KIRMIZI ÇEMBER MATERYALLERİ
AYDINLATMA Dizisi, ŞAUD 8
Geoffrey Hoppe tarafından yapılan ADAMUS SAINT-GERMAIN kanallığı,
4 Mayıs 2024 tarihinde Kırmızı Çember’e sunulmuştur
(Adamus'un mesajından önce bu video yayınlandı)
Ben Ben'im, Saint Germain’in Adamus’u.
Bu Şaud'a, bu güzel Şaud'a, bu güzel toplantıya hoş geldiniz. Müzik çalarken, katılan hepinizi içimde hissediyordum. Canlı dinleyenleriniz için söylüyorum, her zaman önden biraz müzik çalınır. "Nothing else Matters" şarkısından yola çıkarak her birinize şu soruyu sormak istiyorum: "Hayatınızda neyin önemi var?" Gerçekten önemli olan nedir? Şimdi, onu beş maddeyle sınırlı tutun. Her madde için sadece birkaç kelime olsun ama hayatınızda gerçekten önemli olan nedir?
Önemli Olan Nedir?
Bir an durun ve bunu hissedin. Gerçekten önemli olan nedir?
(duraklama)
Eh, insan zihni muhtemelen fark ettiğiniz gibi, devreye girer ve bir tür bulanıklık ve kafa karışıklığı yaratır. Ve eğer öyle olursa, bir an durun ve tekrar içine girin ama bir Üstat olarak. Üstat olarak. Bilirsiniz, bu sizin şimdiye kadar sahip olduğunuz tüm yaşamlardan gelen bilgeliğinizdir ve o Üstat şimdi mevcuttur. O burada.
Öyleyse, Üstat olarak kendinize hayatınızda gerçekten neyin önemli olduğunu sorun. Beş madde, birkaç kelime.
(duraklama)
İsterseniz not alın. Gerçekten önemli olan nedir?
(duraklama)
Komik olan şu ki, bununla oynamaya devam edebilirsiniz ama komik olan şu ki, hayatınızda her gün bir sürü şey oluyor- inişler ve çıkışlar, dönemeçler ve dönüşler; bir an hastasınız, bir an kendinizi iyi hissediyorsunuz; Bir an tüm bu dramatik şeyler oluyor, genellikle diğer insanlarla, ve bir sonraki dakika sakinleşiyor; bir an Üstat olduğunuzu hissediyorsunuz, bir sonraki an aşağılık bir insan olduğunuzu hissediyorsunuz - ama Üstat olarak gerçekten önemli olan nedir, iyice hissedin. Bu oldukça basit.
Oldukça basit.
Şimdi, tüm potansiyel yanıtların üzerinden geçmeyeceğim ama bunlar genellikle "Ben önemliyim. Ben önemliyim." Listenizin en başında bu olmalı, " Kendim için önemliyim. Benim yolculuğum, benim hayatım, önemli olan bu."
Sevgi önemlidir ama kendiniz için sevgi. Bu herkesi sevmekle ilgili değil. Bu da işin içine girecek. Kendinizi sevdiğinizde, diğer insanları sevmeyi gerçekten anlamaya başlarsınız. Şimdiye kadar, kendinizi gerçekten sevmediğiniz için, sadece sevgi oyunu oynayan bir amatördünüz.
Önemli olan kendi içinizde biraz huzur bulmaktır. Buna sahip olamamak, "Ben kimim?" sorusunun peşinde bir ileri bir geri gidip gelmek çok, çok, çok, çok fazla yaşam boyu sürdü. Ve sonra tüm bu metamorfozdan geçerek Gerçekleştirime ulaşıp gezegende kalıyorsunuz. Yani, biraz huzur, biraz teselli, biraz neşe. Bunlar önemli olmalı.
Bunun ötesinde, pek bir şey önemli değil. Gerçekten de yok. Hayatta olup biten her şeye karışmak ve yine de şu dırdırcı sorulara geri dönmek çok kolaydır, "Doğru şeyi mi yapıyorum? Neden kendimi berbat hissediyorum?" Bu tür şeylerin gerçekten bir önemi yok. Enerjinizin çoğunu bu tür sürekli zihinsel öz-değerlendirmelerle boşa harcıyorsunuz. Gerçekten bir önemi yok. Hiçbirinin önemi yok.
Önemli olan sizsiniz, kendinizi sevmeniz, bu gezegende kalmaktan duyduğunuz keyif. Hepsi bu kadar. Hepsi bu kadar.
Bunun dışındaki her şey çok fazla makyo, çok fazla ruhsal kabızlık, çok fazla kendi zamanınızı boşa harcamaktır. Ve mesele şu ki, geri kalan tüm bu şeylerin hayatınıza müdahale etmesine izin verdiğinizde, sadece günlük sorunlar ve bunun gibi şeyler, çok fazla zaman harcarsınız ve enerjiniz bu şeylere yönelir. Kendi enerjiniz için büyük bir mıknatıs gibisinizdir. Enerji gelecektir. Her küçük ayrıntı hakkında endişelenmek istiyorsanız, her küçük şey üzerinde stres yapmak istiyorsanız, sürekli olarak zihninizde kendi kendinize dırdır ediyorsanız, enerjiler bunu destekleyecektir. Onlar- pfft! - umursamazlar.
Ama derinlemesine hissederseniz, gerçekten neyin önemli olduğunu görürsünüz. Çok değil. Çok değil. O zaman enerjiler yeniden hizalanacak ve gerçekten önemli olan şeyi destekleyecektir. Gerçekten önemli olanı.
Bir Üstat bolluk gibi şeylerin gerçekten önemli olmadığını fark etmeye başlar. Aslında artık kelime dağarcığınızda bir kelime bile değildir. Sadece oradadır. Bir Üstat sağlık gibi şeylerin bile gerçekten önemli olmadığını fark eder. Yani, eğer sağlığınız iyi değilse önemlidir. Ama nihayetinde, bunların gerçekten bir önemi yoktur çünkü siz şu anda bir sağlık durumundasınız, bir titreşim durumundasınız. Pek çok şeyden geçiyorsunuz, çünkü gerçekten eski biyolojiden çıkıp ışık bedeninize giriyorsunuz ve bunu hissedeceksiniz. Ama bu gerçekten önemli değil.
Yüzlerce, belki binlerce yıl önce bir Zen keşişi olarak nispeten kısa bir yaşam geçirdim, zamanın bir kısmını Çin'de, bir kısmını da Japonya'da geçirdim. İlginç bir yaşamdı. Zen'i deneyimlemek istedim. Zen, amacın sürekli sorgulanmasıdır, "Hayatın amacı nedir?"
Zen'e giriyorsunuz ve zihninizi allak bullak ediyor. Ediyor ama aslında öyle bir şekilde ki, sizi biraz berraklığa ulaştırıyor çünkü hiçbir şeyin önemli olmadığını fark ediyorsunuz. Gerçekten önemli değil. Hiçbir şeyin gerçekten önemi yok ve şunu fark ediyorsunuz, dediğim gibi, bu kısa bir hayattı ve ben kendime sürekli "Amaç ne?" diye soruyordum. Ve Zen'de hiçbir amaç olmadığını fark ettim, "Çekirge, hiçbir amaç yok." Ve bununla birlikte bu yaşamdan çıktım. İğrendiğimden, öfkemden ya da başka bir şeyden değil ama amaç yok. Böylece, ayrıldım ve aslında bir güzellik olduğunu fark ettim. Belki sizin amaç ya da hedef olarak tanımladığınız şey bu değil ama yaşamın bir güzelliği var. Ve eğer bir amaç varsa, bir neden varsa, belki de budur. Sadece güzellik, bu gerçeklikte yaşayabilmenin saf güzelliği.
O yaşamı çok sevdim. Diğer Zen Üstatlarıyla sürekli bir ileri bir geri gidip geliyordum. Sanki sürekli Zen satrancı oynuyormuşsunuz gibi ama kazanıp kaybetmenizin bir önemi yok. Bir önemi yok. Zen'de her şeyi öze indirgediğinizi fark edersiniz ve o zaman bile bunun bir önemi yoktur. Sizin için önemli olanın dışında, gerçekten önemli değildir. İşte Zen budur. Sizin için önemli olanın dışında hiçbir şeyin önemi yoktur. İşte bu yüzden Zen'i seviyorum. Ama bir süre sonra, biraz sinir bozucu oluyor. Önemli olan sizin için neyin önemli olduğudur. İşte bu kadar.
Bunu tekrar hisset. Bu yaşamda gerçekten önemli olan nedir? Gerçekten fark yaratan nedir? Çok değil. Muhtemelen zihninizi meşgul eden, enerjinizi alan ve sizi strese sokan şeylerin yüzde 99'unun gerçekten önemli olmadığını söyleyebilirsiniz.
O zaman akla şu soru geliyor: "İnsanlar bunu neden yapıyor?" Kısmen daha iyisini bilmedikleri için. Hiçbir zaman bir Zen keşişi olmamışlar ya da birçoğunuzun yaptığı gibi çalışmamışlardır. Bunu yapıyorlar çünkü bu onları meşgul ediyor. Onları meşgul ediyor. Onlara deneyimler yaşatıyor; onlara hikayeler veriyor. Günlerini meşgul ediyor. Onlara yapacak bir şey veriyor. Ama aynı zamanda bunun gerçekten bir önemi olmadığını da fark ediyorsunuz. Bunların hiçbirinin önemli olmadığını. Benliğinizden başka, Benliğinizi sevmekten başka gerçekten önemli olan nedir? Burada olmanın güzelliği, kendinizin güzelliği, doğanın güzelliği, hatta zaman zaman diğer insanların güzelliği. Cevabın bu olduğunu söylemiyorum, benim cevabım buydu. Hayatın güzelliği.
Burada inanılmaz bir yerdesiniz, aynı zamanda çok da zor bir yer. Ama biliyorsunuz, burası tüm sertliğiyle, hayatın zorluklarıyla, aslında güzelliği farklı bir şekilde, çok daha net bir şekilde, daha dokunaklı bir şekilde algılamanızı sağlıyor. Bu yüzden benim için önemli olan hayatın güzelliğiydi ve bu yüzden Zen keşişi olarak geçirdiğim o kısa hayattan sonra tekrar güzellik için geri döndüm. Kendimin, etrafımdaki her şeyin güzelliği için, enerjimi deneyimlemek için, ışığın- enerji ve ışığın- nasıl böyle bir şeye dönüştüğünün güzelliği için. Bu oldukça şaşırtıcı. Bu gerçekliğe dönüşüyor. Bu biyolojinize, zihninize, her şeyinize, deneyimlerinize hayat verir. En kötü deneyimlerin bile bir güzelliği vardır.
Bu Şaud'u açarken, normalden biraz farklı olacağını söylemek zorundayım. Çok uzun bir merabh yapacağız. O yüzden rahat olun, gevşeyin. Ve eğer merabh sırasında uyuyakalırsanız- oh, bazılarınız zaten uyuyor- ama merabh sırasında uyuyakalırsanız, sorun değil.
Tamamlanmadan Sonra Ne Gelir?
Günün Zen sorusu: Tamamlanmadan sonra ne gelir?
Tamamlanmadan sonra ne gelir? Bir an için bunu hissedin ve Üstat olarak bunu hissedin.
Tamamlanmadan sonra ne gelir? Hmm. Bunu düşünmeniz için size bir dakika vereceğim.
(duraklama)
Ben Linda ile sohbet ederken. Eesa'dan Linda, bugün nasılsın? Onlar düşünüyorlar. Biz sadece konuşuyoruz.
LINDA: Um, bi garip.
ADAMUS: Her zamanki gibi mi?
LINDA: Daha garip.
ADAMUS: Daha garip. Her zamanki gibi daha garip. Neden böyle?
LINDA: (duraklar) Ben hala bunu çözmeye çalışıyorum.
ADAMUS: Neyi çözmeye?
LINDA: Neden bu kadar garip hissettiğimi.
ADAMUS: Oh. Neden çözmeye çalışıyorsun? Yani, bu seni kesinlikle hiçbir yere götürmeyecek.
LINDA: Şey, bu kadar garip hissetmek can sıkıcı.
ADAMUS: Neden? Niye? Yani, nasıl garip hissediyorsun? Ne şekilde?
LINDA: Rahatsız.
ADAMUS: (Şambra'ya) Eh, tamamlandıktan sonra ne olacağını düşünmeye devam edin. Biz burada sadece sohbet ediyoruz.
LINDA: Rahatsız edici.
ADAMUS: Rahatsız, çünkü ben buradayım?
LINDA: Hayır. Senin yüzünden değil.
ADAMUS: Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.
LINDA: Hayır, hayır, hayır.
ADAMUS: Rahatsız çünkü ...? Hayatında büyük bir şey mi oluyor? Bir şeyler mi oluyor?
LINDA: Tam olarak emin değilim ama Geoff ve Belle ile çok eğleniyorum ve sanırım başka bir şey yapmak zorunda olduğumu düşünerek hayıflanıyorum.
ADAMUS: Evet. Gerçek nedenin bu olduğunu sanmıyorum ama sorun değil, çünkü Belle'i bir süreliğine geride bırakmak zorunda kalacaksın. O iyi olacak. Ama hayır, başka bir şey var. Nedir o?
(Linda duraklar)
Sakıncası yoksa kelimeleri ağzına tıkacağım. Bugünün Şaud'u ...
LINDA: Ohh.
ADAMUS: ... ve bundan sonra ne olacak. Elbette. Bunu algılıyorsun. Dışarıdaki tüm Şambra'ları algılıyorsun. Ve siz bir tür - mmm - yeni bir şeye geçiş yapıyorsunuz ve her zaman endişe ve kaygı vardır. Heyecanlı olmalısınız! Heyecanlı olmalısınız. Bugün yeni bir şey yapacağız.
LINDA: Ama bu çok sık olmuyor. Bu neden bu kadar endişe, kaygı...?
ADAMUS: Bir süredir bunun için hazırlanıyorduk. Pek çok Şambra hazır. Pek çok Şambra artık yaşadıkları yoldan gerçekten yoruldular ve gerçekten "Artık yok, artık yok, artık yok" diyorlar çünkü artık devam etme zamanı geldi. Bilirsiniz, bir şeyleri sürükleyebilirsiniz- aile meselelerinizi, iş meselelerinizi, bilirsiniz, belki de şu anda hayatınızın durumundan, ilişkilerinizden veya yaşadığınız yerden ya da bunun gibi şeylerden memnun değilsinizdir- ama yine de insanlar bunu yaşamaya devam ediyor ve bu çok da mantıklı değil. Ve biz ışıkla daha fazla doldukça ve kişisel olarak daha fazla güçlendikçe, aniden bunu değiştirebileceğimizi fark edersiniz. Ve o zaman değişir. Bunu düşünerek ya da zihninizi kullanarak yaptığınız için değil; aniden değişime hazır olduğunuz için ve değişim gerçekleştiği için.
LINDA: Ama eğer bunun daha iyi hissettiren bir şey olması gerekiyorsa, neden bu kadar rahatsız hissediyorum?
ADAMUS: Zen sorusu. Neden bu kadar rahatsız hissediyorsun?
LINDA: Çünkü yapabilirim.
ADAMUS: Evet, çünkü yapabiliyorsun, çünkü yapacak daha iyi bir şeyin yok belki, ya da çünkü bu bir ayrılış. İnsan benliğini geride bırakmaktır. Bu bir bakıma bir kimliğin ölümüdür ve bu korkutucudur çünkü bundan sonra ne gelir? Ve insan zihni bundan sonra ne olacağını hayal bile edemez. Hayal ettiğinde de "sonrasını" kendi insan sınırlarıyla sınırlar. Yani, bilirsiniz, bu tamamlanma noktasına gelirsiniz; bundan sonra ne gelir?
Tamamlanmadan sonra hiçbir şey olmadığını iddia edebilirsiniz. Her şey tamamlanmıştır. İşiniz bitmiştir. Bu kadar. Belki de varoluşun dışına çıkarsınız ki böyle bir şey olmayacak. Belki sadece var olursunuz. Sadece, sanki... (yukarı bakar, ellerini uzatır, avuçlarını yukarı kaldırır)... tüm gün, tüm gece, tüm sonsuzluk, "Ben Varım." Sadece var oluyorsunuz, aslında bu o kadar da kötü değil. Ama bir insan için kulağa sıkıcı geliyor.
LINDA: Evet, öyle.
ADAMUS: Kulağa çok sıkıcı geliyor. İnsanın yapacak bir şeyi olması gerekir. İnsan problemleri kemirmeyi sever, problemlere kafayı takar. İnsan "bana üzerinde çalışmam gereken bir şey ver" demeyi gerçekten sever ve bunu takıntılı bir şekilde tekrar tekrar yapar, ta ki siz bundan kesinlikle bıkana kadar. Ve birçoğunuz bunu yaptınız ve "Bundan gerçekten yoruldum" diye düşünüyorsunuz. Eh, yeterince yorulmamışsınızdır, çünkü hemen geri dönersiniz. Sonra öyle bir noktaya gelirsiniz ki, "Hayır, hayır. Gerçekten, ben bittim. Yoruldum. Daha fazlası yok. Amaç ne?" dersiniz.
İşte tam da bu soru hakkında konuşuyoruz ve bizi dinleyen sizler için, tamamlandıktan sonra ne geliyor? Belki de hiçbir şey. Ya da belki de zihin tarafından hayal edilemeyecek bir şey.
Şimdi derin bir nefes alalım. Bir an için bunu hissedin.
(duraklama)
Sırada ne var? Sırada ne var?
( duraklama )
Ve siz bunu hissederken, biz de burada yaşadığımız birkaç teknik sorunu çözeceğiz.
Derin bir nefes alın. Başka hiçbir şeyin önemi yok.
(duraklama)
Güzel. Tamam.
Evet, sevgili Şambra, tamamlanma noktasına geldiniz. Tamamlandıktan sonra ne olur?
Başka bir döngüye mi başlarsınız? Hayır. Hayır, başlamazsınız. Tamamen yeni ve farklı, çoğunlukla insan için hayal bile edilemeyecek bir şeye gidersiniz- çoğunlukla- çünkü hâlâ insan zihninde, ötesinde yatan şeyi gerçekten etkili bir şekilde tam olarak hayal edemezsiniz, çünkü onu insanlaştırırsınız. Onu insani terimlere ve insani bakış açısına sokarsınız. Ama bir şey var.
Zen'in "Tamamlandıktan sonra ne gelir?" sorusunu hissettiğinizde. Bir şey. Bir şey. Belki hemen sizin algınızda değil ama bir şey. Sizi bekliyor. O zaten orada. İnsan olarak sizin onu yapmanız, yaratmanız, inşa etmeniz, mimarlığını yapmanız, biçimlendirmeniz ya da bunlardan herhangi birini yapmanız gerekmiyor. O orada sizi bekliyor. Ve bununla ilgili bazı endişeler var, çünkü "Bu nedir? Benim için iyi mi? Beni öldürecek mi? Bana zarar verecek mi? Bu bende strese, şaşkınlığa ve diğer şeylere neden olacak mı?" Bilmiyorum. Bu sadece bir şeydir.
Yani, o "bir şeyi" hissedersiniz ve bugün yapacağımız şey de tam olarak budur. Bir şey hissedersiniz.
Tamamlanma noktasına gelirsiniz ve Zen'de biz buna Samsara deriz. Samsara. Samsara tam olarak bu anlama gelir. Döngülerin sonuna geliyorsunuz, özellikle de ölüm ve doğum gibi insan enkarnasyon döngüleri açısından düşündüğünüzde. Bunun sonuna geliyorsunuz. Bu Samsara'dır ve ileride hiçbir şey yoktur. İnsan gözlerinizle baktığınızda, önünüzde hiçbir şey yoktur ve bu çok korkutucudur.
İnsan bir sonraki adımın ne olduğunu hissetmeyi sever, bu somut ya da net olmasa bile. "Tamam, bir sonraki tura geçiyoruz." der gibi. Dışarıda bir tür hiçlik vardır. Ama bu hiçliğin içinde, Zen'de olduğu gibi, bir şey var. Hiçbir şey hiçbir şeydir (Adamus kıkırdar). Bütün gün böyle devam edebiliriz ama hiçbir şeyin içinde hiçbir şey yoktur, her şey hariç. Ama yine de hiçbir şeydir. Peki, nedir bu? Samsara'ya gelirsiniz. Bir yolun, bir çağın sonuna gelirsiniz. Yaşamlarınızın sonuna gelirsiniz. Çoğu Şambra kendi içinde şunu kabul etmiştir: "Artık başka yaşam yok. Hadi bunu burada bitirelim." Samsara. Peki buradan sonra nereye gideceğiz? Ne olacak?
Üstat size şöyle diyecektir: "Bunun için endişelenme ve bunu düşünme. Bu seni sadece depresyona sokacak, üzecek ve kaygı duymana yol açacak. Bunu düşünme bile." Ama insan, insan, "Oh, hayır, ne olduğunu bilmem gerek. Bu ne olacak? Peki ya bu?" der. Ve Üstat da "Bu insan hiç susmayacak mı? Bu insan sadece derin bir nefes alacak mı? Senin için önemli olanın dışında hiçbir şeyin önemi yok." der.
Geri kalan her şey- yaşamdaki tüm gürültü, tüm kargaşa, tüm trafik, tüm insanlar, tüm aile üyeleri, tüm dramlar, tüm geçmiş yaşamlarınız- önemli değildir. Siz istemedikçe gerçekten de önemli değildir ve istediğiniz takdirde tezahür edeceklerdir. Sorunlarınızla, hastalıklarınızla, depresyonunuzla, üzüntünüzle, yaşamınızdaki tüm zorluklarla, kurban olmakla ve diğer her şeyle birlikte orada olacaklardır. O zaman gerçekten önemli olacaklardır. O durumda, siz Samsara'ya o derin nefesi verene kadar çok fazla enerjiniz ve şimdi buna akan çok fazla ışığınız olacaktır. Samsara, Son. Eski döngülerin sonu.
Ve bugüne geldiğimizde, yeni bir döngüye girmediğinizi fark edersiniz. Sadece biraz daha iyi görünmek ya da biraz daha akıllı olmak için o eski kalıba ve o eski tuzağa girmezsiniz. Hiç de bile. İçinde bulunduğunuz döngünün, o devamlılığın dışına çıkar ve farklı bir şeye geçeriz. "Peki nedir o?" diye soruyorsunuz. Bunu siz bulacaksınız. Size hemen söyleyeyim, doğrusal olması gerekmiyor. Sadece daha büyük bir çember değil. Sadece mutlu bir insan olmak ve hiçbir şey yapmamak da değil. Bundan çok daha fazlasıdır. Bu olgunluktur. Olgunluktur. Bildiğiniz gibi son zamanlarda buradaki bazı toplantılarda bundan çok bahsettim. Bu olgunluktur. Ve olgunluk- olgunluk deneyimle gelir.
Olgunluk
Deneyim yaşamadan olgunluğa sahip olamazsınız ve deneyimler, onların size bir şey öğrettiği anlamına gelmez. Bu hayattan ders almakla ilgili değildir. Hayatın bir ders olduğu fikrini hiç sevmedim. Ders değildir. Bu bir deneyim. Ama bazı şeyler yaşarsınız ve onlardan bir şeyler öğrenirsiniz. Çoğunlukla. Bazen o kadar da değil. Bu deneyimlere girersiniz ve bu deneyimler neşe içindir, ışık içindir, sadece orada olmak ve bunu, sadece onun içinde olmak dışında hiçbir özel amaç olmaksızın yapmak içindir, çünkü yapabilirsiniz. Ve pek çok, pek çok yaşam deneyiminize girdikçe, bir noktada daha olgun hale gelirsiniz. Mutluluğunuz ve neşeniz için bir şeyler yapmanın belli yolları olduğunu ve bir şeyler yapmamanın da belli yolları olduğunu, çünkü bunların sizi mutsuz ettiğini ve etrafınızdaki insanları da mutsuz ettiğini fark edersiniz. Önemli olan ve olmayan pek çok şey olduğunun farkına varırsınız. Önemli olmayan pek çok, pek çok, pek çok şey vardır ve bunların gitmesine izin verirsiniz. İşte bu olgunluktur.
Olgunluğun zekâ ile hiçbir ilgisi yoktur. Yine de bir insan ne kadar olgunlaşırsa, bir insan olarak o kadar zeki hale geldiğini söylemem gerekir. Olgunluk, üzerinde çalışabileceğiniz bir şey değildir. Kabul ettiğiniz ve izin verdiğiniz bir şeydir. Ve pek çok, pek çok yaşamdan sonra, bir olgunluk noktasına gelirsiniz; olgun biri olma noktasına gelirsiniz, neyin gerçekten önemli olduğunu, sizin için neyin önemli olduğunu giderek daha fazla anlarsınız ve bu olgunluk sizi Nirvana durumuna sokan şeyin ta kendisidir.
Şimdi, Nirvana, bu büyük bir kelime. Birçoğunuz Nirvana'nın sadece bir mutluluk budalası olmak, gezegende tam bir mutluluk içinde koşturmak olduğunu düşünürsünüz. Bu bir tür batı görüşüdür. Samsara ise bir ölüm noktasıdır. Artık yok olma noktasıdır. Artık döngülerin olmadığı bir noktadır. Ölüm dediğimde, sadece fiziksel bedeninizden bahsetmiyorum. Varlığınızdan bahsediyorum. Bu, onun ölmesi için bir noktadır. Eğer ölmezse, artık size hizmet etmediği için onu öldürmeniz gereken noktadır. Ve bunların hepsi korkutucu düşüncelerdir.
Bilirsiniz, pek çok Şambra'nın istediği şey birkaç şeyi bırakmak ve biraz daha hafif bir şekilde devam etmek, ama yine de eski şeylerin çoğuna tutunmaktır. Ve bunu yapmak çok zordur, çünkü hala önemli olmayan, nihayetinde önemli olmayan şeylere tutunuyorsanız, tüm o eski şeylere geri çekilirsiniz. Cauldre "kabul etme" kelimesini kullanacaktı, bu muhtemelen kullanılabilir, ama – bu bir serbest bırakma meselesidir. Bu bir serbest bırakma meselesi. Ve evet, bu muazzam miktarda cesaret gerektirir, ama sonra hiçbir şey gerektirmez. Kendinize muazzam miktarda güven duymanızı gerektirir ama güven doğuştan gelir, bu yüzden üzerinde çalışmanıza gerek yoktur. O zaten oradadır.
Dolayısıyla, Samsara'nın bu noktasından şimdi, özellikle de kıyamet yaklaşırken, sonun geldiği yere gidiyoruz. Ve bu sadece yeni bir başlangıç değil, eskisi gibi ama biraz daha iyi bir başlangıç. Bu, arabanıza yeni lastikler takmak gibi bir şey değil. Bence pek çok Şambra, Gerçekleştirimin bu olduğunu düşünüyor. Bilirsiniz, pek çok, pek çok, pek çok yaşam geçirdiğiniz için gerçekten eski, yıpranmış lastikleriniz var ve şimdi arabanıza yeni lastikler takacaksınız ve buna Gerçekleştirim diyeceksiniz. Bu bundan çok daha fazlasıdır. Çok daha fazlasıdır ve Şambra ile genel olarak geldiğimiz nokta da budur. Benim de üzerinde durduğum nokta bu.
Bugün sadece yapalım diyeceğiz. Sadece yapalım.
Nirvana yeniden doğuş anlamına gelir- insanın üzerinde çalışmadığı, Benliğin yeniden doğuşu. Bunu vurgulamak zorundayım. İnsanın üzerinde çalışmadığı. Çekilin yolunuzdan. Şu anda içinizde olan şey doğaldır, belki de farkına varmayan insan için korkutucudur. "Neler oluyor? Neden böyle hissediyorum?" İnsan sadece böyle hissediyor. Demek istediğim, güven içinde bu duyguya dalın. Bu duyguya dalın ve onunla uğraşmayı bırakın.
Nirvana'da mesele sadece mutluluk değildir. Kendini yeniden yaratmakla ilgilidir ama insan seviyesinde değil. Yeniden yaratım Üstat seviyesinde gerçekleşir. Ve o Üstat daha sonra bu armağanları insana verir ve şöyle der: "Şimdi bunları yaşa. Bu yeni şekilde yaşa. Bu yeni şekilde deneyimle. Bu Yeni Işıkla birlikte ol." Ve olan da budur.
Şu anda Kıyamet zamanı. Buna geçen yıl 22 Mart'ta başladık, bilirsiniz, genel bir bakış açısıyla. Ama şimdi daha derine, daha derine, daha derine, kişisel Kıyametinize giriyoruz. Şu anda olan şey bu. Kişisel kıyametinizin derinliklerine doğru ilerliyorsunuz. Kıyamet ne anlama geliyor? Felaket değil, dünyanın havaya uçması ya da parçalanması değil. Kıyamet basitçe açığa çıkma ya da vahiy anlamına gelir.
Şu anda kişisel Kıyametinize giriyorsunuz, çok gecikmiş, sizin tarafınızdan hak edilmiş bir ifşaat. Hak edilmiş. Bu insan için biraz korkutucu olabilir çünkü kendisine ne olduğundan emin değildir. Ama eski metafora dönecek olursak, tırtıl da kendisine ne olduğunu bilmiyordu. Ama izin verirken- aslında kozadayken ve parçalara ayrılırken; ben buna izin vermek diyorum- izin verirken dönüştü ve Samsara'nın bu anında, daha önce hayal bile edemeyeceği bir şeye, kelebeğin Nirvana'sına dönüştü. Bu, insanın olgunlaşmasıyla gerçekleşir ve sonunda bu olgunluk Üstadın bir parçası haline gelir. Ve bundan böyle, şu andan itibaren, içinizdeki Üstadı kabul etmeye, eski insan yöntemlerine güvenmeyi bırakmaya, giderek daha fazla çağrılacaksınız.
Şimdi, bunun güzelliği Üstadın insandan gelmiş olmasıdır. Göksel bir yerden ya da başka bir gezegenden gelmiyor. Hayır, o insanı anlar. İnsanın olgunluğundan gelir ve tanrısal olanla doğrudan bir bağlantıdır. Üstat, sahip olduğunuz Tanrı’ya en yakın şeydir, en yakın şeydir çünkü olgunluk, bilgelik seviyesinde çalışır ama yine de insanı anlar.
Öyleyse, insan, geri çekilmeye başla. Daha da iyisi, toparlanmaya başla, gitmeye hazırlan- nereye? Fark etmez, öyle değil mi- ve Üstat şimdi geliyor. Üstat bilgelikle doludur ve yaşamlarınız boyunca öğrendiğiniz sevginin bilgeliğiyle doludur. Üstat kararları için, seçimleri için, neyin önemli olduğu konusunda beyne güvenmek zorunda değildir. O çok farklı bir düzeyde bilir.
İnsan, biyolojik bir varlık olarak bu gezegende kalmanın daha işlevsel lojistiğinin bazılarında hala önemli bir rol oynamaktadır, ancak bu bile değişmektedir. İnsan şu anda özellikle üstatlığa geçme ve gezegende kalma deneyiminde önemlidir.
Bu meselelerin pek çoğu, örneğin Samsara meselesi, önceki Üstatlar için büyük meseleler değildi. Samsara'ya geldiklerinde Nirvana'ya gittiler; karşıya geçtiler. Ayrıldılar. Çoğunlukla buralarda kalmadılar. Dolayısıyla, şu anda yapmakta olduğumuz tartışmalar onların deneyimlediklerinden çok farklıdır.
Şu anda yaptığımız tartışmalar burada, gezegende kalmakla ilgili ve bir bakıma bu bir meydan okuma. Ama ben sizden bu bakış açınızı değiştirmenizi istiyorum. Bu gerçekten bir zorluk değil. İnsan için sadece tuhaf ve yabancı, ama aslında gerçekten bir meydan okuma değil. Bu bir fırsattır. Gezegende yaşamanın ve deneyimlemenin yeni bir yoludur. Işığınızı parlatmak için kendinize izin vermenin yeni bir yoludur.
Geçmişte bir Zen keşişiyken Samsara hakkında konuşurduk ve onlar da bu kadar olduğunu söylerdi. Bu iş bitmişti. Gezegendeki yaşamlarınızla işiniz bitmişti. Adiós. Elveda. Toparlanın. Şimdi her şey çok farklı.
Şimdi bu, gerçek Üstat olmanın, Üstadın insan veçhesinin hala mevcut olduğu ama insanın artık- Cauldre bu konuda beni iki kez doğruluyor - ama hayır, insanın artık hayatta savaşmak zorunda olmadığı bir sonraki seviyeye nasıl zarafetle geçileceğiyle ilgili. İnsan artık zor kararlar vermek zorunda değil. Hem de hiç. Ve bazı insanlar bundan hoşlanmayabilir. Her şeyi kontrol eden kişi olmak isterler. Ama Üstadın içeri girmesine ve insanın sadece yolculuğun tadını çıkarmasına izin vermeyi deneyin. Bırakın arabayı Üstat kullansın, bakımını yapsın, işlerle ilgilensin, bir sonraki adımın ne olacağını belirlesin ve insan da sadece yolcu koltuğunda oturup keyfini çıkarsın. Pek çok insanın "Hayır, hayır!" Israr ediyorum. Ben sürmeliyim. Her şeyi ben yapmalıyım." diye bağırdığını biliyorum. Bu iyi, ama o zaman hala aynı eski döngülerin içindesiniz. Sadece biraz daha iyi hale getirmeye çalışıyorsunuz.
Bırakın insan şimdi yolcu koltuğuna otursun. Bırakın Üstat gelsin. Bu tamamen farklı bir yaşam biçimidir. Burada gezegende kaldığınız sürece Gerçekleştiriminizi deneyimlemenin bambaşka bir yoludur.
Ama şimdi derin bir nefes alalım. Bu sizin kişisel Kıyametiniz. Bu bir ifşaat.
Gerçekte kim olduğunuzun açığa çıkması ve nihayetinde, enerji ve bilincin birlikte nasıl çalıştığının açığa çıkması ve anlaşılması. Üstadın yapmak istediği budur. "Üstat için önemli olan nedir?" diyorsunuz. Bu da başka bir soru olabilir. Bilinç ve enerji birlikte nasıl etkin bir şekilde çalışırlar?
Geçenlerde burada bulunan gruba, Kırmızı Çember'den yarı ayrıldığımda, emekli olduğumda başka planlarım olduğunu söyledim. Yapmak zorunda olduğum şeyler değil, arzularım var. Gerçek ruh arzularım var ve bu bir sonraki seviye, enerji ve bilinci tekillikte, birlik’te(oneness) bir araya getirmek için çalışmak. Şu anda enerji ve bilinçle oynamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimliyorsunuz ama onlar bir bakıma ayrı bileşenler. Ancak benim için bir sonraki adım, nihayetinde bilinç ve enerjiyi bir araya getirmek için sizlerle ve diğer meleksi varlıklarla birlikte çalışmak.
İşte benim arzum bu. Bu benim tutkum. Ama ben yine konuya dönüyorum. Şu anda bu sizin kişisel kıyametiniz ve olan şey insanın yavaş yavaş yok olması. Direnseniz bile, yine de yavaş yavaş yok olacak. Ve bundan sonra gelen şey, burada gezegende bedenlenmiş olarak kalmak, ışık bedeni bütünleştirme sürecinin tamamından geçmek ve gezegene ışığını yaymak, parlatmak için burada olmak olan gerçek Üstattır.
Yeni Işık
Bir an için Yeni Işık hakkında konuşalım. Keahak'ta, bir dereceye kadar da Şaudlarda bundan bahsediyorduk ama Yeni Işık benim klasik ışık, bilinen ışık dediğim şeyden çok farklıdır. Işık, ister ruh tarafından, ister Üstat tarafından, ister insan tarafından olsun, hizmete çağrılan enerjinin bir sonucudur. Ama özellikle bu durumda, diyelim ki insan bilinçli olsun ya da olmasın, bir şeyi istiyor ya da arzuluyor, belirli yollara inanıyor, inançlarına göre deneyimlemek istiyor.
Olan şey, insanın arzusunun- düşüncenin değil, arzunun- ortaya çıktığı andır ve bu arzu korkudan mutluluğa, bolluktan hastalığa kadar her şeyi kapsayabilir. Ve siz de "Bu insanın arzusu olamaz" dersiniz. Ama aslında, bakarsanız, zaman zaman vardır. Ve bilinçli olarak değil. İnsan çoğunlukla bilinçli olarak hastalanmak istemez. Ama insanın kendi bakış açısına göre deneyimlemek istediği ya da olmasını istediği bir şey vardır. Bu da ışığı çağırır. Bum! Enerji artık ışık olarak akmaya başlar.
Bu ışık şimdi yerçekimini yaratır. Evet, ışık yerçekimini yaratır. Bu yerçekimi zamanı ve uzayı yaratır ve tüm bunlar bir araya gelerek maddi dünyayı yaratmaya başlar- dalga formları, parçacıklar, atomlar, moleküller, hücreler, organlar, beyinler ve diğer her şey. Ama olan şey ışığın şu anda- aslında hareket bile etmiyor- ama ışık bir şeyin üzerine parlıyor ve bu nedenle de o şey oluyor.
Yani, şu anda olan şey, sonsuza dek birlikte çalıştığınız o ışık, gerçekliği yaratan o ışık, daha sonra size deneyimler için bir oyun alanı sağlayan gerçeklik, o ışık değişiyor ve ben buna Yeni Işık diyorum. Ve kelimenin tam anlamıyla bunun içinde ne oluyor? Görüyorsunuz, bu yaşamda ya da herhangi bir yaşamda sahip olduğunuz tüm deneyimler, Akaşa adı verilen bu yerde saklanıyor ve bu kişiseldir. Tek bir yerde değil ama tüm anılar buradadır.
Şimdiye kadar deneyimlediğiniz ya da yaptığınız her şey hala orada ve hepsi size ait. Paylaşmazsınız. Bu, büyük bir depolama tesisinde sizin eşyalarınızın olduğu ve herkesin kendi eşyalarının olduğu ve hepsinin orada olduğu bir depolama birimi kiralamaya benzemez. Öyle bir şey değil. Sadece size ait. Ve yaşadığınız her deneyimle birlikte, olgunluk noktasına gelene kadar onu biraz daha, biraz daha ve biraz daha doldurur. Ve daha önce yaptığınız şekilde deneyimlere ekleme yapmaya devam etmenize gerek olmadığını fark edersiniz. Başka bir deyişle, artık yaşamı deneyimleme şeklinizde bir kuantum değişikliği yapmanın zamanı gelmiştir.
Dolayısıyla, bu olgunluk ortaya çıktığında, siz insan olarak "Farklı bir şeyin zamanı geldi" dediğinizde ve Üstat kesinlikle "Tamam, burada oyunu değiştireceğiz" dediğinde, Akaşa; hikayeleri, anıları, deneyimleri salıvermeye başlar. Bilirsiniz, şişmiştir. Tüm bu deneyimlerle kocaman olmuş ve şişmiştir. Artık gerçekten ihtiyacınız olmayan, artık önemi olmayan ıvır zıvırla dolmuştur. Ve şimdi Akaşa açılır ve yavaşça salıvermeye başlar, deneyimleri, hikayeleri, olayları, yaşamları yavaşça ruha geri salar.
Ruh gelen tüm bu şeylere bir göz atar ve şöyle der: "Aman Tanrım! Gelen tüm bu çöpler, tüm deneyimler ve ayrıntılar" ve ruh, "Bir saniye bekle. Bunu temizlemeliyiz." der. Ve ruh daha sonra bunu bilgeliğe getirir, "Tüm ayrıntılara ihtiyacımız yok. Bir şeyin hangi tarihte olduğunu ya da yaşadığınız her küçük duyguyu ya da hissi bilmemize gerek yok. Matematiği, bilimi ya da bunların hiçbirini bilmemize bile gerek yok." der. Ruhun umurunda değildir, bu yüzden ruh onu bilgeliğe getirir.
Şimdi, bilgeliğin saflığı içinde bilmek isteyeceğiniz her şey, doğru zamanda, bilmeniz ya da hatırlamanız gerektiğinde hatırlamak isteyeceğiniz her şey vardır. Ama hepsi orada depolanmış gibi değildir. Sadece bir noktada ihtiyacınız olduğunda yeniden ortaya çıkar.
Ama şimdi ruhun yaptığı şey tüm bu şeyleri temizlemektir ve bilgeliğe kadar temizler. Ve ruh derin bir nefes alır, "Ah! Bilgelik. Bilgeliği seviyorum" der ve aydınlanır. Ruh aydınlanır ve aydınlandığında, bu bilgeliği Ben'im'le, şimdiye kadar yaptığınız her şeyin güzelliğiyle paylaşır. Ve sonra ruh bu bilgeliği alır, onu Üstada ve size geri verir.
Bu Yeni Işık. Bilgelik dışında hemen hemen eski ışık gibi çalışır. Olgunluğa sahiptir. Derinliği vardır. Ve sizin eski ışıkla yapmış olabileceğiniz şeyleri yapmaz. Sonucun değişeceğini düşünerek bir şeyleri tekrar tekrar yapmayacaktır. İnsan için sezgisel olarak ve anında ve bu bilgelikle bilecektir.
İnsanın pek çok ihtiyacı ve isteği vardır. Çok fazla. Bunların çoğu aslında gerçekten önemli değildir. Ama şimdi olan şey, insanın günlük ihtiyaçları ve istekleri üzerinde stres yapmak zorunda olmadığını fark etmesidir, çünkü Yeni Işığın özelliklerinden biri, bazen siz onlara ihtiyacınız olduğunu bile bilmeden, her şeyin size gelmesidir.
Geçmişte bunun hakkında çok konuştum- "Size gelir" - ama şimdi bir teori olmak yerine, düşünmesi güzel bir şey olmak yerine, gerçekten oluyor. Aklınıza gelmeye başlıyor. İnsan şaşkındır. İnsan şöyle düşünür: "Bu sadece orada. Bu nasıl oldu?" İnsan, bunun için endişelenme. Yeni Işık bu şekilde çalışır. Bazen insan şöyle düşünür: "İşsiz kaldım çünkü artık sadece ortaya çıkıyor. Bunun için çalışmama gerek yok. Üzerinde stres yapmama gerek yok. Takıntı yapmama gerek yok. "İşsiz kaldım''. Bir insan olarak gerçekten iyi yaptığım şey buydu. Çok çalıştım, stres yaptım, acı çektim ve acı çekiyordum ve şimdi bunların hiçbirini yapmak zorunda değil miyim? Amaç ne? Neden buradayım?" diye düşünür. Tekrar, oldukça basit bir şekilde, "Güzelliğin tadını çıkarmak için" diyorum. İşte bu. Güzelliğin tadını çıkarmak.
Yeni Işığın özelliklerinden biri, ki birçok özelliği vardır, ama özelliklerinden biri insandan gelmemesidir. Onu siz yaratamazsınız. Boyutunu ya da hacmini arttıramazsınız. Onu yalnızca deneyimleyebilirsiniz. Onu zihninizde üretemezsiniz. Onu gerçekten düşünemezsiniz bile. Onu deneyimleyebilirsiniz.
Yeni Işık size büyük bir patlamayla, havai fişeklerle, yaşamınızda büyük bir katartik değişimle gelmeyecek. Şu anda tekrar yaşamak istediğiniz o büyük deneyimler olgunlaşmamış insanın başına gelmişti. Bunu deneyimleyen olgunlaşmamış insandı. Yeni Işıkla, olgunluğunuzla, bu böyle olmaz. Bu son derece süptildir. Yeni Işık o kadar süptildir ki, onun tam da burada olduğunu fark etmeyebilirsiniz bile. Tam burada. Siz dışarıda büyük bir şey arıyorsunuz. Burada (kalp bölgesinde) incedir ama yine de inceliği içinde çok derindir.
Çelişkisizdir. İnsan pek çok şey hakkında çelişkiye düşme eğilimindedir, özellikle de ışıkla, klasik ışıkla çalışırken. Ancak Yeni Işıkta bu çelişki yoktur ve bu nedenle belki de bunu hissetmezsiniz çünkü çelişki, ikilik, ayrılık, meydan okuma ve kavga hissetmeye alışmışsınızdır. Böyle bir şey yok. Çok güzel bir şekilde süptildir.
İnce olması zayıf olduğu anlamına gelmez. Etkili olmadığı anlamına da gelmez. Artık olgunluğa sahip olduğunuz, artık dengeye sahip olduğunuz ve bu şekilde inip çıkmayacağınız anlamına gelir. Oh, bu sabit kalmanız değil, açılmanız ve genişlemenizdir.
Yani Yeni Işık hayatınıza girdikçe, ki girecektir, bu doğal bir şeydir. Yeni Işık gelir. Bunun için gün boyu dua edebilirsiniz ve o doğru zamanda ve doğru yerde gelecektir ve siz onun daha fazla gelmesini sağlayamazsınız. Ona izin verirsiniz. İşte bu kadar.
Yeni yaşam - Yeni Işık, heh, yeni yaşam gibidir, Nirvana gibidir ve siz her şeyi yapmaya, her şeyi kontrol etmeye, her şeyi düşünmeye çalışan insandan bu değişim sürecine geçersiniz ve aniden buna mecbur olmadığınızı fark edersiniz. Buna ihtiyacınız yoktur. Ve gerçekten de insan yerini Üstada bırakmaya başlar ve şu anda olan da tam olarak budur. Bu kişisel Kıyamet'tir.
Bununla derin bir nefes alalım.
Peki, gerçekten önemli olan nedir ya da tamamlandıktan sonra ne gelir? Bunu düşünmeye ya da yönetmeye çalışmadan öğrenelim. Sadece olmasına izin verelim.
Hatırlama Merabh'ı
Şimdi, merabh zamanı. Müziği açalım.
Sevgili Şambra, derin bir nefes alın. Rahatlayın. Derin bir nefes alın, rahatlayın ve keyfini çıkarın.
Unutmayın, merabh düşünmek için uygun bir zaman değildir.
(müzik başlar)
Her şeyi düşünmeye çalışmak acı vermiyor mu? Farkına vardığınızda, düşünmek zorunda değilsiniz. İnsanın Üstada evrimleştiği doğal bir süreç gerçekleşir. Üstat insana evrilir. Artık pek çok şey kendi başının çaresine bakmaya başlar.
Bu bir hatırlama merabhıdır; ama bundan önce hatırlanması zor olan bir şeyi hatırlama.
Burada olmayı seçtiğinizi hatırlama. Belki insan zihniyle hatırlayabileceğiniz bir düzeyde değil ama gerçekte kim olduğunuzu hatırlamanızı istiyorum.
Bu hatırlama merabhına girerken derin bir nefes alalım.
(duraklama)
Bu, bu yaşama çok farklı olacağını bilerek geldiğinizi hatırlamaktır. Pek çok zorluk ve dönüşüm olacaktı. Ve sonra Samsara adını verdiğim, her şeyin sona erdiği o noktaya gelirsiniz.
(duraklama)
Ama son, nihai anlamına gelmez. Tamamlanmış anlamına gelmez. Sadece işleri yapmanın eski yolunun sonudur.
(duraklama)
Bundan sonra ne olacağını hayal etmek zor olurdu.
Bunu bir süre önce yapmak zor olurdu, çünkü, görüyorsunuz, eğer oraya gitseydik - hayal gücünde bile olsa, oraya gitseydik - ve "Sırada ne var?" diye sorsaydık. Muhtemelen koca bir boşluk, koca bir hiçlikle karşılaşırdınız.
Bu bir nevi kişisel bir tekillik noktasıdır, yani her şey o kadar çok değişir ki, eski benlik tarafından fark edilemez. Onun böyle bir şeyi hayal etme kapasitesi yoktu.
Ama şimdi olgunluk, bilgelik ve Yeni Işık ile artık hatırlayabiliriz. Artık bundan sonra gelecek olanı hayal edebiliriz.
(duraklama)
Ve bu sadece biraz daha iyi bir insan olmak değildir. Bunun çok ötesinde bir şeydir. Bu yüzden sizden derin bir nefes almanızı ve bundan sonra ne olacağını hatırlamanızı rica ediyorum.
(duraklama)
Hatırlama noktanızın, bir insan olarak bu yaşamda olması bile şart değil, çünkü çoğunuz gerçekten bilmiyordunuz. Bunu hayal bile edemezdiniz. Hatırlama ruh düzeyinden geliyor- ruh, bir süredir hala burada gezegende olan insan yaşamının döngülerini sona erdirmeyi arzu ediyor.
(duraklama)
O her zaman potansiyellerinizin içindeydi. Her zaman oradaydı ama çok uzaktaydı, çoğunlukla bilinç dışındaydı. Ama bugün Samsara'nın ötesine, tanrısal olana doğru ruhun o hatırlayışını ziyaret edebiliriz.
(duraklama)
Detaylar ruh tarafından asla bilinmedi. Hem de hiç. "Belirli tarihlerde şu, şu şeyler olacak" demiyordu. Hem de hiç. Ruh sadece şimdi yeni bir şeyin geleceğini biliyordu.
İnsanlık durumunun çok ötesinde bir şey.
(duraklama)
Mantığa meydan okuyan bir şey.
(duraklama)
Derin bir nefes alın ve şimdi Üstat olarak hatırlayın.
(duraklama)
Sırada ne olduğunu hatırlayın.
(duraklama)
Zen'de şöyle derler: "Sırada hiçbir şey var. Hiçbir şey." Ama biz bunun üzerinden atlayacağız. Bunun ötesine geçeceğiz.
Sırada ne var, o hiçbir şey değil. Tamamen yeni. Çok ötesinde.
(duraklama)
Kendinizi bunun içine bırakın ve insan ile ruh arasındaki daha yüksek çağrıyı hatırlayın.
(daha uzun duraklama)
Ve Üstadın ışığı içeri girdikçe o insan yavaş yavaş soluyor. Daha önce yaptığı şeyi yapmasına gerek kalmıyor.
(duraklama)
Ruhunuzun bu arzusu şimdi onu hatırlamak için sizinle olsun. Bu bir duygu. Bir his. Ayrıntı değil.
(duraklama)
İşte orada. İşte orada. Bırakın size gelsin. Bazılarınız dışarı çıkıp onu aramaya çalışıyorsunuz. Hayır, bırakın o size Üstat olarak, Samsara'nın ötesinin anımsanması ve bilinmesi olarak gelsin.
(daha uzun duraklama)
Üstat ve ruh bu potansiyelin gelebileceğini her zaman biliyorlardı, her zaman hissettiler, her zaman anladılar. Ne zaman ya da tam olarak nasıl olacağından emin değillerdi ama bu detaylar hakkında asla endişelenmediler. Hiçbir zaman. Çünkü biliyorlardı. Her zaman biliyorlardı.
Şimdi Üstat olarak derin bir nefes alın ve hatırlayın.
(duraklama)
Ruhun, deneyimleri bilgeliğe dönüştürme arzusunu hatırlamak ve bunu Dünya'da enkarne olan Üstat olarak Üstad'a geri sunmak.
(duraklama)
İnsanın nasıl tamamlandığını hatırlamak.
(duraklama)
O, kendi Üstadının- Üstadın, şimdi gerçek Üstadın - burada ve mevcut olmasına izin vermek için kenara çekilir.
(daha uzun duraklama)
Pek çoğunuz insan olarak yaşamayı, bir şeyler yapmayı, bir şeyleri başarmayı düşündünüz ve hayal ettiniz ve tüm bunlar harika çünkü size pek çok deneyim kazandırdı.
Birçoğunuz Gerçekleştirim, aydınlanma gibi şeyler hakkında düşündünüz. Bazen çok yakın, bazen de çok zor, çok uzak hissettiniz. Ve eğer şimdi hatırlıyorsanız, o hep oradaydı.
Şimdi, sırada ne var?
Hatırlamanıza izin verin. Oh, ve lütfen tekrar, Üstat olarak. Ve Üstat zaten ayrıntılara ihtiyacınız olmadığını anlıyor. Ayrıntılara ihtiyacınız yok. Bu bir his. Bir sonraki adımın ne olduğunu bilmektir.
Şimdi bunun size gelmesine izin verin, hatırlayın.
(duraklama)
Ve sevgili insan, şimdi sessiz ol. Bırak. Kenara çekil ki Üstat tam burada olabilsin. Bunu söylemenin bir başka yolu da, lütfen Üstat olduğunuzu hatırlayın.
(duraklama)
Burada olmanın - kendi özgürlüğünüzde, tüm o derin sınırlamalardan kurtulmuş olarak - burada olmanın ve Yeni Işığı yaşamanın hayalini hatırlayın.
(duraklama)
Bu ruhun arzusudur, Üstadın arzusudur ve şimdi hatırlayarak onu buraya getirirsiniz.
(duraklama)
İnsanın yok olması üzücü bir şey değildir. Bu insan olma halinin bazı kısımları, çok özel insan ihtiyaçlarına hizmet etmek için hala burada olacaktır. Ancak insan artık her şeyi yönetmek, idare etmek ve tüm kararları vermek zorunda kalmayacaktır.
Siz kendinizi Üstat olarak hatırlarken, sizin o insan veçheniz artık sakinleşebilir, yerleşebilir.
(daha uzun duraklama)
Bunu ifade etmenin bir başka yolu da, şimdi kendinizi Üstat olarak hatırladıkça, Ruhun burada ışıkta ve Yeni Işıkta olma arzusunu hatırladıkça şimdi teslim olabilen, açılabilen insan veçhesine yoğun bir şekilde odaklanmaktır.
Nefes alın ve hatırlayın. Her şey orada. Hepsi sizin.
Nefes alın ve hatırlayın.
(duraklama)
Bırakın size gelsin.
(daha uzun duraklama)
Hatırlamak Benliğinize açılmaktır.
Aslında her zaman orada olan şeye, çok uzun zamandır orada olan arzulara açılmaktır. Ve işin güzel yanı, yine tabiri caizse bunun yeni bir şeyle ilgili olmamasıdır. Hiçbir şey yeni değildir. Her zaman oradaydı.
Her zaman sizin, Üstadın, bu gezegende Yeni Işıkta bulunma potansiyeliniz vardı. Ve şimdi sadece buna geri dönmeyi hatırlıyorsunuz ve işte o burada.
Aslında mesele buna inanmak bile değil. Bu sadece onu hatırlamaktır ve sonra o size gelecektir.
Kendinizi inanmaya ya da bunun için çalışmaya zorlamak zorunda değilsiniz. Bu sadece derin bir nefes almak, açılmak ve hatırlamaktır.
(duraklama)
Bunu yaptıkça, sanki hep oradaymış gibi hissetmeye başlıyorsunuz.
Her zaman oradaydı. Sadece siz bunun farkında değildiniz.
Enkarne olan Üstat her zaman buradaydı ama insan veçhesine, insanın ihtiyaç ve isteklerine, insanın sürekli "Amaç ne?" sorusuna o kadar odaklanılmıştı ki.
Şimdi derin bir nefes alabilir ve sadece hatırlayabilirsiniz.
Ve şimdi yaptığınız gibi, enerjiler farklı çalışır. Deneyimler size farklı şekilde gelir. Hayatta çok daha az çalışmak zorunda kalırsınız.
Açıldıkça ve Üstat olduğunuzu, her zaman burada olduğunuzu hatırladıkça, her şeyin size öylece geldiğini de hatırlarsınız.
İnsan bunu deneyimlemedi. İnsan hemen hemen her şey için çabalamak ve sürünmek zorundaydı. Ama siz Üstadı hatırladıkça, bu çok, çok farklıdır.
(duraklama)
Haydi, bir rüya olan ve şimdi çok gerçek olan hatırlamanın içine derin bir nefes alalım.
Derin bir nefes alın ve içinize çekin.
İnsanın şimdi Üstada evrimleşmesine izin verin.
(duraklama)
Samsara, döngülerin sonudur ve şu anda olan da tam olarak budur. Ancak ölüm anlamına gelmeyen bir son, sadece yeni bir yol anlamına gelir.
Hatırlamak için derin bir nefes alalım.
Güzel, derin bir nefes.
Size öyle bir şey söyleyeceğim ki, hatırladıkça unutmayacaksınız. Unutmayacaksınız.
(müzik biter)
Basitçe bu, sizin izinizin, kimliğinizin, bilincinizin bir parçası haline gelir. Unutmayacaksınız. Ve lütfen hatırlamaya çalışmayın. Hatırlamak sadece izin vermenin başka bir yoludur. Heh!
Üstat olarak kendinize derin bir nefes alın, şimdi insan olarak o, döngülerinin sonuna geliyor. İnsan veçhesi yapması gerekeni yaptı. Ama şimdi bu sona eriyor, şimdi Üstat ortaya çıkıyor ve oldukça farklı yaşıyor; bu Yeni Işıkla oldukça farklı yaşıyor ve oynuyor.
Bu güzel günde hep birlikte güzel, derin bir nefes alalım.
Ve Zen'e geri dönersek, tamamlandıktan sonra olan şey, kendinize hatırlama izni verdiğiniz şeydir.
Derin bir nefes alın.
Bununla birlikte sevgili dostlar, gelecek ay dinleyicilerimi tekrar aramızda görmek için sabırsızlanıyorum, heh! Buraya Kona'ya geldiğimde, sizlerle birlikte Şaud yapmayı seviyorum. Ama ahh, seyirciyi seviyorum. Etkileşimi, karşılıklı konuşmayı, mizahı, utanmayı, her şeyi seviyorum.
Öyleyse, gelecek ay Colorado'daki Bağlantı Merkezi'nde tekrar buluşana kadar, Ben St. Germain'in Adamus'uyum. Teşekkür ederim.
Türkçeleştiren: Hikmet Canbay