslında hologram. Bizim Yükselmiş Üstatlar Klübünde hologramdan olanları izliyordum ve son yaşamımda ki Amerika seyahatlerimi hatırladım.
Beş farklı zamanda Amerika'ya geldim ve Anayasanın yazılmasına yardım ettim. Aslında çoğunu ben yazdım ama başkaları kendine pay çıkardı. Ama… ne? O nasıl bakış öyle Linda, yani şey bakışı …
LINDA: Hayranlık.
ADAMUS: Hayranlık bakışı.
LINDA: Evet, evet, evet.
ADAMUS: Teşekkür ederim. Evet, ben yaptım. Anayasanın yazımında etkindim– yazılmasına yardım etme de – Hologramlarımızda gördüklerim cesaretimi kırdı ama bir bakıma da aslında kırmadı. Aslında, Linda sen, benim Yükselmiş bir Üstat olarak ağlayacağımı, “Gezegene ne oluyor?” diye aptal gözyaşları dökeceğimi düşünürdün. Evet, bir parçamın cesareti kırıldı. Böyle şeyleri görmeyi sevmem. Bir parçam da herşeyin gayet uygun olduğunu biliyordu. Doğru zamanda doğru şey olduğunu. Ben aslında hologramı izledikten sonra, diğer bazı Yükselmiş Üstatlarla büyük salona geçip, onları bir araya toplayarak, “ İşte bu. İşte bu. Bu dünya gezegeninde doğru zamanda doğru yerdeyiz. Hepimizin yaptığı işin kanıtı bu. Ama özellikle benim ve benim Şambra grubumun yaptığı işin kanıtı. Bundan sonra gelecek olanın kanıtı.” derken çok cesurdum.
2020 arkamızda kaldı; 2021 ilginç olacak. Bunu daha sonra daha fazla açıklayacağım.Onun da kendi riskleri olacak. Endişeleri olacak.Öyle hafif bir yıl olmayacak. Şimdiden size söyleyebilirim (Linda içini çeker). 2021 'in hafif bir yıl olmayacağı kayıtlara geçsin.
LINDA: Kolay bir yılımız olamaz mı?
ADAMUS: Hayır. Hayır.
LINDA: Ne zaman böyle bir yılımız olacak?
ADAMUS: Hayır (Adamus kıkırdar). 1987 ye geri dönersek bir yılınız vardı , bir şansınız vardı, siz onu gözünüzden kaçırdınız. Evet, üzgünüm, bu ömrünüzde onu kaçırdınız. Hayır, hiç de hafif bir yıl olmayacak. 2020 gibi olmayacak ama ilginç bir yıl olacak. Ama 2020 gibi değil
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Bireysel olarak– siz gezegen için sade bir yıl olacak mı diye sordunuz– bireysel olarak, sizin sadelik isteyeceğinizi zannetmiyorum ama sanırım istersiniz de, neyse bunu bırakalım. 2021 de Şambra için duyusallık yılı olacak. Duyusallık. Bazılarınız bunu seksüalite olarak anladı – bazılarınız böyle hoşlandı, bazılarınız ise hoşlanmadı – ama öyle değil, hayır, duyusallık. Biz bu duyuları açacağız ve bu duyuları kullanacağız. Biz zihnin ötesine gideceğiz. Biz insan sınırlarının ötesine gideceğiz. Neden olmasın? Bütün bunlar orada hazır ve erişilebilir durumda.
Evet, duyusallık yılı olacak, şeyleri derinden hissetme, zaman zaman derinden hissetme incitse bile böyle olacak. Televizyon seyrediyorsunuz. Başkent Washington'da olanları gördünüz ve bazılarınız bunları görmeye dayanamadı, Ehh, eh! Hayır,hayır, hayır. Durun orada. TV ye geri dönün ve izleyin onu. Onu derinden hissedin. Başlangıçta onu izlemek istemediğinizi, bunun mantıksız olduğunu düşüneceksiniz. Hayır, hayatınızdaki çok kişisel durumlar dahil olmak üzere, herhangi bir duruma dalabileceksiniz ve illa da acıyı değil duyusallığı hissedeceksiniz. Acının olduğunu farkında olabileceğinizi ama duyusallık düzeyine doğru ilerleyebileceğinizi, aslında onu takdir edip, keyif alabileceğinizi kast ediyorum. Evet, önümüzde olan bu.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: 2020'yi geride bırakmak memnuniyet verici. Gerekli bir yıldı, bir çok ayarlamalar için gerekliydi– sadece dünya gezegeninde değil ama tüm kozmozda ve ben zerre kadar abartmıyorum– bu büyük değişim için gerekli bir yıl. Tüm gezegenin evde kalacağını, dışarı çıksalar bile maske takmak zorunda kalacağını kim düşünebilirdi; bunu yapabileceğinizi kim düşünebilirdi? Şimdi size sormak istiyorum, ilk duyusal deneyiminiz için geçen yıl gezegende olan değişiklikleri hissedin. İnsanlar evlerinde kaldılar. İnsanlar durmak ve hayatlarına ara vermek, işlerine, ailelerine bir göz atmak; kendilerine hizmet etmesi gereken hükümetlerine, gezegendeki bazı eşitsizliklere bir bakmak, hayatlarına ara vermek zorunda kaldılar. Bildiğiniz gibi, yeterli sayıda insan evde kaldı, yavaşladı, hayatlarını ve dış dünya ile olan ilişkilerini gözden geçirmeye başladılar. Eşitsizlik gibi şeylere bakacaklar ve bu konuda değişimler talep edecekler.
Ben size tek bir şey söyleyeceğim, bu gezegen 2020 öncesine geri dönmeyecek. 2019 ya da 2018 ya da 1947 ya da benzeri bir yıl gibi olmayacak. Bu gezegen kalıcı bir değişimden geçti, zaman zaman zordu, evet ve önünde bazı sert zamanlar da var ama gezegene büyük bir değişim geldi. Beş yıl sonra dönüp geriye baktığınızda, “ 2020 en önemli yılmış, değişimin en önemli yılı,” diyeceksiniz. Savaş olmadan, kıtlık olmadan, bu şekilde olabileceğini kim düşünebilirdi. Savaş olmadan, kıtlık olmadan.
Evet, korona virüs nedeniyle çok insan öldü ama onlara tüm saygımla, gitmek için hazırdılar, diyebilirim. Gerçekten gitmeye hazırdılar. Bir nevi hayat planlarıydı ve korono virüsü nedeniyle olmasa da başka bir nedenle gideceklerdi. Ben bunun bir temizleme işi olduğunu söylemiyorum. Ama onların hissiyatlarının ayrılma yönünde olduğunu söylüyorum; şu sıralarda gitmenin onlar için daha iyi olduğuna, yenilenmiş olarak geri geleceklerine, bütün o eski yükleri olmaksızın bir sonra ki yaşamlarına hazır olacaklarına dair öngörüleri vardı.
Aslında – Cauldre bundan hoşlanmıyor, ben söyleyeceğim – bu geçtiğimiz yıl dünya gezgeninin çıkış kapılarında, bir bakıma gidiş kuyruğu vardı. Ayrılmayı gerçekten isteyenler vardı ve gitmeyi bekleyerek bir nevi sıra oluşturmuşlardı. Gezegenden büyük göç. Fiziksel realiteden kolayca çıkarak, gidecekleri yerde – bu durumu bu sözcüklerle bilmiyorlardı ama orada, gidecekleri yerde çok bilinç ve içgörü olacağını biliyorlardı. Oraları şu sıralarda çok aktif olan Yeni Dünyalar olarak ortaya çıktı.
Onlar buradan çıkıp oraya gidiyorlar. Yakın Dünyalara giderek başka bir eski yaşama, aynı eski yaşama geri gelmektense, gerçek bir yenilenmeden geçiyorlar. Yeni Dünyalarda şimdilerde kozmik umut diyebileceğiniz bir şey olduğunu biliyorlardı ve bu nedenle gerçekten ayrılmaya hazır olanlar Yeni Dünyalara gitmek için sıraya girdiler. Bu dünyadan bıkmış vaziyette ayrılmaya hazır olanlar, umurlarında bile olmadan eski Dünya katlarında, Yakın Dünya katlarında , bir nevi ara bölgede kaldılar. Melek ailelerinin dağılmaları üzerine varlıklar, bu Yeni Dünyalara gitmeye başladılar– şimdilerde 230 dan fazla Yeni Dünya var – Onlar yeni dünyalara gitmeye başladılar, bu varlıklar dünyadan ayrılmak, Yeni dünyalara giderek gerçekten yenilenmek ve dünyaya bu şekilde geri dönmek için bunun büyük bir fırsat olduğunu, biliyorlardı.
Böylece gezegende çok ölen oldu, ama çok fazla ayrılmak isteyip de gitmemiş ya da henüz gitmemiş olanlar da var.
Evet, bu olanlara müthiş bir kederle bakmayalım. Yani, birisi giderken kederlenmenize evet ama, ama nereye gittiklerine bakalım, bu gidenler – hepsi değil ama büyük çoğunluğu – korona virüs zamanında gezgeni terk edenler, Yeni Dünyalara gittiler ve tam bir yenilenmeden geçiyorlar ve böylece geri geldiklerinde aynı eski kalıplarını tekrar etmeyecekler. Onlar, şöyle diyebiliriz, geri geldiklerinde, aynı eski potansiyellerle, aynı biyolojik aileye, aynı işlere, aynı kariyere, mesleğe, şehre dönmek yerine, yeni potansiyellerin farkındalığı ile esinlenmiş olarak gelecekler. Daha önce hayal bile edemeyecekleri kadar fazla seçenekleri olacak.
Derin güzel bir nefes alalım ve bununla bir yudum kahve içelim.
Bütün bu olanlarda bir hayır var, oysa siz dualiteye yakalanarak, “Oh, insanlara olanlara bakın, çok üzücü,” bir yandan da komplolar, diyorsunuz. Her zaman bu çeşit çelişkiler olur ve siz bu komplolara yakalanıyorsunuz. Zaman kaybı.
Şambraya Saygı
Burada bu açılış bölümünde benim gerçekten söylemek istediğim şey; Şambraya olan derin saygı ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Ben – heh! – Bir aralar provokatif bilinirdim.
LINDA: Mım hımm.
ADAMUS: Sinir edici, talepkar- …
LINDA: Mım hımm, evet.
ADAMUS: Öyle hemen evet demen de gerekmiyor (Linda kıkırdar) – talepkar, ukala – ama buna evet diyebilirsin (Linda kıkırdamayı sürdürür) – ukala. Ben bir nevi zaman zaman dikkat dağıtma Üstadı – denilebilir- olmakla bilinirim. Zaman zaman büyük mizahi yönümle bilinirim. Her zaman değil. Bir çok yönümle tanınırım, ama …
LINDA: Seni seviyoruz
ADAMUS: … Sizinle çalışmayı seviyorum. Canlı izleyicilerle olan şaudları özlüyorum. Gerçekten özlüyorum. Çok dinamik oluyordu ve siz kendinizi hem ben hem de diğer izleyiciler vasıtasıyla kendinizi görmek zorunda kalıyordunuz. Onlar yoluyla kendinizi görmek zorunda kalıyordunuz, ben Şambra ile birlikteyken böylesine bir dinamik vardı. Yani, biz böyle yapardık. Ben sizi hissedebiliyorum, şimdi örneğin, biz burada hep beraberiz ve ama suratınıza bir şaplak atabilme olanağı diye bir şey var. Gerçek bir şaplağı kast ediyorum, eterik şaplaklardan biri değil, diyorum. Siz makyo yaptığınızda, gerçekten göz bebeklerimi devirebilme olanağı diye bir şey var. Pek yakında buna yine döneceğiz. Buna dönmeliyiz. Dört gözle bunu bekliyorum. Biz, Adamusla yeniden sahneye çıkaca, ilk on kişiyi seçmek için, sayıları yada başka bir şeyleri karıştırıp çekiliş yapmalıyız. Bu harika olurdu. Bunu dört gözle bekliyorum. Birlikte muazzam eğleniyorduk ve benim her birinize ayrı ayrı çok büyük saygım var. Yolculuğun ne kadar zor, ne kadar sert olduğunu biliyorum ama şimdi buradayız. – beraberiz ama birlikte değiliz, ama işte burada beraberiz.– 2021'in başındayız. Bu kimin aklına gelirdi? Bu kimin aklına gelirdi?
Yol boyunca ayrılanlara büyük saygı duyuyorum. Ben çok kişiye ayrılın ,dedim. Bir çoğu da ben ayrılın demeden gittiler. Ben hepsine çok saygı duyuyorum çünkü zaman zaman kendi kendine kalmanın önemini biliyorum, bırakıp gitmek ve kendi kendine yaşamak – adına her ne derseniz – kendi dragonunuz, kendi karanlık geceniz, kendi araştırmanız. Evet, yol boyunca ayrılan, geri dönenlere, özellikle de Tobias ayrıldıktan sonra benim Kırmızı Çembere geldiğim zamanlarda ayrılanlara, çok saygı duyuyorum.
Yol boyunca dikkati dağılan ve ayrılanlara muazzam saygı duyuyorum. Bana kızgınlıklarından gitmediler. Bana kızanlar ve ayrılanlarla çok eğleniyordum. Bunu daha sonra açıklayacağım ama ben onlarla gerçekten eğleniyordum. Oh, onlar sadece kendilerine kızgın olduklarını anlayana kadar, bana deliriyorlardı. Yani, ben sizi sinirlendirecek bir şey mi yapıyordum, sanmıyorum. Evet, sonunda sadece kendinize kızgın olduğunuzu anlıyorsunuz. Bununla eğleniyormusunuz?
LINDA: Mım hımm.
ADAMUS: Güzel. Güzel..
Evet, yol boyunca dikkati dağılanlara büyük saygı duyuyorum. Dikkatin dağılması çok kolay. Tobias zamanlarından şimdiye kadar Kırmızı Çember ya da onun bir parçası tarafından dokunulmuş herkese çok saygı duyuyorum. Saygımda bir eksiklik olamaz. Hafife alma, küçümseme yok. Bütünüyle saygı dışında bir şey yok, çünkü yaptığınız şeye bir bakın. Üstlendiğiniz şeye, gittiğimiz yere, halihazırda yapmış olduğumuza bir bakın.
Böylece ben bir an durarak, her birinize tek tek saygımı sunmak istiyorum. Keşke bunu yüzyüze yapabilseydik, ama yalnızca enerjetik olarak yapabileceğiz. Benim size saygı şarkım.
(duraklama, Adamus gözlerini kapar)
Bugün ister hala burada olun, ister çekmiş gitmiş ya da atılmış olun, ya da sadece dikkatiniz dağılmış olsun size muazzam saygım var, çünkü yaşadığınızın ne kadar güç ve meydan okuyucu olduğunu anlıyorum.
Lütfen bunun benim ruhumdan size doğru geldiğini hissedin. Hımmm.
Dikkat Dağılmalarına karşı Hakikat.
Şimdi dikkat dağılmalarından söz edelim. Dikkat dağılmaları pek yaygındır. Dikkat dağılması çok kolaydır ve bir bakıma bir amaca hizmet eder. Dikkat dağılması sizi bir enerjiden çıkıp başka bir enerjiye derinden daldırır. Sizin dikkatiniz dağıldığında bunda bir güzellik vardır. Diyelim ki, bir komplo teorisi dikkatinizi dağıttığında, yolunuzdan, yolculuğunuzdan, hakikatinizden ayrılırsınız, çünkü dikkat dağılması baştan çıkarıcıdır. Tahrik edicidir. Zihninizi ve bedeninizi seçmiş olduğunuz yolun zorluklarından uzaklaştırır. İçinizde sürüp giden karmaşadan sizi uzaklaştırır. Bedeninizde anayatronun dökülüp dağılması esnasında çok şey olup biter. Bunun sonucunda bedeniniz, gerçekten Özgür Enerji Bedenini getirebilir; zihin kendini yeniden adapte edecektir, kendini gerçek bilinç olarak, gerçek zeka olarak yeniden tanımlayacaktır. Yol esnasında, özellikle zihin sorularına yanıtlar ararken, dikkatin dağılması çok kolaydır.
Dikkat dağılmaları sizi uzun, karanlık ve yaşamlar boyu içinden çıkamayacağınız bir tavşan deliğine çekebilir. Bu süre bir kaç yıl ya da bir kaç ay da olabilir. Dikkat dağıtıcıların en önemli sorunlarından biri, evet, başlangıçta pek ayartıcıdırlar, çok fazlaca caziptirler. Yani, sizi dışarı davet edip, aklınızı çelerler. Çok baştan çıkartıcıdırlar.
Dikkat dağıtıcılar, size önemli olduğunuzu hissettirir. Her dikkat dağıtıcıda, hakikatinizde olmayan, yolunuzda olmayan baştan çıkartıcı bir enerji vardır ve bir bakıma size, “ Baksana ne kadar özelsin.” diyerek sizi aldatır. Şimdi, günün sonunda siz bilgeliğinizi ve amacınızı -daha doğrusu amacınızı değilde -bilgeliğinizi ve gerçek isteğinizi geri kazandığınız sürece bir süre için dikkat dağıtıcılarını sevdiğimi bile söyleyebilirim. Yine de bir dikkat dağıtıcı sizi dışarı çeker, önemli hissettirir, heyecanlandırır, ihtiyaç duydurur. Dikkat dağıtıcılar size hayli heyecan enerjisi vermeyi sever ve sizi yeniden canlı hissettirir.
Ama bu bir süre sonra söner ve kendi ezber, sıkıcı, öğütücü bir bakıma bir hayli talepkar enerjisine geri döner. Sonra siz dikkat dağıtıcınızdan başka bir dikkat dağıtıcı bularak ayrılırsınız ve çok geçmeden siz bir dikkat dağıtıcılar zinciri içinde olursunuz. Yol boyunca olan bitenin olumsuz kısmı ise sizi hakikatinizden uzaklaştırmasıdır. Siz kendi hakikatinizi bilirsiniz. Onu tanımlayamasanız bile, siz kendi hakikatinizi bilirsiniz. Sizin hakikatiniz, sizin yolunuzdur, sizin yolculuğunuzdur, çok uzun süredir size rehberlik etmekte olan içsel bilişinizdir. Bu sizin hakikatinizdir. Sorun sizin hakikatinizi bilinçli olarak bilmeyişinizdir, tüm zihinsel ayrıntıları ile bu şekilde bilmeyişinizdir. İyi bir biçimde yazılmamış ya da dile getirilmemiştir ama oradadır. Hakikat oradadır.
Sizin dikkatiniz dağılır. Bu çok kolayca meydana gelir, çok kolay olur. Sizin dikkatiniz dağılır ve dikkatiniz dağıldığında siz hakikatinizin dışına çıktığınızı bilirsiniz, bunu bilmekle siz hakikatinizin dışında olduğunuzu hissedersiniz ve yanlış bir şeyin olduğunu, ve artık ne kendinize ne de bir başkasına dürüst olmadığınızı bilirsiniz. Sonra da bu dürüst olmayışın tiksintisini hissedersiniz, sabahleyin uyanırsınız ve “Ben hakikatimde değilim.” dersiniz. Sonra da hakikatinizi bulmaya çabalarsınız ama başka bir dikkat dağıtıcı olur ve bu sürüp giden kötücül bir döngü gibidir, her zaman dikkat dağıtıcılar artar ve giderek hakikatinizden daha da uzaklaşırsınız ve kendinizi daha da kötü hissedersiniz, çünkü hakikatinizde olmadığınızı bilirsiniz. Sonra da gerçekte bilseniz dahi hakikatinizi keşfetmeye çabalarsınız, ama siz keşfetmeye çabalarken başka bir dikkat dağıtıcı gelir ve sizi emerek çeker , “Hey, hakikatimiz burada,” der ama o sizin hakikatiniz değildir, bu bir başkasının hakikatidir ya da sizin ful hakikatiniz değildir. Bu dikkat dağıtıcıya onun da hakikat olmadığını anlamak için çekilirsiniz.
Bu bir çıkmaz sokaktan ötekine gitmeye benzer ve kendinize kızarsınız , “ Hakikatimi hiç bir zaman bulamayacağım” ya da “Hakikat yok.” dersiniz. Siz, “ Yolumu bilmiyorum. Yolumu bulamuyorum,” dersiniz ve diğerlerine güvenmeye başlarsınız, bu da bir diğer dikkat dağıtıcır ve çok geçmeden tüm hakikat kavramı çarpıtılır.
Bütün bunları şimdi bırakalım. Hakikat her zaman buradaydı. O daima burada. Hiçbir zaman gitmedi. Siz gitmiştiniz, ama o asla gitmedi.Tam burada. Bunu sözcüklere dökmenin zorluğunu biliyorum. Sözcükler sınırlı olmaya yatkındır. Sizin hakikatiniz burada ve biliyorsunuz ben ne çeşit bir işiniz olacağından, ne yiyeceğinizden ya da nasıl bir ilişkiniz olacağından söz etmiyorum.
Sizin hakikatinizden söz ediyorum, sizin ruhunuzun hakikatinden, kendinize olan hakikatinizden söz ediyorum. Bunun Dünyaya gelirken ruhunuzla yaptığınız bir sözleşme olduğunu söyleyebilirsiniz. Hakikat budur.
O öyle büyük ağır bir felsefi hakikat de değildir. Hakikat bir rutin ve prosedür ya da benzeri şeylerin bir listesi değildir. Hakikat sadece bir histir. Hakikat şeylerin yolunda gittiğini hissettirir. Ve zihnin saçmalıklarıyla kirletilmez. Hakikatin dürüst olup, olmamanız ile ilgisi yoktur. Hakikat ne tür bir işiniz olup olmadığı ile ilgili değildir. Hakikat senin hakikatindir. O sensin. Kim olduğundur. İnsanın kendi ruhuyla yaptığı anlaşmadır. Hakikat budur.
Sizin dikkatiniz dağıldığında, bu vesile ile söyleyeyim, herkesin dikkati dağılır. “Herşey dikkatimi dağıtıyor .” diyen süper dikkati dağılmış insanlardan biriyseniz, kendinizi kötü hissetmeyin. Telefonun çaldığını duyarsınız ve tüm hayatınızda dikkatiniz dağılır. Herkesin dikkati dağılır. Günün sonunda, sizi sayısız çıkmak sokaklara sokaklara, tavşan deliklerine, boşluklara, kara deliklere ve benzeri şeylere sokan, aşağı çeken bu dikkat dağıtıcıları hissetmenizi istiyorum. Birdenbire kendinizi hakikatten çok uzaklaşmış hissedersiniz. Bu da sizi daha fazla arayışa ve araştırmaya yönlendirir. Bütün bunları haydi şimdi bırakın.
Hakikat hep buradaydı ve şimdi her nerede olursanız olun ve ne kadar dikkat dağılması yaşamış olursanız olun, bu hakikat her zamankinden çok daha yüksek sesle şarkısını söylüyor. Hakikat tatlı küçük bir klişe değildir. İzm değildir. O bir histir, kendiniz hakkında duyusal bir histir.
Bununla derin bir nefes alalım. Dikkat dağılmaları.
Yol boyunca kaç Şambranın dikkati dağıldı? Evet, hepimizin, hepinizin dikkati dağıldı ve o kadar dağıldı ki ayrılıp gittiniz ve bunda bir sorun yok. Biz öyle büyük bir grup olma çabası içinde değiliz. Kaç kişinin ayrılacak kadar dikkati dağıldı? Onlara bakacak olursak, onların hayatlarına bakacak olursak, ben baktım çünkü onlar benim için hala bir aile. Demek istediğim , dönüp baktığımda onlar benim için hala Sha-hom-ba-rah. Onlar hala Atlantis'in Tien'lileri. Bir çoklarının bizim Kırmızı Çemberdeki beraber olduğumuz yıllarda dikkatleri dağıldı, bir dikkat dağıtıcıdan bir diğerine koştular. Bazıları her çeşit arayıştan yorgun düştü ve, “İçine sıçıyım.” dediler. Diğerleri bir şeyden ötekine atlamaya devam etti. Ama ne olursa olsun, onlar benim için hala Şambranın bir parçası.
Yol boyunca gelen dikkat dağıtıcıları için derin güzel bir nefes alalım ve hakikate daha da derin dalalım.
Bazan hakikat incitir ve neredeyse dikkatiniz dağılsın istersiniz. Ben bire bir incitir demek isteniyorum ama bazan özellikle de dragon size hakikati gösterdiği zaman hakikatle yüzleşmek zordur. O noktada kesinlikle bir dikkat dağıtıcı istersiniz. Telefonun çalmasını ümit edersiniz. Sırf dikkatiniz dağılsın diye evin yanmaya başlamasını istersiniz. Ama sonunda, herşey hakikatle ilgilidir, burada olma nedeniniz olan içsel bilişle ilgilidir.
Zaman Yolculuğu
Makineler Zamanı, kitabını yazmaya oturdum, aklımdayken kitap gayet gerçektir ve de aynı zamanda bir çeşit şakadır. Gerçekten onu yazdığım için çok gerçektir, ben kitabı öyle 1.bölüm, 2. bölüm, 3. bölüm diye yazmadım. Belki de bir noktada 20. bölümü yazıp sonra geriye dönüp 2. bölümü yazdım. Böylece çokça sıçramalar yaptım, çünkü zamanda yolculuk yapıyordum ve yapmak zorundaydım.
Kitapta total olarak 32 bölüm vardı, 32 bölüm öngörülmüştü ama gerçekte sadece 19 bölüm yazıldı. Çok sayıda bitirilmemiş bölüm var ve onları şimdi yazıyoruz. Yaptığımız şey bu ve bu yüzden Cauldre'ye bir nevi şaka oluyor çünkü şu anda oturup kitabı yazmak çok zor olurdu. Çoğunuzun bunu zaten anladığını biliyorum, ilerlerken yazıyoruz. Son bölüm yazılmadı ve kitabın içinde son bölüm olmayacak. Meydana gelen her şeyin, gezegenin, insanlığın, Şambranın hikayesi sürüp giderken son bölüm nasıl yazılabilir ki?
Evet, bu devam eden bir çalışma, bu yüzden kitabı yazmamakla ilgili olarak artık Cauldre'ye bok atmayın. Bana bırakın.
LINDA: Pardon?
ADAMUS: Bana bırakın onu. Kitabı yazmaması için ben ona bok atarım.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Ben yazmak için otırmuştum. Bana harika bir ilham gelmişti, aslında dragonum bana yazmak için harika ilham vermişti çünkü çok, çok, çok hastaydım. Tam Gerçekleştirimimden az öncesiydi, gezegendeki son zamanlarım. Dragonumla karşılaştım ve bu karşılaşmanın sonucunda zaman yolculuğu denilen şeyi yaptım.
Şimdi, normalde zaman yolculuğunu doğrusal bir şey olarak düşünürsünüz; siz ileri ve geri gidersiniz. Gerçekten, hiç de öyle değildir. 1893 yılı civarıydı arkadaşım H.G. Wells'e danışmanlık yaptım, H.G zaman yolculuğu hakkındaki Zaman Makinası kitabının üzerine düşünmeye başlamıştı. H.G' ye yazmak istediği zaman yolculuğunun çok doğrusal olduğunu açıklamaya çalıştım, sanki bir düğmeye basarak 30 yıl ileriye ya da bir düğmeye basarak 100 yıl sonrasına gitmenin umut edildiği bir Makine. Ama öyle değil. Doğrusal olmayacak biçimde yazabilmeyi yeterince kavramsallaştıramadı ve bu yüzden oldukça doğrusal kaldı.
Makineler Zamanı'nı, yazmaya oturduğum zaman muazzam bir varlık deneyimi yaşadım... Lüsid rüya gibiydi. Lüsid rüya gibiydi. Bazılarınız lüsid rüya görüyor. Lüsid rüyalar görülüyor ama onlar günlük realiteniz gibi değiller. Ben bir lüsid rüya gördüm ve kendimi yaklaşık 2020 yılında bir grup Şambrayla birlikte buldum, gerçekten çok garipti, çünkü ben konferans veriyordum. Kendini izlemek çok tuhaf, sanki odanın arka tarafından bakıyorsunuz. Bu grubun önünde ders anlatıyordum, kendimi izlediğimde, bunu ne kadar iyi yaptığıma, nasıl da açık ifade edebildiğime, çok zor kavramları insanlara açıklayabildiğime hayretler ettim. Kendimle gurur duydum.
Hepsi şaka, Linda.
Her neyse, bu önemli zamanda, gezegendeki bu dönüm noktası zamanda, kehanette bulunulmuş ama hiç bir zaman aslında ayrıntıları verilmemiş bu zamanda, benim destansı bulduğum bu zamanda, kendimi bir grup Şambranın ortasında buldum.Ama orada benimle birlikte oturan, benim anlattıklarımı dinleyen insanlar bile o anın önemini idrak edemiyorlardı.
Zamanda yolculuk yaptım, sonra geriye Tobias zamanına geldim. Evet, bu grubun ne kadar evrim geçirdiğini görmem gerekiyordu. Nereden gelinmişti? Tobias'ın sizin sorunlarınızla ilgili olarak çalıştığını gördüm – sorunlarınız için mendiller (tissues for your issues) – başta bir parça kızdım. Neden sorunlarınızı çalışıyordunuz? Ama sonra bir çoklarınızın derin yaraları olduğunu anladım ve Tobias bunun yapmak zorundaydı. Bu konuların enerjileri üzerinde rahatlatıcı bir teselliden geçmeksizin, şimdi yaptığımızı böyle şevkle yapamazdık – heh – Bir çok, bir çok yaşamlarınızdan biriktirdikleriniz vardı ve bu sorunlarla birlikte şimdi 2020'de yaptığımızı gördüğüm şeyleri, nasıl yapabilirdik? Ayrıca Tobias'ın o noktada herkesi öne çıkmaya çağırdığını anladım. O bu çağrıyı yapmıştı. Tobias hazır olanlara, burada olmak isteyenlere deyim yerindeyse oltayı uzatmıştı.
Zamanda yolculuk yaparak Tien tapınakları zamanına döndüm. Oh, bulunduğum zamandan 1700 sonları Kuzey Almanya'sına giderken kendimi bir vorteksten ya da benzeri bir şeyden geçerek Tien Tapınaklarına geri dönmüş buldum. Burasının, özellikle gitmek istediğim bir yer olmadığını biliyordum. Orası küçük bir esir çocuk olduğum, kristal hapishaneme sıkıştığım yerdi. Yine de gittim. Şambra grubunun orijinini bulmam gerekiyordu.
2030'a zaman yolculuğu yaptım, bir göz attım, Şambrayı kontrol ettim. İlginçti, çünkü ben 2030 yılında gruba uğradığımda, grup bildiğimiz biçimde orada değildi. Aslında kendileriyle çalışan bir grup vardı ve aynı Şambra grubuydu. Ben emekliye ayrılmıştım. Ben ziyaret için, eğlenmek için, bazı sorulara yanıt vermek için ara sıra uğradığımda, bu grup – Kırmızı Çember, Şambra – bunları kendileri yapıyorlardı.
Ne yapıyorlardı? Zamanda yolculuk yapıyorlardı. Evet, ben 1700'ün sonlarından geriye dönerken onlara gidiyordum; onlar, 2030 yılındaydılar ve onlar da zamanda yolculuk yapıyorlardı ve biz yolda karşılaştık, işte o harika kocaman bir Oh-Be-Ahn idi. Zaman yolcularının selamlaşması. Kocaman harika bir Oh-Be-Ahn. Şambranın ne öğrendiğini ve ne yaptığını görmek büyük zevkti, onlar aşamalı( progresif) zaman yolculuğu yapıyorlardı. Yeshua zamanlarına geri gittim ve bu grubu gördüm. Ben– (Adamus içini çeker)doğru sözcüğü bulmaya çalışarak- Yeshua zamanlarına geri gidip bu Şambra grubunu ziyaret ettiğimde, en kederli değilse de muhtemelen en hüzünlü zamanlarınızda olduğunuzu gördüm. Tutku yüksekti ama üzüntü, üzüntü çok derindi. Ben geriye dönüp gördüğüm şey, grupta gerçekten – nasıl diyorsunuz- çok fazla tutku vardı, ama liderlik, odaklanma eksikti. Grup birlikte olmaktan hoşnuttu, ama yine de bu sanki Musa Musevilere 40 yıl çölde dolaşmak için liderlik ediyor gibiydi; “Nereye gidiyoruz, ne oluyoruz?” gibiydi. Şambra o zamanlar bu durumdaydı.
Bu ilginç çünkü o zamanlar Şambra grubu, bir şeye – değerli, değerli bir şey – sahip olduklarını biliyordu, bazıları ona yanıtları çağlara meydan okumuş sırlar diyebilir, hayatın gizemleri diyebilir. Çünkü, o zamanla veya yıllarla ilgili değildi. Tüm insanlık için, tüm zamanlar için değerli bir şeydi. Ama onunla ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Onu ilerisi için saklamalı mıydılar, yoksa şimdi mi ortaya çıkar malıydılar. Şimdi ortaya çıkarsalar, hayatlarını feda edeceklerini ve daha da ötesi onun belki de ebediyen kaybolacağını biliyorlardı. Ne yapacaklarına karar verme çabası içinde kaybolmuşlardı.
Zaman yolculuğunda bu ilginç bir deneyim olmuştu ve kitaptaki en uzun, benim için ve biliyorum ki sizin için de en üzücü bölümlerden biriydi. “ Biz bununla ne yapacağız?”
2050 diyeceğiniz yıla kadar zaman yolculuğu yaptım, oraya geldiğimde – Ben kendimi özellikle o belirli yıl için hazırlamadım ama kendimi o yılda buluverdim – çok, çok ilginçti çünkü oraya vardığımda, diyelim ki bir aşağı iki yukarı 2050 yılında, orada hiç bir şey yoktu. Gerçekten hiç bir şey yoktu. İlk düşüncem zaman yoculuğumda yanlışlık yaptığım idi. Doğru yapamamıştım. Dikkat dağılması yaşamıştım. İkinci düşüncem ise artık Dünyanın var olmadığı idi. “İnsanlar onu yıkmışlardı. Dünya gezegenini yok etmişlerdi. Ortada hiç bir şey yoktu.” Bu biraz korkutucuydu, çünkü bu benim insanlık için öngördüğüm yol değildi.
Sonra hepinizin de anlamasınin önemli olduğunu düşündüğüm bir şeyi anladım: Kendiniz de dahil olmak üzere, herşeyi her zaman oldukları yerde bulmaya çalışmayın.
Bazan kendinizi bulmaya gidersiniz ve orada değilsinizdir ya da bir gün önceki ile aynı olan bir siz bulamazsınız. Bulmamalısınız zaten, çünkü değişiyorsunuz. Evriliyorsunuz. İlerliyorsunuz ve eğer geri giderseniz- ne zaman bir hatıraya dalarsanız veya geçmişi ya da geleceği düşünürseniz, bir biçimde zaman yolculuğu yaparsınız– geleceğe gidiyorsunuz ve orada değilsiniz ; kendinizi dün bulduğunuz gibi bulmak için çabalıyorsunuz, kendinizle bağlantıya geçiyorsunuz, enerjinizle bağlantıya geçiyorsunuz ve bakıyorsunuz ki orada yoksunuz. Çünkü o sadece yer değiştirdi. O farklı. O şimdi farklı bir yerde.
Ben 2050 'ye geldiğimde orada hiç bir şey yoktu. Dünya kendini yok etmemişti. Ben zaman yolculuğumda yanlış bir manevra yapmamıştım. Her şey çok farklı olduğu için böyle olmuştu. Ben aynı bakış açısıyla, aynı yöntemi kullanmıştım. Daha önceki yolculuk gözlükleriyle bakmıştım, ve onlarda uygun değildi. Yeni yolculuk gözlüklerine gereksinimim vardı. Herşeye farklı bakmalıydım. Onu farklı bir yerde bulmalıydım. Ve 2050 oradaydı. Gezegen eskiden olduğu gibi değildi. Bir çok meydan okumalardan, bir çok değişikliklerden geçmişti ama gezegen benim 2020 deki ilk ziyaretimdeki bilinç ve titreşim düzeyinin bile ötesine evrilmişti.
İleri ve geri bir çok zaman yolculuğu yaptım. Bir çok Şambra toplantısına uğradım. Şimdi Kona' dediğiniz yerde ki bazı toplantılarınıza uğradım. Kendimin Samuel Clemens, Mark Twain yaşamlarına uğradım ve onların mizahı, farkındalıkları, iletişim yetenekleri ile sevinç duydum. Benim tüm çağdaş geçmiş yaşamlarım, kimliklerim için en çok söyleyebileceğim şey, hepsinin iyi iletişimciler olduğudur. Hepsi çok iyi iletişimcilerdi. Bu önemli çünkü - … oh, Shakespeare, evet. Mark Twain ve diğer bazıları harika iletişimcilerdi. Şimdi bakıp ta şöyle diyebilirsiniz, “Pekala, neden bu böyle, merak ediyorum?” çünkü enerji sadece iletişimdir. Onlar enerjiyi kullanmada ustaydılar. Enerji iletişimde bulunur. Hım.
Ben ileri, geri yolculuk yaptım. Bununla büyüyleyici zamanlar geçirdim. Bunu söylüyorum çünkü siz de yapacaksınız. Bu yıl duyusal modda olacaksınız ve bu esasen sadece doğrusal olarak ileri gidip gelmek demek olmayan gerçek zaman yolculuğuna kapıyı açacak. Bundan çok daha fazlası olacak. Siz şeyleri çok daha farklı bir biçimde algılayabileceksiniz. Ama bunu yaparken, zaman yolculuğunuzu yaparken, özellikle gelecek dediğinize giderken, bakış açınızı değiştirmek zorundasınız, görüşünüzü değiştirmelisiniz, şeyleri yorumlama biçiminizi değiştirmelisiniz, çünkü çok farklı olacak. Siz çok farklı olacaksınız.
Şimdi gelecekdeki siz ile, diyelim ki 10 yıl sonra ki siz ile karşılaşsaydınız, siz buradan oraya giderek kendinizle karşılaşmayı bekliyorsanız, kendinizi kaçırırdınız; sanki kalabalık bir caddenin köşesindesiniz, orada kendinizle karşılaşacağınızı biliyorsunuz ama hiç bir şey olmuyor gibi. Bir çok şey yaptınız. Aslında gelecekdeki benliğiniz oradaydı, sadece siz gelecekdeki benliğinizi farketmeye çabalamak için sınırlı bir bakış açısı kullandınız. Gelecekdeki benliğiniz çok farklıdır, o diğer insanlara, binalara, o anın titreşimine uymaz. Gelecekdeki benliğiniz, diyebiliriz ki, çok idrak etmiş bir durumdadır ve – Ben illa da bu sözcükleri kullanmaktan hoşlanmıyorum ama söyleyeceğim – o daha yüksek bir titreşim düzeyindedir. Hayır, bu da değil – bunu demeyi bile sevmiyorum. Gelecekdeki benliğiniz herkesten, hatta şimdi söylediğiniz şarkıdan tamamiyle çok farklı bir şarkı söylemektedir.
Evet, bir çok zaman yolculuğu yaptım ve bundan çok keyif aldım. Bu bizi 2020 ye geri getiriyor, bu çok önemli yıla, bizi 2021 'e getiren hareketlerin olmasına izin veren değişimlerin olduğu yıla. Şimdi oradayız.
Neden buradasınız?
Yıla başlamadan önce, çok basit bir soru sormak istiyorum. Keşke burada yüzyüze dinleyicilerimiz olsaydı, ama yine de sorumu soracağım, bu gayet basit bir soru: Evet, neden buradasınız?
Neden buradasınız?
Zihninizde bir sürü yanıt dolanacak, onların sesini kesin. Bunu geçelim. Onlar makyo.
Tekrar soracağım, “ Neden buradasınız? Neden şu sırada bu dünya gezegenindesiniz? Neden burada Şambra ile berabersiniz? Bu Makineler Zamanında neden buradasınız?” Bir an için bunu hissedin.
(duraklama)
Hım. Hala bir sürü makyo. Hala gerçeğe ulaşamadınız, ama birazdan oraya geliyoruz.
Evet, üçüncü kez soracağım şimdi, “Neden buradasınız?”
Oof! Bir kısmınızı duydum, hepinizi değil ama bir çoğunuz, “Bilmiyorum.” Pehh!
LINDA: Oops.
ADAMUS: Bu yanıt burada işlemez. Siz, “ Anlamak üzereyim.” “ Yanıt gelmek üzere, ama henüz yakalayamadım.” gibi şeyler söyleyebilirsiniz.“ Yüksek sesle bir şeyler söylemeden önce yanıtın duyusal hissi için kendime izin veriyorum,” diyebilirsiniz ama “Bilmiyorum” kesmez.“Bilmiyorun” Kırmızı Çember'de işlemez. Sanırım, sadece hemen tuvalete gönderilmeniz de yetmez ama , “ Bilmiyorum” diyen birine en uygun ne yapmak lazım?
LINDA: Cezalandırma?
ADAMUS: “ceza,” sözcüğünü kullanmak istemiyorum, ama eylem ne olurdu ?
LINDA: Sandalyelerini döndürüp, yüzlerini duvara çevirsinler.
ADAMUS: Bunu her şekilde yapıyorlar, zaten. Tanrım! (Adamus kıkırdar).
LINDA: Evet, o kadar acımasız olmasın.
ADAMUS: Pardon?
LINDA: O kadar da acımasız olmasın.
ADAMUS: Pekala, ben acımasız olmak istemiyorum ama bir noktaya değinmek istiyorum“ Bilmiyorum” işlemez, çünkü çok iyi biliyorsunuz, bal gibi biliyorsunuz !
LINDA: Oh.
ADAMUS: Çok iyi biliyorsunuz. Her şeyi biliyorsunuz, sadece bunu kabul etmek istemiyorsunuz. Evet, “ Bilmiyorum” işlemez. Pekala. Bunun için uygun eylemin ne olacağını düşüneceğim.
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Ya da öneriler getirin. Sosyal medyada önerileri alacağız. Şambra toplantılarında “Bilmiyorum” diyen birine ne yapmak gerek? Tamam. Bu eğer kazara dilim sürçerse ya da Cauldre yanlış iletirse, yanlış kanallık ederse bana da uygulanacak, bu durumda ne yapmam gerek? Okey. Sosyal medyaya açalım.
Konuya dönersek, Neden buradasınız? Canli dinleyicilerim yok, şunu yapmak zorundayım – ona ne diyorsunuz – telepatik olarak.
LINDA: Güzel, Güzel.
ADAMUS: Evet. Enerjetik olarak bunu yapacağım. Tamam, neden buradasınız? Evet, Linda, bunları yazarmısın …
LINDA: Tabii.
ADAMUS: … o güzel ekranına.
LINDA: Oh, hey!
ADAMUS: Bu güzel bir ekran (Adamus ona dokunmaya doğru gider, Linda soluksuz kalır ). Ne?! Ne?!
Tamam, Linda bunların bazılarını yazmak için hazır. Onları yüksek sesle söyleyeceğim- ama (siz yanıtları) sadece dışarı doğru yansıtın, yayın.
~ Tutku
Tutku. Pekala. Listede “tutkular” var.
LINDA:Bu sözcüğün yazılmasını istiyormusun ?
ADAMUS: Evet!
LINDA: Tamam.
ADAMUS: Tutkunuz için buradasınız. Bu güzel.
~ Bütünlenme
Tamam. Bütünlenme. Durun. Yavaş olun. Linda ancak bu kadar hızlı yazabilir. Tutkunuz için buradasınız. Bütünlenme ise bir sonraki. Bir çok yaşamlarınızı, veçhelerinizi bütünlemek için buradasınız. Bütünlenme belki de, içinden geçtiğiniz tüm işlerde en fazla zaman ve enerji tüketen en büyük şey. Bir çok başka şeyler de yapıyorsunuz ama bütünlenme bir nevi net sonuçtur ve muazzam miktarda bütünlenme devam ediyor.
~ Arınma
Sırada ki arınma. Evet, arınma. Bir çoğunuz arınma diyor, zırvalardan kurtulmak. İlerlemek için zırvalardan kurtulmak zorundasınız. Yoksa durdurulursunuz. Bir çok saçmalık taşıyorsanız, yolculuğunuzda mutlaka durdurulacaksınız. Sizi durduran siz' siniz ama ben de zırvalarınızdan arınmanız için sizi durdurmaya yardım etmekten mutluluk duyacağım.
~ Karma
Sırada ki, karma diye duyuyorum. Tamam. Karma, arınma, bir biçimde aynı şey.
LINDA: Karma?
ADAMUS: Karma, evet. “C.” ile
(kısa duraklama)
LINDA: Karma “C” ile?
ADAMUS: Şaka yapıyorum, sevgili Linda.
LINDA: Oh!
ADAMUS: Ben yalnızca dikkatini dağıtmaya çalışıyorum– bugün dikkat dağılmasından söz ediyoruz. Evet, karmamız var. Ben öyle fazla karma taraftarı değilim, çünkü karma kendi kendine zarar vermedir. Karmayı taşımak zorunda değilsiniz ama tamam karma. Siz karmanızı salmak için buradasınız ama gerçekte biz karma temelli bir organizasyon değiliz. Evet. Biz, ne demek istediğimi anlıyorsanız, bir nevi karmadan özgürüz. İstemediğiniz sürece karmanız olması gerekmez ama isterseniz bu da harika. Karmaya sahip olabilirsiniz.
~ Gerçekleştirim
Başka ne var? Gerçekleştirim dendiğini duyuyorum. Evet, size büyük bir haydi canım! Gerçekleştiriminiz için buradasınız.
Biliyorsunuz, herkese hatırlatmak istiyorum. Gerçekleştirim bir hedef değildir. Gerçekleştirim izin vermedir. Gerçekleştirime ulaşmazsınız. Ona sadece izin verirsiniz. O zaten oradadır. Zaman yolculuğunda bunu gördüm. Sanırım 2027 yıllarına gelmiştim, o yıl sizin bir çoğunuzla yaptığım en harika, en eğlenceli görüşmelerden biriydi. Bir dizi görüşme yapmıştım sizlerle, sanırım 2027 idi. Kırmızı Çemberden yarı emekli olduktan sonraydı ve ben geri gelmiştim, sizinle görüşmeler yapıyordum. Sizlerin Gerçekleştirim yapmış Üstat olan bir çoğunuzun bu görüşmelerde, “ Bu aptalcaydı. Ben sürekli Gerçekleştirim ‘yapmaya çalışıyordum. Sürekli Gerçekleştirimi zorlamaya çabalıyor ya da onu çalışıyordum ancak en sonunda bundan vazgeçtim ve zaten Gerçekleştirim yapmış olduğumu idrak ettim.” demeniz inanılmazdı.
Bu komik değil mi? Yani, Gerçekleştiriminizden bayağı vazgeçmeniz ya da ona izin vermeniz gerek. Yine de onu bir şeyin son noktası olarak görmeyi bırakmanız ve sadece daima orada olduğunu anlamanız gerekiyor. O sadece ortaya çıkmanın hasretindeydi. Orada olmanın özlemi içindeydi ama sizin çok dikkatiniz dağılmıştı ve takıntılı olmuştunuz. Sonunda, “ Herşeyi siktir et.” demeniz bir süre aldı.
Pekala, benim duyduğum sizden gelen başka ne var?
~ Başkalarına yardım etmek
Hımm, tamam. Bunu nasıl ele alalım? Çünkü bir çok kaynaktan bunu duyuyorum, “ Diğer insanlara yardım edin,” sanırım en iyi bu şekilde söylenebilir. Evet, biliyorsunuz bu büyük bir dikkat dağıtıcı, bir bakıma, burada komik olan, onu listenizde bir yere koymaksızın da, “ Bu benim tutkumdan ileri geliyor. Ben bundan dolayı buradayım – insanlığa yardım etmek için.” demek zorunda olmadan da zaten her halukarda yardım ediyor olmanız. Her halukarda yardım ediyorsunuz. Böylece, eğer “her halukarda,” ise, onu neden listenize alasınız? Yine de koyacağız. Ne dediğinizi duyuyorum. Evet,çünkü şimdilerde çoğunuzun yaptığı şey başkalarına yardım etmek, ama bunu yardım etmek için yapmayın. Bu gerçekten büyük bir dikkat dağıtıcı ve gerçekten büyük bir tuzak.
Biliyorum bazılarınız evet, kendinizin bu iyi niyetli tarafını sürdürmek istiyorsunuz. Siz eğer kendinize özen gösteriyorsanız iyi bir şey yapıyorsunuz. Ama herkese ve herşeye özen göstermek hissi içindeyseniz ve herşey ve herkes için kaygılanıyorsanız ve günün sonunda eğer enerjiniz kaldıysa kendinize özen göstermeye çabalıyorsanız, bu güzel işlemez. Evet, başkalarına yardım etmek , pekala, listeye koyuyoruz.
Başka ne var? Başka ne duyuyorum ?
~ Dragon
Dragon. Okey, dragon iyi. Burada dragonunuz için bulunuyorsunuz. Bu bir hakikat değil mi ? Heh! Dragon yaptığınız işin temel bir parçasıdır çünkü dragon bütünlenmesi gereken ne varsa, arınması gerken ne varsa, yeniden dengelenmesi, atılması gereken ne varsa gelir ve bulur çıkarır. Kendiniz hakkında hakiki olmayan her ne varsa bulacaktir ki, böylece onu salabilirsiniz. Böylece o salınabilir. Evet, siz burada dragon için bulunuyorsunuz.
Başka şeyler de söylediğinizi duyuyorum ama temel olarak listeye koyduklarımız, bu dediklerinizi de kapsıyor. Evet, “ Kendimi keşfetmek için buradayım.” “Ruhum için buradayım.” gibi şeyler var ve bunlar güzel şeyler. Oh, “Adamus''un fiziğini öğrenmek için buradayım.” bu sevdiklerimden biri. Bunu listeye koyalım. (Adamus kıkırdar). Bildiğiniz gibi, gerçekten ben bunun için buradayım, zaten bildiğiniz şeyi paylaşmak için, gerçeğin fiziği. Adamus 'un fiziğini öğrenmek. Linda burada Adamus'un altını çizebilirsin.
LINDA: Oh! Sayfa gitti.(Kompüterin ekranı yazı programından çıkar).
ADAMUS: Oh.
LINDA: Oh, hayır! Oh, hayır!
ADAMUS: (kıkırdayarak) Geri getirmek için bana yardım et.!
LINDA: Oh, hayır! Gitti!
ADAMUS: Sorun yok, çünkü bitirmiştik. (Linda içini çeker). Biz bitirmiştik, bırak gitsin.
LINDA: Okey.
ADAMUS: Neden buradasınız ? Biz 2020'ye başlarken ne kadar güzel bir soru ve verilen tüm yanıtlar doğru ve listeye koymak için daha çok, çok , çok, çok daha fazla yanıtlar var. Ama şimdi, ben neden burada olduğunuza dair daha derine dalmak istiyorum.
Biraz müzik koyacağız. Bu günün iki merabh'ının ilki olacak. Tuvaleti kullanmanız gerekiyorsa kullan,ın bunun kısa bir merabh olmayacağını bilmenizi istiyorum. (Linda kıkırdar). Bu ilk merabh olacak, müzik koyalım ve bir nevi bilinç olan bu merabha başlayalım.
(müzik başlar)
Merabh – neden buradasınız?
Neden buradasınız?
Bakın, tüm bu yanıtlar doğru. Siz burada bütünlenme için bulunuyorsunuz. Gerçekleştirim için buradasınız. Bir çok şeyden arınmak için buradasınız. Bazılarınız, “ Kendimi sevmeyi öğrenmek için buradayım.” gibi şeyler söylüyor. Evet. Evet.
Aslında ben bunu listeye koymadım. – “Ben kendimi sevmeyi öğrenmek için buradayım’” – çünkü bugün burada yapacağımız şeyin sonucu olarak, kendini sevmeyi öğrenmek olmayacak. Neden gerçekten burada olduğunuzu hatırlayınca, herşeyin bağlantısı anlaşılınca, kendinizi seveceksiniz; kendinizi bütünüyle farklı bir biçimde göreceksiniz ve içinden geçtiğiniz şeyler için kendinizi seveceksiniz.
Öyleyse derin bir nefes alalım ve derine, derine inelim. Burada bir çok güzel yanıt var, ama yine de başka bir şey var.
Olan başka bir şey var.
Neden buradasınız ? Gerçek duyusallık, gerçek hislerle ikinci deneyimimiz olarak, sizden bunu hissetmenizi isteyeceğim..
Neden buradasınız?
(duraklama)
Herşey uzun zaman önce başladı. Size Tien Tapınaklarına doğru zaman yolculuğu yaptığımı anlatmıştım.
Yeshua zamanlarına doğru yolculuk yaptım. Çok çetin, çok zorluydu.
Tapınak Şövalyeleri ile birlikte Haçlı Seferlerine zaman yolculuğu yaptım. Bir çoğunuz Tapınak Şövalyelerinden geliyorsunuz. Aranızda sadece tapınak Şövalyeleri değil diğer bazı kutsal organizasyonlar ile de ilgili olarak fazla tartışma olmaması benim için sürpriz oldu.
Bildiğiniz gibi, Yeshua zamanlarında sizi hareket geçmekten alıkoyan gerçek sırlar, gerçek gizemler olmuştu. Sizler sanki cam kaseyi, hakikatin kendisi olan kutsal kaseyi tutuyordunuz.
Bu sırlar, Essenilerde ortaya çıkmıştı. Esseniler Atlantis'den bu yana bu sırları tutuyorlardı. Zaman yolculuğu perspektifinden konuşuyorum. Onlar bu sırrı taşıyorlardı.
Esseniler, Sizin Mısır olarak bildiğiniz piramitler bölgesinde ortaya çıkmışlardır. Onlar yeraltı dünyasından gelmişlerdir. Şimdi Mısır, İsrail olarak bilinen o bölgede nufusları arttı.
Evet, siz hayat hakkında bu büyük gizeme, hakiki tanrısallığa sahiptiniz. Ancak, sanırım insanlar bununla ilgilenmeye hazır değildi. Bireysel insanlar değil ama kiliseler, hükümetler, tapınaklar buna hazır değildi.
Böylece ilahi formül Tapınak Şövalyeleri vasıtası ile taşındı. Oh, bu sadece Tapınak Şövalyelerinin İsrail'e giden hacıları koruması ile ilgili değildi. Bunu da yaptılar ama bunun bir nedeni vardı. Bütün bunlar kutsal kase bünyesinde yapılmak zorundaydı.
Şu sırada 2021'de neden buradasınız? Burada olmanızın, o zamanlarla çok fazla ilgisi var. Ben zaman yolculuğu yaptım ve sizi gördüm. Sizi Esseniler, Şövalyeler olarak gördüm.
Sizin,bir kaç yaşam önce her şeyi terk edip, kendi başınıza, yalnız olarak çekip gittiğinizi gördüm. Bezmiştiniz.
Kiliselerin yaptıklarından tiksinmiştiniz. Çünkü kiliseler insanlığı ve insan bilincini temsil ediyordu ve bu kadar güzel bir şeyi nasıl ele almışlardı– Yeshua'nın öğretileri, Yeshua'nın güzel hayatı– bunlardan para kazanıyorlardı. Bunları politize etmişlerdi. Bunları kontrol için kullanıyorlardı. Savaşlar ve işkenceler için kullanıyorlardı. Her şey bu güzel öğretilerin tam aksineydi.
Evet, öğretiler sevgi hakkındaydı, ama sevginin de daha fazlası, ötesiydi. Lütfen şimdi hatırlayın.
Lütfen neden burada olduğunuzu hatırlayın…
Neden diğerleri vaz geçerken siz dayandınız, tam olarak ne olduğunu bilmeseniz bile hakikatinizi neden tuttunuz. Onu yüksek sesle tanımlayamaz, söyleyemez, yazamazdınız.
Neden onu orada tuttunuz, neden onu 2020 üzerinden yaptınız.
Şimdi 2021'desiniz. Neden buradasınız?
Neydi o?
Tien Tapınaklarına kadar geri gidiyoruz ve ardından Essenilerle birlikteliğinize. Ondan sonrasında bir çoğunuz dağıldı ve dünyanın değişik yerlerine gittiniz, değişik kimlikler edindiniz. Bazılarınızn dikkatleri çok, çok dağıldı. Bazıları ise dediğim gibi, Şövalyelere katıldı.
Şövalyeleri okuduğunuzda, eh, belki de gerçekte ne olduğunun ancak yüzde yirmisini anlarsınız. Ben buna fazla odaklanmak istemiyorum ama, bazılarınız için bilmecenin çok önemli bir parçası– mesajların saflığını,, burada olma nedeninizi korurken, bütün bu yaşamlardan, bütün bu zorluklardan neden geçtiniz; zaman zaman neden bu kadar dayanılmaz hissettiniz ama yine de yaptınız.
Neden Makineler Zamanında buradasınız?
Gerçekleştirim zamanında, neden buradasınız?
Bir an için bunu hissedin. Sözlerle olmayabilir. Sadece duyusal bir his olabilir, ama neden buradasınız?
(uzun duraklama)
Bununla derin güzel bir nefes alalım ve eğer dilerseniz açıklayayayım.
(müzik başlar)
Müziği biraz kapatalım ve sadece nefes alalım.
Neden buradasınız?
Neden buradasınız?
Evet, bir çok neden var. Çok neden var ve hepsi sizin hakikatinizin içinde. Özellikle öyle bir neden var ki, onu zaman yolculuğu yaparken anladım. Diğer tüm nedenlerin içinde dikkati çeken bir neden var, onu açıklayayım.
Onu düşünmekten ziyade hissetmenizi istiyorum. Yolculuğunuzu ve bütün bunların yolculuğunuzla olan ilişkisini hissedin.
Siz ya tüm ruhsal varlıklar, gidebildiğimiz kadar uzağa, Ateş Duvarına kadar geri gittiğimizde , o noktadan ileriye doğru, o zamandan beri, tüm yaratım dualitik sistem üzerinden işlemiştir. Gidebildiğiniz kadar geri gittiğinizde, karanlık, ışık, dişil, eril, iyi, kötü, aşağı, yukarı vardı. Herşey ikiye dayanıyordu. Yin-yang. Her şey, sadece insan gezegeninde değil ama tüm yaratımda.
Software kodlamalarının bile şimdiye kadar sıfır, bir olması ilginç değil mi ? Dualite. Şimdi, software kodlamaları bunun ötesine, – bazıları biraz farklı ama temelde hepsi sıfır, bir –çok yakında bunun ötesine geçecek ve bu noktada kuantum kompüterler devreye girecek. Konudan uzaklaşmıyorum yada dikkat dağıtmıyorum, ama herşey dualiteye dayanmaktaydı.
Yıllar yıllar önce, bir Şaud vardı, o Şaud belki de arşivlerden çıkarılmalı ve yayınlanmalı. Yıllar önce, Tobias dört misketten söz etmişti. Beyaz bir misket vardı, siyah bir misket vardı ve gri bir misket vardı. ( Yaratıcı Dizisi Ders 5, 9 Aralık 2000.)
Şimdi, gerçekten sadece siyah ve beyaz vardı, her şey gözden geçirilmişti, tüm yaratımda olduğu gibi, sadece siyah ve beyaz, sadece ying ve yang vardı. Gri dediğimizin başka bir misket vardı, o ileri ve geri gidiyordu. Siyah önde iken beyaz tarafından emiliyor, beyaz önde iken siyah tarafından emiliyordu. Beyaz kazandığında beyaz tarafından emiliyordu ve ileri geri hareket ediyordu, her zaman enerjileri dengelemeyi değil aslında dengesizliği yaratıyordu. Ancak daima enerjileri hareket ettirmeyi sürdürüyordu. Bu gri misket ileri geri dalgalanıyordu.
Gri misket basitçe beyaz misketin ve de siyah misketin bir veçhesiydi. Onun olduğu şey buydu. Hikaye bilindi bilineli, herşey bu şekilde meydana geliyordu. Siz siyah, beyaz ve sonra da ileri ve geri giden gri veçhelere sahiptiniz. Ama hepsi dualitenin içinde, ikinin içinde oluyordu.
Sonra berrak bir misket geldi ve herkesi sarstı. Ondan hoşlanmadılar. Ne siyah ne de beyaz onu sevdi. Her ikisi de onu kendi yollarına sokmaya çabaladılar. Ama berrak misket ne siyaha ne de beyaza gidecekti. Bütün bunlar olurken, siyah ve beyaz misketler sanki bir araya geldiler. Ama her iki tarafta tekin değildi ama yine de beraber olmaya çabaladılar ve “Hadi, güçlerimizi birleştirelim. Birliğe (oneness)gidelim. Berrak misketten gelen yeni tehditi yenmek için birliğe gidelim.” dediler.
Şimdi, her iki taraf da eğer birlikte (oneness) birleşmeyi deneseler bile bunun asla olamayacağını biliyorlardı, çünkü biri diğerini oyuna getirecekti. Işık karanlığı aldatacak, karanlık ışığı aldatacaktı ve kendilerini iki misket oldukları, dualiteye geri dönmüş bulacaklardı. Yine de ikisi de bu diğer elementten, berrak misketten korktular. O tanrısallıktı. O şimdiye kadar bilinen zekanın ötesi bir zekaydı. Ve O, Esseniler tarafından kutsal kasede taşınarak, getirilmişti. İşte bu nedenle buradasınız.
Yaratımda bu gezegen ve diğer bir çok yerde dualitenin ötesine geçme zamanı. Hiç kimse bunu nasıl yapacağını yada nasıl yapacağını bildiğini düşünemiyor. Çoğunluk dualiteyi olduğu gibi kabul ediyor – “ Olduğu gibi. Yin ve Yang'a sahipsiniz. İniş ve çıkışlarınız var. Herşey dualitedir.”
Ama geriye dönersek, bir grup vardı ve gayet büyük bir grup ve onlar bir noktada, “Gezegende dualitenin ötesine geçeceğimiz bir zaman gelecek. Biz bunu yapmaya başladığımızda, bunu önce kendi hayatlarımızda yaptığımızda- bunu gezegene yüklemeyerek- berrak misketin gelebileceğinin kanıtı olduğumuzda, bu tanrısallık dualiteye gelebilir. Bu ışığın rolü ile yaratımın gidişatı değişecek ve artık dualiteden işlem görme gereksinimi kalmayacaktır.”dediler.
Şu sıralarda olan biten budur ve siz bu yüzden buradasınız. Taahhüt buydu.
Bunu kendiniz üzerinden yapmak zorundaydınız. Bunu sadece başkalarına öğretmeye çabalayarak yapamazdınız. Kendi deneyiminizden geçmek zorundaydınız. Kendinize ait olmayan şeyleri üzerinize almak zorundaydınız.
Karanlıktan daha iyi olduğunu düşünerek beyaz misket rolünü oynamalıydınız ve de beyaz misketin tüm pisliği üzerine attığı siyah misket rolünü de almak zorundaydınız. Siyah misketin kötülük olduğunu ve beyaz misketin iyilik olduğunu, beyaz misketin zayıf, siyah misketin kuvvetli olduğunu ve buna benzer bir çok şeyi düşünmek zorundaydınız. Bütün bunları üstünüze aldınız. Size ait olmayan şeyleri, insanlığa ait şeyleri, ailenize ait şeyleri,başkalarına ait şeyleri üstünüze aldınız. Bunları üstünüze aldınız. Onları kendi içinizde işlemden geçirdiniz. Bunlar için içinizde ağladınız. İçinizde acıyla kıvrandınız, onun içinde derinlerde, derinlerde, derinlerde kayboldunuz. Çok dikkatiniz dağıldı, çünkü çok derinlere batmıştınız. Evet, ama bunu yaptınız çünkü bu yüzden buradaydınız. Bunu yaptınız çünkü gezegende bir zaman gelecekti biliyordunuz, sizin dualitenin ötesine geçeceğiniz bir zaman gelecekti.
Sizler, gezegenin geçen yıl korono virüs ve benzerleri ile gördüğünüz gibi şeylerden ve savaşlardan geçmek zorunda kalacağını biliyordunuz. Siz dünyanın bunları yaşamak zorunda olduğunu biliyordunuz. Bu yıl içinde yaşanılan bir kaç günde fiziksel ya da sadece sözle olsun ya da zihni olsun bu isyanları gördünüz , ama hem siyah hem de beyaz misketler her ikisi de başkaldırdı, çünkü sizin tanrısallığınızı, berraklığınızı araya girici olarak, düşman olarak gördüler.
Bu karmaşanın başkaldırmasını, isyanını görüyorsunuz ve gezegende muazzam dikkat dağıtma, muazzam dikkat dağıtma var, çünkü karanlık karanlık kalmak, aydınlık aydınlık kalmak istiyor ve her ikisi de kendi yollarında doğrular. Ama şimdi sadece bu gezegende değil tüm yaratımda dualitenin sona erme vakti. O amacına hizmet etti.
Dualite – ben oyun demek istemiyorum –enerjinin, ruhun, ruhunuzun deneyimiydi ve şimdi sizin için onun ötesine geçmek vakti. Ve bu derin bir nefes almak kadar kolay. Olan biteni farkında olmak, izin vermek ve dikkatini dağıtmamak.
Bu yüzden buradasınız.
Sizler, bu zamanda burada olmayı çok, çok, çok, çok uzun zaman önce seçtiniz. Birliğe(oneness) gitmemek ve VE, ye gitmek, ve de çokluğa gitmek.
Dualiteden gerçekten çıkmak istiyor musunuz? Biliyorsunuz, ikiden bire ? Hayır. Tanrısallığın gerçek arzusu Tüm Olan olmaktır. “Ben O Benim.” İşte şimdi olan budur.
Bir zaman gelecek ve dünyada bir grubun bunu sessizce, gayet kişisel – toplumsal deneyim değil; çok kişisel deneyimler-ve derin deneyimlerle bunu yapacağı, önceden de, hatta Tien Tapınakları zamanında da biliniyordu. Bundan geçecek bir grup olacaktı ve kendi tanrısallıklarının gelmesine izin vereceklerdi ve şimdi işte bunun zamanı.
2021' e giriyoruz. Değişimlerden geçtik. Hepsine bir bakın, her şey önünüze sizin için geldi – Baş Melekler düzeninin kapanışı, melek ailelerinin kapanışı, olan her şey, dünyada meydana gelen değişiklikler ve şimdi zamanı ve işte bu nedenle buradasınız. Siz bunu gezegen için yapmıyorsunuz ama bakın ne oluyor.
Siz bunun kendiniz için yapıyorsunuz. Ama sizin ışığınız dualiteden çıkıp VE ye yayılırken, bunun dünyanın üzerinde nasıl parladığını hissedin.
İşte bu nedenle buradasınız.
Tabii, tüm diğer nedenler de var – Gerçekleştirim, kendini sevmek, dünya seyahati yapmak- bütün bu şeyler.“Evet” hepsine. Ama siz şimdi buradasınız ve biz dualiteyi arkamızda bırakabiliriz. Demek istediğim onunla ne zaman oynamak isterseniz orada olacak ama biz VE.'ye açılıyoruz.
Tekrar Hoş Geldiniz Merabh'ı
Günün ikinci merabh'ımıza girerken biraz müzik istiyorum.
Müzik ve ışıklandırmayı yapalım.
(müzik başlar)
Biliyorsunuz, komik olan tüm bunları biliyordunuz. Sizin sadece dikkatiniz dağıldı. Bilmiyormuş gibi yaptınız. Ehh, bu zaten uzun zamandır beklenen şeyi, duyusallığınızla gerçekten hissedin.
Bu dualite kötü demek değil, o bir yaşama biçimiydi. Ama şimdi birisinin bunun ötesine gitmesi gerek.
Biliyorsunuz, diğerleri, dualiteye çok karıştılar. Onlar onu savunuyorlar. Onlar ona çok kuvvetli biçimde inanıyorlar. Onlar hareket etmeye korkuyorlar. Birisi bunu yapmak zorundaydı. Biz tüm meleksi aileleri kapatmak zorundaydık. Biz bir çok şeyi değiştirmek ve dönüştürmek zorundaydık. Ve şimdi tam zamanı.
Ben zaman yolculuklarımdan birinde- Makineler Zamanı,'na yaptığım yolculuklarımdan birinde, doğrudan oraya gitmedim -önce 2021'e indim ve Şambra'da neler oluyor gördüm.Onlar henüz dünyayı etkilememişlerdi. Bu etkinin oluşmasından yıllar öncesiydi. Ama ben dualiteden çıkışı, harikaVE ye ilerleyişi gördüm. Sizin sadece yin ve yang'a gereksinimiz yok.Yong ve gong ve dong ve fong ve de song var, bunların hepsi var. Sadece yin ve yang değil.
Bu bir nevi eski işletim sisteminden sancılı bir çıkış süreci, ancak birisi bunu yapmak zorundaydı. İşte kutsal kasede taşınan buydu. Bu Essenilerin şarkısıydı. Buraya ulaşmak bir kaç bin yıl aldı ama işte bu oldu. Bu onun gerçek zamanı.
Benim bu merabh da – katılın merabh'a- yapmak istediğim, şu anda bu şaudda kaç kişi var, bilmiyorum. Bilmiyorum– Ben “Bilmiyorum” mu dedim? (Linda soluksuz kalır) Beni cezalandır, lütfen (kıkırdarlar). Hayır. Bitirmem gerek – cezalandırmayı daha sonra yaparız.
Benim bu Şaudu bire bir kaç kişinin ve daha sonra da kaç kişinin izleyeceğini hesap etmem gerek. Total enerjiyi hissetmem lazım çünkü burada sizinle yaptığım şeyle kafam çok meşgul. Ama şunu söyleyeyim, birlikte başladıklarımızın hemen hemen yüzde 98.35 'ini yol boyunca kaybettik.
Esseniler zamanından, Yeshua zamanından söz ediyorum. Biz Tobias geldikten sonra bile bir hayli kişi kaybettik. Bazıları girdi, ve çıktı. Ben geldiğimde de çok kişi kaybettik. İhtişamıma dayanamadılar. Pekala bu benim mizah anlayışım ve Cauldre muhtemelen benim tarzım olduğunu söylüyor ama çok kişiyi kaybettik.
Onların dikkatleri dağıldı. Bu kolayca olur. Evet, kolayca olur.
Haydi gidip onları alalım. Yani onları yakalarından tutup çekelim, demiyorum ama onları alalım. Onlara burada olduğumuzu bildirelim.
Bilsinler, evet, siz zaman zaman dikkat dağınıklığı içindeydiniz ama şimdi buradasınız.
Derin bir nefes alalım ve zamanın Ve sine gidelim.
Yeshua zamanına, toplandığınız zamanlara geri gidelim , toplantılarınız yavaş yavaş giderek küçülmüştü. Risk çok fazlaydı.Tehlikeliydi ve bazıları ortaya çıkmayı durduruverdi. Diğerleri, benim ruhsal gelecek arayışçıları dediklerim, tüm yanıtların onlara bir tabakta sunulmasını istiyorlardı ve bu tabağı dışardan bekliyorlardı. Bu yanıtları olan tabağı onlara vermediğinizde ayrılıp, gittiler.
Yol boyunca bir çokları ayrıldı.
Bazıları derin bir biçimde kiliselere karıştı. Çünkü başlangıçta, ilk kiliseler diyebileceğiniz zamanda , özellikle Hristiyan kiliseleri, hala Essenilerin ve Yeshua'nın geleneklerini taşımaktaydılar. Kiliselerin hayli bozulması ve çarpıtılması M.S 380 den sonradır.
Bazılarının dikkatleri kiliselerde dağıldı. Bazılarının dikkatleri dağıldı, çünkü bu güzellik, bu gizemin sanırım, insanlara öğretilmesi, vaaz verilmesi gerektiğini hissediyorlardı - diğer bir anlatımla dışarı çıkıp da incili öğretmek- oysa bu hristiyanlığa döndürme, incili öğretme de kullanılan yolların daima tam tersi olmuştur, çünkü siz dışarı çıkıp, bunu öğretemezsiniz. Hayır. Siz sadece onların size gelmesini bekleyebilirsiniz ve sonra onlara gösterebilirsiniz, bu kasede olan budur.
Bir çoklarının çok farklı şeylerle dikkatleri dağıldı– sevgi, zenginlikler ve talihler. Komplolar tarafından dikkatlerini dağıttılar. cık, cık, cık! Komplolar bir nevi eğlencelidir ama çıkmaz sokaktırlar. Kesinlikle.
Geriye dönelim ve bilsinler, çünkü onlar daima aileydiler. Onlar hep bunun bir parçası idiler. Çekip gittiklerinde, kızgınlıkla ayrılıp gittiklerinde bile , onlara burada olduğumuzu bildirelim. Kapımızın onlara her zaman açık olduğunu bilsinler.
Yargılama yok, ders vermek yok, sadece kucaklamalar ve gülümsemeler.
Oh, orada onlardan çok kişi var.
Biliyorsunuz, aslında, bir bakıma, onlar bunu uzun zamandır istiyorlardı. Geri dönmelerinin zamanının geldiğini bilmek istiyorlardı.
Onlar sadece sizin başardığınızı bilmek istiyorlardı, ki bu gerçek bir şey, biz ötesine geçmek, dualitenin ötesine geçmek için, bu gezegenin fiziği ve gerçekten tüm fiziksel kozmoz için hazırız. Bu nasıl olacak? Evet, tanrısallık gerçekten bütünlendiğinde.
Derin bir nefes alalım ve tekrar hoşgeldiniz…
Bütün dikkati dağılmış olanlara....
Tüm reddedilmiş hissedenlere.
Tüm üstün hissedenlere ve tüm hakikati unutmuş olanlara.
Tüm ihanete uğramış hissedenlere.
Tüm yanıtları çabucak almak isteyenlere.
Tüm insanlığın ya da bilincin yetişmesini beklemekten yorulmuş olanlara ve tüm uygun zamanın gelmesini beklemeye sabrı olmayanlara.
Tüm fazlasıyla felsefi olanlara.
Diğerlerine hizmet etmektense, tüm görkemi kendileri için isteyenlere.
Tüm, bu hakikatin içinde güç arama gayretinde olmuşlara.
Tüm, inançları uğruna küçük düşürülmüş ve eziyet görmüş olanlara.
Tekrar hoş geldiniz.
Ben geri gelen her birinize söylüyorum, hepimizin dikkati dağıldı, benim dahil olmak üzere.
Hepimizin kibirli olduğu zamanlar oldu, özellikle benim.
Hepimiz son derecede kendimizden şüphe ettik..
Esseniler, siz Şövalyeler,siz papazlar ve rahibeler takrar hoş geldiniz.
Yalnız kuşlar tekrar hoş geldiniz.
Felsefeciler ve düşünürler tekrar hoş geldiniz.
Bir zaman Sha-hom-ba-rah. olarak bilinen bu grup tekrar hoş geldiniz.
Bugün buradayız.
2021 yılındayız ve dualitenin ötesine gidiyoruz .
Bütün bu deneyimin ne olduğunu görüyoruz. Biz onu kendi içimizde yapacağız ve sonra bu ışımanın tüm yaratıma büyük bir potansiyel olarak yayılması için izin vereceğiz.
Tekrar hoş geldiniz merabh'ımız için güzel derin bir nefes alalım.
Güzel derin bir nefes..
Evet, neden buradasınız?
Buna çok çeşitli yanıtlar var ama bugünün yanıtı: Dualitenin ötesine geçmek vakti.
Bu gizemlerden biriydi, ilk arzulardan biriydi. Bizim, karanlık ve ışığın ötesine, birliğe-oneness- değil ama harikulade VE ye geri döneneceğimiz bir zaman gelecek.
Derin güzel bir nefes alalım sevgili Şambra ve her zaman, tüm yaratıma bunun yansımasını hissedin.. Şu sırada yaptığımız şeyi hissedin. Oh, bunu tüm yaratım için yapmıyorsunuz ama tüm yaratımı etkileyeceksiniz.
Tüm yaratımda her şeyin yolunda olduğunu her zaman tam güvenle hatırlayın.
Teşekkür ederim, sevgili şambra ve tekrar hoş geldiniz.
İngilizce aslından çeviren; Nilgün Ajnani Börükanlar