Aamyo - Mutlak Güven ve Makyo. Bugün az çok bir Zen günü olacak, pekâla, ve teşekkürler Robert, böyle giyindiğin için. Şalınla birlikte ayağa kalkmanın bir sakıncası var mı? Bugün çok Zen görünüyorsun. (Robert kalkar) Evet, Zen rahibi görüntüsü, evet. (bazı alkışlar) Kendine mutlak güven için bir kelime var – Zen-imsi bir kelime. Aamyo. Aamyo. Söyleyebilir misiniz? (izleyiciler ve Adamus birlikte söylerler, “Aamyo”) Diğer alemlerde bu aslında bir kelime değildir. Bir tür titreşimdir. Aaaa-mmmm-yoooo. Yuvarlanır sanki. Hadi yapalım. Aaaaa-mmmm-yoooo. Mutlak güven – dünyaya değil, dışsal dünyaya değil, başka insanlara değil, tanrılara, varlıklara ya da herhangi başka bir şeye değil, yabancı varlıklara, uzaylılara değil – ama kendine. Aamyo. “Aamyo. Ben o Ben’im. Hayatımda ne olup bitiyorsa, onu kendimin daha yüksek hayrı için mutlak biçimde yarattığımı biliyorum. Ceza olsun diye değil, bazı” – küfür edemiyorum, ama – “bazı dersler almak için değil, kötü olduğum için değil. Ben onu aslında daha büyük iyiliğim için yaratıyorum.” Bu noktaya vardığınız an, sizin için daha önce bilinmeyen olan potansiyellerin kilidini açarsınız. Bu Aamyo, mutlak güven – “Kendi hayatımı ben yaratıyorum; dışsal durumların nasıl görüneceği umurumda değil, onu yine de ben yaratıyorum” – alanında olduğunuz an, şeyler gerçekten hareket etmeye başlayabilir. İşte o zaman biraz eğlenmeye başlayabiliriz, ki bunu bir dakikaya kadar gerçekleştireceğiz. Aamyo. Aamyo saf, kesinlikle saf, o saf benliktir, aslında, az çok Ben’im’in gerçekleşmesidir. Aamyo, olan herşeyden kuşkulanmayı bıraktığınız, olanı analiz etmeye çalışmaktan vazgeçtiğiniz yerdir. “Herşey benim tarafımdan” – adına her ne demek isterseniz – “daha yüksek iyiliğim için, kendi genişlemem için ya da kendi yaşam sevincim için yaratılıyor. En ufak şey dahi.” İşte kendine olan bu güven düzeyi, tüm Yükselmiş Üstatların Dünya’daki son yaşamlarında peşine düştükleri, ya da deneyimledikleri diyeyim, şeydi. Bu – aamyo – en son ve belki de en coşkulu adımdı da denebilir. Bir an için hayal edin, imgeleyin, istiyorsanız gözlerinizi kapatın, ama kendine mutlak biçimde koşulsuz olarak güvenmek nasıl bir şeydir, hayal edin. Aamyo. Bu, bedeninize güvenmeyi de içerir. Evet, hastalansa bile ya da ağrısı varsa, ona güvenebilir misiniz? Aamyo. Olan her neyse, benliğinize duyduğunuz sevgiden ötürü onu siz yarattınız. Olan şudur, aamyo’yu gerçekten bilinçli bir şekilde anlamaya başladığınızda, küçük şeyler için kaygılanmaktan vazgeçersiniz. Sonra ne olacak diye kaygılanmaktan vazgeçersiniz, anlıyor musunuz, çünkü sonra olanların mutlak biçimde mükemmel olduğunu farkedersiniz. Ama aamyo içinde olduğunuz an, bir hastalığın tüm potansiyelleri de açılmış olur – ki bu aslında bir hastalık değildir; sadece net, açık bir işarettir. Çok uzun zamandır odaklandığınız o bolluk yoksunluğu – yoksunluk – gibi şeylerin potansiyellerini açar. Ama “bunu ben yarattım” dediğinizde, o birdenbire dışarıya doğru genişler, en yüksek gerçek potansiyeli açar. O zaman hayatınızda artık tüm o çöpleri deneyimlemeniz gerekmez. O zaman bunları, kötü senaryo dediğiniz şeyleri, artık yaşamınıza getirmezsiniz, çünkü artık onlara gerek kalmamıştır. Sizin, ruhunuz diyeceğiniz, artık dikkatinizi çekmiştir, ve o sizden sadece kendinize, size güvenmenizi istemiştir. Peki aamyo’nun antitezi ne olabilir? Makyo! (kahkahalar) kesinlikle. Makyo. Şimdi, onun ne olduğunu bilmeyenleriniz için, makyo sözü… sahte anlamına gelir, hayâli, dikkat dağıtıcı, ve ayrıca benim – bu kelimeyi söyleyebilir miyim? Onu yazmam gerekecek, çünkü benden bir grup önünde bok dememem istendi. (kahkahalar; Adamus yazar “bullsheet”) İşte böyle, İspanyolcası, bullsheet, evet. (kahkahalar) No hablo inglés (İngilizce konuşmuyorum). Böylece, saflık, güven, artık kısıtlama yok, ve gerçek, anlamına gelen aamyo’nun karşıtı, bir anlamda makyo’dur da diyebilirsiniz. Şimdi, makyo devreye giriyor, ben genelde bu kelimeyi spiritüel dikkat dağılımı ya da spiritüel palavrayla ilişkilendiriyorum, ve o oluyor. Şimdiye kadar tanıdığım, ruhsal yolda olan herkese oluyor, Buda dahil – orada çok makyo vardı – zamanların bazı ruhsal liderleri dahil, şimdiye kadar tanıdığım her Yükselmiş Üstat dahil. Onlar, yolculuk sırasında bu makyo noktasına gelirler. Bu, kendini gerçekleştirmenin sonlarına doğru olur, ve onlar kendilerini bir dolu saçmalıkla – spiritüel bok püsürle, belâgatlı, dogmatik, düzenli ve yapılanmış şeylerle – kirletmeye başlarlar. Ve ben bu yüzden – bazen insanları sinirlendiriyorum – ama astrolojiyi bırakın diyorum. Şimdi, ben astrolojiye bayılırım, ama bağımlılık halini aldığı zaman değil. Ellerimi ve bedenimi süsledikleri zaman kristallere bayılırım… LİNDA: Kulübüme hoşgeldin. ADAMUS: … mücevheratta, takılarda olduğu gibi. Biliyor musunuz, Tarot’a bayılırım, doğru yapıldığı zaman, kişiye gücü teslim edildiği zaman. Ama tüm bu şeyler, Şambra dahil, makyo olabilir. Tüm bu şeyler dikkati dağıtan şeyler haline geliyor. Onlar sahtedir, yalandır. Birkaç sebepten ötürü oraya yerleştirilmişlerdir. Bir tanesi, bir boşluğu doldurmak amacıyladır, çünkü uyanış sürecinin bu bölümüne vardığınız zaman, ansızın önünüzde büyük bir boşluk, büyük bir hiçlik olduğunu algılarsınız. Başka bir deyişle, tüm o insan oyunlarının salıverilmesinin ötesini göremezsiniz, onun için de önünüz boş hissedilir. O zaman da çoğu kez yolunuza makyo’yu koyarsınız, yola bir dolu dikkat dağıtıcı şey koyarsınız, bir boşluğu doldurmak için. Şimdi, tüm yaratımda hiç boşluk olmadığı biline. Olamaz. Bu boyutta, herhangi bir başka boyutta, boşluk yoktur. Boşluk yoktur. Boşluklar olduğu inancından kurtulun. Olamaz, çünkü bu yaratımdır. Olamaz. Böylece siz, geleceğinizi ya da bu yaklaşan boşluğu bir dolu saçmalıkla, bir oyunla dolduruyorsunuz. Makyo oraya çok sık konuyor, çünkü oyunu bitirmeye direnç oluyor, böylece bunlar, oraya yerleştirilen daha fazla oyun fişi ya da oyuncak oluyor. Makyo – tüm bu dikkat dağıtıcılar ve diğer herşey – ayrıca, şu anda önünüzde duran gerçek sorunla yüzleşmek istemediğiniz için de oraya konuyor, ve o gerçek sorun aamyo’dur. Güven. Ben, sizin deyiminizle, çok, çok yol kat etmiş, yükseliş statüsü diyeceğiniz hale ulaşmış, çok bilge, inanılmaz, parlak insanların birdenbire makyo’ya kapıldığını gördüm. Birdenbire son anda sahteliğe kapılıyorlar. Onu bir şeyle doldurmaları gerekiyor. O adımı atmaktan – kendine duyulan yüzde 100 güvenden – tam anlamıyla korkuyorlar. 99.9’a ulaşabilirler, ama bu, ötesine geçilecek korkulu bir çizgiydi. Hep bir direnme ya da ayak sürüme olur. “…..dan başka kendimle ilgili herşeye güvenebilirim” ve boşluğu doldurursunuz. “Görünüşümden başka; zekâmdan başka, başkalarına nasıl göründüğümden başka.” Bu, spiritüel işçiler için, spiritüel liderler için büyük bir tuzaktır. Birdenbire, başka insanların önüne belli bir şekilde çıkmaları gerektiğini düşünürler – bilge, zeki, beyaz ışık yayan ve kutsayan ve bilge söylemlerde bulunan biri olarak. Hiç de değil!! Hiç değil. Aslında, gerçek bir spiritüel öğretmen ve işçi, gerçek bir insan olur, çünkü ondan (insan olmaktan) korkmaz. Ondan korkmazlar. Pekâla, mutlak güven..... |
4045 kez okundu
|