• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

ALT Dizisi Şaud: 1

KIRMIZI ÇEMBER MATERYALLERİ

ALT Dizisi

ŞAUD:1

1 Ekim 2022 Tarihinde, Geoffrey Hoppe tarafından ADAMUS SAINT-GERMAIN kanallığı Kırmızı Çembere sunulmuştur.










Ben Ben’im, Egemen Alandan Adamus.



Ah! Kona'da, Şambra Köşkü'ndeyken, havayı koklamak için burada hep bir an için durmak zorunda kalıyorum. Mm. Ah! Sadece enerjiyi hissetmek için. Burası Colorado'daki stüdyodan bile farklı, her yerden çok farklı. Burada, havada sanki bir yoğunluk, bir tatlılık, bir güzellik var. Yani, sadece biraz hissetmek için - bu an için kendime izin veriyorum- bir dakikamı ayırıyorum.

Ben Adamus'um, şüphesiz, ve şimdi ALT Serisine giriyoruz. Şambra ile çalışmaya başladığımda, işlerin nereye gittiğine, o sırada Şambra'nın nerede olduğuna, bizim nereye gideceğimize dair yörüngeye bir göz atmıştım ve sizinle yapmak zorunda olduğum işin büyük bir bölümünün; sizi hapishaneden çıkarmak, hayvanat bahçesinden çıkarmak, bu gerçekliğe hapsolmadığınızı fark etmenize yardım etmek, Gerçekleştiriminize ulaşmanıza yardım etmek olduğunu biliyordum.

Bunu, şaşırtıcı bir şekilde – bazen, şaşırtıcı bir şekilde;  yaptık – ama biz sadece sizi Gerçekleştiriminize götürmekten fazlasını yaptık. Henüz fark etmemiş olsanız bile, fark ettiğinizi anlayacaksınız. Bu bir nevi o şeylerden biri, bilirsiniz, sadece uyanırsınız ve "Ben  Ben’im" dersiniz. Artık üzerinde çalışmıyorsunuzdur. Bazılarınız hala bundan şüphe ediyor ve o oyunu oynuyor, ama birden, "Ben Gerçekleştim"i fark ediyorsunuz ve sonra Gerçekleştirmenin düşündüğünüz gibi bir şey olmadığını fark ediyorsunuz. Tamamen farklı bir şey, olduğunuz her şeyi kabul ettiğiniz yer o. Utanç yok, suçluluk yok, pişmanlık yok. Kabul içindesiniz. Gerçekleştirim budur. O, birdenbire sizin sihirli olduğunuz anlamına gelmez, ancak sihir için o potansiyelin olduğunu fark edersiniz. O, birdenbire vücudunuzun iyileştiği ve ağrı veya sızının olmadığı anlamına gelmez. Aslında, muhtemelen daha fazla ağrı ve sızı olur çünkü fiziksel bedende olduğunuzu ve onun hassas olduğunu fark edersiniz. O bozulur. O hastalanır. O ölür ve o tüm bunları yapar. Ama sonra fark edersiniz ki, eh, siz zaten öldünüz bile. Yani geçmiş yaşamlarda öldünüz ve bir anlamda da bu yaşamda zaten öldünüz. Artık bunun (ölüm) için endişelenmenizin bir anlamı yok. Şimdi o korkuya sahip değilsiniz. Siz onun ötesine geçtiniz ve şimdi özgürsünüz.

Ve özgürlükten bahsetmişken, sizi hayvanat bahçesinden çıkarıp, Gerçekleştiriminize götürmek, gerçekten benim amacım, benim tutkumdu. Ama sonra, hayvanat bahçesine geri de dönebileceğiniz –  ama artık kafesteki bir hayvan ya da bir insan olarak, artık orada kapana kısılmış olarak değil -  bir sonraki adıma geçebileceğimizin bilişi her zaman vardı. Ama oraya irade ve arzu ile geri dönebilirsiniz. ALT'ta olabilirsiniz. Aynı anda hem hayvanat bahçesinde hem de hayvanat bahçesinin dışında olabilirsiniz ya da sadece hayvanat bahçesinde veya sadece hayvanat bahçesinin dışında olabilirsiniz. Ama birdenbire artık kapana kısılmadığınızı fark edersiniz. Herhangi bir hapishaneye girebilirsiniz. Kristal hapishanenize gidebilirsiniz. Her şeyin içine girebilirsiniz ve artık tuzağa düşmezsiniz. Özgürsünüz. Güzelliği budur ve bu yüzden burada ALT celselerindeyiz.





ALT Dizisi


ALT, alternatif anlamına gelir, alternatif  artık bir  tek yol olmadığı anlamındadır. Artık sadece tek bir gerçeklik yok. Kulağa harika gelse de, yol boyunca birkaç uyarı var ve gerçek ALT'a girerken gerçekleşen birkaç şey var, eh, bu sizin bir süreliğine dengenizi bozacak. Ama ardından, çok önemli bir şeyin farkına varırsınız, her zaman dengeye sahipsiniz. Onun üzerinde çalışmanıza gerek yok. Dengenizi korumak için onu aklınızdan geçirmeniz gerekmez. Sadece derin bir nefes alırsınız ve çeşitli, farklı gerçeklikler olan ALT ile uğraşırken bile, doğal olarak dengeye gelirsiniz.

ALT”dayken, bu tekil 3B realitede olmanın sizi nasıl kapana kıstırdığını ve hiç de yaratıcı olmadığını fark etmeye başlarsınız. Ve elbette, geceleri rüya halindeyken diğer alemlere çıkıyorsunuz. Ama sonra, yatakta uyuyan fiziksel bedeninize geri döndüğünüzde bunu unutuyorsunuz. Elbette, Merlin'in yakın zamanda düzenlenen “Dream of the Merlin” etkinliğinde verdiği, bir kapıdan çıkıp, rüya veya imajinasyon halinize girdiğiniz ve sonra diğerinden geri döndüğünüz tavsiyesine kulak vermedikçe. Sonra hatırlamaya başlayacaksınız. Çok basit. Üzerinde gerçekten çalışmanıza gerek yok. Sadece gece yattığınızda kendinize hatırlatmanız gerekiyor, “ Sol kapıdan çık, sağ kapıdan geri dön”. Bu şekilde daireyi, döngüyü tamamlarsınız ve gece ne yaptığınızı hatırlamaya başlarsınız. Zihin onu kodlarına, sembollerine ve diline yerleştirmede zorlanacaktır. Ama orada olduğunu bileceksiniz ve çok geçmeden nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı bilmek doğal varlığınızın bir parçası haline gelecek ve zihin buna yetişecektir.


ALT. ALT - alternatif - Tesla'nın Merlin Rüyası'nda bahsettikleriyle de ilişkili. Tesla bir elektrik terimi olan, elbette, alternatif akımdan ve kendi yaptığı işten ve o sırada Edison'un üzerinde çalıştığı doğru akımdan bahsetti. Ve dedi ki, "Hayat gerçekten alternatif bir akım gibi olmalı. Siz gerçeklikler arasında gidip geliyorsunuz.” Artık sadece tek bir yolda değil. Artık doğru akım gibi değil. Doğru akım, onun belirttiği gibi, burada Dünya'da bir yoldasınız gibi ve muhtemelen farkında değilsiniz ama, başka bir alemde de bir yoldasınız ve bunlar paralel ilerliyorlar, ama genellikle farkında değilsiniz. Diğer alemin, içine girdiğiniz diğer boyutların farkında değilsiniz. Buna sahip olmalısınız. Şu anda bile burada oturup izliyor, bu şekilde bir araya geliyorsunuz, hem buradasınız ve hem de benim "un" (-olmayan) olarak adlandırdığım, diğer gerçeklikte, fiziksel olmayan, fiziksel olmayan alemlerdesiniz. Öyle olmalı, yani ALT aynı zamanda, alternatif akımda olduğu gibi, ileri geri gitmek ve sadece burada olmadığınız gerçeğini hissetmektir.

Şimdi, lütfen anlayın ki bazen, "Şey, anlamıyorum. Başka bir gerçeklikte olduğumu da hissetmiyorum.” der gibisiniz.  Bunun nedeni, hala ısrar etmeniz ya da yorumlama için zihninizden geçmesini istemenizdir. Zihin çok Qualia*-tabanlıdır. Bir şeyin daha önce yapılmış bir şeyle ilişkilendirilmesi gerekiyor. Zihin oldukça gerçekçi ve bugün buna daha fazla gireceğiz. O diğer alemleri anlamıyor. Sadece bu alemde olmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek için diğer alemlerden kendini ayırması gerekiyordu, bu yüzden bunu (onları) engelledi. O şimdi açılıyor, fakat zihnin tanımlarının ötesine geçen bir tür doğal sezgisel bilişle çalışmaya geri dönmeniz biraz sabır gerektirecektir. Zihin, yine, her şeyi tanımların, ayrıntıların içine koymak ister.

*Çn: Qualia – Esasen, zihnin bir şeyi neyle karşılaştırılabileceğine veya ilişkilendirilebileceğine dayalı olarak anlama yolu, “çağrışımsal karşılaştırma”. Örneğin; bir metafor, zihnin zaten anladığı başka bir şeyi kullanarak, bir kavramı açıklamanın bir yolu olarak bir qualia örneğidir.

Ve bu arada - (Linda'ya) yorum yapmak zorundayım - inciyi seviyorum. Tesla bundan hoşlanmayabilir, ama ben inciyi seviyorum (Linda, siyah inci kolye takıyor, kıkırdar ve iç çeker). Oldukça güzel (yine iç çeker). Evet çok …

LINDA: Geoffrey'in harika bir zevki var ve o çok harika.


ADAMUS: Evet, elbette, Tesla’nın incileri sevmemesi, Merlin Rüyası'ndaki tüm Tesla konuşmasının güzel bir sembolü, çünkü o, ilk başta inciyi yaratan direnci hissedebiliyordu. Direnç, sürtünme ve gerçekleşen diğer her şey. Ama sonunda ortaya çok güzel bir parça çıkıyor ve…

LINDA: Ah, evet.

ADAMUS: … oldukça pahalı, eminim.

LINDA: Ah, evet!

ADAMUS: Yani zihin hala onu nasıl yorumlayacağını bilmiyor. Sorun yok. İşe yarıyor. Zihin geri çekilir. Sözcüklere ihtiyaç duymadığınız yerde sezgisel anlayışlarınızı yeniden açmaya başlarsınız. Qualia'ya ihtiyacınız yok. Onu zihnin tanıyacağı bir şeyle ilişkilendirmenize gerek yok ve çok geçmeden zihin bir şekilde yakalar. Zihin asla (kontrolü) devralmaz, ancak gnostunuzla işbirliği moduna girer. ALT Serisi bununla ilgili. Alternatifler hakkında konuşacağız ve alternatiflere gireceğiz ve onlardan çok var.

Bir önlem olarak, ALT'a girmek kulağa ne kadar heyecan verici gelse de biraz kafa karıştırıcıdır. Sizi geri atabilir ve asla, asla kaygı ya da endişeyle dolmayın. Sadece derin bir nefes alın, kendinizi o aleme geri çekmeye çalışmayın, sadece kendi varlığınızın doğal haline geri döndüğünüzü fark ederek derin bir nefes alın. Bu – beden-zihin şeyi – doğal bir durum değildir. Sizi buraya, bedene sokmak için, beyne odaklanmanız, kilitli kalmanız ve o şekilde kalmanız için çok çalışmak gerekti. Bunu, onun çok ince, çok eterik, çok hava-sal olduğu Lemurya yaşamlarınızla karşılaştırın. Kendinizi biyolojide ve özellikle zihinde sürdürmekte güçlük çekiyordunuz ve bedene girmeme, başka bir yere gitme arzusu vardı. Ama en sonunda, bir dizi enkarnasyonla ( bedene) kilitlendiniz.

Şimdi ALT'ta bu kapıları her ikisi için de açıyoruz. Sadece biri ya da diğeri için değil, gerçekten eşzamanlı gerçekliklerde, eşzamanlı alemlerde olmak. Bu sizin gerçekten ne kadar harika olduğunuzu anladığınız yerdir. Bilirsiniz, bu insan bedenine ve beynine tıkılıp kaldığınızda ve bilirsiniz, beden bir şeyler yaptığında, bundan hoşlanmadığınızda ve beyin her zaman size ne kadar mankafalı  olduğunuzu söylemeye çalıştığında, bu çok da eğlenceli değildir. Ah, insanlar, bu gerçeklikte işe yaraması için umutsuzca çabalıyorlar. Bunu yaptınız. Uyum sağlamaya çalıştınız. Özellikle bu hayatın başlarında çocukken “normal” olmaya çalıştınız. “Diğer her şeye uymak zorundayım” dediniz. Her ne kadar bu şekilde yapmaya çalışsanız da bu çok yaratıcı değildir. Ve bilirsiniz, bir süre çabalayabilirsiniz ama sonra patlarsınız. Demek istediğim, bir şeylerin değişmesi gerekiyor çünkü bu sizin doğal haliniz değil ve şu anda gezegende yapmak için burada olduğumuz şey bu değil. Biz, ALT'a giriyoruz.

Sevgili Eesa'lı Linda, Alt'ın aynı zamanda Atlantis’in – Alt -  asıl orijinal adı  olduğunu muhtemelen aklından çıkarmamıştır. O, çok sonraları hakkında bazı yazılar çıkana kadar Atlantis olarak adlandırılmadı, ama Alt'tı.

LINDA: Bunu hayal edebiliyorum.

ADAMUS: Bu bir tür ironi…

LINDA: Kelimenin tam anlamıyla.

ADAMUS: … çünkü Atlantis'te, Alt'ta beden ve zihinin son kilitlenmesi gerçekleşti. Yani tam tersine  bir nevi  Un ALT- Alt’ımsı olmayandı. Ama şimdi Alt'a geri dönüyoruz. Atlantis kökenlerimize geri dönmüyoruz, ancak Atlantis yaşamlarının önemini anlıyoruz ve kafa bantlarıyla ne olduğunun farkındayız. Bir şekilde, kasıtlı olarak, kendimizi gerçekten bu aleme ve sadece bu aleme nasıl yoğunlaştırdığımızı anlıyoruz.



ALT'ta yaşamak


Yani ALT ve biz bu yüzden buradayız. ALT'da geçireceğimiz önümüzdeki yıl için heyecanlıyım. Onunla özellikle Keahak'ta daha derin dalışlara gireceğiz. Ve sonunda olacak olan şey şu; biz mümkün olduğu kadar zarif bir şekilde zihnin yollarını açacağız.

LINDA: Vay canına.

ADAMUS: Zihni doğru yerine ve konumuna geri koyacağız ve şimdi tanrısal enerjiler dediğiniz şeyin çoklu gerçekliklerde yaşayarak ve deneyimleyerek gelmesine izin vereceğiz. İnsanların “Bu benim günlük hayatımı nasıl etkileyecek?” dediğini zaten duyabiliyorum.

LINDA: Doğru.

ADAMUS: Buna (konuya) gireceğiz, ama şu gibi şeyleri de fark edeceksiniz, şu anda konuştuğumuz gibi birisiyle konuşurken farkında olacaksınız ve onlarla konuşmaya alışkınsınız–  ve yüzünüzü, gözlerinizi ve mikrofonunuzu görüyorum falan – ama o yüz aniden hemen önünüzde değişecek ve bu ilk başta biraz korkutucu. Senin yüzün değil (Linda'ya; kıkırdarlar), diyelim ki birisiyle konuşuyorsun ve  ama birdenbire onun yüzü değişebilir ve grotesk kuş benzeri bir yaratığa dönüşebilir. 

LINDA: Neden?

ADAMUS: Ya da o – sana söyleyeceğim – ya da o değişebilir…, aniden dijital gibi görünebilir ve sonra dağılmaya başlayabilir ya da yaşlı bir adam gibi görünebilir…

LINDA: Vay!

ADAMUS: … kesinlikle sen (Linda’ya) yaşlı bir adam olmadığın zaman da (yaşlı bir adam görülebilir…halbuki sen yaşlı bir adam değilsin). Cauldre yaşlı bir adam, ama sen değilsin. Yani herhangi bir yaşlı adama benziyor ve aniden bunu görmek sizi şok edebilir. Ve kendini toparlamaya çalışıyorsun ama yapma. Yapma, çünkü gördüğün şey, birçok şeyden biri olabilir. Geçmiş bir hayatın gelmeye başladığını görüyorsundur.

LINDA: Doğru. Doğru.

ADAMUS: Ve Cauldre'nin kanallık yaptığı zaman sıklıkla gördüğü şey de bu…

LINDA: Ah, doğru, doğru, doğru.

ADAMUS: … ve ben onun gözlerini açtım. Oluşan farklı katmanları görüyor.

LINDA: Anlıyorum.

ADAMUS: Ve ilk başta bu onu şok etti ve öleceğini ve cehenneme gideceğini düşündü. Ama o fark etti ki, hayır, aslında bu doğal, çünkü siz görünen yüzün  – tam orada oturan şeyin –  enerjisinin ötesini görüyorsunuz ve şimdi tüm varlığını görüyorsunuz. Ve grotesk (tuhaf- garip ) bir kuşa benzeyen bir görüntü veya şekil gibi olabilir, çünkü zihin bir şeyi nasıl tercüme edeceğini bilmiyor. Qualia’ya, çağrışıma sahip değil ve siz Ruh’un bir veçhesinin, o kişinin ruhunun bir veçhesinin geldiğini görüyor olabilirsiniz ve o kuş, özgürlüğü temsil ediyor olabilir ama aslında tuhaf – zihin tüm bunları derlemeye çalışıyor – insan bedeni olmayan bir  fiziksel  bedende olmaya çalışmanın tuhaflığı. Yani, aklınıza bu tuhaf kuşun  olduğu bir resim geliyor, ama aslında (o bir kuş) değil.

Zihin gittikçe daha da fazla alışacak ve her şeyi bir tür forma sokmaya çalışmak yerine geri çekilip, size, daha fazla gerçek enerjisel deneyim sunmayı öğrenecek.

LINDA: Pekala, bu çok ilginç ama bunu yapıp yine de araba kullanabilir miyiz?

ADAMUS: Evet.

LINDA: Veya bir alışveriş sepetini markette sürebilir miyiz?

ADAMUS: (kıkırdar) Evet, çok pratik. Gerçekten. Gerçekten. Şimdi, bu şeyler olduğunda, genellikle, araba kullanırken olmayacaklar, ama olabilir de. Ve aniden tüm manzara değişir. Burada bir arabada ilerliyorsunuz ve aniden önünüzdeki manzara buharlaşıyor ve çözülüyor gibi görünüyor ve aniden sadece güzel bir su sahnesine dönüşüyor. İşte bu sadece su. Ve aniden yumuşak, ılık, rahat bir suya dalmış gibi hissediyorsunuz. Şimdi, anlayın ki ALT’ ta, oradasınız, ama hala o parçanız var, arabayı kullanan insan parçanız, genel olarak nasıl süreceğini bilen - genel olarak - ve genel olarak dikkat ediyor - genel olarak. Görüyorsunuz, o hala orada ve burada suya daldırılma deneyimi yaşıyor olsanız bile, o size güvenli bir şekilde rehberlik edecek.

LINDA: Vay canına!

ADAMUS: Evet, ya da tamamen eterdesiniz, tamamen – hiçlik demek istemiyorum – ama sadece geniş alanda-uzaydasınız. Ve şimdi, ilk başta çıldırıp direksiyona tutunacaksınız ve muhtemelen frene basacaksınız ve sonra bir araba size arkadan çarpacak, ama buna uyum sağlamayı öğreneceksiniz ve öğreneceksiniz. “Ah, hem direksiyon başında arabayı sürüyorum, hem de bu Alt realitesindeyim.”

LINDA: Değeri ne?

ADAMUS: Değer. "Değeri nedir?" Soruyorum.

LINDA: Hayır, ben sordum.

ADAMUS: Hayır, ama sana geri soruyorum. Ben cevabı biliyorum ama senin bilip bilmediğini görmek istiyorum.

LINDA: Bilmiyorum. Bu yüzden soruyu sordum.

ADAMUS: Peki, bir şeyler uydur. Değeri nedir?

LINDA: (iç çeker) Genişletilmiş deneyim.

ADAMUS: Bu realitede sadece tekil olmadığınız doğal bir duruma geri dönmek.

LINDA: Tamam.

ADAMUS: Kendinizi olduğunuz her şeye açmak, kendinizi tüm enerji akışlarınıza açmak, tüm potansiyellerinize açılmak. Yaratıcı bir arka plandan geliyorsunuz ve çoğu zaman yaratıcılık zihnin gölgesinde kalıyor. Ve sonra zihin yaratıcıymış gibi davranmaya çalışıyor ve aslında değildir. Bu sadece zihnin etrafta salak salak  dolanıp, "Ah, bak ne kadar yaratıcıyım. Sayılarla boyama yaptım.” demesidir.  Bu çok da yaratıcı değildir. Ve zihin size yaratıcı olduğunu söylemeye çalışır ama bu sahte bir yaratıcılıktır. Hayır, bu sınırlı. Teşekkürler. "Sahte" kelimesini söylemek istemedim,  Cauldre dedi. Bu sınırlı bir yaratıcılıktır. Çok, çok sınırlı. Ve şimdi aniden gerçek yaratıcı benliğinize geri döndünüz. Bunda ne gibi bir değer var? Büyük bir ressam mı, bir  müzisyen mi  ya da ne olacaksınız? Gerçek yaratıcı duyunuza geri dönmenin değeri nedir? (Linda’ya sorar)

LINDA: (duraklayarak) Biraz bunaldım sadece...

ADAMUS: Pekala, burada tüm dünyadaki Şambra'nın tüm izleyicilerini temsil ediyorsun (Linda güler), yani (Adamus kıkırdar) belki de bunalmışlardır. Birdenbire hayatın sadece fiziksel bir bedende olmak ve her günün üstesinden gelmek ve cevapları bulmak, yaşamak ve sadece geçinmek için mücadele etmeye çalışmak gibi bir şey olmadığını anlıyorsunuz ve şimdi, birçoğunuz bedenle, acıyla, yaklaşan ölümle, hastalıkla ve COVID ile savaşıyorsunuz.

LINDA: Peki, burada kalsak bile mi? Demek istediğim, bu kalmanı kolaylaştırıyor mu?

ADAMUS: Evet, kalmayı kolaylaştırıyor…

LINDA: Oh, güzel. Peki.

ADAMUS: … çünkü aniden çok daha fazlasının olduğunu fark ediyorsun.

LINDA: Evet!

ADAMUS: Aniden, "Hayır, ben sadece bu gerçekliğe hapsolmadım." diyorsunuz

LINDA: Ah! İşte başlıyorsun! Evet!

ADAMUS: Olmakta olan çok daha fazla şey var ve birden gerçek yaratıcılık tanrısal olandan, ruhunuzdan gelir ve gerçek yaratıcılık oradadır ve siz şimdi bedeninizi idare etmenin pek çok yaratıcı yolu olduğunu fark edersiniz. Bolluktan ( diğer her şeye) kadar hepsini  halletmenin yaratıcı yolları ve eğlenceli yolları olduğunu fark ediyorsunuz. – yaratıcılık sadece resim yapmak, çizim yapmak, şarkı söylemek ya da başka bir şey olmak zorunda değil ve burada gezegendeki gerçek yaratıcı deneyimin derinliğini fark ediyorsunuz. Ve işte o zaman burada kalmak...

LINDA: Ahh!

ADAMUS: …çoğunlukla neşeli – çoğunlukla – buradan neyin  neşeli olmadığına geçiyoruz. (Linda iç çeker).

Haberler. Haberler neşe dolu değil. Sizi dinlediğim zamanlar oluyor Şambra ve siz, “Bir daha asla haberlere bakmayacağım. Bununla başa çıkamam." diyorsunuz. Ancak haberler bağımlılık yapıyor ve özellikle komplo haberleri gerçekten bağımlılık yapıyor. Yani “bir daha haberlere bakamam” diyorsunuz ama ertesi gün dönüp bakıyorsunuz. Bu zor bir şey ve ne kadar aydınlanmış olursanız olun, burada gezegende kalarak, kitle bilinciyle uğraşmak hala çok zor. Bu hala zor bir şey.




Gezegen ve Kitle Bilinci



Yani, siz haberlere bakıyorsunuz ve ben hepinize şu soruyu soruyorum, "Dünya şu anda hiç olmadığı kadar büyük bir karmaşa (içinde) mı? Dünya daha büyük bir karmaşa (içinde)  mı?” Bir an için bunu hissedin. Ve bazılarınızın haberleri izlemediğinin farkındayım ve siz "Eh, önemli değil" diyor gibisiniz. Ama dünya daha büyük bir karmaşa (içinde) mı?

Aslında ben  hayır derdim. Cinayet, suçlar, savaşlar ve hastalık gibi şeylere bakarsanız, kişi başına, genel olarak gezegen genelinde açlık gibi şeylere bakarsanız, aslında bunlardan daha önce hiç olmadığı kadar az var. Ama artık onlara karşı eskiden sahip olmadığınız bir aşırı farkındalık var. Ne, iki yaşam önce, üç yaşam önce, haberler çok, çok yavaş yayılıyordu, yani atlılarla yayılıyordu ve dünyanın başka bir yerinde bir savaşın sürdüğü haberini almak uzun zaman alıyordu ve haber geldiğinde de o savaş çoktan sonlanmış olabiliyordu. Bir hastalık, suç veya bunun gibi şeyler hakkındaki  haberlerin yayılması uzun zaman alıyordu. Yani, aslında gerçekten bu şeylerden eskisine göre çok daha azı var, ama daha fazla farkındalık var. Çok hızlı haberdar oluyorsunuz. Her zaman onlarla dolup taşıyorsunuz. Sürekli haberleri izlemek ve dinlemek. Ve evet, zor.

Yani, her şeyden önce, gerçekleşen şeyler - haberler - anında size ulaşıyor. Ve haber almak için artık eski kaynaklara başvurmuyorsunuz. Ama şimdi cep telefonu olan herkes bir muhabir; bir fotoğraf çekiyorsunuz, ona küçük bir başyazı ekliyorsunuz. Şu anda herhangi bir savaş gerçekleştiği anda oradasınız. Ama şu anda gezegende durum zor. Ve kitle bilinci başa çıkılması en zor şey olacak. Kendinle baş etmek kolaylaşacak. Eskiden tam tersiydi. Dış dünyayla başa çıkmak, iç dünyadan daha kolaydı, ama bu değişecek.

Şu anda gezegende savaş devam ediyor – birçok savaş, ama özellikle şu anda Ukrayna'nın işgali ile ilgili olan savaş. Ve o öyle bir noktaya geldi ki – çok, çok stresli, çünkü öyle bir noktaya geldi ki – potansiyel nükleer silahların kullanılmasından bahsediliyor. Çok fazla savaş tehdidi var, ama bu sinirleri, zihni rahatlatmıyor.

LINDA: Hayır.

ADAMUS: Yani, bu durumdasınız. Çok patlamaya hazır, bir bakıma…

LINDA: Kelimenin tam anlamıyla.

ADAMUS: … ne olabileceği konusunda potansiyel olarak patlamaya hazır. - Evet, kelimenin tam anlamıyla- Ve yine, eğer taraf tuttuğumu düşünüyorsanız kapatın çenenizi. Büyük bir güç girdabında neler olup bittiğinin genel enerjilerine bakıyorum (daha fazla bilgi burada). İçeri girip o güç girdabından bir grup Şambra’yı dışarı çekmek zorunda kaldık, ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Hepsi buna yakalandı ve “Kısa duvarın arkasında durun. Silahlarınızı çıkarıp o güç girdabına atlamayın."ı unuttular. Taraf tutmuyorum, ama bu konuda parlak gözlemler yapıyorum.

LINDA: Evet, yapıyorsun.

ADAMUS: Hayır, yapıyorum.

LINDA: Evet, yapıyorsun.

ADAMUS: Tam burada, aylar ve aylar önce özel bir oturum yaptık– başlığı ben bulmadım, aslında Cauldre buldu– adı; “Aziz ya da Şeytan”dı, ve sadece birkaç gün önce Başkan Putin, batıyı Şeytan olmakla suçladı. Bu yüzden, ben o konuşmada harikaydım. Ama şimdi, dünyanın geri kalanını Şeytandır diye tam tersi şekilde kullanıyor. Ve bu, güç girdabının büyük bir kısmı. Eski dini söylemleri kullanıyor. Eski kötülüğü iyiliğe karşı kullanıyor. Ve elinden gelen her şeyi kullanıyor. Bu güç girdabı giderek daha da kötüleşiyor ve pisleşiyor  ve elinden gelen her şeyi kullanıyor. Şeytan'ı Tanrı'ya ya da meleklere karşı kullanabilirse, yapacaktır. Erilliği dişilliğe karşı kullanabiliyorsa, kullanacaktır. Fakirleri zenginlere karşı kullanabiliyorsa, kullanacaktır. Mümkün olan her şeyi emiyor ve dediğim gibi patlamaya hazır.

Ya her an patlayabilir  ya da ALT(’a girebilir). Ve bir an için duracağımız yer burasıdır. Bir an için durun. Bunun içinde ALT'lar var. Sadece devam eden bir yol görebilirsiniz, ama ALT düğmesine bastığınız yer de burasıdır. Ve biliyorum ki sen ve Cauldre, Şambra'ya satmak için küçük aletler yapmaktan pek hoşlanmazsınız ama bence bir ALT düğmesi gerçekten iyi olur.

LINDA: Tamam!

ADAMUS: Evet.

LINDA: Hadi yapalım.

ADAMUS: Oh, senin heyecanlı olmadığını söyleyebilirim (kıkırdarlar). Hayır, küçük bir ALT düğmesi.

LINDA: Neden olmasın? O bir hatırlatıcı.

ADAMUS: Kendi hayatınızda ALT düğmesine basın, hatta dünya meselelerine bakarken bile ALT düğmesi var. Şu anda güç girdabında son derece patlayıcı, yıkıcı bir durum olma ihtimali çok yüksek. Ama Şambra - buuum! - ALT tuşuna bas. Işığını ışı. Başka potansiyeller de var. Şu anda içine girmek istemiyorum ama çoğu insan için bariz olmayan, çözüm için, bu güç girdabının temelde kendisiyle çarpışması için bazı parlak potansiyeller var, – burada bazı ipuçları veriyorum – o kendi kendisiyle çarpışır ve sonra kendi kendini  yok eder.

Görüyorsunuz, güç girdabı şu anda insan bilinci enerjilerinden oluşuyor, özellikle de güç konusu etrafında. Ama insanlar kendi içlerinde kendilerini yok etmekte gerçekten çok iyiler. Bilirsiniz, kendi kendilerini yerler. Kendileriyle savaşa girerler. Kendilerini imha ederler. Bu güç girdabı, ALT'da, kendi kendini yok edebilir ve daha sonra tüm bu enerjileri, enerjilerin hizmet etmesi için hazır olanlara hizmet eden doğal enerjilere dönüştürebilir. Ama konuyu dağıtıyorum.

Yani, şu anda dünyada olan ekonomiye bir  bakın. Bir yukarı, bir aşağı, bir yukarı, bir aşağı gidiyor…

LINDA: Çılgınca.

ADAMUS: … ve aşağı, aşağı, aşağı, aşağı, aşağı ve sonra biraz yukarı.

LINDA: Evet, çılgınca.

ADAMUS: Çılgınca. Demek istediğim, şu anda çılgınca ve bu da kalmayı çok zorlaştırıyor. Haberleri açıyorsunuz ve aniden başka bir gün ( borsada) Dow Jones'un 500 puan düştüğünü görüyorsunuz. 1.000 puan düştüğü günlere kıyasla bu hiçbir şey. Ve merak ediyorsunuz, “Bütün bunlar nasıl bitecek? Hepimiz açlıktan ölecek miyiz? Küresel kaos mu olacak? Herkes için ekonomik bir yıkım mı olacak?” Ve buna inanmanızı isteyen komplo siteleri ve komplocu insanlar var ve onlar  bunu besliyorlar. Ve sanki, "Evet, elimiz mahkum. Bu son. Bu apokaliptik (kıyamet). Bunu (Yeni Ahit’in sonuncu kitabında) Revelations’da( Vahiyler) söyledi, ki hiç de öyle olmadı. Ve asla birleşmesi amaçlanmayan noktaları birleştiriyorlar, ama yine de deniyorlar.

Gezegene bakıyorsunuz ve COVID'in çoğunu yeni atlattık. Uzun zaman önce söylediğim gibi, uzun sürecekti (yarım ağızla söylüyor, Linda hafifçe kıkırdar). Pekala, bu benim tek büyük hatamdı, ama artık neredeyse sona ermek üzere.

LINDA: Öyle.

ADAMUS: Bu bir tahmin değil. Bu - hayır, insanlar artık umursamıyorlar, bu yüzden nispeten uzaklaşacak. COVID var. Hastalıklarınız ve diğer her şeyiniz var. Bu ezici. Neden gezegende kalalım? Bunaltıcı! Hava! Hava durumu, kasırgalar, kuraklıklar, sel,…

LINDA: Depremler.

ADAMUS: … depremler – burada bunu  söylerken dikkatli olun. (Linda kıkırdar) – depremler ve diğer her şey ve bu çok bunaltıcı. Bütün bunları bir araya getirip, 15 dakikalık haberleri izliyorsunuz, kulağa korkunç bir yer gibi geliyor. Kulağa korkunç geliyor. Ama ALT düğmesine bastığınız yer – bum! bum! bum! – burasıdır. O ALT düğmesine bastığınızda, aynı zamanda gezegene  bir ışık, bunu yapmanın başka yolları olduğuna dair bir sinyal gönderirsiniz. Şimdi, onunla aynı fikirde olabilirler veya olmayabilirler, ancak bunu yapmanın başka yolları da var.

Ve örneğin, sadece hava durumuyla ilgili olarak, “Gezegeni mahvettik” diye konuşanlar var, bilirsiniz ve bunu söylemekten tuhaf bir şekilde keyif alıyorlar "Oo! Gezegeni mahvettik” ya da bugün sizi suçlayan gençler var – yani, kişisel olarak sizi değil – ama büyükleri…

LİNDA: Bizim neslimizi.

ADAMUS: ... senin neslini“ "Gezegeni mahvettiniz!" Belli değil. Demek istediğim çünkü Gaia gidiyor. Ve evet, bu şeyler ekleniyor ve gezegende uzun zamandır olduğundan daha fazla kirlilik var, ancak gezegeni tüketen volkanlar ve yangınlar gibi şeylerin bir sonucu olarak gezegende kirlilik seviyelerinin çok, çok, çok daha yüksek olduğu zamanlar oldu. Atlantis düştükten sonraki zamana geri dönün. Kötü bir zamandı. Yani, gezegenin tüm yüzeyi yanıyordu. Yani, şimdi olduğundan çok daha kötüydü. Ama insanların farkına varmadığı şey, hayır, Gaia'nın gitmesi.

Gezegendeki her ağaç kucaklayıcısı ve her Greenpeacer birdenbire "Ahh! Parmaklarımızla işaret etmeyi, başkalarını suçlamayı ve insanların korkunç ve kirletici olduklarını  söylemeyi bırakmalıyız." Evet, kirlilik var. Bunu inkar etmiyorum. Ama gerçekte neler olduğunu anlarlarsa, "Gaia gidiyor. Gezegenin sorumluluğunu üstlenelim. Herkesi parmakla işaret etmeyi bırakalım ve şöyle diyelim, ‘Hey, millet! Uyanalım ve bu cennetin artık bizim olduğunu anlayalım. Hadi temizleyelim.’’’ deseler.

LINDA: Üzerine düşeni yap.

ADAMUS: “ Haydi üzerinize düşeni yapın” ama sorumluluk alın. Artık zorlamak yok – Gaia onun üzerine bir şeyler atılmasından bıktı çünkü artık bu sizin sorumluluğunuzda. Ama asıl noktaya geri dönelim. Gezegene bakıyorsunuz ve “Burası berbat bir yer” diyorsunuz. Aslında, hayır, siz onun her zamankinden daha fazla farkındasınız. Ama gezegende hiç olmadığı kadar kötü olan bir şey var, o da zihinsel dengesizlik.




Zihinsel dengesizlik


LINDA: Ah, evet.

ADAMUS: Zihinsel dengesizlik.

LINDA: Bu doğru.

ADAMUS: Ve haberlerde bundan pek bahsedilmiyor. Gezegende bir uyuşturucu salgını var. Uyuşturucuyu eğlence için, hoş vakit geçirmek için ve bağımlı oldukları için  kullanan insanlar var. Ağrı kesiciler, bağımlılık sözlüğünde, yeni ve  büyük bir şey haline geliyor. Ağrı, ağrının giderilmesi. Ağrının bir nedeni var. O, size ‘Yanlış yönden gidiyorsun. Yolu değiştir’ demek için orada. Ancak insanlar şimdi ağrı kesici ilaçlarla kendilerini dozluyor ve doping yapıyorlar.

LINDA: Evet, bu kötü.

ADAMUS: Ama aslında hakkında pek konuşulmayan şey zihinsel ilaçlar, antidepresanlar, antianksiyete ve bunlar endişe verici miktarlarda azar azar dağıtılıyor. Burun akıntısı için doktora gidiyorsun ve sana bir antidepresan yazıyorlar. Biraz abartıyorum ama çok değil.

Şu anda gezegende gerçekten her şeyden çok hissettiğiniz şey, herkesi etkileyen şey, bu zihinsel dengesizliktir. İnsanlar bunun hakkında konuşmayı sevmiyor. Bunu belirtmenin daha iyi bir yolu, bunun hakkında nasıl konuşacaklarını bilmiyorlar. Şu anda gezegendeki psikolojinin ardında neler olup bittiğine ilişkin sorunları gerçekten ele alabilen  nesiller ve nesiller var. Psikoloji bazı adımlar attı, ancak yine de Freudyen temelli olma eğilimindedir. O hâlâ süreçlerden geçirme eğiliminde ve şu anda zihinsel dengesizliği olanlar için o pek de iyi bir şey yapmıyor.

Yani, şu anda gezegende zihinsel dengesizlikle ilgili gerçek bir sorunumuz var ve şu anda, küresel zihnin gidişatına dayanarak, bunun çok daha iyi hale geleceğini görmüyorum.

LINDA: Gerçekten mi?

ADAMUS: Evet, evet.

LINDA: COVID'in durumu daha da kötüleştirdiğini söylüyorlar.

ADAMUS: COVID durumu bir dereceye kadar daha da kötüleştirdi. Bir dereceye kadar, bazı insanlara yardımcı oldu. Kendi başlarına daha fazla zamanları vardı, ama bu bir azınlıktı. Çoğu insanın kendi başına daha fazla zaman geçirmesi onları deliye döndürdü.

LINDA: Doğru.

ADAMUS:Dışsallaştırmaya ihtiyaçları vardı. Her gün bir işe gitme ve belirli saatlerde çalışma ve bu konuda sızlanma ve eve geri gelme düzeninde (küründe) olmaları gerekiyordu, biliyorsunuz, ama bazıları aslında bunu kendi yararına kullandı, bilirsiniz, Ama gördüğüm asıl mesele bu, gezegendeki zihinsel dengesizlik ve bu da bazen burada kalmayı zorlaştırıyor. Bilirsiniz, dediğim gibi haberlere bakıyorsunuz ve iç karartıcı, üzücü ve şok edici şeyler görüyorsunuz ve bazen "İnsan ne tür barbar?" diye merak ediyorsunuz. Ama aslında yüzde olarak her zamankinden biraz daha azı var. Sadece siz daha farkındasınız. Şu anda asıl sorun, zihin ve zihinsel dengesizlik.

Ve ne gibi olası çözümler var? Birisi - bir göz atın. Gezegendeki nüfusun yarısının, endişeye neden olacak bir derecede, kayda değer bir zihinsel dengesizliğe sahip olduğu belirtildi. Oranın çok daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Muhtemelen gezegendeki insanların yaklaşık yüzde 75 ila 78'inin endişeye neden olması gereken bir dereceye kadar zihinsel dengesizliğe sahip olmasından bahsediyoruz.

LINDA: Vay!

ADAMUS: Evet. Ve diğer yüzde 20 kadarı ise akıllarında sorunlar olduğunu fark edecek kadar zeki değiller (kıkırdarlar). Demek istediğim, ben ciddiyim. Çok fazla bilinçle hareket etmedikleri için buna karşı bağışıklar.

LINDA: Bu iç karartıcı.

ADAMUS: Evet, öyle! Çok iç karartıcı. Peki, ne  yapıyorsunuz? Ne  yaparsınız? Yapılan şey daha fazla ilaç ve daha fazla danışmanlık. Ama danışmanlığa bile bakıyorum ve hepsi – çoğu, hepsi değil - sigorta ya da hükümetler tarafından dikte ediliyor, “Size bu kadar zaman ayrıldı."deniliyor. Ve bilirsiniz, intiharın eşiğinde olan biri nasıl olur da psikoloğun ya da psikiyatristin ofisine gelir ki, "Tamam, bunu atlatmak için bir saatiniz var."deniliyorsa. Tüm psikolojik endüstri şu anda bir üretim süreci gibi ve geçici bir rahatlama sağlıyor, ama nihayetinde gerçek bir cevap yok. Bu daha çok benim endişem ve belki de gezegende kalmayla ilgili en zor şey. Demek istediğim, psikolojik dengesizliklerin, zihinsel dengesizliklerin savaşlara neden olan ve güç girdabına neden olan ve açlık ve hastalık gibi şeylere neden olan şey olduğunu söyleyebilirsiniz ve bu oldukça doğru bir ifade olacaktır.

LİNDA: Vay canına.

ADAMUS: Ama sonuçta, burada kalmanın zorluğu zihinsel dengesizliktir. Ve bazen başkalarıyla ilgilenirken bunu anlıyorsunuz,  bazen üstesinden nasıl gelebileceğinizi düşünüyorsunuz. Hatta onlarla nasıl bir ilişkiniz var( ilişki kuruyorsunuz)? Siz zihinsel düzlemden çıkarken, onlar çok zihinsel olan bir tür boyutsal düzlemdeler. Dolayısıyla, şu anda gezegende ilginç bir ikilem var, bu da tam olarak  yaptığımız şeye – burada ALT Serisinde  yaptığımız şeye, şu anda Şambra ile  yaptığımız şeye sebep oluyor– zihnin ötesine geçmeye yol açıyor.




Kendini Gözden geçiren Zihin


Şimdi, bu komik, çünkü zihnin ötesine geçmekten bahsediyoruz ve zihin devreye giriyor ve diyor ki;  “Güzel! Zihnin ötesine geçeceğiz.” Ama zihin aynı zamanda “Hayır. Hayır. Gerçekten geçmeyeceğiz. Zihnin içinde, zihnin ötesine geçiyormuş gibi davranacağız, ama hiçbir yere gitmiyoruz."

Ancak, bu biraz eski. Bu, zihnin komuta ettiği dün (geçmiş) gibi bir şey. Zihin, uzun zamandır kralın tahtına sahip ve zihin, sizin uydurduğunuz saçmalıkların çoğuna katlandı. Ama sonunda, zihin onu (saçmalıklarınızı) durdurdu, durdurmakta da oldukça iyiydi ve dedi ki; "Sen sadece hayal görüyorsun. Sadece bir şeyler uyduruyorsun. Sadece hayatından memnun değilsin, bu yüzden oyalanmaların ve dikkat dağıtıcıların, ruhsal yolculuğun olan bu küçük oyunu oynamaya izin vereceğiz – ama kral tahtta kalacak ve zihin her şeye hakim olacak. ”

Ama komik bir şey oldu. Zihnin ötesine geçmeye çalışırken ve kendi kaçış yolculuğunuza, özgür kalma yolculuğunuza kendinizi o kadar adamıştınız ki, bu gerçekliğe tanrısallığı getirdiniz ve bundan vazgeçmediniz. Zihnin sizi geri çekmesine izin vermediniz. Arada bir o bunu yaptı, ama her zaman değil ve en sonunda zihin, sizin gerçekten haklı olduğunuzu anladı. Çok daha fazlasının var olduğunu anladı.

Zihnin kendine baktığını ve çoğu zaman gece derin uykudayken kendi kendini değerlendirdiğini ve  kendi kendini gözden geçirdiğini söyleyebilirsiniz. Ve zihin dedi ki, "Biliyorsun, ben insanın omuzlarına oturan bu harika, güçlü şeyim." Ve bu arada, burada zihinden bahsederken, hem beyinden hem de zihinden bahsediyorum. Onlar bir nevi birlikteler. Ve sahip olduğunuz dillerde, ikisi arasında bir tür fark olduğunu biliyorum. Beyin, başınızın üstündeki bu yapışkan maddedir; zihin ise, kimsenin nasıl tanımlayacağını veya nasıl tarif edeceğini bilmediği farklı bir şeydir. Sadece birlikte çalışırlar. Bahsettiğim şey, zihninizin sürecinden geçen varlığınızın zihinsel doğasıdır.

Ama bu zihin-beyin kendine baktı, çoğunlukla rüya halindeyken ama siz rüya hali dışında etkileri hissettiniz ve o  kendine baktı ve dedi ki, "Şey, ben bir sürü nöronum. Ben çok fazla elektrik sinyaliyim. Ben bir sürü hücre ve molekülüm ve insanların zihnin bu farklı lobları dediği şeylere sahibim." Ve bir şeyleri yönetmeyi seven zihin – ve Cauldre “kontrol” diyecekti ama aslında yönetmektir- zihin yönetmeyi sever ve zihin her şeyden üstün olduğunu hissetmeyi sever –ama zihin; zihnin, zihinselliğin evinin etrafına bir göz attı, etrafına bakındı ve dedi ki:  "Oğlum, çok fazla nöronum var, ama sınırlı" Zihin, "Bedenin her tarafındaki sinirlere giden çok fazla iletişimim var, ama bunlar bile sınırlı" dedi. Ve sonra ekledi, "Bir sürü düşüncem var ve aslında daha çok düşünce üretebilirim, ama düşünceler bile sınırlı, çünkü öyle değil mi, zihin-beynimde daha fazla düşünce oluşturmaya çalışsam da, hepsi  bir süre sonra aynılaşıyor. Aslında uzun zamandır yeni bir düşüncem olmadı. Bu sadece eski düşünceleri yeniden ısıtıp sunma.”

Ve zihin etrafa gerçekten iç karartıcı bir bakış attı ve bu Şambra için son birkaç yıl içinde oldu ve dedi ki, "Biliyorsunuz, ben oldukça sınırlıyım ve gerçekten daha fazla büyüyemem – sadece boyut olarak değil, zihinsel kapasite olarak da büyüyemem. Tarih kitapları okuyabilirim, fizik çalışabilirim ve ah, sanat bile çalışabilirim, ama bir şekilde hepsi aynılaşmaya başlar. Peki ya daha fazla kesin verileri ezberden okuyabilirsem ya da daha büyük kelimeler kullanabilirsem ya da zihnime otomatik olarak karmaşık hesaplamalar ekleyebilirsem ne olacak ki? Oldukça sınırlı ve bir bakıma iç karartıcı.”

Ve siz bunu  hissettiniz. Belki tam olarak bu düşüncelerle değil  ama zihnin bir düzeyde "Oh, Tanrım. Gerçekten aynı eski şeyden daha fazlasını istiyor muyum? Her gece o sıkıcı spagettiyi yiyorum.  Her gece giderek daha da sıkıcı olan o spagettiden daha büyük bir porsiyon  istiyor muyum? Yoksa geri çekilip, ne olduğunu görmek mi istiyorum?” dediğini hissettiniz.

Ve sonra zihin, gene zihinliğini yapar, "Hayatta olmaz. Burada yetkili benim. Yaptığımız şeyi yapmaya devam edeceğiz. Dışarıdan bir güç beni buradan uzaklaştırmaya çalışıyor. Kontrolde kalmalıyım. Bu işi halletmem gerek. Kralın tahtına oturmam gerekiyor ve bir daha asla yanlış yönlendirilmeyeceğim. Bir daha asla sınırlı olduğum düşüncelerine sahip olamayacağım. Bu sadece dışarıdaki bir şeydi. O şeytani bir güç olmalı.” der. Komuta her zamankinden daha fazla bende olacak. Bu gemiyi daha sıkı yöneteceğim ve bir daha bu ruhsal yolculuk düşüncelerine sahip olmayacağız ve diğer boyutlarla ilgili o düşüncelere sahip olmayacağız. Bunların hepsi saçmalık ve biz bunu yapmayacağız." der.

Duvara o zaman mı çarptınız, bilmiyorum, bir yıl önce mi? Altı ay önce mi? Geçen hafta mı? Çünkü sıkıştırmanın tekrar geri geldiğini hissedebilirsiniz. Zihnin şöyle dediğini hissedebilirsiniz; Zihnin "I-ıh. Hayır. Biz kandırılmayacağız çünkü zihnin içinde, zihin kontrolleri var, bir güvenlik var. İşleri yönetebiliriz ve ihtiyacımız olmayan şeyleri göz ardı edebiliriz ve diğer şeyleri filtreleyebiliriz. Ama bu zihindir. Bu "ben". "ben".

Sonra zihin tekleyerek biraz daha ilerledi ve yorulmaya başladı. Gerçekten yorulmaya başladı ve zihin, "Pekala, insan benliğimin yaşadığı tüm bu yanılgı ve dikkat dağınıklığı yüzünden fazla mesai yapmak zorundayım" diye düşündü. Ama gitgide daha da çok yoruldu, daha çok yıprandı ve düşünmeye başladı, "Aslında burası biraz sıkıcı. Bu biraz sınırlı ve sadece – tanrım! – bu, milyonlarca kere farklı şekilde yeniden anlatılan aynı hikaye.” Ve sonra zihin dedi ki, "Tamam, yapacağım şey, zihnimi daha büyük ve daha iyi bir hale getireceğim. Bazı şeyleri temizleyeceğim ve yepyeni bir yapı oluşturacağım. Zihnimin yeni kısımlarını yaratacağım.” Tıpkı eski, eski moda bir [endüstriyel] fabrikaya ekleme yapmanız ve sonra gene ekleme yapmanız gibi. Zihin, “Ekleyeceğim” dedi.

Yani denedi. Bunu yapmak çok zordu, özellikle de rüya halindeyken. Dedi ki, "Tamam, her şeyden önce, eski şeylerin bir kısmını temizle.” Ama bu konuda gerçekten pek iyi değildi. Zihin gitmesine izin vermez. Denedi. Birkaç küçük şeyden kurtuldu, ama fazla değil. Ve sonra kendini daha da muhteşem yapmaya çalıştı - daha büyük bir zihin, daha iyi bir  hafıza, daha keskin bir zeka. Daha önce hiç olmadığı kadar zeki olmaya çalıştı. Ve komik bir şey oldu - sefil bir şekilde başarısız oldu. Sefil bir şekilde başarısız oldu, çünkü kendini daha da büyük ve daha iyi hale getirmek için modası çok  geçmiş teknolojiyi, modası çok  geçmiş düşünce biçimlerini kullanıyordu.

Kesinlikle başarısız oldu. Utanç vericiydi. Korkunçtu ve bunu hayatınızda hissetmiş olabilirsiniz. Sadece işe yaramadı. Ve o noktada, çok uzun olmayan bir zaman önce, zihin yorgun ve bitkin, muhtemelen farkında olduğunuz gibi,  biraz sıkıcı, ağırbaşlı ve donukken, sonunda dedi ki, "Tamam, geri çekileceğim. Kralın tahtından ineceğim. Kenara çekileceğim. Tamamen ayrılmayacağım, ama burada bir kenara çekileceğim. Biraz ilerleyip ne olacağını göreceğim." Zihin, "Onu çok yakından izleyeceğim, ama bir şekilde yoldan çekilirsem ne olacağını da göreceğim" dedi. Ve şu anda bulunduğumuz yer burası. Bu ALT'dır. Bu zihnin ötesine geçiyor. Bu izin vermektir.

Bakın, bunca zamandır zihin üzerinde bu baskıyı hissediyordu ve bundan hoşlanmıyordu. "İzin vermek, bu kötülük. Bu korkunç. İzin vermiyoruz. Kontrol bizde. İdare ediyoruz. İşleri düzene sokuyoruz ama izin vermiyoruz. Neye izin vereyim?" Bu baskıyı hissetti. Girdabın geldiğini hissetti. Hoşuna gitmedi. İzin verdiğinizi, Olduğunuz Her Şeye açıldığınızı hissetti. Zihin, “Ah, bu işe yaramıyor. Bu izin vermek, bir sürü saçmalık."dedi. Ya da şöyle demeye çalıştı, "Biraz izin vermene izin vereceğim, ama sadece güvenli olduğu sürece, çünkü biliyorsun, geçmişte çok şey batırdın ve eğer izin verirsek, tüm gemi batacak." Böylece zihin dedi ki, “Biraz izin vereceğim ama o kadar. Sırf seni tatmin etmek için, bir nevi insanı mutlu etmek için.” Ama zihin sonunda yıprandığını fark etti. Zamanı gelmişti. Başka bir şeye ihtiyacı vardı ve şimdi hak ettiğiniz yeri alabilmeniz için bu açıklığı yaratan sizin izniniz, zihni kralın tahtından uzaklaştıran şey oldu.  Bu zihniniz sayesinde olmadı. Zihniniz burada kalacak – burada – ve siz hak ettiğiniz yeri alacaksınız.


İlk başta bu biraz garip olacak çünkü buna alışkın değilsiniz. Zihnin size neyi yapacağınızı ve neyi yapmayacağınızı söylemesine alıştınız; zihin, gerçekliğin resmini yaratmak için kendi qualiasını yapar, başka şeylerle sürekli ilişki kurar.

Zihin ayrıca çok ilginç bir şey yapar. Her şeyi birleştirir. Ve benim "bileşikler" dediğim şey, onun (zihnin), buradan ve şuradan ve oradan ve şuradan ve buradan ve oradan ve buradan küçük parçaları alıp, onları tek bir birleşik resim, vizyon, deneyim gibi görünen bir şekilde bir araya getirmesidir. Onun yaptığı şey budur. Ama, bilirsiniz, kulaklarınıza çarpan ses ve gözlerinize çarpan manzaralar, aynı anda oluşmazlar. Zihin onları bir araya getirir. Bütün bir gerçeklik manzarasını algılamıyorsunuz. Zihniniz başlangıçta onu algılar ve onu ille de eşleşmesi gerekmeyen  şeritler, dilimler ve yapboz bölümlerinin parçaları haline getirir( ele alır). Ama zihnin, yapbozun parçaları birbirine geçmese, renkleri eşleşmese bile, birbiriyle uyuşmayan şeyleri ele alıp, birlikte yerine oturtmak gibi olağanüstü bir yeteneği vardır, – yapbozun şu tarafında olması gereken bir parçasını, başka bir yere  koyuyor – zihin bunu yapabilir, bir araya getirebilir, ama bu gerçek değildir. Bu hiledir - zihnin bir hilesi - şeyleri birleştirme yeteneği. Zihin bu konuda çok başarılı.




Doğal Halinize Geri Dönmek



Peki, zihin kenara çekildiğinde ne olur? O hala orada. Hala çalışıyor, ancak kontrol etmiyor. Şimdi tahta döndüğünüzde ne olacak? Siz, Ben'im, tanrısal varlık tekrar tahta çıktı. Şey, ilk başta bu  sizi çok korkutacak. Gerçeklik birbirinden kopuk değilse bile çok bulanıklaşır çünkü doğal durumunuz tüm bu farklı dizileri veya noktaları birleşik bir resimde bir araya getirmeye çalışmak değildir. Ortak yeteneğiniz, tüm o  çeşitli katmanları ve seviyeleri görmek – sadece onları görmek değil, onları algılamak – aynı anda, bazen senkronize, bazen senkronize olmayan - fark etmez- çeşitli katmanları ve seviyeleri algılamaktır. Bu sizin doğal haliniz.

Ama aynı zamanda enerjinizin en iyi aktığı zaman da sizin doğal halinizdir. Keahak'ta akış hakkında çok konuştuk. Zihin akmaz. Zihin inşa eder ve sınırlar, ama aslında onun doğal bir kolaylığı ve akışı yoktur. Böylece, bu şeyler bir şekilde kaybolmaya başlar ve zaman zaman gerçeklik çok bulanıklaşır. Zaman zaman kendinizden geçecekmiş gibi hissedeceksiniz. Öylece - orada hiçbir şey yapmadan otururken  ya da yürüyüşe çıkmış olabilirsiniz ve aniden - vay canına! - kendinizden geçecekmişsiniz gibi hissedeceksiniz. Hiç böyle hissettin mi?

LİNDA: Evet, şu an olduğu gibi.

ADAMUS: Şu anki gibi (kıkırdarlar). Evet, sadece ben burada olduğum için oluyor. Ancak endişelenmeyin ve aşırıya kaçmayın. Demek istediğim, neler olduğunu anlayın, derin bir nefes alın ve açılmasına izin verin. Kendinizden  geçmeyeceksiniz. Başka realitelere, başka alemlere giriyorsunuz, onların içinden geçiyorsunuz. Ve şunu söylemek için durum tamamen uygun "Peki, neden sadece bu alemde kalmıyorsunuz ki? Neden bu alanda mükemmel olmayasınız? Hayat güzel olmaz mıydı?" Her şeyden önce, bu alemde mükemmel olamazsınız ve zaten amaç da bu değil. Sefil bir şekilde başarısız olacaksınız, tıpkı zihnin kendini daha büyük ve daha iyi yapmaya çalışırken sefil bir şekilde başarısız olması gibi.

Asıl arzu, doğal halinize geri dönmektir, ki bu çok boyutludur, bu ALT'tır, şu anda burada olma yeteneğidir, Cauldre'nin bu odada diğer insanlarla, kameralarla, ışıklarla ve buradaki Belle ile burada olması, elbette - hadi Belle bir fotoğraf çekelim. Şu ana kadar hiç dikkat çekmedi.

LINDA: Hayır.

ADAMUS: Yani hayır, Belle burada.

LINDA: O çok özel.

ADAMUS: Biliyorsunuz, köpeklerle ilgili ilginç olan şey var, alternatif gerçekliklerden bahsetmişken, Belle, Cauldre'yi selamlamak için orada olacak – Cauldre’yi sadece bir örnek olarak kullanıyorum –  Belle hala burada, Dünya'da olsa bile, Cauldre  önden gitse bile, o diğer tarafa geçiş yaptığında, Belle onu selamlamak için orada olacak.  Bu bir kehanet değil.

LINDA: Teşekkürler.

ADAMUS: Bu sadece bir örnek. Belle burada olsa bile, onu karşılamak için orada da olacak. Ve siz, “Pekala, ama o Dünya'da. Bunu nasıl yapabilir?” diyebilirsiniz. Belle’nin çok boyutlu olmakla ilgili bir sorunu yok. Köpeklerin böyle bir sorunu yok. Sizi karşılamak için orada olabilirler, hala Dünya'da yas tutuyor olsalar bile, bilirsiniz, cenazenizde ölü bedeninize göz kulak olmak gibi. Zihinleri onları kısıtlamadığı için ileri geri giderler. Kediler de öyle. Eh, eğer isterlerse kediler de yaparlar. Köpekler yapacak, ama kediler sadece isterlerse yaparlar. Yani, hepsi bunu zaten yapıyorlar.

Şarkıda geçen bir satır var, Oz Büyücüsü filminde, şarkıda ki bir söz, "Kuşlar gökkuşağının üzerinden uçuyor. Neden, oh neden ben yapamıyorum?" Köpekler – ve bazen kediler –  her zaman diğer alemlere geçerler. Bu onlar için çok doğal. Diğer alemlerde çok uzaklara gitmezler, çünkü her zaman size, insana yakın takılmak isterler. Ama evet, kuşlar gökkuşağının üzerinden uçar. Neden, oh neden, siz yapamıyorsunuz? Gerçek şu ki yapabilirsiniz. Ve gerçek şu ki, şu ana kadarki engel zihnin, "Olmaz. Gökkuşağının üzerinde uçuyormuş gibi davranabilirsin. Bu konuda şarkılar bile söyleyebilirsin. Ama sen burada kalacaksın.” demesiydi.

Ama şimdi ALT'ta gökkuşağının üzerinden uçabileceğimiz noktaya geliyoruz. Gökkuşağının bu tarafında ve o tarafında olabilirsiniz. Yalnızca bir tarafın farkında olabilirsiniz veya aynı anda her iki tarafın da farkında olabilirsiniz. Ve yine, daha önce parlak soruyu sormuştun Linda, “Neden? Faydası nedir? İyi olan ne?” Çünkü doğal halinize geri dönüyorsunuz ve daha sezgisel olan doğal halinizde - bu gnost'tur, zekanızdan ziyade Enerji-Zekanızdır - sorunlarınızın cevapları zaten oradadır.

Bir insan olarak, ona- Alt’a.- gerçekten erişiminiz olmadı. Sorunları zihninizde çözmeniz gerekiyordu ve çoğu zaman yetersiz kaldınız. "Bu konuda ne yapacağım? Ben ne yapacağım? Bir ev satın almak istiyorum. Araba almak istiyorum. Buna ihtiyacım var. Şuna ihtiyacım var." Ve o zaman zihninizde mücadele ettiniz. Savaştınız. Müzakere ettiniz. Yalvardınız. Sonra işe yaramadığında da kendinizi hırpaladınız. ALT'da,  tüm cevaplar orada. Bu sadece onu (cevabı) geri getirmek meselesi. Yani Merlin'in dediği gibi, ister rüya hallerinizde olsun, ister imajinasyonunuzda olsun, isterse sadece gerçeklik tabanınızda olsun, sol kapıdan çıkıyorsunuz ve oradasınız. Şimdi başka alemlerdesiniz. İlk başta, hiçbir anlam ifade etmiyorlar veya var olup olmadıklarını bile sorgulayacaksınız, çünkü hala bir gerçeklik yaratmak için zihne ve zihinsel yorumlamaya, zihinsel birleştirmeye alışıksınız. Ama yeterince yaparsanız, yeterince  oraya giderseniz ve aniden doğal bir duyuya geri döndüğünüzün farkına varırsınız. Qualia ilişkilendirmesi yapmak zorunda olmadığınız yere geri dönüyorsunuz. Bir gerçeklik yaratmak için resimleri zihinsel olarak birleştirmeniz gerekmez. 

Ve aniden, şunun farkına varırsınız;  "Nehrin iki yakasındayım. Ben her iki alemdeyim. Ben bir Üstadım; Ben bir insanım. Ben bu 3B’un içindeyim. Ben orada onun dışındayım ve hey, burada 3B'de devam eden bir sorunum var. Bedenim sürekli ağrıyor." Oysa daha önce zihninizden, “Tamam. Bazı ilaçlar almam gerekiyor ya da sıcak suya girmem gerekiyor” gibi şeyler geçirirdiniz. ama şimdi 3B’un dışına çıkıyorsunuz. Soldaki kapıdan çıkıyorsunuz ve şimdi aynı anda ikisinde de bulunuyorsunuz. Buradasınız ve oradasınız. Orada, o alemlerde her şeyin cevabı var ve onlar sizin cevaplarınız. Başka kimsenin değil. Dışarıda bir Cevaplar Konseyi yok ve bir Cevap Bankası yok. Onlar sizin cevaplarınız. Onlar zaten oradalar. Geçmişte olabilirler. Gelecekte olabilirler, ama aslında ikisi de değiller çünkü dışarıda hiçbir şey yok. Öyle işte. Ve aniden, yanıtın sizde olduğunu ve onu doğru kapıdan geri getirebileceğinizi fark edersiniz.

Merlin'in yaptığı güzel bir benzetme ve esasında şunu söylüyor; bir yoldan gideceğinizi ama aynı yoldan geri dönmeye çalışmayacağınızı, çünkü eğer öyle olursa unutacaksınız, bu yüzden yeni bir yoldan geri dönüyorsunuz. Doğru kapı dediğimiz kapıdan geri geliyorsunuz. Onu kendinizle birlikte (3B’a) geri getiriyorsunuz, ama onun ne olduğuna dair anında bilinçli bir farkındalığa sahip olmayabilirsiniz. Bir şey hissedeceksiniz, "Orada olduğunu biliyorum." Sadece rahat olun. Bunun için stres yapmayın. Bunu gerçekleştirmeye çalışmayın ve aniden şu anda orada oturan zihin- beyin tarafından ezilmiş veya söndürülmüş sezgisel Zekanızı yeniden başlatacaksınız. Nereye getirdiğini görüyor musunuz? Ve aniden, sadece bileceksiniz. Aniden, sadece bileceksiniz. Ve bu konuda bir uyarı, o asla tekrarlanamaz. Kapıdan her çıktığınızda ve kapıdan her geri döndüğünüzde her şeyi aynı şekilde yapmayacaksınız. Bir sonraki dışarı çıkışınızda, bedeninizdeki yeni ortaya çıkan bir acıya cevap aramaya kalkmayın, tekrarlamaya çalışmayın. Aynı şekilde yapmaya çalışmayın. Zihniniz böyle yaptı. Bu şekilde -onun her zaman takip ettiği yol buydu - doğru olması için her şeyin tekrarlanabilir olması gerekiyordu. Şimdi dışarı çıkın ve aynı cevapları almayı veya aynı cevaplar için aynı yere gitmeyi beklemeyin.

 


Yumuşak-Nazik Geri Dönüş – Merabh’ı



ADAMUS: Öyleyse, hadi güzel, derin bir nefes alalım. Evet, bu ALT Serisinde konuşulacak çok şey var. Daha yeni başlıyoruz, ama şu anda fiili olarak zihnimizde bir deneyim yaşayalım. Zihnimizde.

Biraz müzik çalarken derin bir nefes alalım…

(müzik başlar)

…bu güzel Merabh için.

Oh, çok uzun zamandır zihin görevdeydi  ve bilirsiniz,  bu size bu gezegende cehennem gibi bir deneyim yaşattığı için, buna asla kötü bir şey olarak bakmayalım. “Bak ne kadar zaman aldı, kaç ömür, ne çok ıstırap” diyorsunuz ama o kadar da uzun olmadığını fark edeceksiniz. Size biyolojinin gerçekliğine dalma konusunda müthiş bir deneyim yaşattı.

Burada bir insan olarak edindiğiniz deneyim size bedenlenme yeteneği verdi ve bu sadece biyolojide, yıldız tozunda ya da başka bir şeyde bedenlenme değildi . Bu size kendi içinizde bedenlenme yeteneği verdi ve buna paha biçilemez. Kendi içinizde bedenlenmeye.

Fiziksel bedene gelmeden önce, ne havasal ne de eterikseldiniz.

Bazıları, “Eh, ben ruhtum” der. Bu ne anlama geliyor? Bu ne anlama geliyor?

Bedenli değildiniz. Siz Ben'im’diniz . Siz enerjiydiniz, ama bütünleşmemiştiniz, bir araya getirilmemiştiniz. Başka bir deyişle, her yerdeydiniz. Hah!

Biyolojideki ve nihayetinde zihindeki bu deneyim, kendi içinizde bedenlenmenize, kendinizi tanımlamanıza ve nihayetinde bilinci ve enerjiyi tanımlamanıza izin verdi.

Bu gezegendeki fiziksel deneyimlerden önce, kendinizi gerçekten içeriden anlamak, hatta kendi bilincinizi anlamak çok zordu.

Bir bilinç anlayışı yoktu. Şimdi bildiğiniz gibi bir bilinç kavramı bile yoktu. “Ben Ben’im,  Ben Varım” vardı, ama sizin kendi enerjinizin bile bir anlayışı yoktu.

Orada bir şey olduğunu biliyordunuz. Buna enerji demediniz. Onun içinde bedenlenmediniz. Onu hayatınızda kullanmadınız. O sadece orada olan bir şeydi.

Ve bilirsiniz, tüm yaratılış boyunca kimlik diyebileceğiniz şeyi  arayan ruhlu varlıklar vardır, ama insani anlamda değil, insan kimliği gibi değil. Ama, aradıkları şey ; "Ben kimim?" Nasıl tanımlayacağını bilmedikleri, şimdi bilinç ve enerji dediğimiz “ Bu şey nedir?”  "Ben kimim?" dir.

Bu insan vücudundaki deneyimleriniz, zaman zaman acı verici olsa da ve insan zihninde, çok, çok uzun süredir sınırlı olsa da, kendi içinizde bedenlenmenize izin verdi. Bu fiziksel veya zihinsel anlamına gelmez.

Bu kendini bir araya getirmek demektir. Bilincinizin gerçekten bilincinde olabilmek, aslında Benliğinizin farkında olabilmek ve yalnızca fiziksel formda olmaktan kaynaklanabilecek duyulara ve duyumsal hislere  sahip olabilmek demektir.

Zihniniz, kendisi hakkında araştırma yaptığında, kendisinin haritasını çıkardığını anladı.

Bilirsiniz, bazı sabahlar uzun bir geceden uyanır ve neler olduğunu merak ederdiniz, çünkü yorgun ve bitkin uyanırdınız ve özellikle de mutlu değildiniz. Ve tekrar uyumak istemediniz, çünkü bu yorucuydu, ama  uyanık kalmak da istemediniz. Ne yapacağınızı bilmiyordunuz.

İşte bu,  zihin kendini haritalandırdığı zamandı ve o aslında sizin tarafınızdan, Üstat tarafından kendisine bakmaya yönlendirildi ya da zorlandı – zorlanmadı ama yönlendirildi ya da teşvik edildi.

Kendinize bir Üstat demeye başladığınızda ve o bedenlenme gerçek olmaya başladığında,  Üstat zihne gitti ve büyük bir şefkat ve özenle dedi ki, “Zihin, gerçekten buraya dikkatlice bakman gerekiyor. İşleri kontrol ettin. Uzun zamandır tahtta oturuyorsun” – o taht (tuvalet) değil, kraliyet tahtı – “Uzun zamandır tahtta oturuyorsun. Kendini iyice incelemelisin  çünkü görüyorsun, yolu kapatıyorsun. Ve Üstat olarak ben bile seni yoldan çekemem çünkü hemen geri döneceksin. Bunu yapmaya hakkım yok çünkü sen hala oyun oynamakla meşgulsün. Ama kendine iyice bir göz at."

Bunu gece vaktinde ve aynı zamanda uyanık durumdayken de çok yaşadınız. Bunu istediniz şekilde adlandırın–  öz değerlendirme, zihinde ve  beyinde neler olup bittiğine bir göz atma deyin.

Ve biliyorsunuz, ben Adamus için, tüm bunları izlemek, size neler olduğunu gözlemlemek ve meydana gelen değişimleri gözlemlemek, zihnin “Bunların hepsi bir hile! Birileri  oyun oynamaya çalışıyor ya da hipnotize ediliyoruz!” diyerek çığlık atıp ve kükreyip geri geldiğini gözlemlemek benim için eğlenceliydi.

Hayır, son direnişini yapmaya çalışan zihindi. Ama sonunda dedi ki, “Haklısın. Bu sınırlı, hatta benim için bile, tüm o insan şeylerinin en büyüğü olan zihin, bu artık eğlenceli değil. Sadece tekrar ediyoruz ve tekrar ediyoruz. Kırmızının daha parlak bir tonuymuş gibi yapıyoruz ama yine de kırmızı, değil mi? Her zamankinden daha durugörülü, daha sezgisel ve psişik olduğumuzu varsayıyoruz, ama yine de bu sadece zininsel zırvalık."

İşte o zaman zihin, “Ben kenara çekileceğim. Burada ne yaptığımdan emin değilim, ama kenara çekileceğim."

Ve, biliyorsunuz, izin verdiğiniz süre boyunca bunun olmasına neden olan bu imalar vardı. Ve onlar zihinsel değildi.Zihinsel dürtüler, itmeler ya da imalar değildiler. Onlar Üstat’dan geliyorlardı, sizin ruhunuzdan geliyorlardı.

Yani, zihin şimdi orada bir yere oturdu. Hala günlük hayatınızın bir parçası olacak, ama artık o, arka koltukta oturuyor.

Sırada ne var? Keahak'ta ve burada Şaudlarda deneyimleyeceğimiz, hakkında konuşacağımız şey budur. Zihin – zihin, şimdi rahatlıyor.

Derin bir nefes alalım ve şu anda gerçekleşmekte olan bu güzel hikayeyi, güzel resmi hissedelim.

Kendinizden bir an için uzaklaşın. Kendinizin gözlemcisi olun, orada oturuyorsunuz ya da orada uzanıyorsunuz, ne yapıyorsanız yapın ve zihniniz “Ben kenara çekileceğim” diyor.

Bu – pffff – çok büyük. Çok büyük. Gezegendeki pek çok insanın başına gelmiyor. Bu gerçekleşen küresel bir şey değil. Bu şu anda Şambra’ya oluyor.

Eğer şimdi burada bunu dinliyorsanız veya geleceğiniz olarak adlandırdığınız şeyi dinliyorsanız veya geçmişte zaten dinlediyseniz, o zaman sizin için geçerlidir.

(Duraklama)

Zihin yerini değiştirirken, kapıları açarken, şimdi sadece neler olduğunu hissetmenizi ve gözlemlemenizi istiyorum.

Bedeni etkiler, evet. Aynı zamanda bedeni de etkileyecektir, çünkü zihin, bedeni kontrol etmişti. Ayrıca  ışık bedeninin fiziksel beden ile  birleşmesini de  sınırladı.

Şu anda neler olduğunu hissedin.

(Duraklama)

Bu komik çünkü bir bakıma zihne bakıp, “Bana neler olduğunu anlat” dersiniz. Ve zihin, “I-ıh. Bu senin. Bunu sen istedin, bu yüzden bunun dışında kalıyorum." der.

Şu anda neler olduğunu sezgisel bir düzeyde hissedin.

(daha uzun duraklama)

Korkacak bir şey yok. Siz  değildiniz, ama zihin korkuyordu. Korkacak bir şey yok, tutunacak bir şey yok.

Ne oluyorsa olsun, bunun ne kadar nazik ve zarif olduğunu hissetmenizi istiyorum. Şu anda onu tanımlama endişesine kapılmayın, ama o ne kadar nazik ve zarif.

(duraklama)

Ve sonra orada oturan zihin merak ediyor, "Hmm, acaba gerçekten bir şey oluyor mu?" Ama biliyorsunuz.  Sizi onaylaması-doğrulaması için artık zihne ihtiyacınız yok.

Artık sizi onaylamak için zihne ihtiyacınız yok. Bu, web sitesinin ana sayfasında yayınlanmalı.


Ve şu anda olanlara fiziksel bir tepki vermenize de gerek yok, çünkü bunların hepsi şu anda orada oturan zihinle ilişkiliydi.

Geri çekilin  ve hissedin.

(duraklama)

Ve bir kelime, bunu tarif etmek için kullanacağım en büyük kelime sadece bir yumuşaklığın-nezaketin geri dönüşü, ama çok daha fazlası oluyor. Ama bir yumuşaklık.

Zihin bunu yönetmeye çalışıyor olsaydı, ki yönetmiyor, bir sürü havai fişek ve her türlü yoğun duygu olurdu. Öyle değil.

Şimdi sandalyeye, insani tanrısal benliğinizin tahtına gelmekte olan şey sizin tanrısallığınızdır ve bu çok, çok naziktir.

Derin bir nefes alın ve şu anda neler olduğunu hissedin.

Hiçbir şeyi zorlamıyoruz. Buna ihtiyacımız yok. Enerjileri manipüle etmeye çalışmıyoruz. Gerek yok.

Zihin hala yolu kapatıyor olsaydı belki de zorlama ve zorlama ihtiyacı hissederdik ama zihin ta ötede. Şimdi olanlar çok yumuşak.

(duraklama)

Daha önce köpeklerinizden, evcil hayvanlarınızdan falan bahsetmiştim. Görüyorsunuz, zaten onlar buna sahipler. Onlar ruhlu varlıklar değiller ama her zaman bu yolu açık tuttular. Zihinleri hakim değildi.

Onlar bu açıklığa sahip olma, diğer alemlerde ve aynı anda burada olma yeteneğine sahipler. Ve sonra, yapmayı öğreneceğiniz gibi, tıpkı bir köpek gibi – heh! – artık bu alem ile başka bir alem arasında daha fazla farklılaştırma- ayırım yapmamayı  öğreneceksiniz.

O sadece 3B değil; gidilen başka alemler değil. Hepsi aynı. Aynı anda oluyor. Bir noktada kapılardan geçmemize veya bunun gibi bir şeye ihtiyacımız yok. Bunu şimdi sadece sizi doğal halinize geri döndürmek için yapıyoruz. Ama Belle gibi bir köpek için, hiç fark yok. Farklı alemler değiller. Bölünme yok. Kapılar yok. Hepsi tam orada. Hepsi orada.

Bakın, Belle, tam şimdide. Hem burada hem de orada ve bir fark görmüyor. “Çitin şu ya da bu tarafındayım” demiyor. Hepsi onun için büyük bir çayır.

Ve hiçbir şekilde köpeklerin daha iyi ya da daha parlak olduğunu söylemiyorum. Ben sadece onların her zaman tüm alemlerde olmalarını örnek olarak kullanıyorum. Şimdi neler yapabileceğinizi hayal edin.

Gittiğimiz yer burası ve bu anıtsal- muazzam bir değişim. Ve nihayetinde,  St. Germain olarak Merlin Rüyası'nda bahsettiğim başka imalar da var. Cennetin Haçı.

Şu anda tam burada kişisel yaşamınızda diğer alemlere – anında orada cevapları olan alemlere, daha fazla potansiyele sahip alemlere, daha fazla yaratıcılığa sahip alemlere – açılırken, bu da  şimdi boyutsal kapıları açmaya başlıyor, buna Cennetin Haçı diyoruz.

Diğer insanlar bir süreliğine bunun farkında olmayacaklar, ama bu bizim burada yaptığımızın, bu gezegen ve insanlık için erişimin, ötede olana erişimin  doğrudan bir sonucudur.

Bizim burada şu anda bu merabh'ta yaptığımız şeyi, istediğiniz zaman yapabilirsiniz. Bu bir izin vermektir. Bu, zihnin kenara çekildiğini kabul etmek ve anlamaktır ve şimdi her zaman olduğun Tanrısallık, Üstat, tahtı alır.

Çok kararsız -sallantılı hissettirdiği zamanlar olacak, zihninizden geri adım atmasını ve işleri yönetmesini isteyeceğiniz zamanlar olacak, kafa karıştırıcı göründüğü zamanlar olacak, çünkü artık ALT realitesindesiniz  – zihinselsiniz ve zihinsel değilsiniz – ama bunun tamamen doğal bir süreç olduğunu anlayın.

Bu geçişi olabildiğince nazik, olabildiğince kolay hale getirmek için bu serideki Şaudlarımızda bunun hakkında konuşmaya devam edeceğiz. Ama şimdilik, sadece derin bir nefes alın ve izin verin.

Zihnin içinden zihnin ötesine geçmek asla mümkün olmadı. Zihnin kendine bir göz atması ve “Geri adım atmamın zamanı geldi" demesi gerekiyordu.”

ALT Serisinin 1. Şaud'unda, burada güzel bir derin nefes alalım.

Ve, evet, bazılarınızın – zihninizde değil, gerçek Benliğinizde – sahip olduğu soruya cevaben; şu anda oraya gittiğinizde, biz çok boyutlu olduğumuzda ve siz bu akışın içindeyken, Yeni Enerji denilen şey var.

Yeni Enerji. Ve bu geri getirmeye başlayacağımız şeylerden biri,

Yeni Enerji. Gidecek çok yolumuz var ama ben sadece size bir ön bilgi vermek istedim.

Bununla, burada her birinizle birlikte olmak her zaman bir zevktir. Ve çalışmanın bu yepyeni aşamasına girerken, tüm yaratılışta her şeyin yolunda olduğunu unutmayın.

Teşekkürler.








Düzenleyen: Çağrı Demiral

Gözden geçiren: Hikmet Canbay