• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Tutku 2020 Dizisi Şaud 4


Adamus Mesajı Geoffrey Hoppe Kanallığı ile 14 Aralık 2019’da Kırmızı Çember’e sunulmuştur.



Ben Ben’im, St. Germain’in Adamus’ı.

Ah! Burada Bağlantı Merkezi’nde, yeniden sizin her birinizle birlikte olmak, bizi bugün internetten izleyen herkesle birlikte olmak çok büyük bir keyif.

Hadi biz bugüne, günün bize vereceği her şeye başlarken, güzel, derin bir nefes daha alalım.

Bugünün programı şöyle, ben biraz konuşacağım – ben her zaman olduğu gibi açılış söylevimi çekeceğim – sonrasında yapacağımız kısa bir merabhı çok özel bir bölüm izleyecek ve ondan sonra da uzun bir merabh olacak. Tabii o zamana kadar uyumuş olmazsanız (Adamus güler), hiçbir şey bunu engelleyemez.

 

Günün Konukları

İşte, sevgili Şambra, bizim bugün evimizde epeyce bir konuğumuz var ve onlar sadece burada yaşayanlar değil, bizim öte taraftan da epeyce konuğumuz var. Geçenlerde ayrılan DocCe (Dr. Bornt) var. O, Şambra ile çok çok etkin bir şekilde ilgileniyor. Biliyorsunuz, o, gezegendeki son yaşamında göreceli olarak sessizdi. O, şimdi Cauldre’nin de keşfettiği gibi tam bir öğretmen gibi. O, size geliyor – bu belki biraz sert, fazla doğrudan olabilir – bunu size zor zamanlar yaşatmak için yapmıyor, sizi yeniden rayınıza oturtmak için yapıyor.

O, son yaşamında psikoloji okudu. O, zihni, zihnin nasıl çalıştığını, insan zihnini gerçekten de çok iyi anladı ve öteki tarafa gittiğinde ona çok acı veren fiziksel bedeninden çıktığı için ve aynı zamanda zihninden çıktığı için, artık düşünmek zorunda olmadığı için rahatladı ve o, zihnin her şeyi nasıl işlemden geçirdiğini fark etti. Zihin her şeyi alt ediyordu. Demek istediğim, zihin çabucak salıverilebilecek ve bırakılabilecek çok küçük ve çok önemsiz bir şeye öldürene kadar vuruyor ve onun üzerinde çalışıyor ve tekrar ve tekrar ona dönmeye devam ediyordu ve onu aslında olduğundan daha büyük bir şey haline getiriyordu.

Yani, o, sizinle bunun üzerinde çalışacak. Siz kendinizi saçmalarken bulduğunuzda, siz kendinizi gerçekten önemli olmayan meselelere kaptırdığınızda, zihin obsessif bir tutum takındığında, o, şöyle demek için orada olacak, “Bırak gitsin. Bırak gitsin. Şimdi bunun zamanı değil. Küçük şeylerin hepsini bırak çünkü çok daha önemli olan bir şey var, çok daha önemli bir şey oluyor.”

FM, sizin John Kuderka diye bildiğiniz kişi de burada. O son zamanlarda çok çok etkin bir biçimde bağlantılar üzerinde çalışıyor, sizin tanrısallığınızla gerçekten kalıcı bir şekilde bağlantı kurmanız için çalışıyor. Kalıcı bir şekilde.

Şimdi, hepiniz bağlantılar kurdunuz, siz onları arada bir hissettiniz ve siz Gerçekleştiriminizin son aşamasına gelirken bağlantılar daha uzun sürecek. Ancak onların kalıcı olmasını sağlamak bazen zor oluyor ve siz bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuz. Siz o inanılmaz hisse sahip oluyorsunuz ve ertesi gün yine çöplüğe düşüyorsunuz. Ertesi gün kitle bilincine kapılıyorsunuz. FM bu konudaki çalışmalarını henüz tamamlamadı. Biz bunu yakında halledeceğiz, ama konu; kopukluk olmadan, gerçekten topraklayarak, insan, Üstat, tanrısallık arasındaki bağlantının sürdürülmesi ile ilgili.

Onun yaptığı araştırmaların birçoğu aynı zamanda sizin ilk kez insan biyolojisine girdiğiniz, sizin ilk kez doğduktan sonra, ona hapsolduğunuz Lemurya zamanlarında öğrenilenlere dayanıyor. Ancak bunlardan önce, bilinci biyolojide tutma zorluğu vardı. Bu, kısa bir süre oluyordu ve siz sonra dışa çıkıyordunuz; kısa bir süre oluyordu, siz çıkabiliyordunuz - kim bilir – siz o insan bedeninde aylarca veya yıllarca kaldıktan sonra aniden dışarı çıkabiliyordunuz. Yani sizi o bedene sokmak, sizi topraklamak için bir sürü çalışma yapılıyordu. FM, topraklanmanın ve içeri dışarı fırlamadan, o Tam Farkındalıkta kalmanın, nasıl bir şey olduğunu anlamak için benzer konseptlerden, bilinç ve enerji arasındaki dinamiklerden bazılarını kullanıyor.

Sizi o farkındalıktan, sizi Tam Farkındalığınızdan çıkarmak için çalışan bir sürü kuvvet var. Kitle bilinci büyük bir kuvvettir. Sizi oradan çekip çıkaran bir sürü kuvvet var. Bunu sizin geçmişiniz yapabilir, bunu kesinlikle diğer insanlar yapabilir, bunu içinde yaşanılan bu realitenin basıncı yapabilir; içinde yaşadığınız biyoloji sizi oradan çekip çıkarabilir. O nedenle, FM, nasıl o bağlantıda kalınacağı üzerinde çalışıyor.

Bizim bugünkü konuklarımızın yanı sıra, burada binin üzerinde Yükselmiş Üstat var. Onlar buraya sığdılar. Onlar fazla alan kaplamıyorlar (bazı kıkırdamalar). Onlar çok fazla yemek yemiyorlar. Eh, onlar yemek yemeyi sevdiklerini söylüyorlar ama onlar çok fazla yemek yemiyorlar, çok fazla yer kaplamıyorlar, işte bin kadar Üstat bugün ziyaretimize geldi, çünkü buradaki şu an çok önemli. Siz, “Peki, diğerleri nerede?” diye soruyorsunuz. Yakınımızda, dokuz bin dokuz yüze yakın Yükselmiş Üstat var, 9.900, çok yakınımızda. “Diğerleri ne yapıyor?” Eh, saçmalık, onlar tıpkı, eh, Colorado’da yerleşik yaşayanlar da dahil, birçok Şambra gibi, Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde, internet üzerinden izliyorlar (kahkahalar), onlar, “Neden Adamus ile canlı bir Şauda katılmak için o kadar yol gideyim ki, ben burada oturup internetten izlerim,” diyorlar – biliyorsunuz 15 dakika sürüyor. Siz, “Yükselmiş bir Üstat için herhangi bir yerde olmak çok kolay bir şey değil mi? Onlar basitçe burada olamıyorlar mı?” diye soruyorsunuz. Bilirsiniz, basittir diye. Sizin bir bedeni hareket ettirmeniz gerekmez. Sizin uzay ve zamandan geçmeniz gerekmez. Ama onlar insan olmanın, modern bir insan olmanın nasıl bir şey olduğunu öğreniyorlar.

O yüzden onların çoğu, “Hayır, biz Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde kalacağız ve biz insanmışız gibi yapacağız. Biz onları, şu büyük ekrandan izleyeceğiz ve biz bunun nasıl bir şey olduğunu göreceğiz. Biz bunun, bugün ekrandan izleyen herkes için nasıl bir şey olduğunu göreceğiz” dedi. O halde, Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde bulunan Yükselmiş Üstatlara bir el sallayalım (izleyenler kameraya doğru el salladıklarında kıkırdamalar artar). Evet, işte burada oluşan büyük bir dalga daha. Kameraya alır gibi. İşte başlıyorlar, böylece görebiliyorlar. Hepsi de gülmekten katılıyor ,çünkü burada olabileceklerini biliyorlar. Ama onlar gerçekten de insanın ne yaptığını merak ediyorlar.

Bine yakın Üstat gezegende bulunan insanlar aracılığıyla ders veriyorlar. Onların kendi grupları var ve biz, “Senin grubun nasıl gidiyor? Benim grubum nasıl?” diye çok konuşuyoruz. Onların çalıştıkları gruplar var, bazıları bunu kanallık yoluyla yapıyor, bazıları bunu basitçe – nasıl diyorsunuz – enerjetik rehberlik yoluyla yapıyor. Ve ilginç olan şu ki; siz Yükselmiş Üstatların yarışmadıklarını sanıyorsunuz. Eh, tabii ki yarışıyoruz! Biz de insan olduk. Biz bunun nasıl bir şey olduğunu biliyoruz. Biz birbirimizle şakalaşıyoruz. Nazik bir çekişme oluyor ve siz tabii birinci olmak ne demek biliyorsunuz – bilirsiniz işte, hadi diyelim, dünyadaki en iyi futbol takımı, en iyi yüzücü, herhangi bir şeyin en iyisi olmak – herkes o varlıkla rekabet eder ve bu durumda, eh...

LİNDA: Birinci kim? (kahkahalar)

ADAMUS: Bu durumda, sanki büyük hedef ben gibiyim...

LİNDA: Ahh.

ADAMUS: … Yükselmiş Üstatlar arasında. Biz bunu eğlenmek için yapıyoruz. Biz bu şekilde sanki insan karakterine geri dönmüş oluyoruz – bilirsin işte, takılmak, dalga geçmek, bununla ilgili kurgular, çekişme – ama evet, şimdi hepsinin bana karşı birlikte bir takım oluşturduğu bir noktaya gelindi (bazı kıkırdamalar), neredeyse bin kadar Yükselmiş Üstat beni alt etmeye çalışıyor.

LİNDA: Vay!

ADAMUS: Ama onların anlamadıkları şey şu – yine de belki bunu, tanrısal internetten izleyerek kavrarlar – onların anlamadıkları şey, bunun benimle ilgisi olmaması. Sevgili Yükselmiş Üstatlar, siz benimle rekabet etmiyorsunuz. Siz Şambra ile rekabet ediyorsunuz.

LİNDA: Ah! (bazı kıkırdamalar ve alkışlar)

ADAMUS: Bu, benimle değil ,sizin gruplarınızla ilgili bir şey. Şimdi, ben sizin öğretme metotlarınız veya insan gruplarınız için olumsuz bir şey demiyorum. Tabii ki, hepsi de harika. Ama siz yarışacaksanız antrenöre bakmayın. Siz antrenörün peşinden gitmeyin. Siz alandaki oyuncuların ardından gidin.

Biliyorsunuz ki, en iyi oyuncular bende. Ben planıma onları dahil ettim. Ben en iyi oyuncuları aldım. Demek istediğim, en... (tezahüratlar ve alkışlar artar).

LİNDA: Bu bir danışıklı dövüş.

ADAMUS: Bu bir danışıklı dövüş (Linda kıkırdar). Ben şunu söyleyecek kadar ileri gideceğim; benim sizi Tobias’tan devraldığım ilk zamanlarda, takımımıza bir bakmam gerekti, bilirsiniz işte, kim oynuyor, kim buna eğiliyor ve benim bunu yapamayacağını bildiğim bazı insanlar vardı. Yani, onlar istiyorlardı ama ben onların, biz zor bölümlere, gerçekten zor bölümlere geldiğimiz zaman dayanamayacaklarını biliyordum. Biz enerjinin ne olduğunu konuşmaya başladığımız zaman, onların burada olmayacaklarını biliyordum- ki enerji nedir ve bilinç nedir- şu anda gezegende meydana gelenler açısından en önemli şey. Onlar bunun üstesinden gelemeyeceklerdi.

Peki, ben ne yaptım biliyor musunuz? Ben onları diğer takımlara gönderdim (Adamus kıkırdar). Ben onlara gerçekten, “Başka bir yere gidin ” dedim, çünkü biz küçük bir gruptuk, her şey dikkate alınmıştı ama en iyi oyuncular, en çok adanmışlık, en çok bağlılık burada vardı ve bu kazanmakla da ilgili bir şey değil. Bu, kazanmakla ilgili bir şey değil. Bu, Gerçekleştirimine izin vermek ile ilgili bir şey.

Bugünkü Şaud özel bir Şaud, çünkü onların hepsi burada ama siz bunu bir an için hissedin. İşte, biz bir yılın sonuna geldik. Yılın sonu insanlar için her zaman hoştur çünkü onlar, “Ah, bu yılı bitirdim!” derler. Birçok insan yıl boyunca gerçekten, gerçekten çok çalışıyor ve sonra yılın bu zamanına geliyor, herkes sanki biraz yavaşlıyor gibi oluyor, kendisi için birkaç şey yapıyor, her şey biraz daha kolay geliyor. Onlar, “Ben dertleri ve sıkıntıları atlattım, martı ve nisanı atlattım” diyorlar. Herhangi bir yılın mart ve nisan ayları zor geçer. Bilirsiniz işte, özellikle iş dünyasındaysanız bir baskı vardır. Bir baskı vardır ve siz yılın içine daha da, daha da derinlemesine dalarsınız, hedeflerinize ulaşacak mısınız, doğru şeyi yapıyor musunuz? Ve bunun gibi üzerinizde olan tüm baskılar.

İşte biz yıl sonuna geldik. Bu, önemli. Sadece derin bir nefes alın ve bunu hissedin. Her şey şimdi daha sakin gidiyor.

Biz yüzyılın sonuna geldik – yüzyılın değil, on yılın. Heh! Bana yüzyıl gibi geliyor. Biz on yılın sonuna geldik ve bu da başka önemli bir şey. Bu daima büyük bir işaretleyici gibi bir şey olmuştur, “Ben on yıl geçirdim.” Ben sizinle on yıl geçirdim (bazı kıkırdamalar) yani bu benim için büyük marifet (bazı alkışlar).Evet, evet. Ve tabii benim Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde ne dediğimi, benim işimin bittiğini söylediğimi biliyorsunuz (Adamus kıkırdar).

LİNDA: Ha, ha, ha, ha! Ha, ha!

ADAMUS: İhtiyacım olduğunda çalacak olan trampet nerede? (kıkırdamalar artar) ses efektleri. Peki. Bunu geç. Evet.

Ben bazı gruplara şunu anlattım, eğer ben gezegene dönecek olsam ki bunu yapmayacağım, ben biyolojiye geri dönecek olsam ne yapmaktan hoşlanırdım? Benim en sevdiğim iş ne olurdu? Ben şovmen olmak isterdim (bazı kıkırdamalar). Yani, bugünkü gibi giyinirdim (Adamus kıkırdar). Ben şovmen olmak isterdim ve benim internette, “Senin makyon ne?” diye bir şovum olurdu (kıkırdamalar artar). Evet. Ve tahmin edin kimler katılırdı? (birisi, “Biz” der). Evet, sizler! (Adamus kıkırdar) Evet. Her tür ödülün verildiği, tuzaklarla dolu, kim en iyi makyoya sahip, kimler makyoyu salıveriyor şeklinde özel bonus turları olan nasıl eğlenceli bir oyun olurdu. Evet, ah, çok eğlenceli olurdu.

Gerçekleştirimin Arifesi

Ama hangi şartlar altında olursa olsun, işte biz buradayız, ben görevimde on yılın sonuna geldim. Biz çok çok uzun bir yolculuğun çok çok sonuna geldik, bu, sadece on yılın sonu değil, sizin gezegendeki yolculuğunuzun sonu. Biz 2020 yılına giriyoruz. Ben yol boyunca işaret edilen tarihleri pek sevmem. Siz bunlardan bazılarını hatırlarsınız. Harmonik ‘Kaos’ (Adamus kıkırdar) ve bunun gibi tarihler vardı ama 2020 özel, çok özel bir yıl. Bu yıl, sayıların gizli bilimine göre çok özel bir yıl çünkü en dengeli yıl. Bu yıl, 2-0, 2-0 rakamlarından oluşuyor ve bu, sizin bu yaşamınızda görüp göreceğiniz en dengeli yıl olacak, numerolojinin en dengede olduğu yıl. 2-0, 2-0, dört eder ki aynı zamanda kesinlikle dengenin rakamıdır. Ben Gerçekleştiriminizi 2020 yılından dolayı 2020’de yapmayı seçtiniz demeyeceğim. Siz, ‘vakti geldi seçimi’ni yaptığınızda, işler tuhaf bir şekilde 2020 yılında olacak halde yürüdü.

Biz bu 2020 yılına girerken, ben sizin Gerçekleştirim tarihlerinizi biliyorum ve o tarih sizin Gerçekleştiriminizin farkında olacağınız zaman. Demek istediğim, siz aslında zaten tam farkındasınız ama siz bunun farkında değilsiniz. Ama farkında olduğunuzda o (kafanıza dank eden) anlardan birini yaşayacaksınız. Yüzlerce, belki 1200’ün üzerinde Şambra veya 1200 kadar Şambra, 2020 yılında Tam Farkındalıklarının farkında olacak (birkaç Şambra, “Vay” der ve bazıları alkışlar). Evet.

Ben sizinle ilk çalışmaya başladığım zaman beş kişi olsa mutlu olurdum (bazı kıkırdamalar) ve şimdi sizin gerçek arzunuz, sizin buraya gelmenize rehberlik etmesine izin verdiğiniz bilişinizden dolayı çok daha fazlası var. 2020 yılı birçok açıdan çok önemli bir yıl olacak.

Ben şimdiden insanların sesini duyuyorum, “Acaba ben onların arasında olacak mıyım?” Olmasanız da bir önemi yok çünkü Gerçekleştirim nihayetinde doğal bir şeydir. Siz ona ulaşacaksınız. Ben bu konuda konuşarak çok fazla zaman harcamıyorum çünkü bunun olduğunu biliyorum. Ben sizin Gerçekleştiriminizi konuştuğumuz gibi gezegende kalmayı ayarlamak açısından kullanıyorum. Enerjinin size hizmet etmesini nasıl sağlarsınız? Şu anda en kritik şey budur. Nasıl kalırsınız? Bu nedenle DocCe ve FM ve daha birçok, birçokları bunun üzerinde çalışıyorlar, gezegende kalmanız için size destek veriyorlar. Siz meydana gelen bir sürü zor şeye nasıl katlanırsınız? En önemli soru bu olacak. Siz dünya çıldırırken, teknoloji daha da, daha da ilerlerken buna nasıl tahammül edersiniz?

Biz şu anda Gerçekleştirimin arifesindeyiz ve ben, sizin bunu bugün gerçekten hissetmenizi istiyorum, hepinizin, Yükselmiş Üstatlarla birlikte internetten izliyor olmanız veya burada olmanız fark etmez. Tatilden dolayı önümüzdeki birkaç hafta dingin geçecek ama bunun nedeni aynı zamanda meydana gelen bir doğal döngü. Siz o zamanı buraya nasıl geldiğinizi ve olacakları hissetmek için kullanın. Sırada bekleyen şey, çok çok farklı bir şey olacak. O, korku gibi birçok şeyi ortadan kaldıracak. Korku. O, endişeyi ve şüpheyi ortadan kaldıracak.

İşte biz... biliyorsunuz bu benim henüz yazılmamış olan kitabıma kadar gidiyor ve ben kitapların bugünlerde pek popüler olmadıklarını biliyorum. Ben kitap sever bir Yükselmiş Üstadım. Ben kağıdın yarattığı o içsel duyguyu ve mürekkebin kokusunu seviyorum ve ben daha sonra bakmak için sayfaları işaretlemeyi seviyorum. Ben şimdi her şeyin video ile yapıldığını anlıyorum. Siz video çekiyorsunuz çünkü çabuk oluyor ama Cauldre ben yine de bu kitabın bu günlerde yazılmasını istiyorum (bazı kıkırdamalar).

İşte, Makineler Zamanı’nda 2020 yılı kritik bir yıldı. Gezegendeki yaşamımın son aylarıydı ve ben kendimi aniden buna niyet etmemişken geleceğe projekte edilmiş olarak buldum ki o aslında tam olarak burada. Ama ben kendimi bir gelecek senaryosunda buldum ve aniden her şey çok tuhaf, çok tuhaf oldu. Ama ben kendimi birdenbire burada sizinle konuşurken buldum, ama bunu, ben olmadığımı bildiğim – eh, tuhaftı - başka bir insan aracılığıyla yapıyordum. Ama ben yine de şimdi Cauldre olduğunu bildiğim kişinin sesini duyduğumda, “İşte ben konuşuyorum. Çıkan benim enerjim. Orada neler oluyor? Ben neden aniden gelecekteki bu yere çekildim?” dedim. Ben o yılın 2020 yılı olduğunu anladım.

Cauldre bana kanallık yaparken, ben kendimi dinledim - bunu hayal etmelisiniz, bu biraz tuhaf bir şeydi – Cauldre bana kanallık yaparken ben kendimi dinledim, ben aniden neler olduğunu anladım. Bu ailede, bu grupta – siz – bu yıl Gerçekleştirim yapıyordunuz. Böylece, bunun o kadar da zor olmadığını sonunda anlayan birçok, birçok başka Şambranın, nihayet Gerçekleştirimini yapan başkaları olduğunu duyan, onların olduğunu duyan ve dünyadaki başka Şambraların önce tek tek sonra aniden birçok, birçok, sonra birçok, birçok, birçok Şambranın aniden izin verdiğini duyan Şambraların yolunu da açıyordu. Ve bu topluluğu sürüklüyordu. Bunlar bu yıl oluyordu. Şimdi, benim bir uyarıda bulunarak, Gerçekleştirimin sizin düşündüğünüz gibi bir şey olmadığını söylemem gerek ve ben sizin bunu şimdi öğrendiğinizi düşünüyorum. O, çok farklı bir şey. Ben onu tanımlamaya çalışmayacağım çünkü onu gerek bir video çekerek, gerek bir kitap yazarak, gerek sessizce birine fısıldayarak nihayetinde sizin tanımlamanızı istiyorum, ama onun gerçekte nasıl bir şey olduğunu sizin kendi sözcüklerinizle anlatmanızı istiyorum. İşte biz şimdi onun arifesindeyiz, biz çok önemli bir geçiş noktasındayız, biz çok önemli bir döngü değişimindeyiz ve ben gezegeni kastetmiyorum. Ben bunları sizin için diyorum.

Hadi hemen şimdi derin bir nefes alalım. Biz başardık. Demek istediğim, biz gerçekten başardık (birisi, “Oley” der ve Adamus kıkırdar). Evet. Buradan bir oley (alkışlar). Bu, her zaman kolay olmadı, bu her zaman güzel olmadı (Adamus kıkırdar) ama biz başardık. Biz bu noktaya geldik.

 

Kural Yok

İşte ben geçen gün Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde bunlar hakkında konuşuyordum, meydana gelen şeyleri ve nerede olduğumuzu ve ben bunu gerçekten de övünmek için yapmıyordum ama şunu demek için kendimi engelleyemiyorum, “İşte bu. Bu bizim yılımız.” Birkaç kişi söze karıştı ve şöyle dedi, “Şey, biliyorsun. Biz de yakında orada olacağız.” Ama siz, bu, -biz de orada olacağız- nasıl bir şey bilirsiniz işte. İşte budur ve sadece birkaç kişi de değil, bir sürü kişi. Ve bu, makyo ile üzeri örtülü olan bir şey değil. Siz kendi hakikatinize kendi içinizde ulaştınız. Ve bu herkese ne yapması gerektiği söylenen büyük bir organizasyon ve liderlerle ilgili bir şey bile değil. Kırmızı Çember’de çok az veya hiç kural yok ve bu genellikle alışılmadık bir şey.

Ben diğer Yükselmiş Üstatlar ile konuştuğumda onlar kurallarını ve hiyerarşilerini ve geçmeleri gereken düzeyleri ve yaptıkları diyetleri ve giyinmeleri gereken şeyleri açıklıyorlar ve ben de onlara, “Biz bunların hiçbirini yapmıyoruz. Biz bunların hiçbirini yapmıyoruz.” diyorum. Biz içki, sigara gibi kötü alışkanlıkları teşvik ediyoruz. Hayır, cidden bunlar gerçek, bakın, aksi takdirde bir kural koyardık, diyelim balkabağı içeren hiçbir şey yiyemezsiniz derdik ve bu da açıkça bazı kurallar gibi gülünç olurdu. Siz balkabağı yiyemezsiniz çünkü balkabakları daha Dünya oluşmadan uzun bir zaman önce uzaylılar tarafından istismar edildi (bazı kıkırdamalar) ve şimdi bir balkabağı reaksiyonu oluşuyor.

Ve siz aniden balkabağı yemeyi, balkabağı içeren herhangi bir şeyi yemeyi bırakırsınız – turta... balkabağı ile başka ne yapıyordunuz? Ben bilmiyorum (birisi, “Balkabaklı latte” der). Balkabaklı latte. Artık onlardan içmezsiniz. O zaman kendinizle gurur duyarsınız. Siz o turuncu balkabağı tarafından ayartılmamak gibi çok büyük zorluklar yaşamışsınızdır. Siz bunların hepsini yaşamışsınızdır. Artık balkabağı çorbası yoktur. Artık balkabağı çorbası yoktur ve sizin onu canınızın çektiği olmuştur ama artık balkabağı yemezsiniz. Ve sonra siz kendinizle gerçekten gurur duyarsınız ve spiritüel olduğunuzu sanırsınız çünkü siz artık balkabağı yemiyorsunuzdur. Siz buna tutunursunuz. Ben bunu zaman zaman gruplarda görüyorum – balkabakları, veganlar, asla siyah giymeyenler, asla tıraş olmayanlar, asla deodorant kullanmayanlar – buna benzer herhangi bir şey. Ben bunları zaman zaman hep görüyorum ve onlar buna tutunuyorlar ve spiritüel olduklarını sanıyorlar ve onlar yükselişe giden yolun bu olduğunu sanıyorlar.

İşin kötü tarafı, aslında işin eğlenceli tarafı, onlar er ya da geç bunun balkabaklarıyla bir alakası olmadığını anlarlar. “Ben istediğim kadar balkabağı yiyebilirmişim. Ben latte ve çorba içebilirmişim, turta yiyebilirmişim ve ben balkabağını çiğ çiğ de yiyebilirmişim. Ben atıştırmalık olarak kabak çekirdeği çitleyebilirmişim. Bununla ilgisi yokmuş. İşte ben tüm bu çileleri çektim; şapkamı çıkarıp buna astım ve spiritüel olduğumu söyledim ve bunlarla ilgisi yokmuş. Ben istediğim kadar yiyebilirmişim. Bunun lanet olası tek bir şeyle ilgisi varmış.” Şimdi, bu insanlar, onlara bu saçmalığı, evrende yürütülen bu anti balkabağı kampanyasını öğrettiği için öğretmenlerine gerçekten çok kızarlar. Balkabakları artık her yerde yasaklanmıştır ve bazı insanlar onları illegal bir şekilde yetiştirirler ve onları zaman zaman içerler (ÇN:sigara içmek gibi) (kahkahalar) ama onların balkabağı bağımlılıklarını gizlemeleri gerekmektedir. Sonra bu aynı spiritüel insanlar öğretmenlerine kızarlar ve “Bize neden bunları yedirdiler?” Kelime oyunu yapmıyorum. “Neden bize bunları verdiler? derler. Bütün bu dikkat dağıtmalar, Gerçekleştirim ile aslında ilgisi olmayan şeyler.” Lanet olsun, Gerçekleştirimde istediğiniz kadar balkabağı yiyebilirsiniz. Evet. Geri tutmak yoktur.

Bizim burada kuralımız yok. Ve Dünya’da ders veren diğer Yükselmiş Üstatlar bunu gerçekten hiç anlamıyorlar. Ben aniden acıktım – balkabağı turtası kaldı mı? (kahkahalar artar) Çekirdek? Hiçbir şey umurumda değil (Adamus kıkırdar).

Yani hiç kimsenin böyle özgür, kuralsız tipte bir organizasyonu yok ve onlar açıkça bizim bunu nasıl yaptığımızı anlamıyorlar. Ve tekrarlıyorum, “İş oyuncularda biter.” İş sizde biter. Bu, neden burada olduğunuzu, ne istediğinizi hatırlamaya muktedir olmaktır, bu, bilişinizin size Gerçekleştirimde rehberlik etmesinin yanı sıra, benim sizi yeniden rotaya yönlendirmek için poponuza arada bir attığım tekmedir çünkü dikkatin, balkabağı karşıtlığıyla, belli bir diyete uymakla veya günde kırk beş litre su içmekle dağılması kolaydır. Bu grupların arasında bir grup var ki ve bu şaka değil, yani ciddiyim ve Cauldre benden bunu söylememi istemiyor ama eğer direnirse onu atacağım. Bunu söylerken hiçbir şey içmemeliyim. Sahiden bir grup var ve ben muhtemelen adlarını söylememeliyim, yani ben... (Adamus kıkırdar ve bazı izleyiciler güler). Durun. Benim ondan kurtulmam gerek. Tamam, Cauldre gitti, onlar aydınlanmaya giden yolun kendi idrarını içmekten geçtiğini söylüyorlar.

LİNDA: Iyyy!!

ADAMUS: Ben...

LİNDA: Ögh!!

ADAMUS: … kesinlikle ciddiyim.

LİNDA: EIyyy!

ADAMUS: Tamam Cauldre şimdi geri gelebilir. Bu tuhaf dikkat dağıtmalar ve bunlar dikkat dağıtmadır. Bunlar güç oyunlarıdır. Bunlar illüzyondur ve alakası yoktur – ah, onlar, “Tanrısallık ışığı senin tüm hücrelerinde” diyerek kendilerini haklı çıkarıyorlar ve bilirsiniz işte, bunun için daha iyi yollar var. Parmağınızı falan kemirin. Bilmiyorum ama onlar inanıyorlar. Onlar böyle yaşıyorlar. Onlar – bu çok kötü – o içen grubun parçası olmak için para ödüyorlar.

LINDA: Pehh!

ADAMUS: Hayır, ödüyorlar. Ödemeniz gereken bir aidat var (birisi, “Ah!” der). Onlara bildirim geliyor, “Bugün içeceğini içtin mi?” diye uyarı geliyor (daha çok Şambra, “Ahh!” der). Aslında önce, “Çıkaracağını çıkardın mı?” diye, sonra da, “İçtin mi?” diye sormalılar (kahkahalar). Ciddiyim. Ciddiyim. Şimdi, bu – şey, ben başka bir şey söylemeyeceğim.

Yani Yükselmiş Üstatlar, “Sen nasıl yapıyorsun? Sen nasıl yapıyorsun? Kural yok. Aidat yok. Şimdi de Şambra ile grupsuz olmayı, bir grupta bile yer almamayı konuşuyorsun” diye merak ediyorlar. Eh, arada bir, bir araya gelmek, bir parti yapmak, bir Şaud yapmak, sonra kendi yoluna gitmek. “Grup olmadan nasıl yapıyorsun?” İş oyuncularda biter. Bu, benim uzun bir zaman önce hissettiğim sizdeki kesin karar, bunun son yaşam olduğuna dair kesin karar. Siz önce bezmiş gibi, “Bu son yaşam” diyordunuz, şimdi ise huzur içinde, veçheleri, geçmiş yaşamları bütünleştirmiş, çok şey yaşamış gibi, “Bu benim son yaşamım” diyorsunuz.

İşte biz şimdi geldik, bu benim için çok özel bir zaman, yıl sonu, Noel, tatiller ve bu, Gerçekleştirime giden çok, çok, çok uzun ve çetin yolun sonu. Biz şimdi ne yapıyoruz? Derin bir nefes alın ve Gerçekleştirim için kendinize izin verin. Kendinize izin verin.

Yükselmiş Üstatlar’dan birisi, bu konuşmayı yaptığım Üstatlardan birisi bana geldi ve şöyle dedi, “Şey, Adamus senin grubun biraz deli gibi değil mi?” (birisi kıkırdar) Ben de ona, “Ben pek öyle düşünmüyorum. Bazen tuhaflar ama deli değiller” dedim. Başka biri de çıkıp, “Evet, biz senin grubu duyduk ve diğer insanların ne dediklerini de duyduk. Onlar bir tarikat olduğunu söylüyorlar. Bir tarikat” dedi. İstediklerini söyleyebilirler, tarikat neyse? Tarikat nedir? O, girdiğin ama çıkamadığın bir şeydir. Burada ben sizi atıyorum (bazı kıkıdamalar), sizi mutlu bir şekilde atıyorum, o nedenle tarikat olamaz.

Yükselmiş Üstatlar’dan biri sonunda bana şöyle dedi, “Peki, Adamus, Şambraya nasıl bir açıklama getiriyorsun? Sen meydana gelen bu olağanüstü şeylere nasıl bir açıklama getiriyorsun? Onların ne tür insanlar olduklarını nasıl açıklıyorsun?” Ben şöyle yanıt verdim, “Eh, Şambra Ana Cadde’den birkaç blok ötede yaşıyor” (bazı kıkırdamalar). “Onlar Ana Cadde’den birkaç blok ötede yaşıyorlar.” Mankafa Yükselmiş Üstat, gözüne far gelmiş bir geyik gibi bana, “Bununla ne demek istiyorsun?” diye sordu. Ben, “Eh, onların özel üniformalar giyinmesi gerekmiyor. Onlar oldukları gibiler. Onlar istedikleri şeyi giyebilirler. Onlar Şauda ahçı veya Noel baba kıyafetiyle gelebilirler, bu benim umurumda değil. Bunun bir önemi yok.

Onlar oralarda bulundular, bunları yaptılar. Onlar uzun bir süre toplum içinde yaşadılar. Onlar aslında diğerleriyle birlikte Ana Caddede olmak için gerçekten çok çaba gösterdiler. Onlar uyum göstermeye çalıştılar. Onlar bunun bir işe yaramadığını anladılar. Onlar açıkça Ana Cadde’de rahat değildiler. Onlar şimdi birkaç blok ötede yaşıyorlar, bu da onların gerçekten anladıklarını gösterir. Onlar empati sahibi. Ah, onlar insan olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorlar. Onlar kitle bilincinin içinde olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorlar. Onlar muazzam empati sahibiler. Onlar herkesten uzakta bir dağın tepesindeki, bir çölün ortasındaki bir toplulukta yaşamıyorlar. Onlar Ana Cadde’nin birkaç blok ötesindeler. Onlar kendi yerlerinde yaşıyorlar. Onlar egemen varlıklar. Onlar gezegende kalmayı, Ana Cadde’ye yakın olmayı seçtiler. Onlar yine etrafta olmayı seçtiler çünkü Ana Cadde’de veya kendi içlerinde, belki Ana Cadde’nin en karanlık yerlerinde kaybolan ve dolaşan bir sürü insan olduğunu fark ediyorlar. Onlar kendilerine, insanlığa, öncelikle burada, özgür bir insan olarak dolaşmanın tadını çıkaracaklarına dair, taahhütte bulunduklarının farkındalar.

Onlar kalmayı seçtiler çünkü Ana Cadde’de delirmek üzere olan, yaşamlarında ne tarafa döneceklerini bilmeyen, intihara meyilli, çaresiz, umudunu kaybetmiş olan gerçekten çok insan olduğunu biliyorlar. O nedenle Ana Cadde’nin birkaç blok ötesinde yaşıyorlar ki, arada bir oraya yürüyebilsinler. Birilerini değiştirmek için değil, kesinlikle Hristiyanlığa döndürmek için değil ama sadece sokaktan aşağı yürüyüp Ana Cadde’deki bir kafeye veya bir fırına gitmek, Ana Cadde’deki markette durmak, Ana Cadde’deki spor salonuna gitmek ve sadece ışıklarının içinde olmak için. Çoğu insan onları asla görmeyecek, sadece gerçekten, gerçekten farklı bir şey için hazır olan, insan yaşamlarını değiştirmeye hazır olan, Gerçeleştirimini isteyen ama kaybolmuş olan çok az kişi görecek.

Ve ben, “Bilirsiniz işte, Şambra Ana Cadde’ye birkaç blok ötede yaşıyor. Onlar tek başlarına. Onlar kendilerine bakabiliyorlar. Kimsenin onlara bakmalarına ihtiyaçları yok. Onların acele etmeye ve koşuşturmaya ihtiyaçları yok. Onlar bunları yaptılar. Onlar bunu isteyerek bıraktılar ama onlar hala etraftalar, çünkü onlar Gerçekleştirimden sonra, bu gezegende bir süre daha kalmak, başkaları için burada olmak için bir taahhütte bulundular.” Biz bu nedenle buradayız. Siz bu nedenle buradasınız.

Hadi hemen şimdi derin bir nefes alalım.

Düşündüğünüzde, bu çok derin bir şey. Şambra, siz, Ana Cadde’ye birkaç blok ötede. Siz bunu kendi bildiğiniz gibi yapıyorsunuz, kimseyi kendinize uydurmuyorsunuz ama iletişim kurmak için yeterince yakın oluyorsunuz. Siz öyle bir empati sahibisiniz ki Yükselmiş bir Üstat bile sizin gibi ışığını saçamaz çünkü sizin yaptığınızı yapmak hala insan formunda olmayı gerektirir. İşte, evet, güzel bir anlatım oldu. Tuhaf, çılgınca, garip mi? Bilmiyorum. Ben Ana Cadde’nin sadece birkaç blok ötesi diyorum.

Hadi hemen şimdi güzel, derin bir nefes alalım.

(duraklama)

Peki. Şimdi, ben başlangıç bölümünde kısa bir merabh yapmak istiyorum. Daha sonra bir tane daha yapacağız. Ama tekrarlıyorum, bu yılın çok özel bir zamanı.

Biliyorsunuz, sizin Gerçekleştiriminizi 2020 yılında mı, 2021 yılında mı yapıp yapmayacağınızın bir önemi yok ama siz Gerçekleştiriminize yaklaştığınızda, bildiğiniz gibi, her şey gerçekten sessizleşir. Gerçekten sessizleşir. Her şey durulur, zihin bile. Zihin bile durulur. Her şey çok hoş ve dingin olur. Bilirsiniz işte, o dinginlik, tıpkı yıl sonlarındaki dinginlik gibi, bir memnuniyet duygusu, çok hoşnut hissetmek, bir sürü şeyin olacağını bilmek, bu, kendi içinde sessiz olduğun güzel bir zamandır. Bir başkasına, başka bir şeye ihtiyacınız yoktur. Bütün savaşlar sona ermiştir. Çatışma yoktur. Savaşacak bir şey yoktur. Ve siz savaşların garip bir şekilde hoşunuza gittiğini fark ediyorsunuz ama sizin şimdi tüm savaşlarla işiniz bitti.

İşte, siz Gerçekleştirime yaklaşırken her şey dinginleşir. Bir gün, bir hafta, bir ay mı bilmiyorum ama bu, o döngünün bir parçasıdır. “Ben kendi içimdeyim ve her şey ustaca. Her şey muhteşem.” Öyle bir dinginlik.

Geçmişteki Noel Merabhı

Neyse, hadi biraz müzik açalım ve ilk merabhımıza başlayalım.

(müzik başlar)

Hadi hep birlikte derin bir nefes alım.

Biz bugün çok sıkı çalışmayacağız. Biz bu Şaudu merabhla geçireceğiz.

Yılın bu zamanıyla ilgili ayrıca çok özel bir şey var. Ben biraz ev ödevi yaptım, ben hepinizin içine dokundum, burada olan herkesin, internetten izleyen herkesin. Yılın çok özel bir zamanı bu. Sadece Noel armağanları ve takdimleri ile ilgili değildi evde biraz daha fazla sevgi vardı, evde kaos olsa bile, belki biraz daha fazla sevgi vardı. Belki de sadece her şey durulduğu içindir bilmiyorum ama eğer hissederseniz bir zamanlar, yılın tam bu zamanlarında sizin çok genç - dört, beş, altı yaşlarında - hala çok çok açık olduğunuz bir zaman vardı. Hadi biz geriye dönüp onu ziyaret edelim.

Siz, çok küçükken, yılın bu zamanları.

(duraklama)

İşte buradasınız, belki tatil günleri için giyinmiş halde.

Evde bir sıcaklık var, özellikle de dışarısı soğuksa. Özel bir sıcaklık.

Hatırlarsanız yılın bu zamanlarında her şeyin ışığı daha altın sarısı gibiydi ve sadece güneşin ışığı değil ama her şey aslında daha altın sarısı gibi oluyordu, özellikle de siz küçük bir çocukken böyleydi.

İşte buradasınız, Noel için heyecanlı bir şekilde. Ah, evet, ailenizde ve ailenizin dışında bir sürü şeyler oluyor ama işte buradasınız.

Siz şimdi gerçekten insan bedenindesiniz. Siz dört, beş, altı yıldır o bedendesiniz. Siz kaldığınızı biliyorsunuz. Bundan önce şüphe duyduğunuz, neredeyse ayrıldığınız zamanlar oldu.

Çoğunuz küçükken çok çok hastalandı. Birçoğunuz ölüme çok yaklaştı çünkü siz kalıp kalmamamak konusunda pek emin değildiniz. Ama kaldınız ve işte şimdi bir tatil çocuğusunuz.

(duraklama)

Sizin içinizin derinliklerinin bir yerindeki o çocuk, o çocuk bunun çok önemli bir yaşam olacağını biliyordu. Çocuk aynı zamanda sonradan olacakları – meydan okumaları, korkuları, belirsizlikleri – de duyumsadı. Siz bunu yapabilecek miydiniz? Siz bunları yaşayarak yolunuzu bulabilecek miydiniz? Siz insan yaşamının kaosundan geçebilecek miydiniz?

Siz ailenizi bırakabilecek miydiniz, bunun anlamı şimdi bedeninizde hissetmeye başladığınız atalara ait karmayı tamamen serbest bırakmak. Biliyorsunuz, siz küçük bir çocukken gerçek anlamda bedeninize girdiğinizde bunların hepsini hissedebiliyordunuz.

Siz bunun belirsiz bir dünyada uzun bir yol olduğunu biliyordunuz. “Ben acaba bir gün oraya ulaşacak mıyım? “ korkusu vardı.

İşte siz o küçük, coşkulu, masum çocuksunuz ama siz aynı zamanda dünyanın ağırlığını, meydana gelen şeylerin ağırlığını da hissetmeye başlamıştınız. Birçoğunuz, gezegende gerçek korkuların – savaş, nükleer bombalar – olduğu zamanlarda büyüdü.

Bazılarınız, yarın masanızda yemek bile olup olmayacağını bilmediği ülkelerde büyüdü.

Zihninizi ve bedeninizi çok etkileyeceğini bildiğiniz işlevsel olmayan ailelerde büyüyemek.

İşte o çok coşkulu küçük çocuk burada ama yine de neler olacağını hissediyor.

Ve işte siz buradasınız, Gerçeleştirimin arifesinde.

Siz başardınız. Zordu ama başardınız.

Şimdi, eğer istiyorsanız, öylece geçmişteki o çocukla olun, siz olan o tatil çocuğuyla, ve o çocuğa her şeyin yolunda olduğunu bildirin. Her şey yolunda.

Gerçekten, gerçekten siz, o küçük çocuk olan sizle olmanıza izin verin. Onun şimdi bunları duymaya ihtiyacı var.

(duraklama)

Ben Gelecekteki Noel’in Geçmişteki Noeli ziyaret etmesini seviyorum, “Ben başardım. Biz başardık.”

Siz o küçük çocuğa şöyle diyorsunuz, “Öyküleri sana daha sonra anlatacağım. Onlar harika öyküler ama biz başardık.”

Siz küçük çocuğa şöyle diyorsunuz, “Senin 2020 yılını hayal bile edip edemeyeceğini bilmiyorum. Gelecekte 50 yıl, belki 30, 20 yıl sonra, ama gelecekte bir zamanda. Bunu şimdi hayal bile edip edemeyeceğini bilmiyorum ama ben oradan geldim. Ben başardığımızı söylemek için buradayım. Pes etme. Korkma. Sen beş yaşında da olsan, on yaşında da olsan, 20 yaşına da gelsen sadece başardığımızı hatırla.”

Siz olan çocuğun bunu bilmesini sağlayın. Ona sıkıca sarılın.

(duraklama)

O çocuk ertesi gün veya birkaç gün içinde belki anne veya babasına veya kardeşine veya ablasına veya bir arkadaşına gidip, “Ben geçen gün bir melek gördüm. Bir melek geldi ve benimle konuştu.” diyecek. Arkadaşları veya kardeşleri çocukla muhtemelen dalga geçecek veya onu biraz kızdıracaklar. Onlar espri yapacaklar ve şöyle diyecekler, “Melek kesin Noel ağacının altına inip seninle konuştu.”

Ve siz olan o küçük çocuk şöyle diyecektir, “Hayır, buradaydı. Ben yatakta yatıyordum veya oyuncaklarımla oynuyordum ve bana aniden bir melek geldi.” Çocuğun arkadaşları veya kardeşleri şöyle diyecektir, “Peki o melek sana ne dedi, salak olduğunu mu söyledi”

Siz, “Hayır. Ben meleğin ne dediğini pek hatırlamıyorum. Ben sadece her şeyin yolunda olacağını bildim. Ben meleğin söylediği sözleri hatırlamıyorum ama ben sadece artık kaygılanmam gerekmediğini biliyorum.” diye yanıt verirsiniz.

Siz anne veya babanıza bir meleğin gelip sizi ziyaret ettiğini anlatmaya çalışırsınız, onlar sizin başınızı okşarlar ve “Eminim. Tamam.” gibi bir şeyler derler. Belki size din dersi verirler ve meleklerin ve buna benzer şeylerin gerçek olmadığını söylerler. Ama siz bilirsiniz çünkü gelecekteki Öz gelmiş ve sizi ziyaret etmiştir.

Şu anda bunlar oluyor.

Bu sadece bir oyun değil, demek istediğim, bu şu anda gerçekten oluyor. Ve bu olduğunda – işte önemli olan şey – sizin, o çocuğun deneyimleyeceği şeylerin enerjisi değişir. En zor anlarda bile o meleğin sizin yanınızda bulunmuş olduğunu bilmek enerjiyi değiştirir.

Bu, enerjiyi değiştirir çünkü küçük çocuk, şimdi bir bedende olduğunu duyumsamaktadır, kendisine atalardan kalan mirası duyumsamaktadır, kitle bilincini duyumsamaktadır, olabilecekleri duyumsamaktadır, o, birdenbire yapabileceğini hisseder, birdenbire yapabileceğini idrak eder. Sonra enerjiler değişir ve deneyimin kendisi değişir.

Deneyim değişir. Siz, “Eh, hayır, hayır. Geçmişte belli şeyler oldu,” deseniz bile böyledir, bunu geçin. Bir deneyim ve zihnin geçmişte meydana geldiğini düşündüğü şey asla somutlaşmaz. O, asla sabitleşmez. O, değişir.

Gelecek, şifalanmış geçmiştir. Gelecek, yanında bir melek bulunan geçmiştir.

(duraklama)

Ben “şifa” sözcüğünü pek sık kullanmam. Ben bu sözcüğün şu anda toplumdaki kullanılış şeklini sevmiyorum. Ben şifayı çevreleyen makyoyu sevmiyorum. Ben herhangi birinin şifalı iksirlerinden veya onların şifalı ellerinden veya buna benzer şeylerden bahsetmesinden hoşlanmıyorum, o nedenle nadiren şifalanmak hakkında konuşuyorum. Yine de, bu, şifalanmak.

Siz bilinçli olarak çocuk olan size gidip, “Oluyor. Biz başardık. Biz Gerçekleştirime yaklaştık” dediğinizde, sizin geçmişiniz değişir. O, gerçekte olanları değiştirir. O, sizin yaralarınızla, kusurlarınızla ilgili algınızı değiştirir. O, bunları değiştirir. Siz kelimenin tam anlamıyla geçmişe gidebilir ve deneyimi değiştirmeye çalışmadan algıyı değiştirebilirsiniz. Şifa budur çünkü siz o zaman asla savaşacak bir şeyin olmamış olduğunu anlarsınız. Gerçekte asla çok büyük yaralar almamışsınızdır.

(duraklama)

O nedenle, sizin Noel zamanında, beş yaşındaki sizi ziyaret etmeniz enerji üzerinde derin bir etkisi yapar, şu anda bile kendi bedeniniz ve zihniniz üzerinde muazzam bir etki yapar. Şifa budur.

Hadi hemen şimdi güzel, derin bir nefes alalım.

İşte siz şimdi 2019 yılının aralık ayının sonundasınız, siz, “Ben şimdi burada oturuyorum. Ben biraz sarsılmış haldeyim. Benim hayatımda bazı sorunlar var. Gelecek, gerçekleştirmiş Öz gelip beni ziyaret edecek mi?” diye soruyorsunuz.

Kesinlikle. O, zaten burada.

Biz bu merabha başladığımız andan itibaren gerçek amaç, “Her şey yolunda. Bundan altı ay sonra, bundan on iki ay sonra, bundan üç yıl sonra, her şey yolunda diyen sizin gerçekleştirmiş Öz’ünüzü içeri getirmekti.

Hadi sadece derin bir nefes alalım ve sihre izin verelim.

Peki, güzel, derin bir nefes.

(duraklama)

Bu arada, bu, Modern Merlin için Uygulamalı Sihirdir. Hayır, gerçekten, siz uzay ve zaman sınırı olmadığını anladığınızda, siz kendinizi geçmişte ziyaret ettiğinizi anladığınızda, bu, her şeyi değiştirir.

Ve siz şu anda gerçekleştirmiş Öz’ünüz tafarından ziyaret ediliyorsunuz ve bu her şeyi değiştiriyor. Bu, uygulamalı sihirdir. Çok mucizevi şeyler yok, sihirli değnekler, büyücü ilahileri veya buna benzer şeyler yok. İzin vermek var.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım. Teşekkür ederim.

(müzik sona erer)

Hım. Peki. Hadi o zaman diğer bölüme geçelim. Devam etmek için hazır mısınız? Yoksa orada biraz öylece oturmak mı istersiniz, bilirsiniz işte, paydos deyip, bir şeyler mi içmek istersiniz?

Hadi gerçekten güzel, derin bir nefes alalım. Burada Ve’ye girelim. Evet, siz yine – çok hoş bir enerji değil miydi? Ah! Ah! Ben onu şişeleyip satacağım (bazı kıkırdamalar), adına da “Makyo Bilmem Nesi” diyeceğim (Adamus kıkırdar). Çok güzel bir enerji ve siz onu hala hissedebilirsiniz, ona bağlanın. Onu bırakmanız gerekmez çünkü siz bir Üstatsınız, gerçek bir Üstat.

Sadece bir Üstat geriye gidip kendi çocuk halini ziyaret edebilir. Sadece bir Üstat. Siz 2019 yılında olduğunuzun farkındasınız ve sadece geçmişe gidip ustaca bir şey yaptınız. Hatırlayın, ben Üstadın gidip her şeyi bilgeleştirdiğini anlatmıştım. Siz biraz önce bunu yaptınız. Siz Üstat olarak henüz ilk bilinçli ediminizi gerçekleştirdiniz, sadece birkaç yaşında olduğunuz halinize kadar olan yolu, olduğu gibi geri gittiniz, şimdiye gelen her şeyi bilgeleştirdiniz. Hepsi bu. Bu kadar basit. Geri gidin ve, “Hey, seni seviyorum. İşler müthiş yolunda. Harika.” deyin (Adamus kıkırdar). Peki, hadi devam edelim.

Şambra Bilgeliği

Sizin peşinizden uyanmaya başlayan bir sürü insan var gezegende. Her zamankinden daha çok insan var uyanan. Her zamankinden daha az din var ki bu da iyi bir şey çünkü o zaman insanlar din tarafından somurulmaz. Ve ben gerçekte kilise karşıtı değilim. Eh, evet, aslında gerçekten karşıtıyım (bazı kıkırdamalar) .Tamam. Hayır, o büyük bir tuzak olabilir. Tıpkı balkabağı tuzağı gibi, bilirsiniz işte, siz artık balkabağı bağımlısı değilsinizdir. Din de aynı şekilde. Siz kiliseye gidersiniz ve “Tamam, ben spiritüel bir varlığım.” dersiniz. Hayır, değilsin. Sen kiliseye gidecek kadar aptalsın ama sen spiritüel bir varlık değilsin (bazı kıkırdamalar). Sen onların sıçtıkları boka inanacak kadar cahilsin. Hayır, sen aslında gerçekten aptalsın. Her neyse, sadece hislerimi yansıttım.

Sizin arkanızdan içeri girecek olan toplu bir grup var ve siz onlara anlatabilirsiniz çünkü gezegen giderek daha çok sallantıya giriyor ve bu da aslında insanları neredeyse uyanışa iten, o yere sürüklüyor. Her şey o kadar kafa karıştırıcı ve karmakarışık ki, onların içindeki Gülün Meyvesi sinyal veriyor. Tobias’tan Gülün Meyvesini hatırlıyor musunuz? O, çıkış yoludur. O, tavan kapısıdır. O, “Ah, evet, doğru. Ben realite manzarama bir şey ekmiştim. Doğru zaman geldiğinde ortaya çıkacaktı ve son yaşamımda beni bu delilikten çıkarmak için beni yönlendirecekti,” demektir.

O nedenle şu anda uyanan bir sürü insan var, henüz uyanmaya başlayan ve aslında bazı Yükselmiş Üstatlar gruplarına adam topluyorlar. Bilirsiniz işte, “Biz uyanış için ideal bir grubuz ve bizde tüm cevaplar var, bizde her şey var.” Her neyse.

Ama benim yapmak istediğim şey şu, ben uyanışlarını yaşayanlar için bir mesaj yaratmak istiyorum. Biliyorsunuz, onların önünde yapacakları bir yolculuk var. Onlar biraz bizim yaptığımız merabhtaki çocuk gibiler. Hepsi coşkulu, “Uyanış, ah, bu harika değil mi ve ben şimdi gerçekten özelim çünkü ben uyanıyorum.” ama onlar henüz alttalar, tıpkı sizin gibi yapıyorlar, sizin gibi duyumsuyorlar, “Aah, ben uyanıyorum ama dışarıda o kocaman canavar var ve ben onu görmezden geleceğim. Ben sadece coşkulu bir şekilde kalacağım.” Onlar böyle olacak gibiler, uyanmak ama yine de şunu bilirler, “Aah! Burada biraz tedirgin edici bir şey daha var. Ben bu konuda pek emin değilim.”

Benim yapacağım şey – bugün burada başlıyor, bu, bizim temel noktamız, bizim temel noktamız – ben sizden onlara bazı mesajlar vermenizi istiyorum ve biz bunu bugün biraz yapacağız. Biz bunu sürdüreceğiz, biraz Hawaii’de yapacağız, biraz başka yerlerde yapacağız. Siz öne gelip bir mesaj vereceksiniz. Bunu gönüllüler yapacak. Ama eğer gönüllü kimse olmazsa Linda sizin içinizdeki o gönüllü veçheyi memnuniyetle bulacaktır (bazı kıkırdamalar) .

LİNDA: Burada gönüllüler buldum.

ADAMUS: İşte bunun bazı ana hatları. İşte bunun bazı ana hatları. Hayır, henüz birini seçme. Her şeyden önce, biz bunu gerçekten Üstatlardan uyanan insanlara verilen mesajlara çevireceğiz. Tamam mı? Kısa ve öz tutun. Bir Üstat devamlı ve devamlı ve devamlı çektiği zorlukları ve sıkıntıları anlatmaz. Bir Üstat bir öyküyü ilgi çekici hale getirmek için nasıl süsleyeceğini bilir. Ve bazıları şöyle diyor, “Ama bunlar gerçekler değil.” Evet, gerçekler! Gerçeğe bakmanın bir yolu. Siz bir öykü anlatmak istediğinizde onun tatsız ve sıkıcı mı olmasını istersiniz yoksa ona biraz güzellik, canlılık katılmış olmasını mı istersiniz?

Ben sizden sadece tek bir mesaj vermenizi istiyorum, uyananlar için tek bir mesaj. Onlara ne söylerdiniz? Onlara ne söylerdiniz? Bunu ustaca yapın. Bu karşılıklı alıp verme sırasında bana bakmayın. Siz bu koltuğa geleceksiniz ve Linda, bunu size kesin olarak söylememi istiyor, mikrofonu aşağıda tutmayın (Linda kıkırdar).Yoksa midenizin gurultusu ve tüm gerginliğiniz kayıtların enerjisine girer. Aşağıya doğru tutmayın. Bir Üstat gibi, şöyle tutun. Bir Üstat gibi. Mikrofona konuşun. Bir Üstadın bağırıp çağırması gerekmez ancak bir Üstat herkesin duyabileceği kadar yansıtır. Mikrofona o şekilde mırıldanmayın çünkü… (Adamus mırıldanıyor).

Ve Linda diyor ki, “Yukarı çıkarken bizim gibi adım atın. Bunu evde yapmayın. Tehlikeli olur” ve bunun gibi şeyler. Bunu yapanlar profesyoneller (Adamus kıkırdar). Buraya çıktığınızda koltuğa oturun. Benimle konuşmayın. İzleyicilere konuşun. Ben salonun ışıklarının biraz artırılmasını isteyeceğim ki görebilsinler, Cauldre göremiyor. İzleyicilere konuşun. Kısa ve öz tutun. Bu sizin mesajınız. Bu tarihçede kaydedilerek ,yer alacak ve biz bunu önümüzdeki gecelerden birinde Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde izleyeceğiz.

O nedenle kısa ve öz tutun. Sizin paylaşmak istediğiniz şey nedir? Sizin onlarla paylaşmak istediğiniz şey nedir? Ve aslında olayın dramasına eklensin diye Tad’den zaman tutmasını isteyeceğim çünkü ne ekersen onu biçersin. Birisi gerçekten çok uzatırsa sadece “Öhöm-öhöm- öhöm! Öhöm- öhöm-öhöm-öhöm!” yap. Ne ekersen onu biçersin. Size aynısı yapılır.

TAD: Biliyorsun, evet!

ADAMUS: Evet! İşte sen şimdi bunu yapıyorsun. (bazı kıkırdamalar) Sana yaptılar, şimdi sen onlara yapıyorsun. Kısa tuttuklarından emin ol, aksi halde şunu duyarsınız, “Öhöm-öhöm-öhöm! Öhöm-öhöm-öhöm!”

LİNDA: Kısa ne kadar?

ADAMUS: Eh, bilirsiniz işte, birkaç dakika. Birkaç dakika ya da daha az. Gerçekten çok kısa bir söz olabilir ve o kadardır. Biz sıradakine geçeriz.

O halde, bunu yapmadan önce, hadi hepimiz derin bir nefes alalım ve siz gözlerinizi kapatabilirsiniz ya da her neyse. Nasıl bir mesaj vereceksiniz? Ve internetten izleyenler için de aynısı geçerli çünkü siz de bir gün buraya çıkabilirsiniz.

Biz bir video hazırlayacağız. Sanırım kitaplar bugünlerde pek popüler değil. Ben normalde, hadi bir kitap yazalım derdim ama tanrım, o sonsuza kadar sürüyor, öhöm, o nedenle biz, “Üstatlardan mesajlar” başlığıyla bir video hazırlayacağız, “Yeni uyanan insanlara.”

Üstatlardan mesajlar.

Peki onlarla yolculuk konusunda ne paylaşırdınız? Gerçekleştirim ile ilgili onlara hangi önerilerde bulunurdunuz? Bunu nasıl özetlersiniz, kısa ve öz tutun.

Nasıl bir mesaj paylaşmak isterdiniz? Ve bu onlar için gerçek bir armağan. Bu videoyu kaç kişi olduktan sonra bitiririz ve sonra bir kitap haline getiririz bilmiyorum ama biz bunu muhtemelen kesintili olarak bir yıl boyunca yaparız ve doğru zamanda yayınlarız, çıkarırız.

Derin bir nefes alın. Henüz uyanışa geçenlere nasıl bir mesaj vereceksiniz?

Peki o zaman sevgili Linda, gönüllüler, el kaldıranlar.

LİNDA: O, el kaldırdı.

ADAMUS: Ah, şimdiden bir kişi oldu.

LİNDA: O, çoktan el kaldırdı.

ADAMUS: Peki, el kaldırın ve eğer el kaldıran olmazsa biz bunu sağlarız. Güzel.

SART: Merhaba Şambra!

ADAMUS: Otur, lütfen.

SART: Bugün nasılız? Sizi görmek güzel. Sizinle burada olmak güzel. Benim yeni gelen insanlara söyleyeceğim en önemli şey, diğer insanların size söyledikleri saçma şeylere inanmayın. Kendinize bağlı kalın. İlerledikçe çok daha iyi olacaksınız ve hayat sizin için biraz daha kolay olacak. Ben bu grupla takılmayı seviyorum. Gelip bize katılmayı seçerseniz, çok daha iyi bir hayatınız olur (kahkahalar). Olabilir. Bizimle takılın, birbirinizi sevin ve buradaki hayatınızın son kısımlarının tadını çıkarın. Burada mümkün olduğu kadar her şeyin tadını çıkarın. Teşekkür ederim. Ve alabileceğiniz tüm armağanları alın (kıkırdamalar artar).

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim (alkışlar). Lütfen. İnsanları birbiriyle kaynaştıran birisi olmalıydı. Şimdi, siz, “O insanlar Noel Baba’nın orada oturup söylediği bu mesaj için ne düşünecekler?” diye merak edebilirsiniz (Sart’ın Noel Baba kostümüne gülerler). Ama benim bununla başa çıkmak için bir yöntemim var.

ALAYA: Ben bunu uzun zamandır söylemek istiyordum. Ben Alaya, Heili nahe, Rolena, enerji bilincinin efendisi, kolaylık ve zarafet ile ve cehennem gibi bir hayat geçirdim. Yeni gelen insanlara Kleenex (mendil markası) stoku yapmalarını öneriyorum çünkü çok ağlıyorsunuz. Ben çok banyo yapıyorum ve sadece ağlıyorum. Ben küvetimi bazen hissettiklerim nedeniyle gözyaşlarımla doldurduğumu hissediyorum. Ben sadece, kendinize sadık olmanızı öneriyorum. Ben bir hayatta birçok bölüm yaşadım.

(kadın duraklar)

Ben çok bölüm yaşadım ve daha da yaşayacağım ve açılmasına izin vereceğim daha çok şey var. Kendinize karşı dürüst olun. Hawaii dilinde Heili nahe hakiki demektir, güven demektir. Öz’e güvenin. Öz’e güvenin. En iyi, en önemli kişi, sahip olabileceğiniz en iyi arkadaş Öz’dür. Kendinize güvenin. Teşekkür ederim. Mahalo (alkışlar).

JULİE: Ne olursa olsun devam edin. Yılmadan devam edin, o kadar. Oraya ulaşacaksınız. Ve oraya kendiniz için ulaşacaksınız (alkışlar).

LUCRETİA: Merhaba. Siz bir gün uyanırsınız ve “Daha fazlası mı? Neler oluyor?” diye sorarsınız. Ve sonra daha fazlasının olduğunu anlarsınız. Sonra, süregelen dramaya girersiniz, sanki acı çekiyormuş gibi ve başkaları tarafından anlaşılmadığını hissedersin ve sonra daha fazla bilgi aramaya ve araştırmaya başlarsın. Ve sonra birdenbire, tüm hayatınızın aradığınız şey olduğunu anlarsınız ve olanlarda bir mizah bulursunuz, çünkü geçmişe gidersiniz ve yaşadığınız o büyük dramın büyük marifet olmadığını, bir hiç uğruna öldüğünüzü anlarsınız. O zaman kendinizi, “Benim şu anda, başımdan geçenlerin içindeki mizahı bulmam gerek” dediğiniz bir yerde bulursunuz ve onun tadını çıkarırsınız ve ona gülersiniz. İşte ben hayatımı böyle geçiriyorum, dans ederek ve gülerek. Yani, yolun tadını çıkarın çünkü kolay değildir (kıkırdar). Teşekkürler (alkışlar).

VANESSA: Ben şimdi suskunum. Benim aklıma gelen, sizin yeni uyanmış bir birey olarak, bu yaşamda bir numaralı rolünüz, içinizde olan, her zaman orada olan ve orada olmaya devam edecek olan Öz’ün sevgisini ortaya çıkarmak ve bu sevgi, size iyi zamanlar – evet, onlardan da var - ve zor zamanlar geçirmenizi sağlayacak. Fakat olacak. Sadece kendinizi sevin. Teşekkürler (alkışlar).

MARY SUE: Bizim bardağın dolu tarafı ve boş tarafı diye bir deyimimiz var ve biz bardağın her zaman yarısına kadar dolu kımını görmeye çalışıyoruz, başka bir deyişle, pozitif perspektif. Ben diğer yandan, bardağın yarısının dolu olmasından dolayı mutlu olmadım. Benim onu tamamen doldurmam gerekir. Ben hayatımın çoğunu başımdan geçen her olayı, iyi ya da kötü diye yargılayarak geçirdiğimi gördüm. Ben çizginin bir yerlerinde bana kötü bir şey olduğunda, kötü olanın iyi bir sonucu olacağına dair bir felsefe geliştirdim ve ben buna bakmanızı isterim. Ben bu nedenle hayatımın yarısını ıskaladığımı söyleyebilirim. Geçen gün korku içinde uyandım. Neden öyle olduğuna dair hiçbir fikrim yok ve ben orada öylece yatarak, “Ben bu korku hissinden keyif alacağım.” dedim. Yani bu ilginç değil mi? Neden korktuğum konusunda bir fikrim yok. Öfke. O, sizin devam etmenizi sağlıyor ve ben öfke enerjisinden keyif alıyorum. Yani, benim perspektifim, “Yargılamadan ne hissediyorsanız hissedin.” Teşekkürler (alkışlar).

JOEP: Burada erkekler de var (bazı kıkırdamalar). Onlara fazla rastlamayacaksınız, bu yolculuğu daha çok kadınlar yapıyor ama bizden de biraz var. Ve yolculuk çok farklı değil. Siz yolu zaten belirlediğinizi ve yola kristaller ektiğinizi biliyorsunuz. Doğru insanlarla karşılaşacaksınız. Sizin karşılaşmanız gereken durumlarla karşılaşmanız gerekecek. Nefes almaya devam edin. Bazen kendinizi kaybolmuş hissedeceksiniz, ne tarafa döneceğinizi bilmeyeceksiniz. O zaman nefes almaya devam edin… (duraklar) ve iyi olacağınızı bilin. Teşekkürler (alkışlar).

ŞAMBRA 1 (erkek): Ben beş yıldır Şambra ile beraberim, bu organizasyondayım. Ben burada kalacağım, burada kural yok, anlaşma yok, kontrat yok. Ben özgürüm. Ben özgürüm. Ben kendi dilimde konuşacağım.

(konuşmasına İspanyolca devam eder)

(izleyenler alkışlarlar)

LESLİE: Ben çok basit bir kavram paylaşacağım ama siz bunu kalbinizde tutabilirseniz, bu sizin yaşamınızı değiştirecektir ve bu da sizin asla, asla yanlış bir şey yapmadığınızdır. Sizin ne düşündüğünüz önemli değil, sizin neye inandığınız önemli değil, sizin ne hissettiğiniz önemli değil. Siz asla yanlış bir şey yapmadınız (alkışlar).

JOANN: Herkese merhabalar. Kalbim şu an sadece sevgiyle dolu. Benim size mesajım, küçük şeyleri zorlamayın. Bunu yapmayın. Her şey kendi kendine olacak. Şaka yapmıyorum. Ve ben sizin gezegenin sıçacağını sandığınızı biliyorum ama dışarısı çok eğlenceli. Sadece eğlenin. Çevrenizde kim olursa olsun, her gün kalktığınızda eğlenin. İnsanların ne düşündüğü kimin umrunda? İyi eğlenceler. Tamam mı? Hepinizi seviyorum (alkışlar).

SHANG: Size her şeyden önce durun, geriye dönün ve kaçın derdim (bazı kıkırdamalar) ama muhtemelen beni dinlemeyeceksiniz. Öyleyse sorun değil. Hayattan olabildiğince zevk almaya çalışın çünkü eğer bu yolu gerçekten seçerseniz, belki de şu anki bakış açınıza göre, sizin başınıza gelebilecek şeyi gerçekten biliyor olsaydınız, anlayamayacaktınız, kesinlikle hayır diyecektiniz. Ama sadece kendine izin verin ve farklı olasılıklara açılmak için kendinize güvenin. Kötü şeyler olduğunda bile içinde bulunabilecek bir bilgelik vardır. İki çocuğu kurtarmak için sizin bacağınızı kıran bir ayıyla savaşmak zorunda olsanız bile yine de sonu sizin için iyi bitiyor, ki bu benim başıma geldi bu arada (bazı kıkırdamalar ve alkışlar).

CECELIA: Herkese merhabalar. Her şeyden önce, sizin her birinizle olmak gerçekten harika. Benim söyleyeceklerim şöyle, kendinize güvenin ve başarın. Ayrıca yol ilerledikçe daha da ilginç hale geliyor. O nedenle devam edin ve bunun parçası olmak harika ve teşekkürler (alkışlar).

SİLVİA: Herkese merhabalar. Ben bunun kolay bir yol olmadığını söyleyeceğim ama zor da değil, çünkü siz aynı zamanda, kendinizle çok memnun olduğunuz anlar geçirdiğinizi fark edebilirsiniz. İnsanlar sizin deli olduğunuzu düşünse bile, bunu belki şu anda siz bile bilmiyor olsanız, onlara inansanız da, deli değilsiniz. O halde öyle olun. Devam edin çünkü sonunda tamamlanma var. Siz tamamlanmış gibi hissedeceksiniz, siz sanki kendi dışınızda bir şey arıyorsunuz, bir melek gibi birisi belki. Ama siz meleğin siz olduğunu ve aradığınız kişinin siz olduğunuzu keşfedeceksiniz. O nedenle insanlar size bir sürü şey anlatacaklar. Sadece gülümseyin – zor, inanın, zor – ve kendi gerçeğinize sadık kalın. Hepsi bu kadar (alkışlar).

KRİSTİNA: Herkese merhabalar. Ben Ben’im Kristina ve ben siz Üstatların her birinizden, siz olan sonsuzlukta, derin bir nefes almanızı istiyorum çünkü siz şu anda, yaptığınız en inanılmaz yolculuğu yapıyorsunuz. Siz uyanışınızı gerçekleştirdiniz ve ne yapıyorsunuz? Aslında öğreniyorsunuz. Siz kim olduğunuzu anlıyorsunuz ve bununla birlikte sonsuzluk olarak fiziksel realitede olmanın ve onun ötesine geçmenin, inanılmaz hayaller kurmanın ve fiziksel dünyada yaşama tutkunuzun, bu inanılmaz alemi tezahür ettirmesinin nasıl bir şey olduğunu anlıyorsunuz ve aslında bunu yapıyorsunuz. Bunu yapıyorum. Ve Gerçekleştirime giden yol işte budur ve asla “Bilmiyorum” demeyin (bazı kıkırdamalar). Ve öyledir. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler (alkışlar).

EMBYA: Merhaba, şöyle, ben 1979 yılında Hindu geleneklerinden bir şey öğrendim, orada diyordu ki, “Tanrı sizin içinizde siz olarak yaşıyor. Gidip bunu deneyimleyin. Gidip bunun ne anlama geldiğini bulun.” Adamus ile yaşadığım bu deneyimde, o, benim bunu fiilen deneyimleyebilmem için bana lider oldu ve enejiyle ilgili bu son konuşmalar her şeyi açtı. O yüzden çok teşekkürler (alkışlar) .

LİNDA: Biliyordum.

ŞAMBRA 1 (kadın): En utangacı benim.

LİNDA: Ah, o zaman iyi yaparsın.

ADAMUS: Ah, bunlar mikrofonu aldığınızda daima izlenecek olanlar.

ŞAMBRA 1: Merhaba. Sanırım düşündüğüm şey ve söylenecek şey sadece farkında olmak. Farkındalık lütufla ve anda olabildiğinde, anda tüm insanları, tüm insanları kabul ettiğinde gelir. Ben aylardır bulunduğum Meksika'da sadece açık olmak, bilinçli olmak ve mevcut olmak istediğimi hissettim. Sadece mevcut olmayı. Ve bence bunun parçası olan şey - aslında yapabileceğiniz en iyi şey, insanlar için mevcut olmaktır. O yüzden teşekkür ederim Ben titriyorum (alkışlar).

ADAMUS: (Tad’e yönelik) Devam et. (Adamus Linda’nın kulağına bir şeyler fısıldar) Ona kendisini sevdiğimi söyledim.

TAD: Merhaba (birisi, “Kadın, kaçtı der” ve izleyenler güler).

ADAMUS: (kıkırdar) Yeniden başla.

TAD: Herkese merhaba. Ben birkaç şey söyleyeceğim. İlki, siz bu yolda olduğunuzu bildiğinizde, ki çoğumuz zamanında bunu bilmiyordu, size bir şey çarptığında, siz düştüğünüzde, siz kaçtığınızda siz sadece izin vererek bence büyük bir başlangıç yaparsınız. Sorun değil. Siz çöp araştırmasının bokları içindesinizdir ve sadece kendinizi yukarı çekersiniz ve sorun yoktur. “Ben izin veriyorum.” Ve devam edersiniz. Bunun muhteşem, korkunç, eğlenceli, üzücü, komik Gerçekleştirim yolculuğunun bir parçası olduğunu bilirsiniz (alkışlar).

MARC: Siz çabalayabilirsiniz, siz inanamayacağınız kadar çok düşünebilirsiniz. Zihniniz saatte milyon mil sürat yapar ama salıverin gitsin. İzin verin (alkışlar).

ADAMUS: Son çağrı. Başka gelen var mı? Son çağrı.

LİNDA: Senin çıkman lazım.

ADAMUS: Evet, lütfen. Bu, eğlence sektörü (bazı kıkırdamalar).

ŞAMBRA 2 (kadın): Her şeyi o kadar ciddiye almayı bırakın (kadın kıkırdar ve alkışlar).

ADAMUS: Güzel. Bu bölümü kapatmadan gelmek isteyen başka biri var mı? Başka biri var mı? Güzel. Güzel.

SART: Crash!

LİNDA: Bekle, bekle. Burada da biri var.

ADAMUS: Peki. Evet.

DAVE (Crash): Bu, “Cliffs Notes” (öğrenciler için edebi eserlerin özetini içeren kılavuzlar) uyarlaması. Bunlar neyle ilgili? Yargılamadan deneyimlemek ve genişlemek. Bu kadar. Teşekkürler (alkışlar).

HENRİETTE: Ben beş yaşındaki çocuk özümle konuştuğumda, sen seviliyorsun ve yalnız değilsin diyeceğim. Sen her zaman, sonsuzluktan bu yana, kendi Öz'ün tarafından kucaklandın. Sen seviliyorsun ve asla ve kat’a yalnız olmayacaksınız. (alkışlar)

ADAMUS: Güzel, katılan herkese ve buna enerjisini ekleyen herkese teşekkür ederim. Bundan yine yapacağız. Biz, uyanmaya başlayanlar için doğru bir zamanda yayınlayacağımız aslında gerçekten çok ilginç olan bir şeyi derleyeceğiz. Ve onlar varlar. Onlardan çok var. Onlardan çok çok fazla var ve sizin burada olmanızın büyük bir nedeni de bu.

Ben bugün bu bölümü yapmadan önce biraz kaygılıydım. Bu, bizim normalde yaptığımız şeyden biraz daha farklı. Ben Oskar ödülü konuşması yapılır diye kaygılandım, “Öncelikle anneme ve babama teşekkür etmek istiyorum...” ve sonra listeyi sıralarlar “Ve tabii, Adamus...” bilirsiniz işte ama biz bunu yapmadık. Sonra geviş getirilir diye kaygılandım, yani duyduğunuz klişe sözleri söylersiniz diye. Ama gerçekte pek klişe yoktu. Ben sizlerden çok çok yürekten, çok gerçek şeylerin çıktığını hissettim. Ve sahneye çıkanlar, her şeyden önce, videoda ne kadar iyi göründüğünüze hayran kalacaksınız (bazıları kıkırdar). Hayır, gerçekten. Siz bakacaksınız ve “Bu bendim.” diyeceksiniz (kıkırdamalar artar). Hayır, videoda gerçekten iyi görünüyorsunuz. Evet, evet (Adamus kıkırdar). Öyle.

İkincisi, neredeyse hepinizin şöyle düşündüğünü biliyorum, “Ah! Söylediklerim çok aptalcaydı,” veya “Ben söylediklerimi hatırlamıyorum.” Siz sonra anlayacaksınız, aptalca gelmedi ve sadece kelimeler değil, siz buna gerçekten enerjinizi kattınız, kalbinizi dahil ettiniz ve her şeyden daha fazla fark yaratan şey budur.

Dolayısıyla, devam edeceğiz – biz önümüzdeki yıl dünyayı dolaşırken buna yine devam edeceğiz ama biz, onu burada topraklıyoruz. Biz buradan başlıyoruz.



Merabh

Güzel. Derin bir nefes ve hadi son merabhımıza başlayalım. Ben bazılarınızın şimdi içeceklere ve yiyeceklere gitmek istediğini biliyorum ama hadi biz bu yılki şaudlarımınızın sonuncusunu birlikte yapalım, onları bu merabh ile bitirelim. Hadi biraz müzik açalım lütfen.

(müzik başlar)

Ben sizden, buraya çıkanlardan ya da “Oraya çıktığımda ne diyeceğim?” diye düşünenlerden – çoğunuz böyle düşündü - bunu yaparken aynı zamanda şunu dikkate almanızı istiyorum siz onları kendinize söylediniz. Siz onları gerçekten kendinize söylediniz. Söylediğiniz sözcüklerinizi hatırlayın. Kendi önerilerinize uyun.

Sadece izin verin. Bu önemli bir şey – biliyorsunuz onların hepsini ayrıştırmak izin vermek demektir. Gerçekleştirimizde rahatlayın. Bu, olacak. Siz bir kez uyanışı yakaladığınızda, Gerçeleştiriminizde rahatlayın. Bunu yapan insan değil, o, bunu yapmak zorunda değil. İnsan bunu mutlaka yapmak istiyor diye bir şey yok ama siz şimdi rahatlayın.

Siz bir hayli zorluk yaşadınız. Doğrusu, siz gerçekten çok zorlandınız. Sizden sonra gelenler bu kadar zorluk yaşamayacaklar.

Siz kendi kenarlarınızın kenarına, zihninizin sınırlarına ve muhtemelen dayanabileceğinizi düşündüğünüz şeylerin sınırlarına gittiniz.

Hayatının pek çok kısmı kesinlikle paramparça oldu. İlişkiler, meslekler. Birçoğunuzun sağlığı etkilendi. Ve sonra sizin içsel dünyanızın nasıl içi dışına çıktı, alt üst oldu, Marc’ın dediği gibi durmayan zihin. Zihin devamlı çöp üretiyor, daha çok çöp üretiyor ve sonra, çöpün üzerine daha çok çöp üretiyor. Zihin durmadan üretirken siz onun çenesini adeta kapatamıyorsunuz. O, kendi hayatına bakıyor ve asla çenesini kapatmayacakmış gibi geliyor. Ama sonra kapatıyor. Sonra susuyor.

Sonra sakinleştiriyor. Onun kendisini bitkin düşürüyor.

Belki bir şey hissetti. Belki gelecekteki gerçekleştirmiş Öz’ü hissetti, ki o aslında tam olarak burada. Belki Gerçekleştirimin geldiğini hissetti. O zaman yatışıyor.

Ah, sizin, ah, zihni parçalayabilmeyi dilediğiniz zamanlar oldu. Düşünmeyi, kaygılanmayı tamamen bırakın. Bu, adeta saplantı haline gelen, bağımlılık yapan bir şeydir. Bütün bu gevezelik, geçmişteki anıların taranması, tüm hayaletler gitsin. Ve zihin bunlarla savaşmaya devam ediyor, çözmeye çalışıyor, giderek daha da, daha da, daha da saplantılı hale geliyor.

Sonra her şey sessizleşiyor. Siz sessizleştirmeye çalıştığınız için değil, sizin zihniniz sessizleştirmeye çalıştığı için değil. Zihin bunu nasıl yapacağını bilmez. O, sadece sessizleşir.

Bu, sanki adeta bir mucize, havada sihir olması gibi bir şeydir.

Birçoğunuz bu yıl, 2020 yılında buna ulaşacaksınız.

2020 yılı, vizyon yılı gibi, mükemmel vizyon, mükemmel denge, uyum, simetri. Ve tekrarlıyorum, bunun nedeni 2020 yılı değil. Ben buna gerçekten başka türlü bakıyorum. 2020 yılını siz yaptınız. O, sizi yapmadı.

Sizin peşinizden gelenlerin işi çok daha kolay olacaktır. Onlar sizin sözlerinizi söyleyecekler. Onlar sizin bilincinize sahip olacaklar. Onlar bunu çok daha hızlı ve çok daha kolay geçecekler.

Onlar da yine zorluklar yaşayacaklar, evet. Bu, birçok açıdan yine zor olacak ama böyle bir grup daha yok – bunu şimdi gerçekten hissetmenizi istiyorum- bunu sizin kadar zor ve şiddetli yaşayan başka bir grup, başka bir birey olmayacak. Hiç kimse.

(duraklama)

Öncülük ettiğiniz zaman, bilinci ve enerjileri ve deneyimleri ilk siz yaşıyorsanız, hep en zoru yaşarsınız ama yapılmaya en çok değeni de siz yaşarsınız. Başka hiçbir insan grubu sizin kadar zorluk yaşamayacak. Bunu kabul etmenizi istiyorum. Ben sizin yaptıklarınızı onaylamanızı, kendinizi gerçekten kucaklamanızı istiyorum.

(duraklama)

Kaygılanmayın, bazılarınız, “Eh, bu biraz egoistçe değil mi?” diye düşünüyor. Hayır, değil. Ben, bu yılın sonuna yaklaşırken, bizim 2020 yılımıza yaklaşırken, bunu kabul etmenin gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum. Başka hiçbir grup bu kadar zorluk yaşamayacak. Siz yolu açtınız. Siz kırılmaz gibi görünen paradigmaları kırdınız.

Siz adeta girilemez olan cam tavanları ve spiritüel tavanları kırdınız.

Siz muazzam korkuları yıktınız.

Bu bir kez yapıldığında sizin peşinizden gelenler kendi yollarında gitseler bile bir şablon vardır. Öteye geçmek için önceden açılmış olan bir yol vardır.

Biz bu yılın, bu on yılın sonuna gelirken, biz Gerçekleştirime yaklaşırken, ben sizin oynadığınız rol için, yaptıklarınız için kendinizi onaylamanızın şu anda gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum.

Bunu yapan büyük ödül almıyor. Bunun finansal tazminatı yok. Siz sonunda oraya ulaştığınızda size üstün bir yer verilmiyor, size Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nde özel bir yer verilmiyor. Ama sizin içinizdeki onaylama var, yıllar önce Tobias’ın size çağrıda bulunduğu veya belki ben geldiğimde benden duyduğunuz onaylama var ve biz gruplaşmadan ve gevşek bir şekilde bağlanarak bir araya geldik, bazıları buna çok geçmeden Üstat olacak olan ayaktakımı diyor ve siz en zor şeyleri yaşadınız. Ve onların çoğu size ait değildi ama siz onları üzerinize aldınız.

Ben, size ait olmayanları üzerinize aldığınız için, gerçekte sizin olmayan duvarları yıkarak başladığınız için yol boyunca size daha sık çıkışmak istedim. Ben gerçekten de sizi daha çok azarlamak istedim. Ben birkaç yıl önce aslında bunu sizin seçtiğinizi anladım. Siz istediniz. Yani, her şeyi zorlaştırmayı istemediniz ama sizin bile olmayan bariyerleri yıkmak istediniz, böylece herkesin yolculuğunu biraz daha kolay bir hale getirecektiniz.

O nedenle ben buna ağırlık verdim. Size bunu gösterdim, ben, “Bunların çoğu size ait değil.” dedim, yüzde 92’si sizin değildi ama ben sizi, bunun için eleştirmeyi bıraktım çünkü ben sizin bu nedenle burada olduğunuzu anladım. Bariyerler var, duvarlar var, labirentler var ve çıkmaz yollar var. Gerçekleştirim yolunda bir sürü şey var. Evet, o, doğal ama yolda bir sürü şey var.

Siz onları yıkmanın bir yolunu buldunuz, onları geçtiniz.

Ben sizden şimdi kendinizi aynı zamanda bunun için de övmenizi istiyorum.

Ben tabii hala kendi içimde tartışıyorum ve her zaman kazanıyorum ama ben hala kendi içimde tartışıyorum, “Sizin olmayan şeyleri üzerinize aldırarak size daha zor bir zaman mı geçirtmeliydim? Ben, ‘İşte bunun sırrı. Bunlar size ait değil. Onları üzerinize almayın’ mı demeliydim? Ya da ben, “Ne yaptıklarına bak. Kitle bilincini üzerlerine alıyorlar. Atalardan gelen karmayı üzerlerine alıyorlar. Sıkışmış enerjileri üzerlerine alıyorlar. Ulusların ve dinlerin ve grupların yaralarını üzerlerine alıyorlar” mı demeliydim? O nedenle size ait olmayanları üzerinize aldığınız için kendinizi övün.

Sanırım size zor zamanlar geçirtmediğim için, onları üzerinize almanıza izin verdiğim için memnunum çünkü bunlar, siz bu gezegenden ayrıldıktan sonra götüreceğiniz en anlamlı şeyler olacak.

Bu, kendinize verdiğiniz hakiki bir armağan.

Hadi hep birlikte güzel, derin bir nefes alalım ve bunu bir an için hissedelim. Başka bir grup asla bu kadar zorluk yaşamayacak.

Lütfen, size ait olmayan şeyleri üzerinize almanız da dahil, yapmış olduklarınız için kendinizi onaylayın. Hepiniz bunun için suçluluk duyuyorsunuz, her biriniz. Siz onların size ait olduklarını düşünseniz bile, onların size ait oldukları konusunda yine ısrar edecek olsanız bile, öyle değildi. Hepiniz böyle.

(duraklama)

Hadi o sessizliğin, o sakinliğin keyfine varmak için biraz duralım.

(duraklama)



Önümüzde 2020 yılı var ve Şambra Ülkesi’nde bir çok Gerçekleştirim meydana geliyor.

Tabii her şey değişecek. Bilirsiniz işte, her şey, Kırmızı Çember, bizim her şeyi yapış şeklimiz, odaklandığımız şeyler. Ben sizin enerjiyle yeni ilişkiniz konusunda, fizik konusunda yani enerjinin nasıl işlediğiyle ilgili olan gerçek fizik hakkında, çokça konuşmaya devam edeceğim. Ve bu arada, kendi gezegeninizi izleyin. Önümüzdeki yıl enerjiyle ilgili birkaç büyük buluş yapılacak. Teoriler tabii ama çok derin yeni teoriler. Bunların gerçekten geliştirilmesi birkaç yıl alacak.

Ama sizin yaptığınız şeylerin Dünya’da meydana gelen şeylere ne kadar paralel olduğunu izleyin. Şimdi, onlar enerjiyi kuvvet, tahrik gücü, yakıt türünden şeyler açısından düşünecekler ve onlar bu buluşların önümüzdeki birkaç on yılda gezegeni nasıl radikal bir biçimde değiştireceğini konuşacaklar.

Bu konuda neler konuştuklarını izleyin ve siz de kendi enerji değişimlerinizi yaşıyorsunuz. Siz kendinizle ve enerjiyle ve bilinçle ve bunların nasıl işlediğiyle ilgili radikal keşifler yapıyorsunuz. Sizin yaşadığınız şeylerin nasıl gezegene paralel olarak meydana geldiğini veya sembolik olarak tezahür ettiğini izleyin. Bu, bir tesadüf değil.

Siz konuşulan bu yeni teoriler, buluşlar hakkında okurken kendi kendinize gülün ve şöyle deyin, “Onlar enerjiyi henüz gerçekten anlamaya başlıyorlar.” Bu olduğunda, bilirsiniz işte, örneğin enerji konusunda insan, bilim insanı veya fizikçi düzeyinde bir buluş yapıldığında, ben sizden, “siz yaptıklarınızı yapmasaydınız bunların olamayacağını fark etmenizi” istiyorum. Nokta. Bunun sizi çok etkilemesi gerekir. Bunun size, “Vay be!” dedirtmesi gerekir.

Hadi, hep birlikte derin bir nefes alalım.

Bugünün güzelliği, toplantımızın güzelliği, gelen tüm Yükselmiş Üstatlar, Yükselmiş Üstatlar Kulübü’nden izleyenler. Hadi, Şambra için güzel, derin bir nefes alalım. Onlar Ana Cadde’ye birkaç blok ötede yaşıyorlar (Adamus kıkırdar).

Bunun yanı sıra, tüm yaratımda her şeyin yolunda olduğunu hatırlayın. Teşekkürler. Teşekkürler (izleyenler alkışlar).

İngilizceden çeviren Meltem Taban