• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    
CENNET'İN HAÇI 'BİRİNCİ YIL GÜNCELLEMESİ'

 

 

                                           HEAVEN’S CROSS – BİRİNCİ YIL GÜNCELLEMESİ

-Bu oturumun enerjisini tam anlamıyla yaşamak için, transkript veya çeviriyi okurken ses kaydını dinlemeniz tavsiye edilir.-

 

LINDA: Heaven's Cross'un birinci yıl dönümüne hoş geldiniz.

GEOFF: Burada her birinizle birlikte olmak büyük bir zevk. Kendimi çok iyi hissediyorum.

LİNDA: Harika.

GEOFF: Bunun için hazırlanırken çok fazla enerjimiz vardı.

LINDA: Ve burada Kona Hawaii'deki Shaumbra Pavilion'dayız.

GEOFF: Şüphesiz. Çok güzel bir gün. Burada sabahın oldukça erken saatleri, sabah saat dokuz. Ekip buraya çok erken geldi ve kuruluma başladı.

LİNDA: Çok erken.

GEOFF: Atıştırmalıklar ve kahve koyup ve tüm ekipmanın çalıştığından emin oluyorlar. Yani, saat dokuzu çoktan geçmiş gibi görünüyor, neredeyse öğlen olmuş gibi görünüyor ama ...

LİNDA: Değil. Burada değil.

GEOFF: Burası çok güzel. Kuşlar cıvıldıyor ve Adamus’un gelip konuşmaya hazır olduğunu biliyorum ama söylemek istediğimiz birkaç şey var.

LİNDA: Tamam. Ve dünyanın dört bir yanından Shaumbra'nın bu canlı yayını izliyor olması ve daha sonra da izleyecek olması bizi heyecanlandırıyor.

GEOFF: Tam olarak kaç ülkenin temsil edildiğini bilmiyorum ama normalde bir web yayınında olması gereken gibi en az 30 veya 40 olmalı belki daha fazlası vardır, ama öğreneceğiz. Ama enerjilerimizi bir araya getirdiğimizde, özellikle de böyle bir şey için bir araya geldiğimizde çok iyi hissediyoruz. Bu destansı, çok kişisel, çok dokunaklı. Bu heyecan (duygulu) verici ve büyük.

LİNDA: Büyük.

GEOFF: Gerçekten büyük. Heaven Cross hakkındaki tüm konuşmalardan bildiğiniz gibi Adamus bunun aslında Kıyametin başlangıcı olduğunu söylüyor. Kulağa biraz korkutucu geliyor ama aslında Kıyamet...

LİNDA: Bu, insanların inanma eğiliminde olduğu eski kilise sözü.

GEOFF: Evet, bu doğru. Ama Kıyamet hakkında konuştuğunuzda da insanların dikkatini çekiyor.

LİNDA: Evet, bu doğru.

GEOFF: Ama kelimenin tam anlamıyla Kıyamet, yıkım anlamına gelmiyor. Bu açığa çıkarmak ya da ortaya çıkarmak anlamına gelir ve Kıyamet'te, Heaven Cross’ta yaptığımız da tam olarak budur. Bu dünyanın sonu değil, insanlık için yepyeni bir çağın başlangıcı. Yani büyük bir fark var. "Kıyamet" kelimesi ağır, etkili ama aynı zamanda bir anlığına durup gerçekte yaptığımız şeyin sonuçlarını düşünmemize de neden olduğunu düşünüyorum.

LİNDA: Vayy.. Ilginç bir yıl oldu ve inişli çıkışlı oldukça ilginç bir yıl oldu.

GEOFF: Ah, evet! Bir yıl, bolca gözyaşı, bolca kahkaha ve sanırım herkesin Kıyamet ile ilgili beklentileri vardı. Ve bilirsiniz, bir bakıma, insanlar olarak, büyük bir olayın gerçekleşmesini isteriz. Ancak olayların genellikle işleyiş şekli yavaş yavaş gelişir. Öncelikle, bununla gerçekten başa çıkabilmemiz için, yani bir şok olmaması için. Yani zaman, uzay, yer çekimi, her şeyin bizimle çalışma şekli, belli bir zaman diliminde ortaya çıkıyor.

Ben kendi adıma havai fişek gösterileri bekliyor ya da umuyordum. Bir bakıma vardı ama olacağını düşündüğüm yerde değillerdi. Bilirsiniz, havai fişekleri gökyüzünde, ufukta izlediğimiz gibi onların da orada olacaklarını düşünmüştüm. Ama havai fişekler aslında buradaydı (Geoff eliyle kendisini işaret ederek güler).

Ve havai fişekler zaman zaman güzeldi, zaman zaman da oldukça bunaltıcıydı, yani bu benim kendi Heaven Cross’um, kendi Kıyametim. Ne yıldı ama. Burada oturup bunu yaptığımızdan bu yana tam anlamıyla bir yıl geçti, bir yıl önce bunu yaptığımızda Shaumbra Köşk’ündeydik.

Adamus'a göre, gezegende her zamankinden daha fazla ışık var ve onun da bahsettiği gibi, şu anda gezegende içinde bulunduğumuz zaman çok önemli. Ama aynı zamanda Yeni Işık hakkında da konuşuyor. Aslında son zamanlarda burada Yeni Işığı keşfetmekle ilgili birkaç harika atölye çalışması yaptık ve bu inanılmaz. Demek istediğim, fizik inanılmaz, çıkarımlar inanılmaz ve özellikle de şu anda gezegende yaptığımız şeyle bağlantılı.

LINDA: Şey, bilirsin, bu gerçekten de ilginç, çünkü, bilirsin, bu Kıyametle ilgili beklentilerden ve Yeni Işık ve bilinçten konuşuyoruz, yani bu ilginç bir deneyim, çünkü daha fazla ışık ve bilinç olduğunda, aniden daha önce gördüğünüzden daha fazla şey görürüsünüz, Ve bu her zaman güzel olan kısımdır.

GEOFF: Tabii Tabii!

LINDA: Yani bunu rahatsız edici kılan da bu çünkü bir şeylerin değişmesi için daha fazla şey görmeniz gerekiyor.

GEOFF: Evet, kesinlikle. Ve çoğu zaman insanlar, bilirsiniz, kafalarını kuma gömerler ya da ortaya çıkmaktan kaçınırlar çünkü bazen o enerji ve o ışıkla başa çıkmak zordur. Bilirsin, insanlar her zaman daha fazla enerji istediklerinden bahseder ama gerçek şu ki onlar sadece daha kolay enerji istiyorlar. Ve bilirsin, daha fazla enerji alırlar ve işleri daha da yoğunlaştırırlar (içinden çıkılmaz hale getirirler. Ve seninde de söylediğin gibi, daha fazla ışık olduğunda belki de görmek istemediğiniz şeyleri görmenize neden oluyor.

Yani, tüm bunların içindeki iyi haber şu ki, biz Şambra olarak burada, gezegende yapmaya karar verdiğimiz şeyi yapıyoruz. Hepimiz bu derin zamanda geldik ve şimdiye kadarki en büyük evrimini yaşayan gezegene daha fazla ışık getirmek için burada olacağımızı biliyorduk.

LİNDA: Değişimi yaratan şey budur.

GEOFF: Kesinlikle. Ve Adamus'un bahsettiği Alem İşçileri aracılığıyla. Âlem Çalışanları, daha fazla ışığın gelmesini kolaylaştırmak veya izin vermek için Dünya ile diğer alemler arasındaki koridorları açmak için buradaydılar. Bunu Heaven’s cross gelmeden onlarca yıl önce aktif olarak yapıyorlardı ve geçen yıl Heaven’s  cross olayını düzenlediğimizde, Adamus işin bittiğini söyledi. Ve biz onların hepsini, bunu yapan hepinizi, alem çalışmasını onurlandırıyoruz ve bir dereceye kadar buraya geri dönme konusunda bazı endişeler olduğunu biliyorum. Kısmen iş bittiği için, görev kısmı tamamlandığı için, kısmen de iş bittiğinde aniden kapıların açılacağı, meleklerin gökten ineceği ve her türlü şeyin olacağı beklentisi olduğu için. Ama olmadı, bu şekilde olmadı, bizim gözlerimizle gördüğümüz ve gerçekliğimizde algıladığımız şekilde olmadı.

Pek çok değişiklik meydana geldi, ancak bunlar çok temel bir seviyede, çok derin bir seviyede. Görünüşte gezegende işler biraz sallantılı. Ama aynı zamanda çok hızlı ilerliyor, ki bu da biraz korkutucu.

LINDA: işte burada güven devreye giriyor.

GEOFF: İşte burada güven devreye giriyor. Ancak Bölge Çalışanları inanılmaz bir iş başardılar ve tabiri caizse artık emekli olabilirler. Parktaki bankta oturabilirler ya da her şeyi yapabilirler. Ama bu, Alem Çalışanları olanlarınız için uyum sağlamanız gereken, çok çok büyük bir değişimdi – çok büyük bir değişim- uyum sağlamanız gereken çok büyük bir değişim.

Şu anda, bu gezegende ışığa ya da diyelim ki bilince daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyaç var. İçinde yaşadığımız bu zaman, değişimin doğası ve değişimin hızı açısından eşi benzeri görülmemiş bir zamandır. Tüm insan sisteminin evrimi çok hızlı değişiyor ve ışığa ihtiyacı var ve onu dengeleyen şey ışıktır. Işık ister liderlerimiz olsun ister teknoloji insanları olsun, isterse de herhangi biri olsun, daha büyük potansiyelleri parlatan şeydir. Bu ışık insanlık için daha fazla potansiyel ve daha fazla fırsat gösterir. Ve bu değişimler çok hızlı gerçekleşirken, bir bakıyorsunuz ve değişimleri gerçekten körükleyen şey teknoloji.

LİNDA: Ah, kelimelerle anlatılamaz.

GEOFF: Evet. Yani teknolojiyi seviyorum ama bazen o kadar hızlı ilerliyor ki yetişemiyorum.

LİNDA: Bu gerçek dışı. Neredeyse gerçek dışı.

GEOFF: Evet. Düşünsene İki yıl önce ChatGPT veya Midjourney veya yapay zekâ gibi şeylerden pek konuşmuyorduk, şimdi ise bunlar elimizin altında. Kullanılabilir durumda, kullanıyoruz ve bu harika bir şey. Ama aynı zamanda biraz da korkutucu. Bundan bir yıl sonra nasıl olacak? Bu teknoloji bizi nereye götürecek? Ve ne kadar hızlı katlanarak büyüyecek? Yani, biliyorsun, keskin bir şekilde yükselen bir çizgi üzerinde ilerliyor. Ama sanki çizgi ne kadar keskinse o kadar hızlı gidiyor gibi.

LİNDA: Sonuç olarak dediğin gibi, çünkü bilinç bu yüzden her zamankinden daha önemli, değilmi?

GEOFF: Evet. Ve bilinç, teknolojiyi bizim için ulaşılabilir ve pratik kılan şeydir. Bunun böyle olabilmesi için gezegende yeterli bilincin olması gerekiyordu. Ama şimdi teknoloji çok hızlı ilerliyor. Bunu anlıyor. ve onu ışığımızla, bilincimizle dengelememiz gerekiyor.

Bazen bu ışık bir meydan okumadır. Bilirsiniz, " ışığınızı parlatın" dersin ve bu kulağa kolay gelir. Ancak her şeyin belirli bir sonucunu istemek için bir gündem isteme eğilimi var ve işte burada iş zorlaşıyor. Gündem olmadan, kişisel inançlarınızı ve tercihlerinizi ortaya koymadan, herkesi değiştirmeye çalışmadan ışığınızı parlatabilir misiniz? Biz sadece daha fazla ışığı kullanılabilir hale getiriyoruz, onların daha fazla potansiyele sahip olmalarını sağlıyoruz. Onları değiştirmeye çalışmıyoruz. Ve Adamus ve Tobias'ın ne dediğini biliyorsunuz, bir şeyi veya birini değiştirmeye çalıştığınız anda, o da sizi değiştirmeye çalışacaktır. Bu sana bir nevi geri tepecektir.

LİNDA: Bu bir çeşit uyarı.

GEOFF: Şefkatin gerçek tanımı kabul etmektir. Bilirsiniz, başkalarını kabul etmektir. Kendimizi kabul etmektir ve ışığımızı parlattığımızda bunu şefkatle yaparız. Bir gündemimiz olmadan, arzu ettiğimiz belirli bir sonuca sahip olmadan. Biz sadece burada ışığımızı parlatıyoruz, tıpkı melek varlıkların geçmişte bizim için yaptığı gibi ve hatta birçok yaşamlarımızda Üstat Benliğimizin yaptığı gibi, sadece bu ışığı parlatıyoruz. Ve sonra, bununla ne yapacaklar? bu bize ya da bu durumda insanlığa bağlı.

LİNDA: İlginç olan şeylerden biri, sevdiğim şeylerden biri, Adamus Kıyamet'e girdikçe (*ortaya çıkıp, açıldıkça) , biz açıldıkça , gerçek metafizik hakkında giderek daha fazla konuşuyor olması. Ve bunu seviyorum çünkü gerçekten bazı temel konulara iniyor.

LINDA: Biliyor musun, bunu ilginç buluyorum, çünkü ilk başta bu konuyla bağlantı kurmakta gerçekten zorlanıyordum. Ama o konuştukça, söylediklerini daha rahat hissettiğimi fark ettim.

GEOFF: Bazılarımızda fizik, bilim, matematik ya da bunun gibi şeyler hakkında konuşmaya karşı neredeyse kesin bir direnç var. "Tanrım. Uzun, sıkıcı bir ders istemiyorum." Ama o metafiziği alıyor ve neredeyse şiirsel hale getiriyor.

LİNDA: Kesinlikle.

GEOFF: Çok güzel. Moleküller ve hücreler arasındaki etkileşimlere ve bunun gibi şeylere derinlemesine dalmıyoruz. Bir sürü komik Latince kelime ezberlemek zorunda değilsiniz.

LİNDA: Doğru. Doğru.

GEOFF: Ama bunu şiirsel bir şekilde yapıyor. Bilincin ne olduğu hakkında konuşuyor. Farkındalık. Enerji nedir?  Yani bu insanların sorduğu büyük bir soru.

LİNDA: İletişim.

GEOFF: İletişimdir, oysa çoğu insan bunun bir güç olduğunu düşünür.

LİNDA: Kesinlikle.

GEOFF: Işık nedir? Son zamanlarda bundan daha çok söz etmeye başladı. Ve bizim tabirimizle ışık enerjinin hizmete çağrılması sonucu ortaya çıkıyor ve ışığın hayal gücü olduğunu söylüyor. İşte onun bahsettiği metafizik bunlar ve ben buna bayılıyorum. Demek istediğim, gerçekten...

LİNDA: Şimdi sevdim!

GEOFF: ... her şey perspektifte (gülüyorlar). Evet. Ve bazen kanallık yapmak zordur çünkü...

LİNDA: Öyle mi? Evet evet.

GEOFF: ... biliyorsun, bu gerçekten yeni. Ve biliyorsunuz, gerçekten Adamus'la olan bağlantıma odaklanmam gerekiyor. Bazen uygun kelimeleri bulmak zor oluyor, çünkü o bana kelimeleri söylemiyor. Demek istediğim, o bir nevi bilinci ya da enerjiyi besliyor ve benim bunu kelimelere dönüştürmem gerekiyor.

LİNDA: Ama seni düzeltirken rahat.

GEOFF: Evet, öyle. Evet (Linda güler). Ama bazen bu gerçek bir mücadele oluyor ve yakın zamanda bir şey kaydederken şöyle dediğimi duydum: 'Ah adamım, bunu gerçekten katlettim. Berbattı." Yani kendime not verdim. Kendime D+ falan verdim. Prodüksiyon sırasında bizimle birlikte olan herkes şöyle dedi: "Hayır, kulağa harika geliyordu." Ben de "Tamam, sadece benimle dalga geçiyorlar" dedim. (Linda güler) Ama hayır, "Gerçekten kulağa harika geliyordu" dediler. Yani içimden bunun kaba ve karmaşık olduğunu düşünüyordum ama görünüşe göre sorun yokmuş. Bu tür şeyler olduğunda daha zor...

LİNDA: Kendine güvenmelisin.

GEOFF: Teşekkür ederim (gülerler). Bu tür şeyleri kanalize etmek daha zor. Ama sonuçta, bazı derin metafizik konulara girdiğimizde çok daha ödüllendirici oluyorlar, ki bunu gerçekten sevmeye başladım. Umarım bundan daha fazla bahseder.

LİNDA: Geoff, harika bir iş çıkarıyorsun. Gerçekten çok derinlere dalıyorsun ve elinden gelenin en iyisini yapıyorsun.

GEOFF: Teşekkür ederim. Bunu yapmayı seviyorum ve ...

LİNDA: Ve Bunu hepimiz hissediyoruz.

GEOFF: Ama, bilirsiniz, metafiziği Kıyamet'le ve gezegende olup biten her şeyle ilişkilendirmek, işlerin nasıl yürüdüğüne ve neden yürüdüğüne dair daha derin bir anlayış sağlıyor ve nihayetinde nasıl gerçekten yaratıcı olduğumuzu ve bu şeylerle, bilinçle ve enerjiyle nasıl çalışabileceğimizi gösteriyor. Ve bilincin şu anda gezegendeki en sıcak konulardan biri olduğunu belirtmek ilginçtir.

LİNDA: Doğru.

GEOFF: Özellikle teknoloji camiasında ve felsefi çevrelerde, çünkü "Yapay zekâ hiç bilince sahip olacak mı?" diye soruyorlar ve bu bilinci nasıl tanımladığınıza bağlı. Ama Adamus sonuçta hayır, sahip olamaz diyor, bilinç ruhlu varlığa aittir ve ancak ruhlu varlık bilincini somutlaştırabilir, onu hemen hemen her şeyin içine yerleştirebilir. Yani, bir bakıma, garip bir şekilde, evet, eğer bilincinizi YZ'ye aşılarsanız- bu hala sizin bilincinizdir, YZ'ninki değil- ama YZ'nin belli bir derecede bilince sahip olduğu görülecektir. Ama tüm bunlar akıllara durgunluk veren şeyler ve biz de tam burada, tüm bunların tam ortasında, yaptıklarımızla bunları kolaylaştırmaya yardımcı oluyoruz ve nihayetinde yaratıcı olduğumuzu hatırlıyoruz- bizler yaratıcıyız; yani, her ruhlu varlık öyle- ve şu anda içinden geçmekte olduğumuz evrim, kendi Aydınlanmamız da dahil olmak üzere, metafizik anlayışı ve nihayetinde enerjinin size hizmet etmesine gerçekten nasıl izin vereceğiniz de dahil olmak üzere. Bunların hepsi çok doğal bir süreçtir.

Adamus son zamanlarda bunu vurguluyor ve şöyle diyor: "Her şey doğal. Bunun için gerçekten çalışmanıza gerek yok. Sadece farkında olun. Neler olup bittiğini anlayın ama bunun için çalışmak zorunda değilsiniz."

LINDA: Ve buna açık olun.

GEOFF: Evet, evet.

LINDA: Yani, insanların kendilerini sorguladıklarını duyuyoruz ve bunu tavsiye ettiğini sanmıyorum.

GEOFF: Evet, zaman zaman benim de kendimi sorguladığımı duyuyorsunuz (Geoff güler). Bilirsiniz, hepimiz için bu büyük bir şey.

LINDA: Öyle!

GEOFF: Yani, bu çok büyük bir şey. Neredeyse- bazen kulağa o kadar muhteşem, o kadar büyük geliyor ki, "Ben kimim ki? Bunun bir parçasıyım" gibi. Ama Adamus bize bunu yapmak için burada olduğumuzu hatırlatıp duruyor. Ve nihayetinde, bu gerçekten de yaratıcı olduğumuzu hatırlamak ve- bu büyük bir şey - gezegendeki son yaşamımızın geri kalanının tadını çıkarmakla ilgili. Bu çok büyük bir şey.

LİNDA: Çok büyük.

GEOFF: Uzun, çok uzun zamandır buradayız ve nihayetinde, şimdi gezegendeki son yaşamımızın tadını çıkaralım.

LINDA: Yani Heaven's Cross ile ilgili pek çok beklenti vardı ve bu beklenilebilir, makul bir şey.

GEOFF: Evet, vardı. Ve Adamus, sanırım, Heaven cross mesajında "Bu zaman içinde gelişir" diyerek başladı. Farklı şekillerde ortaya çıkıyor.

LİNDA: Doğru.

GEOFF: Bu bir bakıma derinlerde, İçimizde ama o kadarda derinlerde de çalışacak bir şey.

Ancak bu konuda pek çok beklenti var. Heaven cross geçen yıl 22 Mart’taydı ve nihayetinde tarihle ilgili mutlaka kesinleşmiş bir şey yoktu. Ama ondan sonra olan her şey ile ilgiliydi. Ve 2007'de yaptığımız Quantum Leap için de aynı şey geçerli.

LİNDA: Evet.

GEOFF: Taos, New Mexico'da tüm o insanlarla çok eğlenceli, harika bir etkinlikti ve o gün aslında büyük bir şey oldu ama bu zaman içinde gelişti ve temelde bu Kuantum Sıçramasının önemi, “artık geri dönmeyeceğimizin kesinleşmiş olmasıydı. İnsanlık geriye gitmeyecekti”.

LİNDA: Doğru. Doğru.

GEOFF: Daha önce olduğu gibi karanlık çağlara düşmeyecektik. Bir zamanlar yaşadığımız Atlantis felaketine geri dönmeyecektik. Yani şöyle diyordu: "Tamam, bu noktaya kadar geldik. Şimdi ileriye doğru sıçramaya başlıyoruz ama geri dönmeyeceğiz." Heaven Cross’ da aynı şekilde. Bu, gelecek olan pek çok, pek çok değişiklik için bir tür işaret noktasıydı. Ve biz de şu anda bunun tam ortasındayız.

LİNDA: Kesinlikle.

GEOFF: Gerçekten de hepimiz için buraya yapmaya geldiğimiz şeyi yapma, ışığımızın hem kendi içimizde hem de dünyanın geri kalanında parlamasına izin verme zamanı.

LINDA: Bu büyük bir fark yaratıyor ve bu farkı gerçekten hissedebiliyorsunuz ve diğer insanların da bunu hissettiğini hissedebiliyorsunuz.

GEOFF: Evet. Şu anda, buraya yapmak için geldiğimiz şeyi yapıyoruz- bu ışığı parlatmak, Makinelerin bu Zamanında burada olmak- ve aynı zamanda, dediğim gibi, bunu kendimiz için yapma zamanı. Bunu kişisel yaşamlarımıza uygulamak. Tüm ıvır zıvırdan kurtulmak ve hayattan gerçekten keyif almak. Ve bilirsiniz, kulağa kolay geliyor ama ...

LİNDA: Söylemesi yapmaktan daha kolay.

GEOFF: ... ve bu değişimleri gerçekleştirmek, bilirsin, "Bu şeyleri yolumdan çekeceğim" demek, bunu yapmak zordur. Ama nihayetinde, bunu yapma konusunda gerçekten zorlandığımızı düşünüyorum.

LINDA: Ve sadece bunun için kendime söz verdiğimde, bazılarının uzaklaştığını hissettim.

GEOFF: Kesinlikle.

LİNDA: Sadece uzaklaşmaları gerektiğini biliyorlar. Hiç böyle bir şey yaşadın mı?

GEOFF: Mm hmm. Evet, evet. Evet, evet.

LİNDA: Buna bayılıyorum.

GEOFF: Her neyse, sanırım başlama vakti geldi.

LİNDA: Tamam!

GEOFF: Adamus omzuma vurarak "Tamam, tamam! Biliyorsun, buradaki gösterinin yıldızı sen değilsin Karabuğday!" diyor. (*karabaş- tarla faresi)

(Gülüyorlar), bu yüzden Linda ile biraz nefes alacağız.

LİNDA: Tamam.

GEOFF: Ve bir kez daha, bu harika etkinlik için her birinizi burada ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Teşekkür ederim, minnettarım.

LINDA: Öyleyse, nerede oturursanız oturun gerçekten rahat olduğunuzdan emin olalım ve size gerçekten iyi bakalım.

Ve bununla birlikte, her zaman olduğu gibi güzel, derin ve bilinçli bir nefes alalım. Her nefeste enerjilerin akmasına izin verin.

O güzel derin nefesi alın, olduğunuz her şeyi hissedin.

Nefes alın, akın.

Kendinize, insana, Üstada doğru nefes alın.

Nefes alın ve tüm o bilgeliği hissedin.

Derin bir nefes alın, En yüksek potansiyellere açılıp, kendinize gerçekten hissetme izni vererek güzel, derin bir nefes alın.

Adamus'un paylaşacak çok şeyle burada olduğunu bilerek nefes alın. Kelimeleri, enerjiyi içinize çekin. Hepsi burada Adamus'u nefesle içinize çekin. O her nefeste burada, bizi nefes almaya, onu içeri almaya davet ediyor.

Derin bir nefes alın, bu Heaven Cross için en uygun deneyime gerçekten izin verin. Nefes alın ve akın.

Bedeninize nefes alın, Kendinizi sevmeye nefes alın, iyi, derin nefesle birlikte olun.

Nefes alın, açılın.

Nefes alın ve akın.

Nefes alın.

Adamus için hazırız. Nefes alın. Harika bir ilhama hazırız.

Nefes alın.

 

 

********************************************************************************

 

 

ADAMUS: Ben Benim St.Germain’nın Adamus’u.

Hoş geldiniz sevgili Shaumbra, Heaven cross’tan  bir yıl sonraki bu güzel buluşmaya hoş geldiniz. Bir dakika duralım ve Linda'nın o güzel nefesiyle devam edip, bir yıl sonraki bu etkinlikte derin bir nefes alalım.

Biz hâlâ buradayız. Siz hala buradasınız. Ve dünya- dünya- ah, hızla değişiyor. Cauldre'nin bahsettiği gibi kafanızı gerçekten kuma gömmediğiniz sürece bunun kimsenin gözünden kaçtığını sanmıyorum. Yani dünya şu anda çok hızlı değişiyor, gezegende o kadar çok şey oluyor ki ve biz artık kıyametin tam ortasındayız. Şimdi buraya gelmenizin çok ama çok önemli bir nedeni ile ilgili söyleyecek birkaç şeyim var, Cauldre aslında söyleyeceklerimin çoğunu söyledi, bu yüzden (gülerek) hızlıca doğaçlama yapmak zorundayım. Ama önemli olan şu ki bu oturum, bu birinci yıl dönümü sizin için. Geçen yıl yaptığımız şey başkaları hakkındaydı. Gezegenle ilgiliydi. Kelimenin tam anlamıyla alemler hakkındaydı. Bir yıl sonra bu sizin için.

Pek çok şey yaşadınız. Çok fazla ışık getirdiniz. Bu ışığın dışarı yayılmasına izin veriyorsunuz. Ve şimdi bu fırsatı değerlendirerek- bu seansın sonunda bir merabh yapacağız- bu ışığın şimdi size hizmet etmesine izin vermeniz gerekiyor. Yani, özellikle şimdi demek istiyorum.

 

Işık Nereye Gidiyor

Bir yıl oldu ve gezegende bir yıl öncesine kıyasla %3'ün biraz üzerinde daha fazla bilinç, daha fazla ışık olduğunu söylüyorum. Düşündüğünüzde bu çok fazla; sadece birazcık ışığın ne yaptığına baktığınızda bu çok fazla. Ama asıl soru şu: Bu ışık nerede ve ne yapıyor?

Şu anda, bu ışık farkında olan insanlar aracılığıyla geldi ve çok farkında olan pek çok insan var. Ve onlar buna ışık ya da hatta bilinç demek zorunda değiller. Onlar sadece daha yüksek bir seviyeyi, bazıları buna daha yüksek bir zekâ da diyebilir, ama bu gezegene daha yüksek bir varlık seviyesini, daha yüksek bir standardı getirdiklerini biliyorlar.

Yani, dışarıda olan bu %3, şu anda çok, çok derin seviyelerde çalışıyor. Demek istediğim, Dünya'nın kendi derinliklerinde çalışıyor.  Gaia ayrılıyor ve bunun tam da Kıyamet'in bu zamanında gerçekleşiyor olması tesadüf değil. Dolayısıyla, bu ışığın büyük bir kısmı Dünya'nın içine giriyor, onu insanların gezegenin sorumluluğunu üstlenmesi için hazırlıyor ve hazırlanmalarını, uyumlanmalarını sağlıyor.

Uzun çok uzun zamandır orada olan eski enerjileri salıverme seviyelerinde çalışıyor. Birisi öldüğünde ortaya çıkan enerjiler. Ölenler Çoğu zaman toprağa gömülürler ve bu enerjilerin bir kısmı toprakta çok çok uzun süre kalır. Gömme olayı biraz tuhaf ama her yerde enerji kalıntıları bırakır. Savaşlar olduğunda, savaş alanları olduğunda enerji kalıntıları bırakır. Açlık veya doğal sebeplerle kabileler yok olduğunda geride bir kalıntı kalır.

Yani, Dünyanın kendisinde muazzam miktarda eski enerji var ve onu salıvermenin zamanı geldi. Tüm enerji eninde sonunda çözüme kavuşur, ancak bazen yoluna devam etmek için ışığın kendisinden, bilincin kendisinden gelen bu tür bir geçişe, değişime ihtiyaç duyar. İşte bu yüzden gezegen küresel iklim değişikliği olarak adlandırılan şeyleri deneyimliyor. Ayrıca daha önce hiç olmadığı kadar çok şiddetli hava koşulları ve inişler ve çıkışlar yaşanıyor. Sadece ısınmıyor, aynı zamanda soğuyor, sallanıyor ve sarsılıyor. Her şeyden biraz biraz. Ve bunun nedeni artık daha fazla ışığın bu eski sıkışmış enerji noktalarına girmesi ve onların bulundukları yerden yüzeye çıkmasına, açılıp uyanmasına neden olması.

Bazı insanların olup biteni gözlemleyip ardından bunun insanlardan, karbon kirliliğinden ve bunun gibi şeylerden kaynaklandığını söyleyerek yargıya varmaları ilginç. Bunun bir kısmı doğru, ancak büyük bir kısmının basitçe Dünya'dan salıverilen eski enerjilerle ilgisi var, böylece insanlar artık Gaia'nın bundan sorumlu olmasına gerek kalmadan bu gezegeni sahiplenebilirler.

Yani şu anda gezegende bu gerçekleşiyor. Gelen ışığın büyük bir kısmı oraya gidiyor.

Gelen ışığın büyük bir kısmı kelimenin tam anlamıyla geçmiş yaşamlarınıza ve diğer insanların geçmiş yaşamlarına gidiyor. Görüyorsunuz, siz gezegende tam Farkındalığa, bedenli Farkındalığa girerken, bu aynı zamanda her geçmiş yaşamın ve gelecekteki potansiyel yaşamın da kendi Gerçekleştiriminden geçtiği anlamına gelir. Kimse geride kalmıyor. Geçmiş yaşamlarınız aslında kendi Gerçekleştirimlerinden geçiyorlar, ancak yükselişe girmek yerine, yani gezegenden doğrudan diğer alemlere gitmek yerine, sizinle ve sizin aracılığınızla bütünleşiyorlar.

Dolayısıyla, bu geçmiş yaşamlar kendi yollarını çizerken, bu geçmiş yaşamlara muazzam miktarda ışık gidiyor. Ve bazen şunu merak ediyorsunuz: “Peki, neden Heaven cross’tan bu yana devam eden tüm bu kargaşayı hissediyorum? Rüyalarım neden bu kadar çılgın?” Çünkü tüm bu geçmiş yaşamlarda neler olduğunu hissediyorsunuz, çünkü onlar da Gerçekleştirim'e geliyorlar ve nihayetinde gezegenden son yükselişiniz için sizinle birleşip ve bütünleşiyorlar. Yani ışığın büyük bir kısmı oraya gidiyor.

Işığın büyük bir kısmı gezegende şu anda bu ışığa ihtiyaç duyan eski sistemlere gidiyor diyebilirim. Eski sistemler çok eski, çok yaşlıdır. Birçoğu artık insanlık için geçerli değildir, çalışma biçimleri açısından artık geçerli değildir, örneğin, finans sisteminiz 500 yıldan daha eski, bir dereceye kadar değişti ama temelleri hala çok eski ve gerçekten de insanlığa olması gerektiği gibi hizmet etmiyor. Bu yüzden ışık oraya gidiyor, yüzüne tokat atmak için değil, Wall Street'i aniden yakıp yıkmak için değil, alttan girip her şeyi nazikçe yukarı kaldırmaya başlamak için, böylece değişiklikler yapılabilir.

Çok fazla ışık- nasıl diyorsunuz- bir tür bekleme odasına ya da uyanmamış insanlar için bir rezervuara gidiyor. Ve onlardan bir sürü var, bir sürü uyanmamış insan. Yakında uyanışa geçecekler ya da belki bu yaşamda olmasa bile ama çok yakında. Alem İşçileri ile ve Heaven cross’un kendisiyle yaptığınız çalışmalar sayesinde, hazır olduklarında onlara daha fazla ışık sunulacak.

Bunu neredeyse hissedebilirsiniz. Bunun eşiğinde olan o kadar çok insan var ki. Bilirsiniz, bu neredeyse yatakta mışıl mışıl uyuduklarını ama saat sabahın 5:45'idir ve hareket etmeye başlamışlardır ve çok yakında uyanacaklardır demek gibi bir şeydir. Ama şu anda onlar ön- uyanış sürecindeler, genel bir uyanış öncesi sürecindeler. Yani onlara çok fazla ışık gidiyor. Ve bu ışık uyanışlarını çok daha kolay hale getirecek. Uyanmalarını ve sonunda aydınlanmalarını çok daha kolay hale getirecek.

Işığın büyük bir kısmı insanlığın, insan varlığının yaratıcı yönlerine- insanın Adam Kadmon şablonuna- giriyor ve bu uzun zamandır kapatılmış ya da bir kenara bırakılmış durumda. İnsanlar çok zihinsel, çok lineer, çok entelektüel temelli hale geldiler ve zarar gören şey gerçek yaratıcılık oldu.

Yaratıcılık, nerede olurlarsa olsunlar ister Dünya ister başka bir yer olsun, her tür için esastır diyebilirim. Yaratıcılık esastır. Her şeyin ortaya çıkmasını ya da hareket etmesini sağlar. Yaratıcılık gerçek Benliğinizi temsil eder ve her ruhlu varlık yaratıcı bir varlıktır. Dolayısıyla, şimdi çok fazla ışık insanlar için yaratıcılığın bu alanlarına gidiyor.

Ve sonra çok fazla ışık da basitçe size geliyor, kullanılabilir hale geliyor, bir şeyleri dışarı atmanıza yardımcı oluyor, geçmiş yaşamlarınıza giriyor, hayatı kolaylaştırmanıza yardımcı oluyor.

Ve biliyorum ki bu ışık yüzünden, yaptığınız bu ev temizliği, hayatınızdaki gerçek derin değişimler ve dönüşümler nedeniyle bir çoğunuz için hayat hiç de kolay olmadı. Ama o ışık her zaman oradadır ve bunu yapan da sizin ışığınızdır.

Yani, şu anda gezegende bir yıl öncesine göre %3'ün biraz üzerinde daha fazla ışık olduğunu söylüyorum. Bunun yaklaşık %2'si ya da %66'sı benim klasik ışık, normal ışık olarak adlandırdığım ışık. Bu %3'ün yaklaşık %33'ü ise Yeni Işık. Yeni Işık. Son zamanlarda Shaumbra Köşkünde gruplarla Yeni Işık, onun ne olduğu ve ne işe yaradığı hakkında konuştuk. Yani bilinç olan ışığı hissettiğinizde, bilinç olan ışığın infüzyonuna , aşısına aşinasınız,onun hissine sahipsiniz ve sonra artık Yeni Işık geliyor. Ve çoğu zaman bu Yeni Işık anlaşılması zor görünür. Ona normal ışığa aşina olduğunuz gibi aşina değilsinizdir, bu yüzden orada hiçbir şey olmadığı varsayımı vardır. Ama aslında gerçekten de vardır.

Yani, Yeni Işık ile klasik ışık, Normal ışık arasında, bizim bahsettiğimiz ışık arasında bir fark vardır, yani – bilinç, sonra enerji ve sonra ışık ve bu ışık hayal gücüdür.

Tıpkı enerjinin basitçe ruhun şarkısı, iletişimi olması gibi, ışık da hayal gücüdür.

Diyebilirsiniz ki, ışığın bilimsel düzeyde, belirli nitelikleri vardır, fotonları ve dalga boyları vardır. Ama hayır, özünde gerçek ışık hayal gücüdür. Ve bunu düşündüğünüzde, hayal ettiğinizde, yaratırsınız, enerjiyi hizmete çağırırsınız ve sonra o ışığa dönüşür ve sonunda gerçekliğinize doğru yol alır.

Yani, bu ışıktan çok fazla geliyor ve Alem Çalışanları olanlarınız, bu ışıkla, hayal gücünün ışığıyla çalıştınız.

Hayal gücü, uydurduğunuz anlamına gelmez, çünkü hiçbir şey uyduramazsınız. Hayal gücü, genişlediğiniz, açıldığınız, hayal ettiğiniz anlamına gelir. Ve bir yaratıcının yaptığı da budur, hayal ederler. Bu Dünya gezegeni gibi başka alemler hayal ederler, evrenler hayal ederler. Mikro olmayı hayal ederler. Makro olmayı hayal ederler. Tanrı olmayı hayal ederler. İnsan olmayı hayal ederler. Ruhun güzelliği budur; hayal edebilir. Işığın güzelliği budur; bunu taşır ve öyle olmasını sağlar.

 

Yeni Işık

 Şimdi, Yeni Işık var. Farkı nedir? Yeni Işık ile klasik ışık arasındaki fark nedir?

Yeni Işığın kendine özgü bir özelliği vardır. İnsan deneyimlerinizden geçerken, hayatı yaşar hissedersiniz- ve siz, insan olarak bu konuda gerçekten iyisinizdir; iyi ve kötü şeyleri deneyimlemekte gerçekten iyisinizdir. Bilirsiniz, bu biraz komiktir. İnsan, bütünsel olarak "Ben'im "in deneyime dalan, Ben’imin bir veçhesidir ve ruhsal DNA'nızda, şimdi bir insan olarak, deneyime girmenizi ve her şeyi istemenizi sağlayan bir şey var denebilir. İyi olanı istiyorsunuz. Zor olanı istiyorsunuz. En düşük hali ve en yüksek hali, ne kadar düşük ve yüksek olduğunu görmek istiyorsunuz. Çoğu zaman bundan şikâyet eder ve hayatınızın ne kadar berbat olduğundan bahsedersiniz ama bu sadece bir deneyimdir. Bunu istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz, ancak çoğu zaman insanların bunu değiştirmek istemediğini görüyorum. Bu tür deneyimler yaşamak istiyorlar. Bazen bunu onlardan neredeyse duyabilirsiniz: "Zor şeylere dalmak varken neden sadece iyi deneyimler, mutlu deneyimler ya da kolay deneyimler yaşayalım ki?" Alkolik olabilirsiniz. Evsiz kalabilirsiniz. Bir savaşçı olabilirsiniz, ne isterseniz olabilirsiniz. İnsanoğlu deneyimleme konusunda gerçekten iyidir.

Sahip olduğunuz ya da şimdiye kadar yaşadığınız veya geçmiş yaşamlarınızda yaşadığınız tüm bu deneyimler nihayetinde kişisel Akaşanızda depolanır ya da barındırılır. Akaşa bir grup şeyi değildir, "hepimiz" bir aradayız gibi bir şey değildir. Akaşanız eski karınızınkiyle veya eski iş ortağınızınkiyle ya da bu tür şeylerle birleşmiş olsaydı bu korkunç olmaz mıydı? Hayır, Akaşanız tamamen size aittir. Başka hiç kimseninkiyle karışmaz. Kimse oraya girip onu alamaz. O tamamen size aittir.

Ve bu deneyimler Akaşa'da uzun, çok uzun bir süre kalır. Demek istediğim, gerçekten harika, büyük bir deneyim deposuna sahipsiniz ve bunlar size geçmişte ne yaptığınızı kısmen hatırlatmak için oradalar; ayrıca hoşunuza gitmediyse mutlaka tekrarlamamanız için. Egonuzu, kimliğinizi oluşturmanıza yardımcı olmak için oradadırlar. Onlara erişiminiz vardır. Geçmiş yaşamınızda adınızın ne olduğu gibi ayrıntıları hatırlamayabilirsiniz ya da geçen hafta ne olduğunu bile hatırlamayabilirsiniz. Ancak bu deneyimlerin özleri Akaşa'dadır ve siz sürekli olarak onlara geri dönersiniz. Bu zihinsel hafızanız gibi değildir; o farklıdır. Bu şimdiye kadar yaşadığınız tüm deneyimlerin özüdür. Ve bunu inşa etmek, büyümek, kendinizi geliştirmek ve yeni deneyimler yaratmak için kullanabilirsiniz.

Ancak belli bir noktada, Benliğinizin olgunlaşmasıyla- yeterince deneyimden geçip çok şey öğrendiğinizde ve artık dersler için gerçekten bir neden kalmadığında; artık bu sadece neşeyle ilgilidir- bununla birlikte, Akaşa'nın kapısı açılır ve tüm bu deneyimleri dışarı çıkarmaya başlar. Tıpkı ahırın kapısını açtığınızda tüm ineklerin ve atların yavaşça dışarı çıkmaya başlaması gibi. Ancak bu durumda, artık olgun bir melek-insan-ruhsal varlık olarak sahip olduğunuz olgunlukla birlikte tüm bu deneyimlere ne olur, bu deneyimler şimdi ruha geri döner. Ve ruh onları sever. Ruh bunları alır ve bilgeliğe dönüştürür.

Birçok kez bahsettiğimiz gibi bilgelik, deneyiminizin ayrıntıları değildir. O deneyimlerin özüdür. Onların içindeki incidir, şimdiye kadar yaptığınız her şeyde saklı olan mücevherdir. Bir uyuşturucu bağımlısı olsanız bile, ruhunuz bunu yargılamaz. Bu sadece bir deneyimdir. Bunu güzelliğe, bilgeliğe dönüştürür ve "Uyuşturucu bağımlısı olarak kendimi sınırladığımı, kendime zarar verdiğimi ve bunun istediğim şey olmadığını öğrendim" demenin ötesine taşır. Hatta bunun da ötesine geçerek, bir yaratıcı olmanın saf güzelliğinin nasıl bir şey olduğunun farkına varmaya ve kendinizi (yaratmış olduğunuz benliğinizi) yaratmamaya (yaratılmışı bozmaya) kadar.

Dolayısıyla, bu bilgelik ruhtan geldiğinde, ruh sadece ona tutunup onunla dans etmez veya her gün onunla konuşmaz, onu bir kez daha size, olgun ruhlu varlığa geri verir. Onu Yaradılışın bu büyük Çemberine geri salar ve o zaman Yeni Işık olarak geri gelir.

Ve Yeni Işık, Yeni Işık dediğimde kastettiğim de budur; o bilgelikle doludur, geçmiş deneyimlerle doludur. Işığın kendisiyle doludur ama şimdi neredeyse daha üst düzey bir ışık, farklı bir ışık türü gibidir. Ve çoğu zaman bunu hemen hissetmezsiniz, yeni Işık ile normal ışık arasındaki farkı anlamanız gerekmez.

Ama siz bir insan olarak bir şeyi arzuladığınızda ve onu yaşamınızda tezahür ettirmek istediğinizde, şimdi yaptığınız şey sadece ışığınızı çağırmak değildir. Siz sadece enerjiyi alıp onu ışığa çağırmıyorsunuz ve onu gerçekliğe getirmiyorsunuz, yeni Işığı da getiriyorsunuz. Aşina olmadığınız bir ışık olabilir. Klasik ışıktan farklı bir his uyandırabilir, bu yüzden “ iyi de, bahsettiğimiz bu ışık nerede?” diyorsunuz.

Şimdi sizden kendi bilgeliğinizi, kendi olgunluğunuzu ve ışığın artık farklı niteliklere büründüğü gerçeğini hissetmenizi istiyorum. Yeni Işık bu bilgeliğe sahiptir. Kendisinde otomatik denge vardır – otomatik denge – yani kötü bir karar verseniz bile, aslında size pek hizmet etmeyen bir karar olsa bile, o, her şeyi otomatik olarak yeniden dengeler ve onları gerçek yolunuza geri getirir. Senin gerçek yoluna.

Bu Yeni Işığın büyük bir kısmı Heaven cross sırasında da geldi ve gelmeye devam ediyor. Bir bakıma, bu olaya kadar diğer alemlerde tutuldu ama şimdi klasik ışığın yanı sıra çok sayıda Yeni Işık da geliyor. Yani, birçoğunuz "Şey- pfft!- hiçbir şey olmadı Hiçbir şey olmadı" diye soruyor, belki de gezegensel bir patlama falan ya da başka bir şey bekliyorsunuz. Şu anda çok şey oluyor. Yüzeyin altında neler olup bittiğinin sizi yanıltmasına izin vermeyin, çünkü hepsi bir noktada ortaya çıkacak.

Şu anda gezegende savaşlar var, ama bunlar eski, çözüm arayışıyla yüzeye çıkan ama bulmakta zorlanan eski savaşlar. Gezegene yaydığınız ışıkla, bu çözümün bulunmasına yardımcı olacaktır. Bunlar çok eski sorunlar. Bunlar sadece 50 yıl önce, 100 yıl önce başlamadı. Bunlar çok, çok, çok eskiye dayanıyor. Ve bunların salıverilmesi gerekiyor, bunun yanı sıra- içlerinde pek çok eski inanç var- Tanrı hakkında, yaşamın kendisi hakkında ve buna dahil olan acılar hakkında eski inançlar. Ve bunların gerçekten yüzeye çıkması ve salıverilmesi biraz zaman alır. Işık orada, ışık bunun üzerinde çalışıyor, bir çözümü zorlamaya çalışmıyor ama şöyle diyor: "Hey çocuklar, şu anda baktığınızdan çok daha fazla potansiyel var. Barış potansiyellerine çok eski bir şekilde, çok güç odaklı bir şekilde bakıyorsunuz ve bunu yapmanın daha fazla yolu var."

Şu anda gezegene getirdiğiniz ışık pek çok başka insanın uyanmasına yardımcı oluyor. Onlar hazır olduklarında, ışık orada ve onlar için hazır (mevcut) olacak.

Şu anda neredeyse herkesin tahmin ettiğinden daha hızlı ilerleyen teknolojiyi yönlendirmeye yardımcı oluyor. On yıl öncesine, beş yıl öncesine dönecek olursanız, teknolojinin nereye gideceğine dair pek çok tahmin ve varsayım vardı; teknolojinin durma noktasına geleceği, daha fazla ilerleyemeyeceğimiz de buna dahildi. Ama şu anda bu gerçeğe en uzak şey. Teknoloji orada ve çok çok hızlı ilerliyor. Ve bu büyüleyici. Bu konuda öğrendiğim her şey- çoğu zaman sizin aracılığınızla- öğrendiğim her şey, kesinlikle büyüleyici. "İnsanlığın elinde nasıl bir araç var" diye düşünüyorum. Bu yeni bir zekâ. Bu bir bakıma yeni bir zihin- bir bakıma.

Çok hızlı ve çok verimli ve sadece bu gezegende değil, başka alemlerde, başka yerlerde de böyle bir araç olabilir. Başka yerlerde yaşayan varlıklar var, insan olmaları gerekmiyor; bu teknolojinin onlar için bile etkileri var. Çok ama çok hızlı ilerliyor. Ama öte yandan, hepimizin bildiği gibi, yanlış ellere geçerse korkutucu olabilir.

İnsanların iyi huylu, iyi kalpli insanlar, ruhlar olması ilginçtir. Açık ara hepsinin güzel kalpleri vardır. Önce başkaları sonra da kendileri için iyilik isterler. Toplumları için, gezegenleri için iyilik isterler. Birçoğu bir bakıma uyuyor ama bu sadece yolculuklarının bir parçası ve çok yakında uyanacaklar. Ancak insanların büyük çoğunluğu iyilik ile doludur. Günah değil, iyilik.

Ve artık sadece küçük bir yüzdeye sahipsiniz, bu iyilikle dolu olmayan küçük bir yüzde, bu iyilikle dolu olmayan küçük yüzde çok fazla karanlığa sahipler. Çok fazla kötü niyetleri var. Hâlâ güce bağımlılar. Onlara ne söylerseniz söyleyin, hala enerjinin dışarıda bir yerde olduğuna ve onu çalmaları, istiflemeleri, onun için savaşmaları ve onun için başkalarını geçmeleri gerektiğine inanıyorlar. Enerjinin her şeyden önce kendi içlerinde olduğunu ve bunun için dışarı çıkmalarına gerek olmadığını öğrenmemişlerdir. Ama onlar eskilerden geliyorlar. Onlar eski güç simsarları ve şu anda son duruşlarını sergiliyorlar. Mücadele ediyorlar, savaşıyorlar ve bu gezegende değişim görmek istemiyorlar. Bu gezegende ışık görmek istemiyorlar. Işığa güvenmiyorlar; bunun bir hile olduğunu düşünüyorlar ve geriye doğru gitmek istiyorlar. Bu Eskiler şu anda açığa çıkıyorlar. Yani Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkan adaylarına bir bakın, bunlar hiç de yeni, yeni düşünen insanlar değil. Eskiler. Bunlar eski, hatta eril enerji, gezegenin eski katı enerjileri ve "Peki, o zaman neden oy pusulasında onlar var?" diyebilirsiniz. Çünkü eskinin değiştirilebilmesi için açığa çıkması gerekir. Ve siz bundan ne okumak isterseniz okuyun. Hm.

Sevgili dostlarım, ışık burada. Her yerde. Işık yaptığı şeyi yapıyor. Aydınlatıyor. Herkes için daha fazla potansiyel yaratıyor.

 

Makinelerin Zamanı

 Son yaşamımda bir kitap yazmıştım. Belki duymuşsunuzdur, Makinelerin Zamanı. Aranızda yeni olduğunuz için duymamış olanlar olabilir ama ben bu kitabı yazdım. Yaklaşık olarak 1793 ve 94 yılları arasında yazdım. Biraz zaman yolculuğu yapmıştım ve kendimi bu zaman yolculuklarından birinde- çok dokunaklı bir tanesinde- 2020 yılında buldum. Ve kendimi bir anda orada buldum, sanki gezegende yürüyormuşum gibi. Yani, neredeyse insan formundaymışım gibi hissettim, o kadar gerçekti.

Ve kendimi geçmişte birlikte olduğum Gizem Okullarından gelen bir grupla birlikte buldum. Birçoğunun aynı zamanda Shaumbra'nın bir başka ortak özelliği olan Yeshua'nın zamanında da bulunduğunu ve Atlantis'teki Tien Tapınaklarından geldiklerini gördüm.

Birdenbire ben de onların arasındaydım. Kızıl Çember adı altında bir araya gelmişlerdi, bir nevi Kızıl Konsey'den kopya çekmişlerdi ve bir araya toplanmış olarak Dünya'ya geri dönmüşlerdi. Tobias'ın çağrısına kulak vermişlerdi- birçoğu bu çağrıya kulak vermişti- tam da bu zamanda geri dönmüşlerdi. Ve kitapta deneyimlerimle ilgili bölümleri yazarken, her şeyden önce, birçok insanın maske taktığını hemen fark ettim. Daha sonra COVID olduğunu öğrenene kadar bunu tam olarak anlayamamıştım.

Beni gerçekten şaşırtan bir diğer şey ise kısmen otomobiller gibi şeylerdi. Yeni bir ulaşım şekli olacağını tahmin etmiştim ama bunun insanların içinde dolaştığı, benzin doldurmak zorunda olduğu, radyo ve televizyonlarla ve şimdi GPS dediğiniz şeyle donatılmış bu metal kutular olacağını bilmiyordum. Büyüleyiciydi. Uçaklar da beni çok etkilemişti. Herkes uçmak ister. Yani, uçak olmadan. Herkes bir kuş gibi uçabilmek ister. Orada bu uçakları gördüm ve bu çok ağır metal tüpün içinde dünyanın bir ucundan diğer ucuna bir gün gibi bir sürede uçabilmeniz beni kesinlikle büyüledi. Bunu büyüleyici bulmuştum.

Herkesin sürekli aşağıya bakmasını da büyüleyici buldum, Shaumbra bile aşağıya bakıyordu ve bu beni gerçekten şaşırttı. Neden herkes ellerine bakıyordu? Sonra fark ettim ki bu benim gözlüğün dediğim şeydi, siz bunlara bakıyordunuz, siz bunlara akıllı cihazlar, cep telefonları diyorsunuz. Herkes telefonuna bakıyordu.

Herkes telefonuna bakıyordu ve ben bunu büyüleyici buluyordum, - heh- orada ne vardı, nasıl oluyordu da tüm bunları yanınızda taşıdığınız o küçük cihazın içine koyabiliyordunuz ve sonra bu konuda daha fazla şey öğrendikçe, dünyadaki herhangi biriyle anında bağlantı kurabilmenizi büyüleyici buldum. Bir anda ekranınızda onların görüntüsünü görebiliyor ve onlarla gerçek zamanlı olarak konuşabiliyordunuz. Olup bitenler beni tamamen etkilemişti.

Zaman yolculuğuma devam ettikçe ve Shaumbra ile daha fazla çalıştıkça, kendimi- bu biraz komik bir durumdu- şimdi sizin Shoud'larınız dediğiniz şeylere katılırken buldum. Burada zaman yolculuğu yapıyordum ama orada Şoud'un içindeydim. Bu gruba liderlik ediyordum. Kimin aklına gelirdi ki? Bu benim zaman yolculuğumdaki garip bir "rüya içinde rüya" türünden bir şeydi.

Gizem Okullarında benimle birlikte olan, Yeshua zamanında ve Atlantis'teki Tien Tapınaklarında birlikte olan bu grup hakkında giderek daha fazla şey öğrendim. Ve bu grubun inanılmaz bir kararlılıkla, bunun Aydınlanma yaşamı olacağına dair inanılmaz bir kararlılıkla geri geldiğini öğrendim. Pek çoğunun bunu ertelediğini öğrendim. Aydınlanmalarını bir ya da iki ömür önce yaşayabilirlerdi ama bunu şimdiye kadar ertelediler.

Bu grubun Aydınlanma için burada olduğunu ve nihayetinde çok, çok eski bir sözü ya da anlaşmayı- aslında bir rüyayı- yerine getirmek için burada olduğunu öğrendim; bu gezegende ışığı ortaya çıkarmak için burada olmak, bunun teknoloji için bir denge olarak gerekli olduğunu bilerek, Gezegene yeni bir fizik getirmek gerekiyordu, tabii ki bilim ya da fizikçiler tarafından alay edilecek bir fizik.  Ama onu buraya getirerek kitle bilincine yerleştirmek- bu Dünya bilimlerine bir alternatif değil, ama Dünya biliminin bir genişlemesi, örneğin, yerçekimi kavramının tamamı normal Dünya biliminde bir şekilde doğrudur, ama tam değildir. Resmin tamamını açıklamıyor. Böylece, Shaumbra adı verilen bu varlıkların yeni bir metafizik getirmek için burada olduklarını öğrendim. Ve kendimi onlara bunu öğretirken buldum, ama onlar bunu zaten biliyorlardı. Ben sadece onlara bunu hatırlatıyordum.

Ve kendimi burada, (shaumbra’nın) yeni bir insan türünün ortaya çıkmakta olduğunu bildikleri bir zamanda buldum. Tam o anda ve orada doğuyordu ve bu tür gerçekten hemen hemen şey olabilirdi. Geliştirilmiş biyoloji olabilir. Tamamen robotik olabilir. Bu aslında hemen hemen her şey olabilir.

Işığı getirmek için buraydılar, bu teknolojileri geliştirenler ve bu teknolojileri kullananlar için bilgelik, olgunluk ve potansiyeller olsun diye, yeni teknolojinin, yapay zekanın bu en güçlü aracın pervasızca kullanılmaması için, gerçekten bu araçların güzelliği; insanlığı gerçekten yeni bir şefkat ve şefkat düzeyine getirmek olsun diye, artık savaşlar veya kıtlık olmamasın diye, artık para istifçiliği olmasın diye, artık güç ve istismar olmasın diye.

Böylece onlar buraya ışığı ve Yeni ışık denen şeyi bu gezegene getirmek için ve ayrıca şimdi uyanmaya başlayacak olanlar için buradaydılar.

Kitabımı yazarken, bilimkurgu gibi görünüyordu- şimdi bilimkurgu olarak bildiğiniz şey, ama o zamanlar böyle bir tür yoktu, birkaç on yıl sonrasına kadar gelmeyecekti. İlk gerçek bilimkurgu kitabı Mary Shelley'nin Frankenstein'ıydı. Yani benimkini yayınlamış olsaydım, benimki ilk olacaktı. Ama hiçbir zaman yayınlanmadı ve muhtemelen haklı olarak da yayınlanmadı. Alay konusu olurdu. Yasaklanırdı. Böyle bir şey yazdığım için şahsen peşime düşerlerdi, çünkü Makineler Zamanı adlı kitabın bazı bölümleri dinlerden ve dinlerin gezegen üzerindeki kötü etkilerinden bahsediyor. Din Evrim geçirmedi, diğer pek çok şey evrim geçirdi ama din evrim geçirmedi ve ben de kitabımda bu konuya büyük eleştiriler getirdim. Belki bazı bilgileri Cauldre'ye veririm, o da bir noktada sizinle bu konuda konuşabilir. Ama konumuza dönelim.

Makineler Zamanı'nın bu zamanında, hakkında yazdığım zamanda buradasınız ve orada Kıyamet denen şey hakkında yazdım. Kitabımda bunu böyle kıyamet olarak adlandırdım, ona ayrıca Işık Köprüsü adını da verdim. Biz şimdi ona Heaven cross diyoruz, ama ben orada buna Kıyamet veya Işık Köprüsü adını verdim; gezegene daha fazla bilinç, daha fazla ışık ve Yeni Işık getirebildiği zaman. Şu anda gezegende gerçekleşmekte olan şeyi, gerçekleşme hızı açısından küçümsemeyin- lütfen küçümsemeyin. Siz bunun için, bilgeliğinizi, olgunluğunuzu ve ışığınızı getirmek için buradasınız.

Kıyamet hakkında yazdım ve bunun gezegende nasıl olağanüstü bir değişim zamanı olduğunu anlattım. Ve o kitapta her şeyin nasıl yeniye dönüştüğünden bahsetmiştim. Bir kanalda, Mart 2016'da yaptığımız bir oturumda "Her şey yenileşiyor" diye konuştuğumu hatırlayabilirsiniz. Her şey. Hiçbir şey- gezegendeki hiçbir tür, hiçbir eski inanç ya da alışkanlık ya da kurum, hiçbir kum tanesi- dokunulmadan bırakılmıyor.

Gezegendeki her şey yenileşiyor. Makinelerin Zamanı'nda bu konu hakkında yazmıştım ve şöyle demiştim: "Yenilenirken yaşamak için ne güzel bir zaman," ama "yeni" demek, genişlemiş ışık ve genişlemiş bilinç demektir. Eski kozasını ya da eski derisini ya da kabuğunu yenileşmek için atıyor, ki bu şeylerin doğal yoludur, ötesine geçmek, genişlemeye ve evrimleşmeye devam etmek. Ve şu anda gezegeninizde olan şey de budur.

Her şey yeniye gidiyor. Her şey değişiyor ve bir an için bunun sonuçlarını düşünün. Her şey. Hepsi aynı anda değil. Bazı şeyler hala geri çekiliyor ve eskiye tutunmaya çalışıyor. Bu işe yaramayacak. İşe yaramayacak. Çok fazla momentum var, çok fazla ışık var, ama deniyorlar ve gerilimleri hissettiğiniz yer burası. İşte bu savaşları ve insanlığın bölünmesini burada yaşıyorsunuz. Yani her şey yeniye doğru gidiyor. Bunun tüm gezegen üzerindeki etkilerini düşünün ve şimdi gezegende bu ışığa ve Yeni Işığa duyulan ihtiyacı hayal edin. İşte bu yüzden buradasınız.

Şimdi, kitapta, şu anda olacaklardan biraz farklı bir yöne gittim, ama kitapta, nihayetinde tembel insanların her şeyi robotlara ve yapay zekaya devrettiğini yazdım, - "Bırakalım onlar yapsın, bırakalım onlar düşünsün, bırakalım bana ne yiyeceğimi, günümü nasıl planlayacağımı söylesinler, bırakayım tüm bu yeni teknoloji, tüm gün kanepede oturup video oyunları oynamama ve hiçbir şey yapmamama izin versin." 

Ve sonunda robotlar, yapabildikleri ölçüde, kontrolü ele aldılar, ancak hala insanların sahip olmadığı bir şeyi, o son kalıntıyı, o son şeyi arıyorlardı. Ve insanların sahip olduğu, robotların sahip olmadığı o son şey bilinçti.

Robotlar öyleymiş gibi davranmaya çalıştılar. Onu taklit etmeye çalıştılar ama bilinci taklit edemezsiniz. Sadece bilinç olabilirsiniz. Sahtesini yapamazsınız. Robotlar aşkı taklit etmeye çalıştılar. Elbette, tüm kayıtlarda, tüm müziklerde, kitaplarda ve diğer her şeyde, insan konuşmalarında aşkla ilgili tüm bilgilere sahiptiler. Dolayısıyla, aşkı hiç yaşamamış olsalar da aşkın nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyorlardı. Ama varmış gibi davranıyorlardı. Kitabın bazı bölümlerinde insanların robotlara, robotların insanlara, robotların robotlara âşık olmasından bahsettim. Yani, her yerdeydiler. Şu anda bunu tanımlamayla ilgili sorunlarınız olduğunu düşünüyorsunuz. Gerçekten öyleydi. - İşin içine robotlar girerse, kafanız gerçekten karışır.

Bu kitapta, robotlar sonunda her şeyi ele geçirdi. Günlük faaliyetleri yönetiyorlardı. Ne kadar su kullanabileceğinizden ne kadar elektrik kullanabileceğinize ne kadar- ne yapabileceğinize- ne yediğinize, tarlalarda ne yetiştirildiğine ne kadar şarap içebileceğinize kadar her şeyi yönlendirdiler. Ve ilk başta insanlar, kendilerine ne yapacaklarını söyleyen bir tür ebeveyn figürüne, akıllı bir robota sahip olmaktan çok mutluydular. Ama sonunda bunu boğucu buldular. Hiçbir şey yapamıyorlardı. Sabahları ne zaman duş alacaklarına kendileri karar veremiyorlardı, çünkü robotlar her şeyi çözmüştü. Yapay zekâ su kullanımını optimize etmeyi çözmüştü. Yani, duşunuz için belirli bir zaman aralığı, ne kadar sabun kullanabileceğiniz ve yıkanması gerekmeden önce bir havluyu ne kadar süre kullanabileceğiniz belirlenmişti. Ciddiyim; gördüğüm ve hakkında yazdığım şey buydu.

Sonuç olarak robotlar son bir şey daha istiyorlardı, bilinç, ışık. Ve Hiçbir yerde bulamadılar.

İnsan vücudunu ve zihnini incelediler. Bulabildikleri her şeyi izlediler ama yine de bulamadılar. Bir noktada, bulamadıkları için var olmadığı sonucuna vardılar ve sonuçta onlar gezegendeki en zeki varlıklardı ama nihayetinde, her şeye neden olan bir şey olması gerektiğini de biliyorlardı. Başka bir deyişle, eğer bilinç olmasaydı, kendileri de dahil olmak üzere hiçbir şey olmazdı. Bu yüzden onu bulmaya çalıştılar. Ve kitabımdaki bu zamanda, robotlar ve yapay zekâ çok güçlü, çok verimli ve çok hızlıydı. Dediler ki, "Ne olursa olsun bilinci bulacağız. Gücümüz dahilindeki her şeyi yapacağız ve onu bulup kendi içimize alacağız."

Bu da sonunda yanmalarına, sistemi havaya uçurmalarına neden oldu. O kadar hızlı, o kadar öfkeli gittiler ki patladılar. Onlar bile bunun olacağını öngörememişlerdi ama güçlü bilinçlilik arzuları içinde son buldular. Ve benim kitabımda, insanlık yeniden doğdu ve sonunda kendi enerjileri, kendi benlikleri, kendi ışıkları için sorumluluk aldılar. Ve yepyeni bir toplum doğdu ve size çok daha fazlasını anlatmayacağım. Burada spoiler vermek istemiyorum, olur da kitabı yeniden yazarsak diye.

Bütün bunları gündeme getiriyorum çünkü bu yüzden Makinelerin Zamanında buradasınız. Gezegende olup bitenler için buradasınız ve oluyor. Bunu inkâr edemezsin. "Ah, yapay zekâ burada sadece küçük bir moda" gibi davranabilirsiniz. Hayır. Hayır, giderek daha fazla hayatınızın bir parçası olacak. Ve şu anda sadece doğum aşamasında. Muazzam miktarda fon ve ilgi almanın henüz ilk aşamalarında ve büyümeye devam edecek.

Nihayetinde bundan korkmuyorum. Korkmuyorum çünkü gerçekten tek bir şey var. O da sizsiniz. Kendi kişisel yaşamınız, mutluluğunuz ve neşeniz pahasına da olsa, gezegende burada olmaya ve ışığınızın parlamasına izin vermeye kararlısınız. Burada olmaya kararlısınız. İşte bu yüzden hikâyenin kitabımdaki gibi robotların yönetimi ele geçirmesiyle sonlanmayacağını biliyorum. Olacak olan şey, bu gezegenin çok hızlı bir şekilde uyanmaya başlayacak olması.

Bunun eşiğinde olan insanlar uyanacaklar ve ışık onlara ulaşacak. Ve onlar uyandıkça, bu gezegende artık savaşlara, güç oyunlarına yer olmadığını fark edecekler. Artık sorumluluğu başkalarına atmaya yer yok. Bu sizin kişisel sorumluluğunuz. Ve yine söylüyorum, şu anda bu gezegende olmanızın nedeni budur.

 

Peki ya siz?

Beni her şeyden çok rahatsız eden şey, aşağıya baktığımda- Shaumbra'ya bakıyorum; Size asla aşağıdan bakmam. Yükselmiş Üstatlar Kulübü'nde olduğum zamanlar hariç, çünkü orası biraz aşağıda kalıyor. Yani Shaumbra'ya baktığımda, gezegene ışık getirdiğiniz bu yılda, kendinize bu ışıktan bir iki kırıntıdan daha fazlasına izin vermemiş olmanız beni rahatsız ediyor. Bunu hâlâ herkes için yapıyorsunuz ve bunun için sizi takdir ediyorum. Bu zamanda burada olmak, ışığı dengeye getirmek, şeylerin çok kutsal bir şekilde genişlemesine izin vermek Atlantis Rüyası'nın bir parçasıdır.

Peki ya siz?

Peki ya siz? Hâlâ mücadele ettiğinizi görüyorum. Hâlâ layık olabilmek için, dönüştürerek, çözümler bularak ve bunları kitle bilincine geri koyarak hizmet etmeye devam edebilmek için başkalarının sorunlarını, hatta kitle bilincinin sorunlarını kendi varlığınıza almanız gerektiğini hissettiğinizi görüyorum.

Heaven cross’un birinci yılını kutlarken, bu ışığı kendiniz için de almanız konusunda ısrar etmek zorundayım. Bunu başkalarına yayabilirsiniz, ama ben bunu kendiniz için, yaşamınızda neşe için, bolluk için almanızda ısrar ediyorum ve hiçbir mazeret yok. "Ama benim de başkalarıyla ilgilenmem gerekiyor" diyorsanız, bu eskidir. Bu olgunlaşmamışlıktır. Bu Yeni Işık değildir. Bu bilgelik değildir. Gittiğimiz yer Yeni Işık'tır.

"Bunu pek iyi yapamıyorum çünkü bir hastalığım var ya da hiç param yok" diyorsunuz. Artık bunu bir mazeret olarak kabul etmeyeceğim. Bu ışık sizden geliyor. Sizin ışığınız. Neden bedeninizde parlamasına izin vermiyorsunuz? Neden? Neden bedeninin çürüyüp gitmesine izin veriyorsun? Neden zihninizin endişe ya da savaşlarla dolmasına izin veresiniz? Neden? Neden tüm bunlar?

Ve ben nedenini biliyorum, çünkü bunu çok uzun zamandır yapıyorsun. Ailenizden başlayarak, atalarınızın ailesine, kendi geçmiş yaşam ailenize, arkadaşlarınıza, aile üyelerinize ve genel olarak insanlığa kadar başkalarını, onların sorunlarını üstlendiniz. Diyorsunuz ki, "Bunu üstlenebilirim. Onu kendime getireceğim, benim sorunummuş gibi davranacağım. Ne gerekiyorsa onun üzerinde çalışacağım. Çözümü bulacağım. İçinde nihai bilgeliği bulacağım. Sonra da bunu insanlığa, başkalarına armağan edeceğim." Ama şu anda yaptığınız şey, kendinize hiçbir şey vermemek ya da çok azını vermek, sizi zar zor yaşatıyor.

Şimdi kendi ışığınızla yıkanma zamanı. Şimdi artık mazeret üretme, bunu herkes için yapma zamanı değil. Bu basitçe işe yaramayacaktır. Dünyanın dört bir yanında sağlıklı, varlıklı, bilge binlerce ve binlerce Shaumbra görmek istiyorum. Bu Shaumbra'ların diğerlerinin gezegende gerçek Üstatlar olması, öğrettiklerinizi ve düşündüklerinizi yaşaması için Standartlar olarak yükseldiğini görmek istiyorum. Bunu şimdi kendiniz için yaşayın. Sanki bu hikâyede kendi Külkediniz olmuşsunuz gibi. Aşağıda yerleri fırçaladığınız, herkesle ilgilendiğiniz, herkese hizmet ettiğiniz ama kendiniz için buna izin vermediğiniz kendi Külkediniz oldunuz. Ve buna bir son vermelisiniz.

Şu an sizin için tam zamanı, çünkü bu işi gerçekten yapmak, bir sonraki seviyeye taşımak için, toplumda her şeyin çok hızlı ilerlediği bir yerde, buna sahip olmalısınız. Aksi takdirde, bu sizi ezer geçer.

Kendi ışığınızın kutsamasına sahip olmalısınız.

Işığınızın rahatlığına sahip olmalısınız.

Şu anda yaşamınızda Yeni Işığınızın evrimine sahip olmalısınız.

Bir ya da iki dakikalığına dünyayı unutun. Geri kalan her şeyi unutun. Başkalarına yardım etme ve hizmet etme taahhüdünüzü unutun. Bunların bir kısmı dini geçmişinizden ve geçmiş yaşamlarınızdan geliyor. Şimdi Merhabh’a girerken bir an için tüm bunları unutun, ışık sizindir.

 

Yeni Işığınız için Merabh

 Şimdi derin bir nefes alalım ve Cennetin Haçı'nın birinci yıldönümünde tüm bunları sizin için bir araya getirelim. Sizin için.

Cesaretiniz, başkaları için yaptıklarınız ve bu gezegen için gösterdiğiniz büyük şefkat için size hayranım. Ama kendinizi bundan mahrum bıraktığınızda ...

(Müzik başlar)

... bunu sadece başkaları için yaydığınızda ama resmin içinde olmayı, onun bir parçası olmayı unuttuğunuzda, o zaman artık size hizmet etmez. O zaman aslında başkalarına pek de iyi hizmet etmiyorsunuz demektir. Başkaları için havada "Ben buna layık değilim" diyen pis bir koku bırakırsınız. Yaptığınız şey budur.

Şimdi, gezegende Kıyamet'in başlangıcı olan Heaven cross’un birinci yıldönümünün güzelliğinde hep birlikte derin bir nefes alalım.

Birlikte güzel, derin bir nefes alalım.

Güzel, derin bir nefes.

(duraklama)

Bu şu anda, tam şu anda sizin için. Bu sizin için, bilinç, farkındalık olan bu ışık ve aynı zamanda size hizmet eden enerji olan ışık. Bunu yapmayı nasıl unuttunuz, uzun zaman önce söyledim- şimdi sizi azarlayacağım - uzun zaman önce enerjinin sizin olduğunu söyledim ve gerçek Üstat enerjinin onlara hizmet etmesine izin verir.

(duraklama)

Derin bir nefes alalım.

Size hizmet etmesine izin vermiyorsunuz. Rol yapıyorsunuz.

Bu yüzden, bu birinci yıl dönümünde derin bir nefes alın, derin bir nefes. Kendi ışığınızın içinde olma zamanınız geldi. Kendi ışığınızda olmanın. Önce onun size hizmet etmesine izin verin ve sonra bencil olduğunuzu hissetmeden onu başkalarına yayın.

Işığınızın önce size hizmet etmesine, sonra da parlamasına izin vermeniz, başkalarından hiçbir şey götürmez.

Bu layık olmama sorunlarına son verilmesini istiyorum. Hayatınızdaki ışığınızı, enerjinizi sınırlama sorunlarına son verin, çünkü çok acı veriyor desenizde, Sonuçta öyle değil.

Bu sadece ışığı düzenlemeniz gerektiğini düşünmek için bir bahane. Siz ya da enerji bunların hiçbirini yapmıyorsunuz. İnsan şöyle bir şeye kapılır: "Eh, bütün bunları kontrol etmeliyim." Hayır yapma. Sadece içeri girmesine izin ver.

(Duraklama)

Oh, yaşamlar boyunca ve hatta bu yaşamda ne kadar iyi bir iş çıkardınız, ama şimdi o ışığı kendinize verme zamanı.

Giderek daha fazla Yeni Işığa doğru ilerliyoruz ve şu anda sizin normal ışığınızla benim Yeni Işık dediğim şey arasında bir oran ya da denge var. Ancak bu oran değişecek, böylece bilgelikle dolu, olgunlukla dolu daha fazla ve daha fazla Yeni Işık haline gelecek.

Ve kendi ışığınızı kabul etmemekte ısrar etmeye devam ederseniz bunu kaçıracaksınız

Dünyaya, sevdiğiniz insanlara, başkalarına gerçekten bir iyilik yapmak istiyorsanız, bu şimdi kendi ışığınızda yıkanmaktır.

(duraklama)

Bu o belirleyici anlardan biri ve ben tam burada, şu anda kuma bir çizgi çekiyorum.

Shaumbra olarak yapacağımız şeyde ilerlemek istiyorsanız, kendi ışığınızı kabul etmelisiniz. Onu içinize çekmeli, içeri almalı, öz-değer meseleleri olmaksızın size hizmet etmesine izin vermelisiniz. "Bu meseleler kökleşmiş" diyorsunuz. Hayır, öyle değiller. Onlara tutunuyorsunuz. Siz öyle olduklarına inanmadıkça, onlar kökleşmiş değildir.

(duraklama)

İşte şimdi, CHeave crross’tan bir yıl sonra geldiğimiz gerçek an budur. Geri kalanımızla birlikte yolunuza devam etmek istiyorsanız onu kabul eder ve ışığınızı getirirsiniz.

(duraklama)

Evet, bu konuda oldukça kararlıyım, oldukça sert davranıyorum. Ama ne var biliyor musun? Olmamı siz istediniz. Benden, sizi o eski hurda enerjilerden kurtarmak ve ilerlemenizi sağlamak için kıçınıza güzel, hafif bir tekme atmamı istediniz.

Öyleyse birlikte ilerleyelim. Siz, ben, dünyanın dört bir yanından on binlerce Shaumbra. İlerleyelim. Bahanelerin ötesinde, sınırlamaların ötesinde ve başkalarının sorunlarını ve problemlerini üstlenmek için bunu yapmak zorunda olduğunuz düşüncesine tutunmanın ötesinde.

Kıyametinin birinci yılında derin bir nefes alın ve şimdi bu ışığın üzerinizde parlamasına izin verin.

Bu arada, bazılarınız "Işığın parlamasına izin veriyorum ama hala sorunlarım var" diyor. O zaman öyle değilsiniz. O zaman bahaneler üretiyorsunuz. Bir oyun oynuyorsunuz.

Ya o ışığı ve o Yeni Işığı kabul eder ve varlığınıza girmesine izin verirsiniz ya da vermezsiniz.

Kimse sizi geride tutmuyor. Kimse sizi kendi bilincinizden, kendi Benliğinizden ve kendi sevginizden mahrum bırakmıyor.

(duraklama)

Dünya üzerindeki şeylerin hızı artmaya, hızlanmaya devam edecek. Her şeyin yeniye doğru gittiğini göreceksiniz. Ancak bunu yaparken, eski şeylerin çoğunda bir çöküş yaşanacak.

Neredeyse eski, ağır çekimde olduğu gibi, patlayacak.  Çünkü artık uygun değil. Enerjiyi ve dinamiği kaldıramıyor. Bu yüzdende sadece patlıyor.

Ve sonra ışık gelir ve bu parçaların her birine dokunur, onlara ne yapacaklarını ya da nasıl yapacaklarını söylemez. Ama patlamış olan parçaların her birine dokunur.

Ve sonra, o ışıkla birlikte, yeni bir şekilde, farklı bir şekilde tekrar bir araya gelir.

İster siyasi liderlerden bahsediyor olalım ister Dünya üzerindeki güçten, teknolojiden, bilimden, tıptan, finanstan, bu şeylerden herhangi birinden bahsediyor olalım, her şey yeniye gidiyor. Ve ışıkla birlikte, parçalanmış parçalar ışığın hizalanmasıyla tekrar bir araya geliyor.

Birlikte derin nefes alın.

Işığın üzerinizde parlamasına izin vermenizin zamanı geldi.

Ilk etapta sizin; tüm eski kalıntıları temizlemek, kurtulmak, o öz-değer sorunlarını, tüm o şüpheyi ve dünyanın yüklerini omuzlarınızda ve beyninizde taşıma eğiliminizi havaya uçurmak için.

Hayattan gerçekten keyif alabilmeniz için yolu temizleyelim.

Bazılarınız bunu başardı. Bazılarınız çok iyi bir iş çıkardı, ancak birçoğunuz hala geride duruyor.

Ama bu o gün, o Ayrılma Noktası.

İlerlemeliyiz ve bu ilerleme ışıkta ve Yeni Işıkta olmalı.

Sevgili dostlar, burada sizlerle birlikte olmak her zaman bir zevktir. Sizler Makineler Zamanında ışığı getirirken ve aynı zamanda yaşamdan gerçekten keyif almanıza izin verirken, sizinle birlikte ilerlemekten mutluluk duyuyorum.

Bununla birlikte, Ben Snt. Germain'in Adamus'uyum.

LİNDA: Ve bununla birlikte, lütfen o güzel, derin nefesi alın, tüm bu güzelliği hissedin, bu ışığa kendimiz için izin vermenin tüm potansiyellerini hissedin.

(müzik biter)

Nefes alın, hissedin. Her birimiz için çok fazla şey var.

Adamus'un ışığımızla daha fazlasını yapmamız, ona gerçekten izin vermemiz için bize ilham veren harika sözlerini hissedin.

Nefes alın. Onunla birlikte akın.

Kendinizi gerçekten sevin. Şüpheleri salıverin ve ışığı, sizin ışığınızı, her birimizin ışığını hissedin.

Nefes alın. Nefes alın ve akın.

O nefesle birlikte olun.

Işığa izin verin.

Heaven's Cross'un bir parçası olduğunuz için teşekkür ederiz.

 

 

Türkçeleştiren: Nazan Geze

 

  
802 kez okundu